| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| Genel | suitor i. | talip | ||
|
Her suitors were all after her money. Taliplerinin hepsi onun parasının peşindeydi. More Sentences |
||||
| Archaic | ||||
| Eski Kullanım | suitor f. | talip olmak | ||
|
He began courting her in earnest when he found out that she had another suitor. Onun diğer talibinin olduğunu öğrendiğinde, ciddi olarak ona kur yapmaya başladı. More Sentences |
||||
| General | ||||
| Genel | suitor i. | evlenmeye istekli kimse | ||
| Genel | suitor i. | dilekçe sahibi | ||
| Genel | suitor i. | kadınla evlenmek isteyen erkek | ||
| Genel | suitor i. | aşık | ||
| Genel | suitor i. | derebeyinin hizmetinde bulunan kimse | ||
| Genel | suitor i. | bir işletmeyi ele geçirmeye çalışan kimse | ||
| Law | ||||
| Hukuk | suitor i. | davacı olan | ||
| Hukuk | suitor i. | davacı | ||
| Hukuk | suitor i. | dava eden | ||
| Hukuk | suitor i. | yüksek mahkemeye başvuran kimse | ||
| Archaic | ||||
| Eski Kullanım | suitor i. | maiyetten olan kimse | ||
| Eski Kullanım | suitor i. | hizmetli | ||
| Eski Kullanım | suitor f. | (kadına) kur yapmak | ||
| Eski Kullanım | suitor f. | görücü çıkmak | ||
| Eski Kullanım | suitor f. | kısmet aramak | ||
