|
- Today, there seems to be far less appetite for taking difficult political decisions.
- Bugün, zor siyasi kararlar almak için çok daha az iştah var gibi görünüyor.
- Hungry people have lost their appetite for them.
- Aç insanlar onlara karşı iştahlarını kaybettiler.
- Pat, we are hungry, in fact very hungry, and we have an appetite for change.
- Pat, biz açız, aslında çok açız ve değişim için iştahımız var.
- She has a gigantic appetite.
- Onun devasa bir iştahı vardır.
- I see you've got your appetite back.
- İştahınıza geri sahip olduğunuzu görüyorum.
- I have an extraordinary appetite.
- Benim olağanüstü bir iştahım var.
- I have little appetite due to lack of exercise.
- Egzersiz yapmadığım için çok az iştahım var.
- They entered the inn and the three settled down at the table, but none of them had an appetite.
- Onlar yolcu hanına girdi ve üçü masaya yerleşti fakat onlardan hiçbirinin iştahı yoktu.
- Tom doesn't have much of an appetite.
- Tom'un çok fazla iştahı yok.
- Dan had an insatiable appetite towards violence.
- Dan'ın şiddete karşı doymak bilmeyen bir iştahı vardı.
- Tom has an insatiable appetite.
- Tom'un doymak bilmeyen bir iştahı var.
- I suddenly lost my appetite.
- Aniden iştahımı kaybettim.
- I seem to have lost my appetite.
- İştahımı kaybetmiş gibi görünüyorum.
- I suddenly lost my appetite.
- Birden iştahım kaçtı.
- Don't spoil your appetite.
- İştahını kaçırma.
- A good appetite is a good sauce.
- İyi bir iştah iyi bir sostur.
- I've lost my appetite.
- İştahımı kaybettim.
- Thanks to you I've lost my appetite.
- Sayende iştahımı kaybettim.
- Tom had no appetite because of his illness.
- Tom'un hastalığından dolayı hiç iştahı yoktu.
- Tom has an enormous appetite for adventure.
- Tom'un maceraya karşı büyük bir iştahı var.
- Tom lost his appetite due to the heat wave.
- Tom sıcak hava dalgası nedeniyle iştahını kaybetti.
- He had no appetite because of his illness.
- Hastalığı yüzünden iştahı yoktu.
- Tom doesn't have much of an appetite.
- Tom'un pek iştahı yok.
- They entered the inn and the three settled down at the table, but none of them had an appetite.
- Hana girdiler ve üçü masaya oturdu, ama hiçbirinin iştahı yoktu.
- I see you've got your appetite back.
- Bakıyorum da iştahın yerine gelmiş.
- He has a good appetite.
- Onun iyi bir iştahı var.
- I have a good appetite today.
- Bugün iyi bir iştahım var.
- Tom didn't have much of an appetite.
- Tom'un fazla bir iştahı yoktu.
- I don't have much of an appetite today.
- Bugün fazla iştahım yok.
- I have a good appetite today.
- Bugün iştahım yerinde.
- Recently, I don't have much appetite.
- Son zamanlarda çok iştahım yok.
- I have no appetite.
- Hiç iştahım yok.
- The boy didn't have an appetite.
- Çocuğun iştahı yoktu.
- I have an abnormal appetite.
- Anormal bir iştahım var.
- I hope you have a healthy appetite.
- Umarım sağlıklı bir iştahınız vardır.
- I wish I could figure out how to control my appetite.
- Keşke iştahımı nasıl kontrol edebileceğimi anlayabilsem.
- No one had much of an appetite.
- Kimsenin pek iştahı yoktu.
- Tom has an enormous appetite for adventure.
- Tom'un macera için büyük bir iştahı vardır.
- Recently I have had no appetite.
- Son zamanlarda hiç iştahım yok.
- Tom lost his appetite due to the heat wave.
- Tom sıcak hava dalgası yüzünden iştahını kaybetti.
- I have almost no appetite.
- Neredeyse hiç iştahım yok.
- Tom didn't have much of an appetite.
- Tom'un pek iştahı yoktu.
- I wish I could figure out how to control my appetite.
- Keşke iştahımı nasıl kontrol edeceğimi anlayabilsem.
- Today I have a good appetite.
- Bugün iştahım yerinde.
- I don't have much appetite lately.
- Son zamanlarda çok iştahım yok.
- Tom always has a good appetite.
- Tom her zaman iştahlıdır.
- He had no appetite because of his illness.
- Hastalığı yüzünden iştahsızdı.
