İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | upheaval i. | altüst oluş | ||
Yet, on 15 February, another upheaval occurred. Ancak 15 Şubat'ta bir başka altüst oluş yaşandı. More Sentences |
||||
Genel | upheaval i. | çalkantı | ||
The European fisheries sector is, ladies and gentlemen, going through an upheaval. Bayanlar ve baylar, Avrupa balıkçılık sektörü bir çalkantıdan geçiyor. More Sentences |
||||
Genel | upheaval i. | karışıklık | ||
Will upheaval in a secular Arab state advance the cause of peace between Israel and Palestine? Laik bir Arap devletindeki karışıklık İsrail ve Filistin arasındaki barış davasını ilerletecek mi? More Sentences |
||||
Genel | upheaval i. | yükselme | ||
Genel | upheaval i. | devrim | ||
Genel | upheaval i. | kabarma | ||
Genel | upheaval i. | kargaşa | ||
Genel | upheaval i. | büyük ve ani değişiklik | ||
Genel | upheaval i. | ayaklanma | ||
Genel | upheaval i. | büyük değişiklik | ||
Genel | upheaval i. | kargaşa | ||
Genel | upheaval i. | karışıklık | ||
Genel | upheaval i. | ayaklanma | ||
Environment | ||||
Çevre | upheaval i. | büyük değişim | ||
Geography | ||||
Coğrafya | upheaval i. | yerkabuğunun kabarması | ||
Geology | ||||
Jeoloji | upheaval i. | yerkabuğunun kabarması | ||
Ottoman Turkish | ||||
Osmanlıca | upheaval i. | kıyam |
İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | social upheaval i. | toplumsal değişim | ||
Politics | ||||
Siyasal | political upheaval i. | politik devrim | ||
Siyasal | political upheaval i. | siyasi karışıklık | ||
Siyasal | political upheaval i. | siyasi devrim | ||
Technical | ||||
Teknik | land upheaval i. | toprak kabarması | ||
Teknik | land upheaval i. | zemin kabarması | ||
Environment | ||||
Çevre | anomalous ground upheaval i. | zemin bozulma anomalisi |