Tureng - at once - Englisch Türkisch Sätze

Verlauf

	Englisch	Türkisch
1	at once	hemen	adv.
	Now and in the future, aid can be given at once when disasters strike. Şimdi ve gelecekte, felaketler meydana geldiğinde hemen yardım yapılabilir. We are all agreed on that and we would do so at once. Bu konuda hepimiz hemfikiriz ve bunu hemen yapacağız. Now and in the future, aid can be given at once when disasters strike. Şimdi ve gelecekte, felaketler baş gösterdiğinde hemen yardım yapılabilir. Democracy movements were launched at once, and the EU again played an active part in this on the Petersberg in Bonn. Demokrasi hareketleri hemen başlatıldı ve AB Bonn'daki Petersberg'de bu konuda yine aktif bir rol oynadı. My husband can tell at once. Kocam hemen anlayabiliyor. If you are a man seeking a wife, write me at once. Eğer eş arayan bir adamsan, hemen bana yaz. You may as well learn at once what your father has decided. Babanın ne karar verdiğini hemen öğrenebilirsin. She phoned you afterward, wanting to see you at once. Daha sonra seni aradı, hemen seni görmek istiyor. If that happens, the Lord will be angry with you and destroy you at once. Eğer böyle bir şey olursa, Tanrı size kızacak ve sizi hemen yok edecek. Get everyone who has signed a waiver to come up all at once. Feragatname imzalayan herkesi hemen buraya getirin. When I ask a question, you will respond at once. Bir soru sorduğumda, hemen cevap vereceksin. If others depend on you, return to them at once. Sana ihtiyacı olan birileri varsa hemen onların yanına dön. Don't be too aggressive to ask the person out at once. Bir kişiye hemen çıkma teklif etmek için çok agresif olmayın. I shall get you another one from the village at once, sir. Size hemen köyden bir tane daha getireceğim efendim. Go to him at once and tell him everything. Hemen ona git ve her şeyi anlat. I knew at once what it was. Ne olduğunu hemen anladım. Come home at once! Hemen eve gelin! We need a doctor out here at once, please. Hemen bir doktora ihtiyacımız var, lütfen. I'll call off the operation at once any word or act that seems suspicious to me. Bana şüpheli gelen bir söz ya da hareket olursa operasyonu hemen iptal ederim. But that was no reason why they should surrender their arms at once. Ama bu, silahlarını hemen teslim etmeleri için bir neden değildi. Therefore, you may want to buy all your supplies at once. Bu nedenle, tüm malzemelerinizi hemen satın almak isteyebilirsiniz. Instead of flying out at once, Maybe we could leave the following day. Hemen uçmak yerine, belki ertesi gün gidebiliriz. The fact remains, if I am right, we must act at once. Gerçekler ortada, eğer haklıysam, hemen harekete geçmeliyiz. I shall go down at once and explain everything. Hemen aşağı inip her şeyi açıklayacağım. Chancellor, bring the historians at once. Şansölye, tarihçileri hemen getirin. The wages of all employees were at once raised, and the hours shortened. Tüm çalışanların ücretleri hemen artırıldı ve çalışma saatleri kısaltıldı. Everyone knew at once that these were brilliant finds. Herkes bunların harika buluntular olduğunu hemen anladı. Please leave the room at once. Lütfen hemen odayı terk edin. Release him, and I'll go at once. Onu serbest bırakın, ben de hemen gideyim. Your soft caress did at once renew the beating of this broken heart. Yumuşak okşayışınız bu kırık kalbin atışını hemen geri getirdi. She at once made herself a salad and ate it happily. Hemen kendine bir salata yaptı ve mutlulukla yedi. Send warriors and have him brought back at once. Savaşçıları gönder ve onu hemen geri getirsinler. You will turn the internees over at once. Tutukluları hemen teslim edeceksin. Please come back at once. Lütfen hemen geri dön. You should act on the doctor's advice at once. Hemen doktorun tavsiyesine uymaya başlamalısın. Go at once, or you will be late for school. Hemen git, yoksa okula geç kalacaksın. It is polite of her to write me back at once. Bana hemen yanıt yazması onun inceliği. If the sentence is in the database, we'll obtain at once the translated version. Eğer cümle veritabanında varsa, hemen tercüme edilmiş versiyonunu elde edeceğiz. You had better do your homework at once. Ev ödevini hemen yapsan iyi olur. You must leave here at once. Buradan hemen gitmelisiniz. Having seen him before, I knew him at once. Onu daha önce gördüğüm için, onu hemen tanıdım. Mr Yoshida directed me to come at once. Bay Yoshida hemen gelmemi emretti. We were told by him to leave the room at once. Bize hemen odayı terk etmemizi söyledi. You are to see a doctor at once. Hemen bir doktora görünmelisin. I recognized the teacher at once, because I had met him before. Öğretmeni hemen tanıdım, çünkü onunla önceden