|
- Today, Nelson Mandela is fighting anti-white racism.
- Bugün Nelson Mandela beyaz karşıtı ırkçılıkla mücadele ediyor.
- There was no anti-discrimination provision of this kind in the treaties before.
- Daha önce anlaşmalarda bu tür bir ayrımcılık karşıtı hüküm yoktu.
- Before that, he had been an active anti-Communist.
- Bundan öncesinde faal bir komünist karşıtıydı.
- As you know, I am a very enthusiastic anti-smoker.
- Bildiğiniz gibi ben çok hevesli bir sigara karşıtıyım.
- The others are, by definition, anti-European.
- Diğerleri ise, tanımı gereği, Avrupa karşıtıdır.
- Even today the Vietnamese government indoctrinates its citizens with pure antireligious ideas.
- Bugün bile Vietnam hükümeti vatandaşlarına saf din karşıtı fikirler aşılamaktadır.
- Some Members of this House have a reflex anti-Americanism.
- Bu Meclisin bazı üyeleri Amerikan karşıtı bir reflekse sahiptir.
- Even today, the Vietnamese government indoctrinates its citizens with pure antireligious ideas.
- Bugün bile, Vietnam hükümeti vatandaşlarına saf din karşıtı fikirler aşılamaktadır.
- The others are, by definition, anti-European.
- Diğerleri, tanımı gereği, Avrupa karşıtıdır.
- The report is more anti-religion than it is pro-woman.
- Rapor kadın yanlısı olmaktan çok din karşıtıdır.
- I have no sympathy for anti-Americanism or anti-anyone-else-ism, for that matter.
- Amerikan karşıtlığı ya da başka bir şey karşıtlığına sempati duymuyorum.
- This triggers anti-European sentiments because the debate is over-simplified.
- Bu da Avrupa karşıtı duyguları tetikliyor çünkü tartışma aşırı basitleştiriliyor.
- The anti-UN attitude adopted by the German Chancellor is deeply regrettable.
- Almanya Şansölyesi tarafından benimsenen BM karşıtı tutum son derece üzüntü vericidir.
- Firstly, I find the whole anti-road sentiment of this report baffling in the extreme.
- Öncelikle, bu raporda yer alan karayolu karşıtı düşünceleri son derece şaşırtıcı buluyorum.
Show More (11)
|