İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | violin i. | keman | ||
Are you sure that Midori plays the violin well? Midori'nin kemanı iyi çaldığından emin misiniz? More Sentences |
||||
Art | ||||
Sanat | violin i. | keman | ||
Tom was good at violin. Tom kemanda iyiydi. More Sentences |
||||
Music | ||||
Müzik | violin i. | keman | ||
I heard Tom gave you his grandfather's violin. Tom'un sana büyükbabasının kemanını verdiğini duydum. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | violin i. | viyolonist | ||
Genel | violin i. | viyolon | ||
Genel | violin f. | keman çalmak | ||
Music | ||||
Müzik | violin i. | viyolon |
Türkçe | İngilizce | |
---|---|---|
Chemistry | ||
Kimya | violin | violine i. |