tanışmıştım. They came to our aid at once. Hemen yardımımıza geldiler. I intended to start at once. Hemen başlamak niyetindeydim. The baby went to sleep at once. Bebek hemen uykuya daldı. It is polite of him to write me back at once. Bana hemen cevap yazması çok nazik bir davranış. Tom told Mary to do that at once. Tom, Mary'ye bunu hemen yapmasını söyledi. Tom grasped the situation at once. Tom hemen durumu anladı. You are to shut the door at once. Kapıyı hemen kapatmak zorundasın. I need to see Tom at once. Hemen Tom'u görmem gerek. She wrote to me to come at once. Bana hemen gelmem için mektup yazdı. I had to act at once. Hemen harekete geçmeliydim. I recognized him at once, because I had seen him before. Onu hemen tanıdım, çünkü onu daha önce görmüştüm. If the sentence is in the database, we'll obtain at once the translated version. Eğer cümle veritabanında ise, biz hemen çevrilmiş sürümünü elde edeceğiz. If I were you, I would go home at once. Sizin yerinizde olsaydım, hemen eve giderdim. The outraged employee resigned at once. Öfkeli çalışan hemen istifa etti. We have to leave here at once. Buradan hemen gitmeliyiz. Must I go there at once? Oraya hemen gitmeli miyim? Tom didn't reply at once. Tom hemen cevap vermedi. You need not do it at once. Bunu hemen yapman gerekmez. Send the telegram at once. Hemen bir telgraf gönder. My father told me to write an answer and post it at once. Babam bana, bir yanıt yazıp hemen postalamamı söyledi. We must carry out the plan at once. Planı hemen uygulamalıyız. Start at once, and you will be in time. Hemen fırlarsan zamanında yetişirsin. They must come here at once. Hemen buraya gelmeliler. His classmates laughed at him at once. Sınıf arkadaşları ona hemen güldüler. I will write to him at once. Ona hemen yazacağım. You must respond at once to the letter. Mektuba hemen cevap vermelisiniz. Leave here at once. Hemen buradan ayrıl. I am thinking of resigning at once. Hemen istifa etmeyi düşünüyorum. Do it at once. Hemen yap. Return the money to him at once. Parayı hemen ona geri ver. They sent for a doctor at once. Hemen bir doktor çağırdılar. He proposed that we should start at once. Hemen başlamamızı önerdi. She suggested that I write to him at once. Ona hemen mektup yazmamı önerdi. If small mistakes are not corrected at once, they may lead to serious problems. Küçük hatalar hemen düzeltilmezse ciddi sorunlara yol açabilirler. I need to see Tom at once. Tom'u hemen görmem gerek. I asked him to begin his trip at once. Yolculuğuna hemen başlamasını istedim. We must leave here at once. Hemen buradan ayrılmalıyız. Tom came at once. Tom hemen geldi. You'd better go to see your family doctor at once. Hemen aile doktoruna görünsen iyi olur. I want you to go to Osaka at once. Hemen Osaka'ya gitmeni istiyorum. You had better go at once. Hemen gitseniz iyi olur. I think it better to go at once. Sanıyorum hemen gitmek daha iyi. Tell him to come here at once. Ona hemen buraya gelmesini söyle. Tom says he'll come at once. Tom hemen geleceğini söylüyor. We'll look into the case at once. Hemen vakayı inceleriz. We are coming at once. Hemen geliyoruz. You'd better send for the doctor at once. Hemen doktor çağırsan iyi olur. Tell me the truth at once. Bana hemen gerçeği anlat. You'd better leave at once. Hemen yola çıksan iyi olur. I'd advise starting at once. Hemen başlamanı tavsiye ederim. You shouldn't leave at once. Hemen gitmemelisin. She said she must leave at once. Hemen gitmesi gerektiğini söyledi. I want to send this parcel at once. Bu paketi hemen göndermek istiyorum. If I had known that you were here, I would have come at once. Eğer burada olduğunu bilseydim hemen gelirdim. If I find your passport, I'll call you at once. Pasaportunu bulursam seni hemen ararım. We should leave here at once. Buradan hemen gitmeliyiz. You may go at once. Hemen gidebilirsin. I must go at once. Hemen gitmem gerekiyor. Tom grasped the situation at once. Tom durumu hemen kavradı. I saw at once that he was ill at ease. Rahatının yerinde olmadığını hemen anladım. I took to her at once. Ona hemen bağlandım. He did not try to go to bed at once. Hemen yatmaya çalışmadı. Having met the girl before, I recognized her at once. Kızla daha önce tanıştığım için onu hemen tanıdım. You had better leave at once. Hemen yola çıksan iyi olur. My father told me to write an answer and post it at once. Babam bana bir cevap yazmamı ve hemen göndermemi söyledi. To our surprise, she revived at once. Şu işe bak ki hemen canlandı. If he would help you, he might come to you at once. Eğer size yardım edecekse, hemen yanınıza gelebilir. I want this luggage taken to my room at once. Bu bavulun hemen odama götürülmesini istiyorum. He