İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | vis-à-vis ed. | karşısında | ||
These moves will enhance European citizens' rights vis-à-vis big banking corporations. Bu hamleler Avrupa vatandaşlarının büyük bankacılık şirketleri karşısındaki haklarını arttıracaktır. More Sentences |
||||
Genel | vis-à-vis i. | -e göre | ||
Genel | vis-à-vis zf. | yüz yüze | ||
Genel | vis-à-vis ed. | -e bakınca | ||
Genel | vis-à-vis ed. | ile karşılaştırıldığında | ||
Law | ||||
Hukuk | vis-à-vis zf. | karşı | ||
Hukuk | vis-à-vis expr. | karşılıklı olarak | ||
Politics | ||||
Siyasal | vis-à-vis ed. | karşı karşıya | ||
Technical | ||||
Teknik | vis-à-vis ed. | silindirleri karşı karşıya olan | ||
Latin | ||||
Latince | vis-à-vis expr. | karşılıklı olarak |
İngilizce | Türkçe | |
---|---|---|
General | ||
Genel | vis–à–vis i. | yüz yüze duran kimse |
Genel | vis–à–vis i. | birinin karşısında duran kimse |
Genel | vis–à–vis i. | eş |
Genel | vis–à–vis i. | partner |
Genel | vis–à–vis i. | mevkidaş |
Technical | ||
Teknik | vis-à-vis engine i. | silindirleri karşılıklı olan içten yanmalı makine ya da motor |