|
- The European Union must play a vital role in rebuilding peace.
- Avrupa Birliği barışın yeniden inşasında hayati bir rol oynamalıdır.
- I think that, here, too, Europe has a vital role to play.
- Bence burada da Avrupa'nın oynayacağı hayati bir rol var.
- I believe that the EU has a vital role to play in helping to shape China's economic, social and political agenda.
- AB'nin Çin'in ekonomik, sosyal ve siyasi gündeminin şekillendirilmesinde hayati bir rol oynadığına inanıyorum.
- I agree that the national parliaments have a vital role to play.
- Ulusal parlamentoların oynaması gereken hayati bir rol olduğuna katılıyorum.
- The EU has a vital role to play in this matter, and the Cuban opposition desperately needs us.
- AB'nin bu konuda oynayacağı hayati bir rol vardır ve Küba muhalefetinin bize şiddetle ihtiyacı vardır.
- I believe that the EU has a vital role to play in helping to shape China's economic, social and political agenda.
- AB'nin Çin'in ekonomik, sosyal ve siyasi gündeminin şekillendirilmesinde hayati bir rol oynayacağına inanıyorum.
- I did so because local authorities in regions play a vital role in implementing European law.
- Bunu yaptım çünkü bölgelerdeki yerel makamlar Avrupa hukukunun uygulanmasında hayati bir rol oynamaktadır.
Show More (4)
|