wasn't able to stand up at once. Hemen ayağa kalkamadı. Start at once, or you will miss the bus. Hemen fırla, yoksa otobüsü kaçırırsın. I must leave Boston at once. Boston'dan hemen ayrılmalıyım. You may as well start at once. Hemen başla bari. It is polite of you to write me back at once. Bana hemen cevap yazman çok kibarca. I would do that at once if I were you. Yerinde olsam bunu hemen yaparım. You should go to the hospital at once. Hemen hastaneye gitmelisin. He says he will come at once. Hemen geleceğini söyledi. Please push this button at once in case of emergency. Acil bir durumda lütfen hemen bu düğmeye basın. You should notify the police at once. Hemen polise haber vermelisin. You must leave here at once. Hemen buradan ayrılmalısın. You'd better go to bed at once. Hemen yatsanız iyi olur. I must leave at once. Hemen gitmeliyim. You have to apologize at once when you have done wrong. Yanlış yaptığınızda hemen özür dilemek zorundasınız. Our teacher ordered Jim to go home at once. Öğretmenimiz, Jim'e hemen eve gitmesini söyledi. Start at once, or you will be late. Hemen fırla, yoksa geç kalacaksın. We should leave at once. Hemen ayrılmamız gerekir. He demanded that I should pay the money at once. Parayı hemen ödememi istedi. Come at once. Hemen gel. I must go at once. Hemen gitmeliyim. You need to come at once. Hemen gelmelisin. Tom didn't answer at once. Tom hemen cevap vermedi. The police spotted him at once as the offender. Polis suçlunun o olduğunu hemen fark etti. The committee was summoned at once. Komite hemen toplantıya çağrıldı. He suggested we should start at once. Hemen başlamamızı önerdi. You have to come at once. Hemen gelmelisin. Fill in this application form and send it at once. Bu başvuru formunu doldurun ve hemen gönderin. You'll have to start at once. Hemen fırlamak zorundasın. You have to leave here at once. Buradan hemen gitmelisiniz. I must go to the station at once. Hemen istasyona gitmeliyim. If you start at once, you'll arrive by six o'clock. Hemen yola çıkarsan saat altıya kadar varırsın. I suggested that he go there at once. Hemen oraya gitmesini önerdim. I must send for the doctor at once. Hemen doktor çağırmalıyım. Tom has to do that at once. Tom bunu hemen yapmak zorunda. Come here at once. Hemen buraya gel. I asked him to leave at once. Hemen gitmesini istedim. I took to her at once. Hemen onu benimsedim. They have to go there at once. Hemen oraya gitmeliler. I must leave at once. Hemen terk etmeliyim. Send the telegram at once. Telgrafı hemen gönderin. She is coming at once. Hemen geliyor. Come home at once. Hemen eve gel. Start at once, and you will catch the bus. Hemen fırla, otobüsü yakalayacaksın. She knew him at once. Onu hemen tanıdı. Our teacher ordered Jim to go home at once. Öğretmenimiz Jim'e hemen eve gitmesini emretti. I recognized Tom at once by his voice. Tom'u sesinden hemen tanıdım. Having met him before, I recognized him at once. Onunla önceden tanışmış olduğum için onu hemen tanıdım. You must go home at once. Hemen eve gitmelisin. We may as well start at once. Bari hemen başlayalım. Leave at once. Hemen git. We should leave here at once. Buradan hemen ayrılmamız gerekir. You are to start at once. Hemen başlamalısınız. The doctor must be sent for at once. Hemen doktor çağırılmalı. He put on his hat at once. Hemen şapkasını taktı. He is coming at once. Hemen geliyor. I suggested that we should start at once. Hemen başlamayı önerdim. You need to leave here at once. Buradan hemen ayrılmalısınız. Having seen him in the picture, I recognized him at once. Onu resimde görünce hemen tanıdım. Having seen him before, I knew him at once. Onu daha önce gördüğüm için, hemen tanıdım. She advised him to come back at once. Hemen geri gelmesini tavsiye etti. You're needed at once. Hemen gereklisin. Jackson asked the doctor to cut out the bullet at once. Jackson doktordan kurşunu hemen kesip çıkarmasını istedi. Having seen him before, I recognized him at once. Onu daha önce gördüğüm için onu hemen tanıdım. Enter the room at once. Hemen odaya gir. Must I leave at once? Hemen gitmeli miyim? Tom said we needed to leave at once. Tom hemen gitmemiz gerektiğini söyledi. You're needed at once. Size hemen ihtiyacımız var. If I had known that you were here, I would have come at once. Burada olduğunuzu bilseydim hemen gelirdim. You will miss the train, unless you start for the station at once. Hemen istasyona doğru yola çıkmazsan treni kaçıracaksın. You need not do it at once. Hemen yapmana gerek yok. He ordered me to leave the room at once. Hemen odadan çıkmamı emretti. You'd better go to see your family doctor at once. Hemen aile doktorunuza gitseniz iyi olur. You must do that at