the situation - Türkçe İngilizce Sözlük

the situation

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

"the situation" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 35 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
situation i. durum
We found ourselves in an awkward situation.
Kendimizi garip bir durumun içinde bulduk.

More Sentences
General
situation i. durum
This has become even more urgent in the light of the new world situation.
Bu durum, yeni dünya koşulları ışığında daha da acil hale gelmiştir.

More Sentences
situation i. konum
Because of its geographical situation, Turkey is obviously an important country of transit.
Coğrafi konumu nedeniyle Türkiye'nin önemli bir transit ülke olduğu açıktır.

More Sentences
situation i. vaziyet
The situation there remains frail, but the Loya Jirga process still provides a good basis on which to build.
Oradaki vaziyet hala kırılgan, ancak Loya Jirga süreci hala üzerine inşa edilecek iyi bir temel sağlıyor.

More Sentences
situation i. mevki
Our new flat is in a favorable situation, next to a park.
Yeni dairemiz uygun bir mevkide, bir parkın yanında.

More Sentences
Trade/Economic
situation i. durum
We must not end up in a situation in which Turkey is the sole topic for discussion.
Türkiye'nin tek tartışma konusu olduğu bir duruma düşmemeliyiz.

More Sentences
situation vaziyet
He can explain the situation.
Vaziyeti açıklayabilir.

More Sentences
Politics
situation vaziyet
I explained the situation to Tom.
Tom'a vaziyeti açıkladım.

More Sentences
Technical
situation i. durum
In addition, the programme must be tailored to the situation in the sector or sectors.
Ayrıca, program sektör veya sektörlerdeki duruma göre uyarlanmalıdır.

More Sentences
situation konum
The fact is, I feel as if I am in a kind of hostage situation.
Gerçek şu ki, kendimi bir tür rehine konumunda hissediyorum.

More Sentences
Linguistics
situation i. durum
All these steps shared the aim of normalising the situation in North Korea through constructive dialogue.
Tüm bu adımlar Kuzey Kore'deki durumun yapıcı diyalog yoluyla normalleştirilmesi amacını paylaşmaktadır.

More Sentences
situation konum
The Group of the European Liberal, Democrat and Reform Party is particularly concerned about the human rights situation.
Avrupa Liberal, Demokrat ve Reform Partisi Grubu insan hakları konusunda özellikle endişe duymaktadır.

More Sentences
Common Usage
situation i. hal
General
situation i. ekmek kapısı
situation i. görev
situation i. iş
situation i. memuriyet
situation i. mahal
situation i. yer
situation i. halet
situation i. vazife
situation i. yağday
Trade/Economic
situation yer
situation makam
situation mevki
situation mevzi
situation hal
situation memuriyet
Medical
situation i. gebelik
situation i. hamilelik
situation sitüasyon
Biology
situation i. organizmada belirli bir süre içindeki toplam iç ve dış uyaran
Social Sciences
situation i. bireyi etkileyen biyolojik, psikolojik ve sosyo-kültürel etkenler
situation i. davranış şeklini etkileyen koşullar
Archaic
situation i. sağlık durumu

"the situation" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 70 sonuç

İngilizce Türkçe
General
change the situation f. durumu değiştirmek
There are cities, countries, municipalities and regions that have done an incredible amount to change the situation.
Durumu değiştirmek için inanılmaz şeyler yapmış olan şehirler, ülkeler, belediyeler ve bölgeler var.

More Sentences
handle the situation f. durumu idare etmek
Do you think Tom can handle the situation?
Tom'un durumu idare edebileceğini düşünüyor musun?

More Sentences
handle the situation f. durumla başa çıkmak
Do you think Tom can handle the situation?
Sence Tom bu durumla başa çıkabilir mi?

More Sentences
clarify the situation f. durumu açıklığa kavuşturmak
On 17 July, the Committee on Budgets clarified the situation regarding management.
17 Temmuz'da Bütçe Komitesi yönetimle ilgili durumu açıklığa kavuşturdu.

