İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | stabbing i. | bıçaklama | ||
The fatal stabbing was sparked by an argument that got out of control. Ölümcül bıçaklama olayı kontrolden çıkan bir tartışma sonucu meydana geldi. More Sentences |
||||
Genel | stabbing s. | bıçak gibi | ||
I had a stabbing pain in my chest. Göğsümde bıçak gibi bir ağrı vardı. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | stabbing i. | hançerleme | ||
General | ||||
Genel | stabbing i. | saplama | ||
Genel | stabbing i. | hacamat | ||
Genel | stabbing i. | hançerleme | ||
Genel | stabbing s. | delici | ||
Genel | stabbing s. | sert | ||
Genel | stabbing s. | yaralayıcı |
İngilizce | Türkçe | |
---|---|---|
General | ||
Genel | back-stabbing i. | arkadan vurma |
Genel | back-stabbing i. | kalleşlik etme |
Genel | back-stabbing i. | iftirayla küçük düşürme |
Genel | back-stabbing i. | hainlik etme |
Medical | ||
Medikal | stabbing headache i. | saplanma başağrısı |
Psychology | ||
Psikoloji | stabbing type headache i. | saplanıcı tipte baş ağrısı |