once. Bunu hemen yapmalısın. He told us to depart at once. Hemen gitmemizi söyledi. Wire me at once, in case there should be an accident. Kaza olması durumunda bana hemen telgraf çek. We must leave at once. Hemen ayrılmalıyız. I'll come at once. Hemen geleceğim. I want you to do it at once. Bunu hemen yapmanı istiyorum. You should come at once. Hemen gelmelisin. Send for the doctor at once, or the patient may get worse. Hemen doktor çağırın, yoksa hasta daha da kötüleşebilir. He was very tall, so I recognized him at once. Çok uzun boyluydu, bu yüzden onu hemen tanıdım. You had better start at once. Hemen başlasan iyi olur. Please mail this letter for me at once. Lütfen bu mektubu benim için hemen postalayın. The rumor that they would get married spread at once. Onların evleneceği söylentisi hemen yayıldı. I must see you at once. Seni hemen görmeliyim. Return to the ship at once. Hemen gemiye geri dön. We have to leave here at once. Hemen buradan ayrılmak zorundayız. I will let you go home at once. Hemen eve gitmene izin vereceğim. You must apologize to her, and do it at once. Ondan özür dilemelisin ve bunu hemen yapmalısın. He suggested that I write to her at once. Ona hemen yazmamı önerdi. It is necessary for you to see a doctor at once. Hemen bir doktora görünmen gerekli. I recognized Tom at once by his voice. Ben Tom'u sesinden hemen tanıdım. Go out of the room at once. Hemen odadan çık. You have to leave here at once. Hemen buradan ayrılmak zorundasın. You are to see a doctor at once. Hemen bir doktora gitmelisin. You are to do it at once. Bunu hemen yapmalısın. Go to the doctor at once! Hemen doktora git! I recognized him at once. Onu hemen tanıdım. You should come at once. Hemen gelmen gerekir. Jessie accepted the invitation at once. Jessie daveti hemen kabul etti. You'd better have your hair cut at once. Saçını hemen kestirsen iyi olur. Start at once, and you'll be in time for class. Hemen fırlayın, derse yetişirsiniz. I demanded that he pay the debt back at once. Borcunu hemen geri ödemesini istedim. Takuya told me to start at once. Takuya hemen başlamamı söyledi. Send for the doctor at once, or the patient will get worse. Hemen doktor çağırın, yoksa hasta daha da kötüleşecek. If you don't start at once, you will be late. Hemen başlamazsan, geç kalırsın. He did not try to go to bed at once. Hemen yatağa gitmeye çalışmadı. I suggest you begin at once. Hemen başlamanızı öneririm. Please finish the work at once. Lütfen çalışmayı hemen bitirin. The doctor decided to operate at once. Doktor, hemen ameliyat etmeye karar verdi. A doctor was sent for at once. Hemen bir doktor getirtildi. Must I go there at once? Hemen oraya gitmek zorunda mıyım? It is polite of her to write me back at once. Bana hemen cevap yazması nazik bir davranış. You'd better bandage the wound at once. Yarayı hemen sarsanız iyi olur. We'll alter our course at once. Rotamızı hemen değiştireceğiz. At once the birds left their nests. Kuşlar hemen yuvalarını terk ettiler. Get ready for the trip at once. Hemen yolculuğa hazırlan. Mr Yoshida directed me to come at once. Bay Yoshida beni hemen gelmem için yönlendirdi. You had better get in touch with your parents at once. Anne babanla hemen temasa geçmen iyi olur. You have to come at once. Hemen gelmek zorundasın. I suggest you begin at once. Hemen başlamanı öneririm. I'll come at once. Hemen geliyorum. I must see a doctor at once. Hemen bir doktora görünmeliyim. You can't expect a man to change his habits at once, girl. Bir adamın alışkanlıklarını hemen değiştirmesini bekleyemezsin, kızım. Jim must be hospitalized at once. Jim, hemen hastaneye kaldırılmalı. Were I in your position, I would do it at once. Sizin yerinizde olsaydım, hemen yapardım. Return to the ship at once. Hemen gemiye dönün. He told me to go there at once. Bana hemen oraya gitmemi söyledi. She was advised by him to come back at once. Hemen geri gelmesini tavsiye etti. We must contact the police at once. Hemen polise haber vermeliyiz. We'll look into the case at once. Olaya hemen bakacağız. I shall send for a doctor at once. Hemen doktor çağıracağım. I'd like you to send this telegram at once. Bu telgrafı hemen göndermeni istiyorum. You may as well leave home at once. Hemen evden ayrılsanız iyi edersiniz. She came at once. Hemen geldi. Dial 110 at once. Hemen 110'u ara. Go out of the room at once. Bu odadan hemen dışarı çık. You had better see a doctor at once. Hemen bir doktora görünseniz iyi olur. I put on my shoes at once. Hemen ayakkabılarımı giydim. Must I start at once? Hemen başlamalı mıyım? We have to leave at once. Hemen yola çıkmak zorundayız. If I were in your shoes, I would do it at once. Senin yerinde olsaydım, hemen