younger

"younger" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 9 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	younger s.	daha genç
In recent years, ever younger athletes have been taking part in major sporting events. Son yıllarda giderek daha genç sporcular büyük spor etkinliklerine katılmaktadır. More Sentences
2	Genel	younger s.	genç
The idea is to reflect the principle that the younger the victim the worse the offence. Fikir, mağdur ne kadar gençse suçun o kadar kötü olduğu ilkesini yansıtmaktır. More Sentences
3	Genel	younger s.	küçük
My mother is two years younger than my father. Annem babamdan iki yaş küçük. More Sentences
4	Genel	younger i.	yaşça küçük kimse
5	Genel	younger i.	genç kimse
6	Genel	younger i.	çömez
7	Genel	younger s.	aynı isimde olup daha genç olan
Card
8	İskambil	younger i.	iki elli bir kart oyununda krupiye
9	İskambil	younger i.	dört elli bir eşli kart oyununda en büyük elin ortağı

"younger" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 35 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	younger brother i.	küçük kardeş
My older boy wants nothing to do with his younger brothers. Benim büyük oğlum küçük kardeşi ile hiçbir şey yapmak istemiyor. More Sentences
2	Genel	younger sister i.	küçük kardeş
Then the younger sister set off, and the elder remained behind. Sonra küçük kardeş yola çıktı ve büyük kardeş geride kaldı. More Sentences
3	Genel	look younger f.	küçük göstermek
Tom looks younger than his age. Tom yaşından küçük gösteriyor. More Sentences
4	Genel	look younger f.	genç göstermek
Tom looks younger than Mary. Tom, Mary'den daha genç gösteriyor. More Sentences
5	Genel	get younger f.	gençleşmek
6	Genel	seem younger f.	küçük göstermek
7	Genel	make younger f.	gençleştirmek
8	Genel	look younger f.	gençleşmek
9	Genel	make somebody look younger f.	gençleştirmek
10	Genel	yr (younger) s.	daha genç
Colloquial
11	Konuşma Dili	younger generation i.	yeni nesil
Idioms
12	Deyim	not getting any younger f.	her geçen gün (daha da) yaşlanmak
13	Deyim	not getting any younger f.	yaşlanıyor olmak
14	Deyim	be getting younger f.	yaşı düşmek
15	Deyim	be getting younger f.	yaş aralığı gençleşmek
16	Deyim	be getting younger f.	genç yaşlara inmek
17	Deyim	be getting younger f.	gençleşmek
18	Deyim	not be getting any younger f.	her geçen gün (daha da) yaşlanmak
19	Deyim	not be getting any younger f.	yaşlanıyor olmak
20	Deyim	not be getting any younger f.	giderek yaşlanmak
21	Deyim	not be getting any younger f.	artık genç olmamak
Speaking
22	Konuşma	I am younger than you expr.	ben senden gencim
23	Konuşma	growing up is watching your younger sibling get taller expr.	büyümek küçük kardeşinin boyunun uzadığına şahit olmandır
24	Konuşma	mine's a few years younger expr.	benimki birkaç yaş küçük/genç
25	Konuşma	are you younger than him? expr.	ondan genç misin?
26	Konuşma	are you younger than him? expr.	ondan daha mı gençsin?
27	Konuşma	are you younger than her? expr.	ondan genç misin?
28	Konuşma	are you younger than her? expr.	ondan daha mı gençsin?
29	Konuşma	I was younger than you are right now expr.	senin şimdi olduğundan daha gençtim
30	Konuşma	a year younger than you expr.	senden bir yaş küçük
31	Konuşma	who looks much younger now? expr.	şimdi kim çok daha genç görünüyor?
Medical
32	Medikal	babies younger than 6 months of age i.	altı aylıktan küçük bebekler
Mythology
33	Mitoloji	younger edda i.	nesir edda
34	Mitoloji	younger edda i.	küçük edda
35	Mitoloji	younger edda i.	snorri'nin eddası