| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| Common Usage | ||||
| Yaygın Kullanım | summarise f. | özetlemek | ||
|
Nonetheless, let me very briefly summarise the main events of recent weeks. Bununla birlikte son haftalarda meydana gelen başlıca olayları kısaca özetlememe izin verin. More Sentences |
||||
| General | ||||
| Genel | summarise f. | özetlemek | ||
|
I shall summarise two of those highlighted by the rapporteur, one positive and one negative. Raportör tarafından vurgulananlardan iki tanesini, biri olumlu diğeri olumsuz olmak üzere özetleyeceğim. More Sentences |
||||
| Genel | summarise f. | hulasa etmek | ||
| Genel | summarise f. | özet çıkarmak | ||
| Genel | summarise f. | kısaltmak | ||
| Genel | summarise f. | toparlamak | ||
| İngilizce | Türkçe | |
|---|---|---|
| General | ||
| Genel | summarise briefly f. | kısaca özetlemek |
