|
- It is not, therefore, such an inflexible, blinkered policy as might be imagined at first glance.
- Dolayısıyla bu, ilk bakışta sanıldığı kadar esnek olmayan, gözünü karartmış bir politika değildir.
- Now I see that I misunderstood the sentence at first glance.
- Şimdi görüyorum ki, ilk bakışta cümleyi yanlış anlamışım.
- At first glance, they're a happy family.
- İlk bakışta mutlu bir aile gibi görünüyorlar.
- Now I see that I misunderstood the sentence at first glance.
- Şimdi, ilk bakışta cümleyi yanlış anladığımı görüyorum.
- Now I see that I misunderstood the sentence at first glance.
- Şimdi anlıyorum ki ilk bakışta cümleyi yanlış anlamışım.
- The two buses resemble each other at first glance.
- İlk bakışta bu iki otobüs birbirine benziyor.
- He disliked her at first glance.
- İlk bakışta ondan hoşlanmadı.
- The two buses resemble each other at first glance.
- İki otobüs ilk bakışta birbirine benziyor.
- I recognized Mr Jones at first glance.
- Bay Jones'u ilk bakışta tanıdım.
- At first glance, the question seems simple.
- İlk bakışta soru basit görünüyor.
- He disliked her at first glance.
- İlk bakışta onu beğenmedi.
- I recognized Mr Jones at first glance.
- İlk bakışta Bay Jones'u tanıdım.
- At first glance, the question seems simple.
- Soru ilk bakışta basit görünüyor.
Show More (10)
|