yapardım. Turn that radio down at once. Hemen o radyonun sesini kıs. The fire was extinguished at once. Yangın hemen söndürüldü. He told us to depart at once. Bize hemen yola çıkmamızı söyledi. You must come at once. Hemen gelmelisin. Tom says he'll come at once. Tom hemen geleceğini söyledi. You don't need to go at once. Hemen gitmene gerek yok. You are to shut the door at once. Kapıyı hemen kapatacaksın. You should leave here at once. Buradan hemen ayrılmalısınız. You'd better start at once. Hemen başlasan iyi olur. You may as well see the doctor at once. Bari hemen doktora görün. I'd like you to send this telegram at once. Bu telgrafı hemen göndermenizi istiyorum. I want you to send this parcel at once. Bu paketi hemen göndermenizi istiyorum. Send for a doctor at once. Hemen bir doktor çağırın. We'll alter our course at once. Hemen rotamızı değiştireceğiz. I recognized the teacher at once, because I had met him before. Öğretmeni hemen tanıdım; çünkü onunla daha önce karşılaşmıştım. We agree to start at once. Hemen başlamayı kabul ediyoruz. You needn't do it at once. Bunu hemen yapmana gerek yok. If small mistakes are not corrected at once, they may lead to serious problems. Küçük hatalar hemen düzeltilmediği takdirde ciddi sorunlara yol açabilir. Tom told Mary to do that at once. Tom Mary'ye onu hemen yapmasını söyledi. Come into the room at once. Hemen odaya gel. We need to leave here at once. Buradan hemen gitmeliyiz. Set the table at once. Masayı hemen hazırlayın. I demand that he leave at once. Ben onun hemen ayrılmasını istiyorum. You are to start at once. Hemen başlamalısın. Mistakes in the printing should be pointed out at once. Baskıdaki hatalar hemen belirtilmeli. I want you to come at once. Hemen gelmeni istiyorum. They came to our rescue at once. Hemen bizi kurtarmaya geldiler. Enter the room at once. Hemen odaya girin. Hand in your papers at once. Kağıtlarını hemen teslim et. Get up at once, or you will be late for school. Hemen kalk, yoksa okula geç kalacaksın. I recognized Jane at once by her voice. Jane'i sesinden hemen tanıdım. You have to apologize at once when you have done wrong. Yanlış yaptığında hemen özür dilemelisin. I would do that at once if I were you. Yerinde olsam bunu hemen yapardım. We must leave here at once. Buradan hemen gitmeliyiz. In case there is an accident, report it to me at once. Kaza olursa hemen bana rapor et. Tom demanded that we leave at once. Tom hemen gitmemizi istedi. You can't expect a man to change his habits at once, girl. Bir erkeğin alışkanlıklarını hemen değiştirmesini bekleyemezsin, kızım. They decided that it would be better to start at once. Onlar hemen başlamanın daha iyi olacağına karar verdiler. I telephoned him to come at once. Hemen gelmesi için ona telefon ettim. I'm coming at once. Hemen geliyorum. You must go and see the headmaster at once. Hemen gidip müdürü görmelisin. Whether you like it or not, you must do it at once. Beğen veya beğenme, bunu hemen yapmalısın. You must set off at once. Hemen yola çıkmalısınız. He announced that he would come at once and investigate the matter. Hemen gelip konuyu araştıracağını duyurdu. Having seen him before, I recognized him at once. Onu daha önce gördüğüm için hemen tanıdım. Tom will ask Mary to do that at once. Tom Mary'nin onu hemen yapmasını isteyecek. He told us to set off at once. Hemen yola çıkmamızı söyledi. I saw at once that he was ill at ease. Onun huzursuz olduğunu hemen anladım. Get ready for the trip at once. Yolculuk için hemen hazırlan. Tom will ask Mary to do that at once. Tom, Mary'den bunu hemen yapmasını isteyecek. I'll be there at once. Hemen orada olacağım. The captain ordered his men to gather at once. Yüzbaşı adamlarına hemen toplanmalarını emretti. He demanded that we leave at once. Hemen gitmemizi istedi. If you start at once, you'll arrive by six o'clock. Hemen başlarsan, saat altıda varmış olursun. Send for the doctor at once. Hemen doktor çağırın. Return at once. Hemen geri dön. You should leave here at once. Hemen buradan ayrılman gerekir. Return the money to him at once. Parayı hemen ona iade et. We must start at once. Biz hemen başlamalıyız. I want you to send this parcel at once. Bu paketi hemen göndermeni istiyorum. You're needed at once, Tom. Sana hemen ihtiyaç var, Tom. A policeman was sent for at once. Hemen bir polis gönderildi. I'd advise starting at once. Hemen başlamayı tavsiye ederdim. I need to see Tom at once. Tom'u hemen görmem lazım. Tom told me to start at once. Tom hemen başlamamı söyledi. If you don't start at once, you will be late. Hemen başlamazsan, geç kalacaksın. You'd better leave at once. Hemen gitsen iyi olur. Show More (319)
2	at once	derhal	adv.
