Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
take on
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
"take on"
teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 86 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
General
1
Genel
take on
f.
edinmek
2
Genel
take on
f.
tutunmak
3
Genel
take on
f.
karşılaşmak (biriyle/bir takımla)
4
Genel
take on
f.
oynamak (biriyle/bir takımla)
5
Genel
take on
f.
işe almak
6
Genel
take on
f.
yarışmak (biriyle/bir takımla)
7
Genel
take on
f.
almak (taşıt kargoyu/yolcuyu)
8
Genel
take on
f.
uğraşmak (biriyle)
9
Genel
take on
f.
boy ölçüşmek
10
Genel
take on
f.
üstlenmek
11
Genel
take on
f.
heyecanlanmak
12
Genel
take on
f.
yapmaya başlamak
13
Genel
take on
f.
vuruşmak
14
Genel
take on
f.
benimsemek
15
Genel
take on
f.
benzemek
16
Genel
take on
f.
kabul etmek (işi)
17
Genel
take on
f.
üstüne almak (sorumluluğu)
18
Genel
take on
f.
meşgul olmak (biriyle)
19
Genel
take on
f.
moda olmak
20
Genel
take on
f.
dövüşmek
21
Genel
take on
f.
işe başlatmak
22
Genel
take on
f.
iddiaya tutuşmak
23
Genel
take on
f.
karşılaşmak (bir takımla)
24
Genel
take on
f.
(biriyle) boy ölçüşmek
25
Genel
take on
f.
üstüne almak
26
Genel
take on
f.
telaşlanmak
27
Genel
take on
f.
kapışmak
28
Genel
take on
f.
görev vermek
29
Genel
take on
f.
oynamak (bir takımla)
30
Genel
take on
f.
takınmak
31
Genel
take on
f.
ile kavga etmek
32
Genel
take on
f.
(işi) kabul etmek
33
Genel
take on
f.
üzerine almak
34
Genel
take on
f.
ile dövüşmek
35
Genel
take on
f.
ile vuruşmak
36
Genel
take on
f.
(sorumluluğu) üstüne almak
37
Genel
take on
f.
almak
38
Genel
take on
f.
belirli bir hal almak
39
Genel
take on
f.
(biriyle) uğraşmak
40
Genel
take on
f.
(işe) almak
Phrasals
41
Öbek Fiiller
take on
f.
yolcu almak
42
Öbek Fiiller
take on
f.
üstlenmek
43
Öbek Fiiller
take on
f.
bir şeyin sorumluluğunu almak
44
Öbek Fiiller
take on
f.
yük almak
45
Öbek Fiiller
take on
f.
yükümlenmek
46
Öbek Fiiller
take on
f.
bir işi yapmaya soyunmak
47
Öbek Fiiller
take on
f.
(gemiye) su almak
48
Öbek Fiiller
take on
f.
üzerine almak
49
Öbek Fiiller
take on
f.
girişmek
50
Öbek Fiiller
take on
f.
görev üstlenmek
51
Öbek Fiiller
take on
f.
taahhüt etmek
52
Öbek Fiiller
take on
f.
işe almak
53
Öbek Fiiller
take on
f.
sorumluluk almak
54
Öbek Fiiller
take on
f.
yüklenmek
55
Öbek Fiiller
take on
f.
ücretle tutmak
56
Öbek Fiiller
take on
f.
işe almak
57
Öbek Fiiller
take on
f.
(bir yarışmada) karşılaşmak
58
Öbek Fiiller
take on
f.
işe kabul etmek
59
Öbek Fiiller
take on
f.
(bir yarışmada) karşı karşıya gelmek
60
Öbek Fiiller
take on
f.
istihdam sağlamak
61
Öbek Fiiller
take on
f.
abartmak
62
Öbek Fiiller
take on
f.
bir olayı büyütmek
63
Öbek Fiiller
take on
f.
boy ölçüşmek
64
Öbek Fiiller
take on
f.
kafa tutmak
65
Öbek Fiiller
take on
f.
kapışmak
66
Öbek Fiiller
take on
f.
kavga etmek
67
Öbek Fiiller
take on
f.
dövüşmek
68
Öbek Fiiller
take on
f.
yarışmak
69
Öbek Fiiller
take on
f.
(biriyle/bir takımla) karşılaşmak
70
Öbek Fiiller
take on
f.
belirli bir hal almak
71
Öbek Fiiller
take on
f.
belirli bir şekle bürünmek
72
Öbek Fiiller
take on
f.
olay çıkarmak
73
Öbek Fiiller
take on
f.
ağlayıp sızlanmak
74
Öbek Fiiller
take on
f.
mızmızlanmak
75
Öbek Fiiller
take on
f.
olay çıkarmak
76
Öbek Fiiller
take on
f.
yaygara koparmak
77
Öbek Fiiller
take on
f.
ortalığı velveleye vermek
78
Öbek Fiiller
take on
f.
bürünmek
79
Öbek Fiiller
take on
f.
takınmak
80
Öbek Fiiller
take on
f.
gibi görünmek
81
Öbek Fiiller
take on
f.
addedilmek
82
Öbek Fiiller
take on
f.
halini almak
83
Öbek Fiiller
take on
f.
haline gelmek
Colloquial
84
Konuşma Dili
take on
f.
ağlayıp sızlamak
85
Konuşma Dili
take on
f.
bağırıp çağırmak
Idioms
86
Deyim
take on
f.
