İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | timely s. | zamanında yapılan | ||
It is a timely debate with the rapidly changing transatlantic relationship today. Günümüzün hızla değişen transatlantik ilişkileri göz önünde bulundurulduğunda tam zamanında yapılmış bir tartışma. More Sentences |
||||
Genel | timely s. | yerinde | ||
Thank you, Ms Kauppi, for this extremely interesting and timely question. Bu son derece ilginç ve yerinde soru için teşekkür ederim, Bayan Kauppi. More Sentences |
||||
Genel | timely s. | zamanlı | ||
It is very timely legislation. Bu çok zamanlı bir mevzuattır. More Sentences |
||||
Genel | timely s. | güncel | ||
Regrettably, the latter consideration is particularly timely at the moment and, I would insist, this is regrettable. Ne yazık ki, bu son husus şu anda özellikle günceldir ve ısrarla belirtmek isterim ki bu üzüntü vericidir. More Sentences |
||||
Genel | timely s. | zamanında olan | ||
In an increasingly globalised business environment, the arrival of the SE is timely. Giderek küreselleşen bir iş ortamında Avrupa Şirketi'nin gelişi tam zamanında olmuştur. More Sentences |
||||
Genel | timely s. | zamanında | ||
This requires anticipation, timely preparation and careful management of these processes. Bu da öngörü, zamanında hazırlık ve bu süreçlerin dikkatli bir şekilde yönetilmesini gerektirmektedir. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Teknik | timely zf. | yerinde | ||
The Busk and Attwooll reports and the Commission documents they deal with are most timely and extremely useful. Busk ve Attwooll'un raporları ve ele aldıkları Komisyon belgeleri çok yerinde ve son derece faydalı. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | timely s. | oturaklı | ||
Genel | timely s. | zamanına uygun | ||
Genel | timely s. | uygun | ||
Genel | timely s. | denk | ||
Genel | timely s. | vakitli | ||
Genel | timely s. | belirtilen zaman içinde teslim edilmiş/verilmiş | ||
Genel | timely s. | erken | ||
Genel | timely s. | sıralı | ||
Genel | timely s. | zaman açısından yerinde | ||
Genel | timely s. | vakitlice | ||
Genel | timely s. | tam vaktinde | ||
Politics | ||||
Siyasal | timely s. | süreli | ||
Technical | ||||
Teknik | timely zf. | vaktinde | ||
Archaic | ||||
Eski Kullanım | timely s. | erken | ||
Eski Kullanım | timely s. | vaktinden önce | ||
Eski Kullanım | timely zf. | yakında | ||
Eski Kullanım | timely zf. | erkence | ||
Eski Kullanım | timely zf. | önceden |
İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | timely completion i. | zamanında tamamlama | ||
Genel | a timely response i. | zamanında müdahale | ||
Genel | a timely intervention i. | zamanında müdahale | ||
Genel | a timely intervention i. | yerinde bir müdahale | ||
Genel | a timely response i. | yerinde bir müdahale | ||
Genel | take timely precaution f. | zamanında önlem almak | ||
Genel | be timely f. | denk düşmek | ||
Genel | pay on a timely basis f. | belirtilen zamanda/zamanında ödemek | ||
Genel | in a timely manner zf. | zamanında | ||
Genel | in a timely manner zf. | vaktinde | ||
Genel | in a timely manner zf. | vakitlice | ||
Genel | real-timely zf. | gerçek zamanlı olarak | ||
Genel | in a timely fashion zf. | zamanında | ||
Genel | in a timely fashion zf. | vaktinde | ||
Trade/Economic | ||||
Ticaret/Ekonomi | timely delivery i. | zamanında teslimat | ||
Law | ||||
Hukuk | present in a timely fashion f. | zamanında sunmak | ||
Medical | ||||
Medikal | timely diagnosis i. | zamanında tanı |