	First, order all the soldiers to return to the palace at once. İlk iş tüm askerlerin derhâl saraya dönmesini emret. Please help me find Li En-hsi at once. Derhâl Li En-hsi'yi bulmama yardım edin. Bring him to me at once. Onu derhâl bana getir. I order you to exterminate storks from our land at once. Memleketteki leylekleri derhâl itlaf etmenizi emrediyorum. You need to leave the city at once. Derhâl şehirden ayrılmanız gerek. Return to base at once. Derhâl üsse geri dön. Send palace guards to Nokseodang at once! Nokseodang'a derhâl saray muhafızlarını gönderin! You need to leave the city at once. Derhal şehri terk etmeniz gerekiyor. Bring that South Korean woman to me at once. Bana derhâl o Güney Koreli kadını getir. Release Dr. Jordan at once. Dr. Jordan'ı derhâl serbest bırakın. Return to Agricola at once. Derhal Agricola'ya dönün. Apologize at once, Coraline! Derhâl özür dile, Coraline! Duverney arrived and... and ordered the Captain of the Guard to release us at once. Duverney gelip derhâl bizi serbest bırakması için Muhafız Yüzbaşısına emir verdi. I demand that he leave at once. Derhal gitmesini talep ediyorum. Tom said we needed to leave at once. Tom derhal ayrılmamız gerektiğini söyledi. In case there is an accident, report it to me at once. Bir kaza olması durumunda derhal bana bildirin. We must contact the police at once. Derhal polisle temasa geçmeliyiz. You had better set off at once. Derhal yola çıksan iyi olur. You ought to finish your homework at once. Derhal ev ödevini bitirmelisin. Leave here at once. Derhal burayı terk et. Let's start at once; it's already late. Derhal başlayalım; zaten geç oldu. Start at once, and you will be in time. Derhal fırla, zamanında orada olursun. Send for the doctor at once. Derhal doktor çağır. Come into the room at once. Derhal odaya gel. He demanded that we leave at once. Derhal terk etmemizi istedi. Set the table at once. Derhal masayı hazırla. You ought to do it at once. Onu derhal yapmalısın. I demand that you remove your slanderous and defamatory comments at once or my lawyers will be in touch. İftira ve karalayıcı yorumlarınızı derhal kaldırmanızı talep ediyorum yoksa avukatlarım sizinle temasa geçecek. He ordered me to leave the room at once. Derhal odadan ayrılmamı emretti. You need to leave here at once. Derhal burayı terk etmen gerekiyor. A doctor was sent for at once. Derhal bir doktor çağırıldı. Return the money to him at once. Derhal parayı ona geri getir. They are coming at once. Onlar derhal geliyor. A policeman was sent for at once. Derhal bir polis çağırıldı. Get ready for the trip at once. Derhal yolculuk için hazırlanın. I will write to him at once. Derhal ona yazacağım. You should look into the matter at once. Konuyu derhal araştırmalısın. You may go at once. Derhal gidebilirsin. Tom demanded that we leave at once. Tom derhal gitmemizi istedi. You had better write the letter at once. Mektubu derhal yazsan iyi olur. Start at once, or you will miss the bus. Derhal fırla, yoksa otobüsü kaçıracaksın. The doctor decided to operate at once. Doktor, derhal ameliyata karar verdi. Let's begin our work at once. Derhal işimize başlayalım. Jessie accepted the invitation at once. Jessie daveti derhal kabul etti. You must do that at once. Bunu derhal yapmalısın. He was very tall, so I recognized him at once. O çok uzundu, bu yüzden onu derhal tanıdım. We'll look into the case at once. Davayı derhal inceleyeceğiz. I recognized Jane at once by her voice. Jane'i sesinden derhal tanıdım. I telephoned him to come at once. Derhal gelmesi için ona telefon ettim. You should notify the police at once. Derhal polise ihbar etmelisin. You'd better see a dentist at once. Derhal bir diş hekimi ile görüşsen iyi olur. Let's begin our work at once. Derhal işimize koyulalım. You will miss the train, unless you start for the station at once. Derhal istasyona hareket etmezsen, treni kaçıracaksın. Must I start at once? Derhal başlamalı mıyım? Come home at once. Derhal eve gel. You should go to the hospital at once. Derhal hastaneye gitmelisin. Mistakes in the printing should be pointed out at once. Baskıdaki hatalara derhal dikkat çekilmelidir. It occurred to him that he should start at once. Derhal başlaması gerektiği aklına geldi. I'll be there at once. Derhal orada olacağım. Send for the doctor at once, or the patient will get worse. Derhal doktoru çağır, yoksa hasta daha kötü olacak. Fill in this application form and send it at once. Bu başvuru formunu doldurup derhal