üstüne almak
"take on"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 454 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
General
1
Genel
take on one's lap
f.
kucağına almak
2
Genel
take something on
f.
üstüne almak
3
Genel
take a chance on someone
f.
birisine şans vermek
4
Genel
take revenge on
f.
öç almak
5
Genel
take on one's back
f.
sırtlamak
6
Genel
take a chance on
f.
şans tanımak
7
Genel
take on water
f.
su almak (tekne)
8
Genel
take revenge on
f.
hıncını almak
9
Genel
take on one's back
f.
arkalamak
10
Genel
take pity on
f.
merhamet etmek
11
Genel
take a chance on
f.
riskli bile olsa birşeyi denemek
12
Genel
take revenge on somebody
f.
öç almak
13
Genel
take delivery on
f.
tesellüm etmek
14
Genel
take someone up on his offer
f.
birinin teklifini kabul etmek
15
Genel
take pity on
f.
insaf etmek
16
Genel
take revenge on
f.
hıncını çıkarmak
17
Genel
take one's time on
f.
bir iş için istediği kadar zaman harcamak
18
Genel
take something on oneself
f.
bir işi kendiliğinden yapmak
19
Genel
take on supplies
f.
ikmal yapmak
20
Genel
take something on
f.
üstlenmek
21
Genel
take vengeance on
f.
öç almak
22
Genel
take on a gray colour
f.
bozarmak
23
Genel
take something on faith
f.
kanıt olmadan bir şeye inanmak
24
Genel
take someone up on her offer
f.
birinin teklifini kabul etmek
25
Genel
take up on
f.
birinin önerisini kabul etmek
26
Genel
take on something
f.
elde etmek
27
Genel
take someone on
f.
biriyle oyun oynamayı kabul etmek
28
Genel
take something on
f.
yüklenmek
29
Genel
take someone on
f.
birini işe almak
30
Genel
take on something
f.
kazanmak
31
Genel
take something on
f.
üzerine almak
32
Genel
take something on
f.
kabul etmek
33
Genel
take a vote on
f.
oya sunmak
34
Genel
take on interest
f.
ilgi göstermek
35
Genel
take revenge (on)
f.
hıncını çıkarmak
36
Genel
take on a job
f.
kelleyi koltuğa almak
37
Genel
try to take one's attention on
f.
dikkatini çekmeye çalışmak
38
Genel
take on a task
f.
görev üstlenmek
39
Genel
take on meaning
f.
anlamını kazanmak
40
Genel
take on cargo
f.
yük almak
41
Genel
take on load
f.
yük almak
42
Genel
take on load
f.
yük yüklemek
43
Genel
take on the job
f.
işi almak
44
Genel
take on responsibility
f.
sorumluluk almak
45
Genel
take on the job
f.
işi kapmak
46
Genel
take on an obligation
f.
yükümlülük almak
47
Genel
take on leadership
f.
liderliği üstlenmek
48
Genel
take on dimension
f.
boyut kazanmak
49
Genel
take someone on excursion
f.
gezintiye çıkarmak
50
Genel
take someone on excursion
f.
gezintiye götürmek
51
Genel
take on responsibility
f.
elini taşın altına sokmak
52
Genel
take on responsibility
f.
elini taşın altına koymak
53
Genel
take on a task
f.
görev yüklenmek
54
Genel
take on worker
f.
işçi almak
55
Genel
take something on as a duty
f.
görev edinmek
56
Genel
take on the expenses
f.
masrafları üstlenmek
57
Genel
take pity on
f.
-e acımak
58
Genel
take out one's anger on somebody
f.
hırsını -den almak
59
Genel
take a pity on
f.
acımak
60
Genel
take it's toll on someone
f.
birine zarar vermek
61
Genel
take on interest
f.
alaka göstermek
62
Genel
take place on the top
f.
ilk sırada yer almak
63
Genel
take on the might of something
f.
gücünü elinde tutmak
64
Genel
take on board
f.
güvertede almak
65
Genel
take on lease
f.
kiralamak
66
Genel
take on debt
f.
borç almak
67
Genel
take on loan
f.
kredi almak
68
Genel
take on loan
f.
ödünç almak
69
Genel
take on a new meaning
f.
yeni bir anlam kazanmak
70
Genel
take on a challenge
f.
zorluğun üstesinden gelmek
71
Genel
take on a challenge
f.
zorluğu kabullenmek
72
Genel
take on a challenge
f.
zorluğu kabullenip üstesinden gelmek
73
Genel
take the students on a trip
f.
öğrencileri geziye götürmek
74
Genel
take legal action on the matter
f.
konuyla ilgili hukuki süreç başlatmak
75
Genel
take one's anger out on someone/something
f.
acısını çıkarmak
76
Genel
take on staff
f.
personel almak
77
Genel
take on a project
f.
bir projeyi üstlenmek
Phrasals
78
Öbek Fiiller
take on (someone or something) as (something)
f.
(birini/bir şeyi bir şey) olarak almak
79
Öbek Fiiller
take on (someone or something) as (something)
f.
(birini/bir şeyi bir şey) olarak işe almak
80
Öbek Fiiller
take on (someone or something) as (something)
f.
(birini/bir şeyi) bir pozisyona almak
81
Öbek Fiiller
take (one) up on (something)
f.
