İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | soar i. | yüksekten uçma | ||
No bird soars too high if he soars with his own wings. Hiçbir kuş gereğinden çok yükseğe uçmaz, eğer ki kendi kanatlarıyla uçuyorsa. More Sentences |
||||
Genel | soar f. | hızla yükselmek | ||
The cost of living is soaring. Yaşamanın maliyeti hızla yükseliyor. More Sentences |
||||
Genel | soar f. | havada süzülmek | ||
A bird soared above. Bir kuş havada süzülüyordu. More Sentences |
||||
Genel | soar f. | uçmak | ||
A bird soared above. Tepemizde bir kuş uçtu. More Sentences |
||||
Genel | soar f. | artmak | ||
As a consequence, expenditure on health care and pensions will soar dramatically. Sonuç olarak, sağlık ve emeklilik harcamaları önemli ölçüde artacaktır. More Sentences |
||||
Genel | soar f. | yükselmek | ||
The pharmaceutical industry's profits, on the other hand, have soared. Öte yandan, ilaç endüstrisinin karları yükselişe geçmiştir. More Sentences |
||||
Genel | soar f. | süzülmek | ||
The eagle soared majestically above the snow-covered peaks. Kartal karla kaplı tepelerin üzerinde görkemli bir şekilde süzülüyordu. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Teknik | soar f. | havada yükselmek | ||
The glider soared high into the air. Planör havaya yükseldi. More Sentences |
||||
Teknik | soar f. | süzülmek | ||
The eagle soared majestically above the snow-covered peaks. Kartal karla kaplı tepelerin üzerinde görkemli bir şekilde süzülüyordu. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | soar i. | artış | ||
Genel | soar i. | hızla giderek alınan menzil | ||
Genel | soar i. | fırlayarak çıkılan yükseklik | ||
Genel | soar i. | yükselme | ||
Genel | soar i. | uçma | ||
Genel | soar i. | fırlama | ||
Genel | soar i. | süzülme | ||
Genel | soar i. | artma | ||
Genel | soar i. | yukarı doğru uçuş | ||
Genel | soar f. | yüksekten uçmak | ||
Genel | soar f. | ötesine gitmek | ||
Genel | soar f. | tırmanmak | ||
Genel | soar f. | hızla uçmak | ||
Genel | soar f. | yükselmek (bir yer üzerinde/bir yere) | ||
Genel | soar f. | gözü yükseklerde olmak | ||
Genel | soar f. | fırlamak (fiyatlar vb) | ||
Genel | soar f. | dimdik yükselmek | ||
Genel | soar f. | fırlamak (fiyat) | ||
Genel | soar f. | yücelmek | ||
Genel | soar f. | hızla artmak | ||
Genel | soar f. | fırlamak (fiyatlar) | ||
Genel | soar f. | fırlamak | ||
Genel | soar f. | yüksek hızda gitmek | ||
Genel | soar f. | yüksek hızda hareket etmek | ||
Technical | ||||
Teknik | soar f. | motoru çalıştırmadan uçmak | ||
Music | ||||
Müzik | soar f. | geniş ses aralıklarında coşkuyla icra etmek | ||
Müzik | soar f. | tiz ve etkileyici bir perdeye ve kadansa çıkmak |
İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | soar beyond f. | aşmak | ||
Phrasals | ||||
Öbek Fiiller | soar up f. | hızla artmak | ||
Öbek Fiiller | soar up f. | hızlıca yükselmek | ||
Öbek Fiiller | soar upwards f. | hızla yükselmek | ||
Öbek Fiiller | soar upwards f. | süratle artmak | ||
Technical | ||||
Teknik | saddle soar i. | eyer vurması | ||
Military | ||||
Askeri | dyna soar i. | daynasor (bir tür uzay aracı) | ||
Ornithology | ||||
Kuşbilim | soar falcon i. | bir yaşını geçirmemiş kızılımsı tüylü bayağı doğan | ||
Kuşbilim | soar hawk i. | bir yaşını geçirmemiş kızılımsı tüylü bayağı doğan |