- Tom has a good appetite.
- Tom'un iyi bir iştahı var.
- I have little appetite due to lack of exercise.
- Egzersiz eksikliği nedeniyle çok az iştahım var.
- He had no appetite because of the heat.
- Sıcak yüzünden iştahı yoktu.
- A boy's appetite grows very fast.
- Bir erkek çocuğunun iştahı çok hızlı büyür.
- He has a good appetite.
- Çok iştahlı.
- She has a great appetite for adventure.
- Macera için büyük bir iştahı var.
- I don't have much appetite lately.
- Son zamanlarda pek iştahım yok.
- He had no appetite because of his illness.
- Hasta olduğu için iştahı kaçıktı.
- I have no appetite for fish nor for meat.
- Balık için de et için de iştahım yok.
- Tom has a big appetite.
- Tom'un büyük bir iştahı var.
- I don't have much of an appetite today.
- Bugün pek iştahım yok.
- Tom worked up an appetite.
- Tom iştahla çalıştı.
- She has a gigantic appetite.
- Devasa bir iştahı var.
- I've suddenly lost my appetite.
- Birden iştahım kaçtı.
- My appetite was large.
- İştahım büyüktü.
- He has a good appetite this morning.
- Bu sabah çok iştahlı.
- No one had much of an appetite.
- Hiç kimsenin fazla bir iştahı yoktu.
- The sight of fresh lobster gave me an appetite.
- Taze ıstakozu görmek iştahımı kabarttı.
- I've suddenly lost my appetite.
- Aniden iştahımı kaybettim.
- I have an extraordinary appetite.
- Olağanüstü bir iştahım var.
- I have an abnormal appetite.
- Benim anormal bir iştahım var.
- Dan had an insatiable appetite towards violence.
- Dan'in şiddete karşı doymak bilmeyen bir iştahı vardı.
- They've got a good appetite this morning.
- Bu sabah çok iştahlılar.
- Tom has a voracious appetite.
- Tom'un doymak bilmez bir iştahı var.
- Tom had no appetite because of his illness.
- Tom hastalığı yüzünden iştahsızdı.
- A boy's appetite grows very fast.
- Bir çocuğun iştahı çok hızlı büyür.
- They have good appetite this morning.
- Bu sabah iştahları yerinde.
- Tom's appetite was good.
- Tom'un iştahı iyiydi.
- The long walk gave him a good appetite.
- Uzun yürüyüş onun iştahını açtı.
- I wish I could figure out how to control my appetite.
- Keşke iştahımı nasıl kontrol edeceğimi bulabilseydim.
- Tom has an insatiable appetite.
- Tom'un doyumsuz bir iştahı vardır.
- He had no appetite because of the heat.
- Sıcaktan dolayı hiç iştahı yoktu.
- Today, I have a good appetite.
- Bugün, iyi bir iştahım var.
- The sight of fresh lobster gave me an appetite.
- Taze ıstakozun görünüşü iştahımı açtı.
- I have a good appetite this morning.
- Bu sabah iyi bir iştahım var.
- I have a good appetite this morning.
- Bu sabah çok iştahlıyım.
- My appetite is particularly large.
- Özellikle iştahım çok açık.
- I don't have a good appetite.
- İştahım iyi değil.
- Tom has a voracious appetite.
- Tom'un obur bir iştahı var.
- I seem to have lost my appetite.
- İştahımı kaybetmiş gibiyim.
- My appetite was good.
- İştahım iyiydi.
- They've got a good appetite this morning.
- Bu sabah onların iyi bir iştahları var.
- He had no appetite because of his illness.
- Hastalığından dolayı iştahı yoktu.
- Tom has a good appetite.
- Tom'un iştahı iyidir.
- Today I have a good appetite.
- Bugün iyi bir iştahım var.
- Save your appetite for the big dinner.
- İştahınızı büyük akşam yemeğine saklayın.
- Recently, I don't have much appetite.
- Son zamanlarda pek iştahım yok.
- You have quite an appetite.
- Oldukça iştahlısın.
- The boy didn't have an appetite.
- Oğlanın iştahı yoktu.
- I have no appetite for fish nor for meat.
- Balık ya da et için iştahım yok.
- A little walk will give you a good appetite for breakfast.
- Küçük bir yürüyüş kahvaltı için iştahınızı açacaktır.
- Today, I have a good appetite.
- Bugün iştahım yerinde.
- I have almost no appetite.
- Hemen hemen hiç iştahım yok.
Show More (97)
|