(birinin) daha önceden ettiği bir teklifi kabul etmek/değerlendirmek
82
Öbek Fiiller
take out on
f.
-e çıkarmak/taşımak
83
Öbek Fiiller
take out on
f.
-den çıkarmak/almak
84
Öbek Fiiller
take someone/something on
f.
birini/bir şeyi üstlenmek
85
Öbek Fiiller
take someone/something on
f.
birinin/bir şeyin sorumluluğunu almak
Phrases
86
İfadeler
what's your take on that?
expr.
bu konu hakkında ne düşünüyorsun?
87
İfadeler
what's your take on that?
expr.
bu konu hakkında görüşün nedir?
88
İfadeler
what's your take on it?
expr.
bu konuda senin düşüncen ne?
Colloquial
89
Konuşma Dili
take the first turning on your left
expr.
ilk aradan sola dön
90
Konuşma Dili
don't take it out on me
expr.
hırsını benden çıkarma
91
Konuşma Dili
take a long walk on a short pier
exclam.
çık git
92
Konuşma Dili
take a long walk on a short pier
exclam.
defol git
93
Konuşma Dili
take a long walk on a short pier
exclam.
git buradan
94
Konuşma Dili
take a long walk on a short pier
exclam.
çık git buradan
95
Konuşma Dili
take a long walk on a short pier
exclam.
git başımdan
96
Konuşma Dili
take a long walk on a short pier
exclam.
defol git başımdan
Idioms
97
Deyim
(someone's) take on (something)
i.
birinin bir konudaki fikri
98
Deyim
(someone's) take on (something)
i.
birinin bir konudaki görüşü
99
Deyim
(someone's) take on (something)
i.
birinin bir konudaki bakış açısı
100
Deyim
(someone's) take on (something)
i.
birinin bir konudaki kanaati
101
Deyim
(someone's) take on (something)
i.
birinin bir konudaki kanısı
102
Deyim
(someone's) take on (something)
i.
birinin bir konudaki düşüncesi
103
Deyim
take someone or something on
f.
(zor bir görev) üstlenmek
104
Deyim
take someone on
f.
kapışmak
105
Deyim
take someone on
f.
ağız dalaşına girmek
106
Deyim
take on (so)
f.
ağlayıp sızlanmak
107
Deyim
take someone or something on
f.
(zor bir görev) yüklenmek
108
Deyim
take someone on
f.
tartışmak
109
Deyim
take someone on
f.
işe almak
110
Deyim
take on (so)
f.
mızmızlanmak
111
Deyim
take someone or something on
f.
(zor bir kişiyle) baş etmek
112
Deyim
take someone on
f.
kavga etmek
113
Deyim
take someone on
f.
iş vermek
114
Deyim
take on (so)
f.
olay çıkarmak
115
Deyim
take someone or something on
f.
(zor bir kişiyle) uğraşmak
116
Deyim
take someone on
f.
münakaşa etmek
117
Deyim
take someone on
f.
işe kabul etmek
118
Deyim
take on (so)
f.
yaygara koparmak
119
Deyim
take someone on
f.
istihdam sağlamak
120
Deyim
take on (so)
f.
abartmak
121
Deyim
take on (so)
f.
ortalığı velveleye vermek
122
Deyim
take a licking but keep on ticking
f.
yarasını sarıp çalışmaya devam etmek
123
Deyim
take a licking but keep on ticking
f.
yarasına rağmen çalışmaya devam etmek
124
Deyim
take a licking but keep on ticking
f.
birçok kez onarım görse de hâlâ çalışıyor/çalışır durumda olmak
125
Deyim
take a licking but keep on ticking
f.
yere düşse de/tökezleyip yine ayağa kalkmak
126
Deyim
take a licking but keep on ticking
f.
aksiliklere rağmen çalışmaya devam etmek
127
Deyim
take a licking but keep on ticking
f.
başarısızlığa boyun eğmemek
128
Deyim
take (something) on the chin
f.
çeneye yumruk yemek
129
Deyim
take (something) on the chin
f.
çenesinden darbe almak
130
Deyim
take (something) on the chin
f.
sakince karşılamak
131
Deyim
take (something) on the chin
f.
aldırış etmemek
132
Deyim
take (something) on the chin
f.
sarsılmamak
133
Deyim
take (something) on the chin
f.
üstüne kalmak
134
Deyim
take (something) on the chin
f.
katlanmak
135
Deyim
take (something) on the chin
f.
üstüne yığılmak
136
Deyim
take (something) on the chin
f.
esas darbeyi yemek
137
Deyim
take (something) on the chin
f.
sıkıntıları/zorlukları üstüne almak
138
Deyim
take pity on someone
f.
acımak
139
Deyim
take something out on somebody
f.
acısını başkasından çıkarmak
140
Deyim
take out on somebody
f.
acısını başkasından çıkarmak
141
Deyim
take a heavy toll on
f.
bir şeye çok zarar vermek
142
Deyim
take a bead on someone
f.
birisine silah doğrultmak
143
Deyim
take (quite) a toll (on someone or something)
f.
büyük zarar vermek
144
Deyim
take a heavy toll on
f.
büyük bir kayba sebep olmak
145
Deyim
take it easy on someone
f.
birisine kibar davranmak
146
Deyim
take something on faith
f.
bir şeye sorgusuz sualsiz inanmak
147
Deyim
take a firm grip on someone
f.
