| 1 |
assignment |
ödev |
n. |
|
- No matter how much I prod her, she refuses to start working on the assignment.
- Onu ne kadar teşvik edersem edeyim, ödev üzerinde çalışmaya başlamayı reddediyor.
- I couldn't finish my assignments.
- Ödevlerimi bitiremedim.
- She asked me to help her with her assignment.
- Ödevinde ona yardım etmemi istedi.
- No one forgot their assignment, did they?
- Kimse ödevini unutmadı, değil mi?
- My brother helped me to do my assignment.
- Kardeşim ödevimi yapmama yardım etti.
- Mary always assists her boyfriend in doing his assignments.
- Mary, her zaman erkek arkadaşının ödevlerini yapmasına yardımcı olur.
- Mary always assists her boyfriend in doing his assignments.
- Mary, erkek arkadaşının ödevlerini yapmasına her zaman yardımcı olur.
- It's necessary that we all work together to complete this assignment.
- Bu ödevi tamamlamak için hep birlikte çalışmamız gerekiyor.
- I'm not completing your assignments.
- Ben senin ödevlerini tamamlamıyorum.
- Mary has finished her Japanese assignment.
- Mary Japonca ödevini bitirdi.
- Jane has been doing her assignment.
- Jane ödevini yapıyor.
- What's my assignment?
- Ödevim ne?
- I have a lot of assignments to do today.
- Bugün yapmam gereken bir sürü ödev var.
- When will you finish your assignment?
- Ödevini ne zaman bitireceksin?
- The assignment was too much for me.
- Ödev benim için çok ağırdı.
- Have you done your assignment yet?
- Ödevini yaptın mı?
- The assignment took me longer than I had expected.
- Ödev beklediğimden daha uzun sürdü.
- See whether you can prevail upon your teacher to give you an extension for the assignment.
- Ödeviniz için size ek süre verme konusunda öğretmeninizi ikna edip edemeyeceğinize bir bakın.
- We all had different assignments.
- Hepimizin farklı ödevleri vardı.
- We have a lot of assignments for the summer vacation.
- Yaz tatili için çok ödevimiz var.
- My brother helped me to do my assignment.
- Erkek kardeşim ödevimi yapmam için bana yardım etti.
- You are to hand in your assignments by Monday.
- Ödevlerini Pazartesiye kadar teslim edeceksin.
- I'm not completing your assignments.
- Ödevlerini tamamlamıyorum.
- The assignment took me longer than I had expected.
- Ödev, düşündüğümden daha fazla vaktimi aldı.
- We have a lot of assignments for the summer vacation.
- Yaz tatili için bir sürü ödevimiz var.
- He gave us such a long assignment that we protested.
- Bize o kadar uzun bir ödev verdi ki itiraz ettik.
- Only a few students understood the assignment.
- Sadece birkaç öğrenci ödevi anladı.
- Work on the assignment in small groups.
- Küçük gruplar halinde ödev üzerinde çalışın.
- No one forgot their assignment, did they?
- Hiç kimse ödevini unutmadı, değil mi?
- See whether you can prevail upon your teacher to give you an extension for the assignment.
- Öğretmeninizin size ödev için ek süre vermesini sağlayıp sağlayamayacağınıza bir bakın.
Show More (27)
|
| 2 |
assignment |
görev |
n. |
|
- It is not the easiest assignment to manage our programme there.
- Programımızı orada yönetmek kolay bir görev değil.
- The United Nations has a more urgent assignment here than in Iraq.
- Birleşmiş Milletler'in burada Irak'ta olduğundan daha acil bir görevi var.
- The assignment was to round this off in a legally conclusive text.
- Görev, bunu yasal olarak kesin bir metinle tamamlamaktı.
- The assignment was to round this off in a legally conclusive text.
- Bize verilen görev, bunu hukuki açıdan nihai bir metinle tamamlamaktı.
- It is not the easiest assignment to manage our programme there.
- Orada programımızı yönetmek kolay bir görev değil.
- That translates into less than five percent of the inspection assignments.
- Bu da denetim görevlerinin yüzde beşinden daha azı anlamına gelmektedir.
- The United Nations has a more urgent assignment here than in Iraq.
- Birleşmiş Milletler'in burada Irak'tan daha acil bir görevi vardır.
- They will receive a bursary of EUR 13 000 for the assignment.
- Bu görev için 13.000 Avro burs alacaklar.
- The assignment was too much for me.
- Görev, benim için çok fazlaydı.
- They think he's not right for the assignment.
- Onun bu görev için uygun olmadığını düşünüyorlar.
- This is your first assignment.
- Bu senin ilk görevin.
- This is your first assignment.
- Bu senin ilk görevindir.
- Why did you accept this assignment?
- Neden bu görevi kabul ettin?
- Why did you accept this assignment?
- Bu görevi neden kabul ettiniz?
- Tom accepted the assignment.
- Tom görevi kabul etti.
- What's my assignment?
- Görevim nedir?
- It's not certain whether he carried out his assignment.
- Görevini yerine getirip getirmediği kesin değil.
- Can I give you the assignment?
- Görevi sana verebilir miyim?
- We all had different assignments.
- Hepimizin farklı görevleri vardı.
- This wasn't an easy assignment.
- Bu kolay bir görev değildi.
- I have another assignment for you.
- Senin için başka bir görevim var.
- Tom has a great talent for the assignment of tasks.
- Tom'un görev dağılımı için büyük bir yeteneği var.
Show More (19)
|
| 3 |
assignment |
görev alma |
n. |
|
- We've received our first assignment.
- Biz ilk görevimizi aldık.
- We've received our first assignment.
- İlk görevimizi aldık.
Show More (-1)
|
| 4 |
assignment |
görevlendirme |
n. |
|
- Now to the regulation on financial support for the assignment of observers.
- Şimdi de gözlemcilerin görevlendirilmesi için mali destek sağlanmasına ilişkin yönetmeliğe gelelim.
Show More (-2)
|
| 5 |
assignment |
atama |
n. |
|
- Tom has a great talent for the assignment of tasks.
- Tom'un görev atama konusunda büyük bir yeteneği var.
Show More (-2)
|
| 6 |
assignment |
iş |
n. |
|
- I couldn't finish my assignments.
- İşlerimi bitiremedim.
Show More (-2)
|
