| Türkçe | İngilizce | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| Genel | sınırlı olmak | be limited f. | ||
|
When your resources are limited, you have to prioritize. Kaynaklarınız sınırlı olduğunda, önceliklerinizi belirlemeniz gerekir. More Sentences |
||||
| Genel | sınırlı olmak | confine f. | ||
|
The study group was confined to class members. Çalışma grubu sınıf üyeleriyle sınırlıydı. More Sentences |
||||
| Genel | sınırlı olmak | be restricted f. | ||
| Genel | sınırlı olmak | be limited to f. | ||
| Türkçe | İngilizce | |
|---|---|---|
| Phrases | ||
| İfadeler | sınırlı olmak üzere | limited to expr. |
| Idioms | ||
| Deyim | çok sınırlı düzeyde olmak | fit on the back of a postage stamp f. |
| Trade/Economic | ||
| Ticaret/Ekonomi | dahil olmak ve bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla | including, without limitation expr. |