birini sıkı kontrol altına almak
148
Deyim
do a take-off on someone
f.
birinin taklidini yapmak (dalga geçmek amacıyla)
149
Deyim
take a firm grip on someone
f.
birini sımsıkı yakalamak/tutmak/kavramak
150
Deyim
take a firm grip on someone
f.
biri üzerinde hakimiyet kurmak
151
Deyim
take it easy on someone
f.
birine iyi/dikkatli davranmak
152
Deyim
take revenge on someone
f.
birinden intikamını almak
153
Deyim
take action on someone
f.
birisi hakkında (yasal) işlem yapmak
154
Deyim
take something on faith
f.
bir şeye gözü kapalı inanmak
155
Deyim
take it easy on someone
f.
birisine nazik davranmak
156
Deyim
take a bead on someone
f.
birisine nişan almak
157
Deyim
take it easy on someone
f.
birini üstüne varmamak
158
Deyim
take it easy on someone
f.
birisine hassas yaklaşmak
159
Deyim
take something on oneself
f.
bütün yükü üstlenmek/kendi omuzlarına almak
160
Deyim
take revenge on someone
f.
biriyle ödeşmek
161
Deyim
take revenge on someone
f.
birinden öcünü almak
162
Deyim
take on the world
f.
çok yüklenmek
163
Deyim
take on the chin
f.
dayanmak
164
Deyim
take on board something
f.
dikkate almak
165
Deyim
take a firm stand on something
f.
duruşunu inatla sürdürmek/devam ettirmek
166
Deyim
take (quite) a toll (on someone or something)
f.
durumunu kötüleştirmek
167
Deyim
take on the chin
f.
cesaretle tahammül etmek
168
Deyim
take on the chin
f.
eleştirilere göğüs germek
169
Deyim
take something on trust
f.
güvenmek
170
Deyim
take a firm stand on something
f.
geri adım atmamak
171
Deyim
take something on board
f.
göz önünde bulundurmak
172
Deyim
take something on board
f.
ele almak
173
Deyim
take a rain check on
f.
iptal edilmiş bir maç veya konser vb'nin daha ileri bir tarihteki tekrarı için verilen bileti almak
174
Deyim
take pity on someone
f.
merhamet göstermek
175
Deyim
take something on trust
f.
kanıtsız kabul etmek
176
Deyim
take (quite) a toll (on someone or something)
f.
olumsuz anlamda etkilemek
177
Deyim
take it on the chin
f.
katlanmak
178
Deyim
take pity on someone
f.
merhamet etmek
179
Deyim
take it on the nose
f.
katlanmak
180
Deyim
take it on the chin
f.
sineye çekmek
181
Deyim
take something on trust
f.
söyleneni doğru olarak almak/kabullenmek
182
Deyim
take it on the nose
f.
sineye çekmek
183
Deyim
take it out on somebody
f.
sinirini birinden çıkarmak
184
Deyim
take on the chin
f.
sineye çekmek
185
Deyim
take a firm stand on something
f.
sert/katı bir tavır takınmak
186
Deyim
take something on trust
f.
sözüne güvenmek
187
Deyim
be on the take
f.
rüşvet almak
188
Deyim
take something on the chin
f.
sineye çekmek
189
Deyim
take a firm stand on something
f.
tutumundan vazgeçmemek
190
Deyim
take it out on somebody
f.
(sinirden) birine patlamak
191
Deyim
take on a new meaning
f.
yeni bir anlam/önem kazanmak
192
Deyim
take too much on
f.
yapabileceğinden daha çok işin altına girmek
193
Deyim
take on a new significance
f.
yeni bir anlam/önem kazanmak
194
Deyim
take a firm stand on something
f.
(bir konuda) kararlı/inatçı bir duruş sergilemek
195
Deyim
take someone on
f.
(hasım olarak) birini karşısına almak
196
Deyim
take fuel on
f.
yakıt almak
197
Deyim
take fuel on
f.
yakıt ikmali yapmak
198
Deyim
take on a life of its own (no longer be controlled by anyone)
f.
(artık) kontrol edilemeyecek düzeye/duruma gelmek
199
Deyim
take (something) on board
f.
anlayıp kabul etmek
200
Deyim
get someone's take on
f.
birinin fikirlerini/görüşlerini benimsemek
201
Deyim
take a hold on (oneself)
f.
kendini frenlemek
202
Deyim
take a hold on (oneself)
f.
kendini tutmak
203
Deyim
take a hold on (oneself)
f.
tepkilerini/duygularını kontrol altına almak
204
Deyim
take a hold on (oneself)
f.
kendini kontrol etmek
205
Deyim
take a hold on yourself
f.
kendini tutmak
206
Deyim
take a hold on yourself
f.
kendini kontrol altında tutmak
207
Deyim
take a hold on yourself
f.
kontrolünü kaybetmemek
208
Deyim
take a hold on yourself
f.
duygularını frenlemek
209
Deyim
take a hold on yourself
f.
sakin kalmak
210
Deyim
take a hold on yourself
f.
kontrollü davranmak
211
Deyim
take a grip on yourself
f.
kendini tutmak
212
Deyim
take a grip on yourself
f.
kendini kontrol altında tutmak
213
Deyim
take a grip on yourself
f.
kontrolünü kaybetmemek
214
Deyim
take a grip on yourself
f.
duygularını frenlemek
215
Deyim
take a grip on yourself
f.
sakin kalmak
216
Deyim
take a grip on yourself
f.
kontrollü davranmak
217
Deyim
take a bead on (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) nişan almak
218
Deyim
take a bead on (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) silah doğrultmak
219
Deyim
take a bead on (someone or something)
f.
dikkatini (birine/bir şeye) yöneltmek
220
Deyim
take a bead on (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) odaklanmak
221
Deyim
take a bead on (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) hedef almak
222
Deyim
take a bead on (someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) farkına varmak
223
Deyim
take a bead on (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) anlamak
224
Deyim
take a bead on (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) takdir etmek
225
Deyim
take it on (oneself) to (do something)
f.