More Sentences
assess the situation f. durumu değerlendirmek
The purpose of this report is therefore to assess the situation.
Bu nedenle bu raporun amacı durum değerlendirmesi yapmaktır.

More Sentences
appreciation of the situation i. durum muhakemesi
appreciation of the situation i. durum değerlendirmesi
assessment of the general situation i. genel durum değerlendirmesi
the exact opposite situation i. tam tersi durum
situation of the sector i. sektörün durumu
make the best of a bad situation f. kötü bir durum karşısında idare etmeye çalışmak
endure the difficult situation f. zorluklara göğüs germek
endure the difficult situation f. badireyi atlatmak
endure the difficult situation f. badire atlatmak
determine the situation of f. durum tespiti yapmak
appraise the situation f. durumu değerlendirmek
evaluate the situation f. durumu değerlendirmek
save the situation f. hızır gibi yetişmek
take advantage of the situation f. fırsattan istifade etmek
exploit the situation f. durumdan faydalanmak
get a grip on the situation f. durumu kontrol altına almak
be suppressed (before the situation became graver) f. çok fazla büyümeden önlenmek
face with the same situation f. aynı durum ile karşılaşmak
take advantage of the situation f. durumdan faydalanmak
make use of the situation f. durumdan faydalanmak
make use of the situation f. durumdan istifade etmek
take advantage of the situation f. durumdan istifade etmek
feel uncomfortable about the situation f. durumdan rahatsız olmak
feel uncomfortable with the situation f. durumdan rahatsız olmak
understand the severity of the situation f. durumun vehametini anlamak
understand the seriousness of the situation f. durumun vahametini anlamak
understand the seriousness of the situation f. durumun vehametini anlamak
understand the severity of the situation f. durumun vahametini anlamak
handle the situation f. durumun icabına bakmak
handle the situation f. durumu kontrol altında tutmak
handle the situation f. durumla ilgilenmek
handle the situation f. durumun üstesinden gelmek
handle the situation f. durumu kontrol etmek
review the situation f. durumu incelemek
be suppressed (before the situation became graver) f. önünü almak/önlemek
in the current situation zf. mevcut durumda
in the current situation zf. içinde bulunduğumuz durumda
in the face of such a situation zf. böyle bir durum karşısında
Phrases
if the situation calls for it expr. durum bunu gerektiriyorsa
given the current situation expr. mevcut durum göz önüne alındığında
Colloquial
here's the situation expr. durum şu
Idioms
reality of the situation i. durumun özü
reality of the situation i. durumun gerçeği
make the best of a bad situation f. zor koşullar altında elinden gelenin en iyisini yapmak
make the best of a bad situation f. zarardan yarar sağlamak
Speaking
here's the situation expr. durum şöyle
are you aware of the situation? expr. durumun farkında mısınız?
fill me in on the situation expr. durumu bana açıkla
what is the latest situation? expr. son durum ne?
Trade/Economic
situation of the market i. piyasanın durumu
Politics
if some day you are compelled to defend your independence and your republic, you must not tarry to weigh the possibilities and circumstances of the situation before taking up your duty i. bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeyeceksin!
key of the situation i. çözüm yolu
key of the situation i. meselenin anahtarı
Technical
situation of the project i. projenin durumu
Environment
financial situation of the municipality i. belediye'nin mali durumu
Military
estimate of the situation i. durum değerlendirmesi
estimate of the situation i. durum muhakemesi
intelligence estimate of the situation i. istihbarat durum değerlendirmesi
intelligence estimate of the situation i. istihbarat durum muhakemesi
commander's estimate of the situation i. komutanın durum değerlendirmesi
logistic estimate of the situation i. lojistik durum tahmini
logistic estimate of the situation i. lojistik durum muhakemesi
strategic estimate of the situation i. stratejik durum muhakemesi
estimate of the situation i. durum raporu
estimate of the situation i. durum tahmini