gönderiniz. They demanded the king be put to death at once. Kralın derhal idam edilmesini istediler. If I were you, I would go home at once. Yerinde olsam derhal eve giderdim. They are champing to start at once. Derhal başlamak için sabırsızlanıyorlar. Tell me the truth at once. Bana derhal doğruları söyle. Please come back at once. Lütfen derhal geri dön. Tell him to come here at once. Ona derhal buraya gelmesini söyle. I must go to the station at once. Derhal istasyona gitmeliyim. You had better send for the doctor at once. Derhal bir doktor çağırsan iyi olur. Go at once, or you will be late for school. Derhal git, yoksa okula geç kalacaksın. We have to start at once. Derhal başlamalıyız. Start at once, or you will be late. Derhal fırla, yoksa geç kalacaksın. They have to go there at once. Onlar derhal oraya gitmek zorunda. You had better give up smoking at once. Derhal sigarayı bıraksan iyi olur. You had better go at once. Derhal gitsen iyi olur. You must apologize to her, and that at once. Ondan özür dilemelisin ve bunu derhal yapmalısın. I asked him to begin his trip at once. Derhal yolculuğuna başlamasını rica ettim. Please push this button at once in case of emergency. Acil durumda derhal bu düğmeye basınız lütfen. Send for the doctor at once, or the patient may get worse. Derhal doktoru çağır, yoksa hasta daha kötü olabilir. He suggested we should start at once. Derhal başlamamız gerektiğini önerdi. I need to see Tom at once. Derhal Tom'u görmeliyim. You may as well see the doctor at once. Derhal doktoru gör bari. We are coming at once. Derhal geliyoruz. They must come here at once. Onlar derhal buraya gelmeliler. You'll have to start at once. Derhal başlamak zorunda kalacaksın. Jim must be hospitalized at once. Jim, derhal hastaneye yatırılmalı. I'm coming at once. Derhal geliyorum. The captain ordered his men to gather at once. Kaptan adamlarının derhal toplanmalarını emretti. He told me to go there at once. Bana derhal oraya gitmemi söyledi. I telephoned her at once. Onu derhal aradım. I found it difficult to solve the problem at once. Sorunu derhal çözmeyi zor buldum. The baby went to sleep at once. Bebek derhal uykuya daldı. He says he will come at once. O, derhal geleceğini söylüyor. I recognized him at once. Ben onu derhal tanıdım. You are to do it at once. Onu derhal yapmalısın. Jackson asked the doctor to cut out the bullet at once. Jackson doktorun derhal kesip mermiyi çıkarmasını istedi. It is imperative for you to act at once. Derhal harekete geçmen şart. Hand in your papers at once. Evraklarını derhal teslim et. You'd better go to bed at once. Derhal yatmaya gitsen iyi olur. You must do it at once. Onu derhal yapmalısın. The doctor must be sent for at once. Derhal doktor getirtilmeli. They came to our rescue at once. Onlar derhal bizi kurtarmaya geldiler. You must start at once. Derhal başlamalısın. They all got into the taxi at once. Hepsi derhal taksiye bindi. Having seen him in the picture, I recognized him at once. Resimde gördükten sonra, onu derhal tanıdım. Do it at once. Onu derhal yap. Do your homework at once. Derhal ev ödevini yap. The fire was extinguished at once. Yangın derhal söndürüldü. He put on his hat at once. O, derhal şapkasını giydi. You should act on the doctor's advice at once. Derhal doktorun tavsiyesine göre davranmalısın. You had better get away from here at once. Derhal buradan uzaklaşsan iyi olur. I put on my shoes at once. Derhal ayakkabılarımı giydim. Go at once, otherwise you will be late. Derhal git, yoksa geç kalacaksın. The outraged employee resigned at once. Çileden çıkan işçi derhal istifa etti. I demanded that he pay the debt back at once. Borcu derhal ödemesini talep ettim. We need to leave here at once. Burayı derhal terk etmemiz gerekiyor. I may as well start at once. Derhal başlayayım bari. I shall send for a doctor at once. Derhal bir doktor getirteceğim. A start should be made at once. Derhal start verilmelidir. I suggested that he go there at once. Derhal oraya gitmesini önerdim. I want this luggage taken to my room at once. Bu bagajın derhal odama götürülmesini istiyorum. We must act at once. Derhal harekete geçmeliyiz. Get up at once, or you will be late for school. Derhal kalk, yoksa okula geç kalacaksın. Were I in your position, I would do it at once. Yerinde olsam, onu derhal yapardım. I want this luggage carried to my room at once. Bu bagajın derhal odama taşınmasını istiyorum. Get it ready at once. Onu derhal hazırlayın. You had better