(bir şeyi yapmayı kendi) üstüne almak
226
Deyim
take it on (oneself) to (do something)
f.
(bir şeyi yapmayı kendisi) üstlenmek
227
Deyim
take it on (oneself) to (do something)
f.
(bir şeyi yapmanın) sorumluluğunu (kendisi) almak
228
Deyim
take it on yourself to do something
f.
bir şeyi kendisi yapmaya karar vermek
229
Deyim
take it on yourself to do something
f.
bir şeyi yapmayı kendisi üstlenmek
230
Deyim
take it on yourself to do something
f.
bir şeyi yapma sorumluluğunu kendisi almak
231
Deyim
take a bet (on)
f.
tahminde bulunmak
232
Deyim
take (out) on the street
f.
sokaklarda sürüşe başlamak
233
Deyim
take (out) on the street
f.
yollara çıkarmak
234
Deyim
take (out) on the street
f.
yollarda/sokaklarda sürmeye başlamak
235
Deyim
take (out) on the street
f.
sokağa taşımak
236
Deyim
take (out) on the street
f.
sokaklara taşımak
237
Deyim
take (out) on the street
f.
dışarı taşımak
238
Deyim
take (out) on the street
f.
bir şeyi dışarıda/sokakta yapmak
239
Deyim
take (out) on the street
f.
bir şeye dışarıda/sokakta devam etmek
240
Deyim
take (out) on the streets
f.
sokaklarda sürüşe başlamak
241
Deyim
take (out) on the streets
f.
yollara çıkarmak
242
Deyim
take (out) on the streets
f.
yollarda/sokaklarda sürmeye başlamak
243
Deyim
take (out) on the streets
f.
sokağa taşımak
244
Deyim
take (out) on the streets
f.
sokaklara taşımak
245
Deyim
take (out) on the streets
f.
dışarı taşımak
246
Deyim
take (out) on the streets
f.
bir şeyi dışarıda/sokakta yapmak
247
Deyim
take (out) on the streets
f.
bir şeye dışarıda/sokakta devam etmek
248
Deyim
take (something) on the nose
f.
buruna yumruk yemek
249
Deyim
take (something) on the nose
f.
burnuna darbe almak
250
Deyim
take (something) on the nose
f.
(bir şeyi) soğukkanlılıkla karşılamak
251
Deyim
take (something) on the nose
f.
(bir şeyi) ağırbaşlılıkla karşılamak
252
Deyim
take (something) on the nose
f.
(bir şey) karşısında dik durmak
253
Deyim
take (something) on the nose
f.
(bir şeyi) sineye çekmek
254
Deyim
take (something) on the nose
f.
(bir şeyi) görmezden gelmek
255
Deyim
take (something) on the nose
f.
(bir şeyi) kabullenmek
256
Deyim
take (something) on the nose
f.
(bir şeyi) normal karşılamak
257
Deyim
take (something) on the nose
f.
(bir şeyin) ceremesini çekmek
258
Deyim
take (something) on the nose
f.
(bir şeyin) bedelini ödemek
259
Deyim
take (something) on the nose
f.
(bir şeyin) cefasını/çilesini çekmek
260
Deyim
take (something) on the nose
f.
(bir şeyin) derdini çekmek
261
Deyim
take (something) on the nose
f.
(bir şeyin) sıkıntısını/eziyetini çekmek
262
Deyim
take (something) on the nose
f.
(bir şeyden) mağdur olmak
263
Deyim
take a walk on the wild side
f.
maceraya atılmak
264
Deyim
take a walk on the wild side
f.
çılgınlık yapmak
265
Deyim
take a walk on the wild side
f.
hovardalık yapmak
266
Deyim
take a walk on the wild side
f.
çılgınca şeyler yapmak
267
Deyim
take a walk on the wild side
f.
macera yaşamak
268
Deyim
take a warrant out on (one)
f.
(birinin) yakalanması için mahkeme emri çıkarmak
269
Deyim
take a warrant out on (one)
f.
(biri) hakkında yakalama emri çıkarmak
270
Deyim
take a warrant out on (one)
f.
(birinin) tutuklanması için mahkeme emri çıkarmak
271
Deyim
take a warrant out on (one)
f.
(biri) hakkında tutuklama emri çıkarmak
272
Deyim
take it easy on something
f.
bir şeyi az kullanmak
273
Deyim
take it easy on something
f.
bir şeyi az tüketmek
274
Deyim
take it easy on something
f.
bir şeyi dikkatli tüketmek
275
Deyim
take it easy on something
f.
bir şeyi daha az tüketmek
276
Deyim
take it easy on something
f.
bir şeyi azaltmak
277
Deyim
take it easy on something
f.
bir şeyi idareli kullanmak
278
Deyim
take out a warrant on (one)
f.
