| 1 |
adjourn |
sona ermek (toplantı/oturum) |
v. |
|
- I declare resumed the session of the European Parliament adjourned on Thursday 25 April 2002.
- Avrupa Parlamentosu'nun 25 Nisan 2002 Perşembe günü sona eren oturumunun yeniden başladığını beyan ederim.
- I declare the session of the European Parliament adjourned.
- Avrupa Parlamentosu oturumunun sona erdiğini ilan ediyorum.
- I declare this session of the European Parliament adjourned.
- Avrupa Parlamentosunun bu oturumunun sona erdiğini ilan ediyorum.
- I declare resumed the session of the European Parliament adjourned on Thursday, 16 January 2003.
- Avrupa Parlamentosu'nun 16 Ocak 2003 Perşembe günü sona eren oturumunu yeniden başlatıyorum.
- I declare adjourned the session of the European Parliament.
- Avrupa Parlamentosu oturumunun sona erdiğini ilan ediyorum.
- I declare resumed the session of the European Parliament adjourned on Thursday, 10 October 2002.
- Avrupa Parlamentosu'nun 10 Ekim 2002 Perşembe günü sona eren oturumunu yeniden başlatıyorum.
- I declare resumed the session of the European Parliament adjourned on Thursday, 30 May 2002.
- Avrupa Parlamentosu'nun 30 Mayıs 2002 Perşembe günü sona eren oturumunun yeniden başladığını bildiririm.
- I declare resumed the session of the European Parliament adjourned on Thursday, 20 March 2003.
- Avrupa Parlamentosu'nun 20 Mart 2003 Perşembe günü sona eren oturumuna yeniden başladığımızı ilan ediyorum.
- When did the meeting adjourn?
- Toplantı ne zaman sona erdi?
Show More (6)
|
| 2 |
adjourn |
ara vermek |
v. |
|
- We shall adjourn the debate here and resume it at 3 p.m.
- Görüşmelere burada ara verip saat 15:00'te devam edeceğiz.
- As there are no more items on the agenda, I shall adjourn the session for fifteen minutes before the vote.
- Gündemde başka madde olmadığından oylamadan önce oturuma on beş dakika ara veriyorum.
- We shall now adjourn until voting time.
- Şimdi oylama zamanına kadar ara veriyoruz.
- We now have to adjourn the continuation of this debate until 9.30 p.m.
- Şimdi bu tartışmanın devamına saat 9.30'a kadar ara vermek zorundayız.
- We will now adjourn the vote and resume after the formal sitting.
- Şimdi oylamaya ara vereceğiz ve resmi oturumdan sonra devam edeceğiz.
- The Chair wants to continue, even though the committee members want to adjourn.
- Komite üyeleri ara vermek istese de Başkan devam etmek istiyor.
Show More (3)
|
| 3 |
adjourn |
ertelemek |
v. |
|
- We adjourned the meeting for lunch.
- Biz öğle yemeği için toplantıyı erteledik.
- We adjourned the meeting until the following Friday.
- Toplantıyı bir sonraki Cuma gününe erteledik.
Show More (-1)
|
| 4 |
adjourn |
oturuma ara vermek |
v. |
|
- We shall adjourn the sitting and leave the Chamber immediately.
- Oturuma ara vereceğiz ve derhal Meclis'i terk edeceğiz.
Show More (-2)
|
| 5 |
adjourn |
oturuma son vermek |
v. |
|
- The Chair wants to continue, even though the committee members want to adjourn.
- Komite üyeleri oturuma son vermek istese de, başkan devam etmek istiyor.
Show More (-2)
|
