|
- This political architecture is back to front.
- Bu siyasi mimari artık geride kalmıştır.
- The historic town of Hebron, with its unique architecture and religious importance, will never be the same again.
- Eşsiz mimarisi ve dini önemiyle tarihi Hebron kenti bir daha asla eskisi gibi olmayacak.
- We may be attempting the impossible in assessing any kind of European security and defence architecture.
- Her türlü Avrupa güvenlik ve savunma mimarisini değerlendirirken imkansızı deniyor olabiliriz.
- The Commission will shortly come forward, probably on 4 December, with its communication on institutional architecture.
- Komisyon kısa bir süre içerisinde, muhtemelen 4 Aralık'ta, kurumsal mimariye ilişkin tebliğini sunacaktır.
- The nation-state of the nineteenth century is not the blueprint for Europe's architecture in the twenty-first century.
- On dokuzuncu yüzyılın ulus-devleti, yirmi birinci yüzyılda Avrupa'nın mimarisinin planı değildir.
- That is the architecture of how we would like to accelerate what we do here.
- Burada yaptığımız işi nasıl hızlandırmak istediğimizin mimarisi budur.
- The Commission will shortly come forward, probably on 4 December, with its communication on institutional architecture.
- Komisyon kısa bir süre içinde, muhtemelen 4 Aralık'ta, kurumsal mimariye ilişkin tebliğini açıklayacaktır.
- The architecture of the treaties is complex and our work on CFSP is right at the institutional frontiers.
- Anlaşmaların mimarisi karmaşıktır ve ODGP'ye ilişkin çalışmalarımız kurumsal sınırların tam ortasındadır.
- Its institutional architecture was strongly influenced by the experience of conflict resolution in Western Europe.
- Kurumsal mimarisi, Batı Avrupa'daki çatışma çözümü deneyimlerinden güçlü bir şekilde etkilenmiştir.
- Therefore, we are currently witnessing a period of great change in our institutional architecture.
- Dolayısıyla şu anda kurumsal mimarimizde büyük bir değişim dönemine tanıklık ediyoruz.
- This political architecture is back to front.
- Bu siyasi mimari ön plana çıkıyor.
- Its institutional architecture was strongly influenced by the experience of conflict resolution in Western Europe.
- Sözleşme'nin kurumsal mimarisi, Batı Avrupa'daki çatışma çözümü deneyimlerinden güçlü bir şekilde etkilenmiştir.
- Foreign countries have beautiful architecture.
- Yabancı ülkeler güzel bir mimariye sahip.
- Rome is famous for its ancient architecture.
- Roma, antik mimarisiyle ünlüdür.
- The architecture of this building is typical of the period.
- Bu binanın mimarisi dönemin tipik bir örneğidir.
- Talking about music is like dancing about architecture.
- Müzik hakkında konuşmak, mimari hakkında dans etmek gibidir.
- Talking about music is like dancing about architecture.
- Müzik hakkında konuşmak mimari hakkında dans etmek gibidir.
- Part of the charm of a big city lies in the variety of styles that can be seen in the architecture of its buildings.
- Büyük bir şehrin cazibesinin bir kısmı onun binalarının mimarisinde görülebilen stillerin çeşitliliğine bağlıdır.
- Tom loves architecture.
- Tom mimariyi sever.
- Rome is famous for its ancient architecture.
- Roma, antik mimarisi ile ünlüdür.
- Bioclimatic is an ecological approach to architecture.
- Biyoklimatik, mimariye ekolojik bir yaklaşımdır.
- Part of the charm of a big city lies in the variety of styles that can be seen in the architecture of its buildings.
- Büyük bir şehrin cazibesinin bir kısmı, binalarının mimarisinde görülebilen çeşitli tarzlarda yatmaktadır.
- You like to talk about architecture, don't you?
- Mimari hakkında konuşmayı seviyorsun, değil mi?
- The Sanssouci Palace is an example of rococo architecture.
- Sanssouci Sarayı rokoko mimarisinin bir örneğidir.
- The Sanssouci Palace is an example of rococo architecture.
- Sanssouci Sarayı, rococo mimarisinin bir örneğidir.
- Foreign countries have beautiful architecture.
- Yabancı ülkelerin güzel mimarileri vardır.
- Every man's work, whether it be literature or music or a picture or architecture or anything else, is always a portrait of himself.
- Her insanın eseri, ister edebiyat, ister müzik, ister resim, ister mimari ya da başka bir şey olsun, her zaman kendisinin bir portresidir.
Show More (24)
|
|
- Architecture, engineering, the structure of buildings, are all in the realm of science.
- Mimarlık, mühendislik, binaların yapısı, hepsi bilim alanındadır.
- I still haven't finished the architecture course.
- Mimarlık kursunu hâlâ bitirmedim.
- Do you know anyone who knows about architecture?
- Mimarlık hakkında bilgisi olan birini tanıyor musunuz?
- In 1995, Andou received architecture's most prestigious award.
- 1995'te Andou mimarlığın en prestijli ödülünü aldı.
- Tom went to Boston to study architecture.
- Tom mimarlık okumak için Boston'a gitti.
- Tom loves architecture.
- Tom mimarlığı seviyor.
- You like to talk about architecture, don't you?
- Mimarlık hakkında konuşmayı seviyorsun, değil mi?
- In 1995, Andou received architecture's most prestigious award.
- Andou, 1995 yılında mimarlığın en prestijli ödülünü aldı.
- I still haven't finished the architecture course.
- Mimarlık kursunu hâlâ bitiremedim.
- Tom is majoring in architecture.
- Tom mimarlık okuyor.
Show More (7)
|