(birinin) yakalanması için mahkeme emri çıkarmak
279
Deyim
take out a warrant on (one)
f.
(biri) hakkında yakalama emri çıkarmak
280
Deyim
take out a warrant on (one)
f.
(birinin) tutuklanması için mahkeme emri çıkarmak
281
Deyim
take out a warrant on (one)
f.
(biri) hakkında tutuklama emri çıkarmak
282
Deyim
take out a warrant on (one)
f.
(birinin) yakalanması için mahkeme emri çıkarmak
283
Deyim
take out a warrant on (one)
f.
(biri) hakkında yakalama emri çıkarmak
284
Deyim
take out a warrant on (one)
f.
(birinin) tutuklanması için mahkeme emri çıkarmak
285
Deyim
take out a warrant on (one)
f.
(biri) hakkında tutuklama emri çıkarmak
286
Deyim
take a firm line (on or against something)
f.
(bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) sert/katı bir tavır takınmak
287
Deyim
take a firm line (on or against something)
f.
(bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) tutumundan vazgeçmemek
288
Deyim
take a firm line (on or against something)
f.
(bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) kararlı bir duruş/tutum sergilemek
289
Deyim
take a firm line (on or against something)
f.
(bir şeyle ilgili/bir şey karşısında) geri adım atmamak
290
Deyim
take a firm line (on or against something)
f.
(bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) duruşunu inatla sürdürmek
291
Deyim
take a firm line/stand (on/against something)
f.
(bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) sert/katı bir tavır takınmak
292
Deyim
take a firm line/stand (on/against something)
f.
(bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) tutumundan vazgeçmemek
293
Deyim
take a firm line/stand (on/against something)
f.
(bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) kararlı bir duruş/tutum sergilemek
294
Deyim
take a firm line/stand (on/against something)
f.
(bir şeyle ilgili/bir şey karşısında) geri adım atmamak
295
Deyim
take a firm line/stand (on/against something)
f.
(bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) duruşunu inatla sürdürmek
296
Deyim
take a licking and keep on ticking
f.
her şeye rağmen devam etmek
297
Deyim
take a licking and keep on ticking
f.
yenilgiye rağmen yılmamak
298
Deyim
take a licking and keep on ticking
f.
yara alsa da dayanmak
299
Deyim
take a licking and keep on ticking
f.
zarar görse de çalışmaya devam etmek
300
Deyim
take a licking and keep on ticking
f.
yarı yolda bırakmamak/kalmamak
301
Deyim
take a licking and keep on ticking
f.
gördüğü zararı, engelleri, kayıpları, başarısızlıkları tolere edebilmek
302
Deyim
take a bead on someone/something [us]
f.
birine/bir şeye nişan almak
303
Deyim
take a bead on someone/something [us]
f.
birine/bir şeye silah doğrultmak
304
Deyim
take a bead on someone/something [us]
f.
birini/bir şeyi hedef almak
305
Deyim
take a bead on someone/something [us]
f.
birine/bir şeye namlu doğrultmak
306
Deyim
take a bead on someone/something [us]
f.
birine/bir şeye silah çekmek
307
Deyim
get (one's) take (on something)
f.
(birinin bir konudaki) görüşünü almak
308
Deyim
get (one's) take (on something)
f.
(birinin bir konudaki) fikrini/fikirlerini almak
309
Deyim
get/take a grip/hold on yourself
f.
kendini tutmak
310
Deyim
get/take a grip/hold on yourself
f.
kendini kontrol altında tutmak
311
Deyim
get/take a grip/hold on yourself
f.
kontrolünü kaybetmemek
312
Deyim
get/take a grip/hold on yourself
f.
kendine hakim olmak
313
Deyim
get/take a grip/hold on yourself
f.
sakin kalmak/olmak
314
Deyim
take (one's) word on (something)
f.
(birinin bir konuda) dediğini/söylediğini kabul etmek
315
Deyim
take (one's) word on (something)
f.
(birinin bir konuda) sözüne itibar etmek/inanmak
316
Deyim
take (one's) word on (something)
f.
(birinin bir konuda) sözüne güvenmek
317
Deyim
take (one's) word on it
f.
(birinin) dediğini/söylediğini kabul etmek
318
Deyim
take (one's) word on it
f.
(birinin) sözüne itibar etmek/inanmak
319
Deyim
take (one's) word on it
f.
(birinin) sözüne güvenmek
320
Deyim
take (something) out on (someone or something)
f.
(bir şeyin) hırsını (birinden/bir şeyden) çıkarmak
321
Deyim
take (something) out on (someone or something)
f.
(bir şeyin) hıncını (birinden/bir şeyden) almak
322
Deyim
take (something) out on (someone or something)
f.
(bir şeyin) acısını (birinden/bir şeyden) çıkarmak
323
Deyim
take (something) out on (someone or something)
f.
(bir şeyin) sinirini (birinden/bir şeyden) çıkarmak
324
Deyim
take a chance on (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) bir şans tanımak
325
Deyim
take a chance on (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) bir şans vermek
326
Deyim
take a drag (on something)
f.
(bir şeyden) bir nefes almak/çekmek
327
Deyim
take a drag (on something)
f.
sigaradan bir nefes almak/çekmek
328
Deyim
take a drag (on something)
f.