do it at once. Onu derhal yapsan iyi olur. Get ready for the trip at once. Yolculuk için derhal hazırlan. I am thinking of resigning at once. Derhal istifa etmeyi düşünüyorum. I intended to start at once. Derhal başlamaya niyet ettim. You must respond at once to the letter. Mektuba derhal bir cevap yazmalısın. If I were in your shoes, I would do it at once. Yerinde olsam, onu derhal yaparım. You'd better send for the doctor at once. Derhal bir doktor çağırsan iyi olur. You don't need to go at once. Derhal gitmene gerek yok. You should consult a doctor at once, George. Derhal bir doktora görünmelisin, George. You must go at once. Derhal gitmelisin. Tom must be stopped at once. Tom derhal durdurulmalı. I must go at once. Derhal gitmeliyim. You must do your homework at once. Derhal ev ödevini yapmalısın. She is coming at once. O derhal geliyor. Dial 110 at once. Derhal 110'u çevir. He is coming at once. Derhal geliyor. You'd better go home at once. Derhal eve gitsen iyi olur. Tom has to do that at once. Tom derhal bunu yapmak zorundadır. Send for a doctor at once. Derhal bir doktor getirt. He suggested that I write to her at once. Derhal ona yazmamı önerdi. You have to report to the police at once. Derhal polise bildirmek zorundasın. Come at once. Derhal gel. Return at once. Derhal dön. I must see you at once. Seni derhal görmeliyim. I must get home at once. Derhal eve gitmek zorundayım. She wrote to me to come at once. Derhal gelmem için bana yazdı. Show More (149)
3	at once	birden	adv.
	I also congratulate him on his ability, so to speak, to wear three hats at once! Ayrıca, tabiri caizse, aynı anda üç gömleğe birden girebilme becerisinden dolayı kendisini tebrik ediyorum! We are debating several questions and several reports at once. Birden fazla soruyu ve raporu aynı anda tartışıyoruz. But somehow, the children manage to listen to two teachers at once. Fakat her nasılsa çocuklar iki öğretmeni birden dinlemeyi başarırlar. The biggest mistake is to try to change everything at once. En büyük hata herşeyi birden değiştirmeye çalışmak. Never take two doses at once to make up. Asla telafi etmek için iki doz birden almayın. Sometimes, he does all these at once. Bazen bunların hepsini birden yapar. Thus, three problems were solved at once. Böylece üç sorun birden çözülmüş oldu. You won't know who I am, he said at once. Benim kim olduğumu bilmeyeceksin, dedi birden. Being both at once has to be an adventure. Aynı anda ikisi birden olmak bir macera olmalı. Then he tried to tackle all three at once. Sonra üçünü birden yapmaya çalıştı. The same person cannot fill two roles at once. Aynı kişi aynı anda iki rolü birden üstlenemez. It's like being in love with two people at once. Aynı anda iki kişiye birden aşık olmak gibi. Satan cannot be in multiple places at once. Şeytan aynı anda birden fazla yerde olamaz. Nobody can do two things at once. Kimse aynı anda iki şeyi birden yapamaz. You can't be in two places at once. Aynı anda iki yerde birden olamazsın. Tell Tom not to take all of this medicine at once. Tom'a bu ilacın hepsini birden içmemesini söyle. You can't be two places at once. Aynı anda iki yerde birden olamazsın. Sami was talking to multiple girls at once. Sami aynı anda birden fazla kızla konuşuyordu. They all got into the taxi at once. Hepsi birden taksiye bindi. Everyone in the room seemed to be talking at once. Odadaki herkes birden konuşuyor gibi görünüyordu. You can't be at two places at once. Aynı anda iki yerde birden olamazsın. Show More (18)
4	at once	bir defada	adv.
	They also have relatively fast speeds and allow you to connect up to five devices at once. Aynı zamanda nispeten yüksek hızları vardır ve bir defada beş cihaza kadar bağlantıya izin verir. He could decompress all the remaining syn water at once. Kalan tüm suyu bir defada boşaltabilir. We allow our students to make monthly payments instead of paying for the entire semester at once. Öğrencilerimize tüm dönem için bir defada ödeme yapmak yerine aylık ödeme yapma imkanı veriyoruz. May I wash all my laundry at once? Bütün çamaşırımı bir defada yıkayabilir miyim? Don't try to do all these things at once. Bu işlerin hepsini bir defada yapmaya çalışma. Show More (2)
5	at once	hep birden	adv.
	Everyone was talking at once, so I couldn't get a word in edgewise. Herkes hep birden konuşuyordu, bu yüzden söylemeye fırsat bulamadım. Show More (-2)
6	at once	hep bir ağızdan	adv.
	Don't all speak at once. Hep bir ağızdan konuşmayın. Show More (-2)