(bir şeyden) bir fırt almak/çekmek
329
Deyim
take a drag (on something)
f.
sigaradan bir fırt almak/çekmek
330
Deyim
take a firm grip on
f.
-i sıkı kontrol altına almak
331
Deyim
take a firm grip on
f.
-i sımsıkı yakalamak/tutmak/kavramak
332
Deyim
take a firm grip on
f.
üzerinde hakimiyet kurmak
333
Deyim
take a firm grip on (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) sıkıca yakalamak/tutmak/kavramak
334
Deyim
take a firm grip on (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) sımsıkı yakalamak/tutmak/kavramak
335
Deyim
take a firm grip on (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) sıkı kontrol altına almak
336
Deyim
take a firm grip on (someone or something)
f.
(biri/bir şey) üzerinde hakimiyet kurmak
337
Deyim
take a firm grip on (someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) kontrolünü ele almak/geçirmek
338
Deyim
take a firm stand (on or against something)
f.
(bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) sert/katı bir tavır takınmak
339
Deyim
take a firm stand (on or against something)
f.
(bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) tutumundan vazgeçmemek
340
Deyim
take a firm stand (on or against something)
f.
(bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) kararlı bir duruş/tutum sergilemek
341
Deyim
take a firm stand (on or against something)
f.
(bir şeyle ilgili/bir şey karşısında) geri adım atmamak
342
Deyim
take a firm stand (on or against something)
f.
(bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) duruşunu inatla sürdürmek
343
Deyim
take a flyer (on something) [us]
f.
(bir şeyde) şansını denemek
344
Deyim
take a flyer (on something) [us]
f.
(bir şeyin) riskine girmek
345
Deyim
take a flyer (on something) [us]
f.
(bir konuda) kumar oynamak
346
Deyim
take a flyer (on something) [us]
f.
(bir konuda) riske girmek
347
Deyim
take a flyer (on something) [us]
f.
(bir konuda) risk almak
348
Deyim
take a flyer (on something) [us]
f.
(bir konuda) riskli bir girişimde bulunmak
349
Deyim
take a grip on (oneself)
f.
kendini toparlamak
350
Deyim
take a grip on (oneself)
f.
kendine hakim olmak
351
Deyim
take a stand on (something)
f.
(bir şey) ile ilgili sert/katı bir tavır takınmak
352
Deyim
take a stand on (something)
f.
(bir şey) ile ilgili tutumundan vazgeçmemek
353
Deyim
take a stand on (something)
f.
(bir konuda) kararlı/inatçı bir duruş sergilemek
354
Deyim
take a stand on (something)
f.
(bir konuda) geri adım atmamak
355
Deyim
take a stand on (something)
f.
(bir konuda) duruşunu inatla sürdürmek/devam ettirmek
356
Deyim
take a toll (on someone or something)
f.
(birine/bir şeye) sürekli zarar vermek
357
Deyim
take a toll (on someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) durumunu gitgide kötüleştirmek
358
Deyim
take a toll (on someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) olumsuz/kötü etkilemek
359
Deyim
take a toll (on someone or something)
f.
(birine/bir şeye) zarar vermek
360
Deyim
take a toll (on someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) hasara uğratmak
361
Deyim
take action on
f.
hakkında yasal işlem başlatmak
362
Deyim
take action on
f.
hakkında yasal takip başlatmak
363
Deyim
take action on
f.
hakkında hukuki süreç başlatmak
364
Deyim
take action on (something)
f.
(bir konuyla) ilgili süreç başlatmak
365
Deyim
take action on (something)
f.
(bir konuda) adım atmak
366
Deyim
take action on (something)
f.
(bir konuda) harekete geçmek
367
Deyim
take action on (someone)
f.
(biri) hakkında yasal işlem başlatmak
368
Deyim
take action on (someone)
f.
(biri) hakkında yasal takip başlatmak
369
Deyim
take action on (someone)
f.
(biri) hakkında hukuki süreç başlatmak
370
Deyim
take it easy on
f.
-e kibar davranmak
371
Deyim
take it easy on
f.
-e iyi/dikkatli davranmak
372
Deyim
take it easy on
f.
-e nazik davranmak
373
Deyim
take it easy on
f.
'-in üstüne varmamak
374
Deyim
take it easy on
f.
'-e hassas yaklaşmak
375
Deyim
take it easy on
f.
-i az kullanmak
376
Deyim
take it easy on
f.
-i az tüketmek
377
Deyim
take it easy on
f.
-i dikkatli tüketmek
378
Deyim
take it easy on
f.
-i azaltmak
379
Deyim
take it easy on
f.
-i idareli kullanmak
380
Deyim
take it out on
f.
hırsını birinden çıkarmak
381
Deyim
take it out on
f.
hıncını birinden almak
382
Deyim
take it out on
f.
acısını birinden çıkarmak
383
Deyim
take it out on
f.
sinirini birinde) çıkarmak
384
Deyim
take something out on
f.
hırsını birinden çıkarmak
385
Deyim
take something out on
f.
hıncını birinden almak
386
Deyim
take something out on
f.
acısını birinden çıkarmak
387
Deyim
take something out on
f.
sinirini birinde) çıkarmak
388
Deyim
take it out on (someone or something)
f.
hırsını (birinden/bir şeyden) çıkarmak
389
Deyim
take it out on (someone or something)
f.
hıncını (birinden/bir şeyden) almak
390
Deyim
take it out on (someone or something)
f.
acısını (birinden/bir şeyden) çıkarmak
391
Deyim
take it out on (someone or something)
f.
sinirini (birinden/bir şeyden) çıkarmak
392
Deyim
take on oneself
f.
kendine vazife edinmek
393
Deyim
take on oneself
f.
üstlenmek
394
Deyim
take on faith
f.
kanıt olmadan inanmak
395
Deyim
take on faith
f.
sorgusuz sualsiz inanmak
396
Deyim
take on faith
f.
gözü kapalı inanmak
397
Deyim
take on fuel
f.
yakıt almak
398
Deyim
take on fuel
f.
benzin almak
399
Deyim
take on fuel
f.
yakıt ikmali yapmak
400
Deyim
take on fuel
f.
çok içmek
401
Deyim
take on fuel
f.
kafayı çekmek
402
Deyim
take on oneself
f.
kendiliğinden yapmak
403
Deyim
take on oneself
f.
bütün yükü üstlenmek/kendi omuzlarına almak
404
Deyim
take on too much
f.
yapabileceğinden daha çok işin altına girmek
405
Deyim
take on too much
f.
çok fazla şey yüklenmek
406
Deyim
take on trust
f.
güvenmek
407
Deyim
take on trust
f.
kanıtsız kabul etmek
408
Deyim
take on trust
f.
söyleneni doğru olarak almak/kabullenmek
409
Deyim
take on trust
f.
sözüne güvenmek
410
Deyim
take pity on (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) merhamet etmek
411
Deyim
take pity on (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) insaf etmek
412
Deyim
take pity on (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) acımak
413
Deyim
take pity on (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) merhamet göstermek
414
Deyim
take revenge (against/on someone or something)
f.
(birinden/bir şeyden) intikam/öç almak
415
Deyim
take revenge on (someone or something) for (something)
f.
(birinden/bir şeyden bir şeyin) intikamını/öcünü almak
416
Deyim
take revenge on (someone or something) for (something)
f.
(birinden/bir şeyden bir şey) için intikam/öç almak
417
Deyim
take revenge on (someone or something) for (something)
f.
(birine/bir şeye bir şeyi) ödetmek
418
Deyim
take up the cudgels on behalf of (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) arka çıkmak
419
Deyim
take up the cudgels on behalf of (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) savunmak
420
Deyim
take up the cudgels on behalf of (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) desteklemek
421
Deyim
take up the cudgel on behalf of (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) arka çıkmak
422
Deyim
take up the cudgel on behalf of (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) savunmak
423
Deyim
take up the cudgel on behalf of (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) desteklemek
424
Deyim
give us your take on it
expr.
senin düşüncen nedir
425
Deyim
take a rain check (on something)
expr.
bir daha ki sefere
426
Deyim
take a rain check (on something)
expr.
alacağım olsun
427
Deyim
take a rain check (on something)
expr.
(şimdi olmaz) başka bir sefere (gelirim/yaparım)
428
Deyim
take a rain check (on something)
expr.
ertelesek olur mu?
429
Deyim
take a rain check (on something)
expr.
sonra gelsem, yapsam olur mu?
Speaking
430
Konuşma
your take on these issues is your own opinion
expr.
bu sorunları kabullenip kabullenmemek sana kalmış
431
Konuşma
I can't take on that kind of responsibility
expr.
böyle bir sorumluluğu alamam
432
Konuşma
take the road you came on
expr.
geldiğinden yoldan git
433
Konuşma
if you were stranded on a deserted island what three things would you take?
expr.
ıssız adaya düşsen yanına alacağın üç şey ne olurdu?
434
Konuşma
your fate lies on whatever road you take
expr.
kaderin hangi yolu seçeceğine bağlı
435
Konuşma
take the next street on the right
expr.
sağdaki bir sonraki sokağa gir
436
Konuşma
take the next street on the right
expr.
sağdaki bir sonraki sokaktan git
437
Konuşma
take the third road on the right
expr.
sağdan üçüncü yola girin
438
Konuşma
take the third road on the right
expr.
sağdan üçüncü yola sapın
Trade/Economic
439
Ticaret/Ekonomi
take on board
f.
güvertede almak
440
Ticaret/Ekonomi
take goods on approval
f.
muhayyer almak
Law
441
Hukuk
take action on something
f.
konuyla ilgili süreç başlatmak
Computer
442
Bilgisayar
take it on the road
expr.
yanınızda taşıyın
Traffic
443
Trafik
take the second turning on the left
expr.
ikinci soldan dönün
444
Trafik
take the second turning on the left
expr.
ikinci soldan dön
445
Trafik
take the second turning on the right
expr.
ikinci sağdan dönün
446
Trafik
take the second turning on the right
expr.
ikinci sağdan dön
Slang
447
Argo
take a bath on something
f.
çok zarar etmek
448
Argo
take a bath on something
f.
çok para kaybetmek
449
Argo
take it on the lam
f.
kaçmak
450
Argo
take it on the lam
f.
sıvışmak
451
Argo
take it on the lam
f.
şehri terk etmek
452
Argo
take a bath (on something)
f.
(borsada vb) para batırmak
453
Argo
on the take
expr.
rüşvet alan
British Slang
454
İngiliz Argosu
on the take
expr.
rüşvet yiyen
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of take on
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy