Tureng - athlete - Englisch Türkisch Sätze

Verlauf

	Englisch	Türkisch
1	athlete	atlet	n.
	You must be a good athlete to have run a mile in such a short time. Bu kadar kısa sürede bir mil koştuğuna göre iyi bir atlet olmalısın. He is an athlete with extraordinary speed. Olağanüstü hızlı bir atlet. Tom is a professional athlete. Tom profesyonel bir atlet. Tom's a bit overweight, but formerly he was quite a good athlete. Tom biraz fazla kiloludur ama o eskiden oldukça iyi bir atletti. I'm an athlete. Ben bir atletim. I'm not an athlete. Ben atlet değilim. It seems that he was a great athlete. Görünüşe göre harika bir atletmiş. The athlete seemed immune from fatigue. Atlet yorgunluğa dayanıklı gibi görünüyordu. The athlete had a strong build. Atletin güçlü bir yapısı vardı. Tom is a natural athlete. Tom doğal bir atlettir. He is the athlete of the year. O, yılın atleti. You have the body of an athlete. Sen bir atletin vücuduna sahipsin. He is a good athlete. İyi bir atlettir. He is an athlete with extraordinary speed. Olağanüstü hıza sahip bir atlet. Ken is quite an athlete. Ken oldukça iyi bir atlet. He was an athlete in high school. O, lisede bir atletti. The athlete excelled in all kinds of sports. Atlet, her türlü sporda yükseldi. Tom is a natural athlete. Tom doğal bir atlet. Tom isn't much of an athlete. Tom iyi bir atlet değil. An athlete must keep in good condition. Bir atlet kondisyonunu iyi tutmalıdır. He is a good athlete. O iyi bir atlet. He is an athlete with extraordinary strength. Olağanüstü güce sahip bir atlet. Compared with his brother, he is a poor athlete. Erkek kardeşi ile karşılaştırıldığında o, kötü bir atlet. Tom is a good athlete. Tom, iyi bir atlet. Tom is an athlete with extraordinary strength. Tom olağanüstü güce sahip bir atlet. Tom is a good athlete. Tom iyi bir atlettir. Tom said his son was a good athlete. Tom oğlunun iyi bir atlet olduğunu söyledi. The injury caused the athlete great pain. Yara atletin büyük acı çekmesine sebep oldu. Tom's a bit overweight, but formerly he was quite a good athlete. Tom biraz kilolu ama eskiden çok iyi bir atletti. The Brazilian athlete Thiago Da Silva won the Olympic pole vault gold medal and set an Olympic record. Brezilyalı atlet Thiago Da Silva sırıkla yüksek atlamada altın madalya kazandı ve Olimpiyat rekoru kırdı. Ken is quite an athlete. Ken çok iyi bir atlet. This athlete is strong and agile. Bu atlet güçlü ve çevik. Tom is an athlete with extraordinary speed. Tom olağanüstü hıza sahip bir atlet. Tom is quite an athlete. Tom tam bir atlet. I think I'm a great athlete. Ben büyük bir atlet olduğumu düşünüyorum. It seems that he was a great athlete. Büyük bir atletmiş gibi görünüyor. Tom is an athlete. Tom bir atlet. I am not an athlete. Ben atlet değilim. I think I'm a great athlete. Ben harika bir atlet olduğumu düşünüyorum. You're a good athlete. Sen iyi bir atletsin. Tom is an athlete with extraordinary strength. Tom olağanüstü gücü olan bir atlettir. I was never a very good athlete. Hiçbir zaman iyi bir atlet olmadım. I'm not an athlete. Ben bir atlet değilim. Tom is an athlete, isn't he? Tom bir atlet, değil mi? Are you an athlete? Sen bir atlet misin? Tom is a terrific all-around athlete. Tom her yönüyle müthiş bir atlettir. She was an athlete in high school. O, lisede bir atletti. Every teacher knows that Ann is a good athlete. Her öğretmen Ann'in iyi bir atlet olduğunu bilir. Tom is a world-class athlete. Tom dünya çapında bir atlet. He was an athlete in high school. Lisedeyken atletti. You must be a good athlete to have run a mile in such a short time. Böyle kısa bir zamanda bir mili koşmak için, iyi bir atlet olmalısın. An athlete must keep in good condition. Bir atlet formda olmalıdır. The Brazilian athlete Thiago Da Silva won the Olympic pole vault gold medal and set an Olympic record. Brezilyalı atlet Thiago Da Silva, Olimpiyat sırıkla atlama altın madalyasını kazandı ve bir olimpiyat rekoru kırdı. Who's your favorite athlete? En sevdiğin atlet kimdir? Compared with his brother, he is a poor athlete. Kardeşiyle kıyaslandığında yetersiz bir atlet. He was a good student and a good athlete. İyi bir öğrenci ve iyi bir atletti. Tom is an athlete with extraordinary speed. Tom olağanüstü hızı olan bir atlettir. Show More (54)
2	athlete	sporcu	n.
	I've been an athlete my whole life. Hayatım boyunca sporcuydum. I think I'm a great athlete. Bence harika bir sporcuyum. I'm an athlete. Ben bir sporcuyum. I look for all the world like an athlete in this outfit, but the truth is I don't do any sports at all. Bu giysinin içinde tıpkı bir sporcu gibi görünüyorum fakat gerçek şu ki hiç spor yapmam. He is the best athlete in our school. Okulumuzun en iyi sporcusu. I think I'm a great athlete. Ben büyük bir sporcu olduğumu düşünüyorum. He is an athlete with extraordinary speed. Olağanüstü hızlı bir sporcu. You have the body of an athlete. Bir sporcunun vücuduna sahipsin. I look for all the world like an athlete in this outfit, but the truth is I don't do any sports at all. Bu kıyafetle bir sporcu gibi görünüyorum ama gerçek şu ki hiç spor yapmıyorum. Tom is a natural athlete. Tom doğal sporcu. He is an athlete with extraordinary strength. Olağanüstü güçlü bir sporcu. You have the body of an athlete. Sende bir sporcu vücudu var. I am not an athlete. Ben bir sporcu değilim. Not to brag, but I'm a pretty good athlete. Övünmek gibi olmasın ama oldukça iyi bir sporcuyum. Tom is a natural athlete. Tom doğuştan sporcu. Tom is quite an athlete. Tom tam bir sporcu. Poor sight is a handicap to an athlete. Zayıf görüş bir sporcu için engel teşkil eder. He is the athlete of the year. O yılın sporcusu. That athlete won three times in a row in this tournament. O sporcu bu turnuvada üst üste üç kez kazandı. One must practice every day in order to become a world-class athlete. Dünya çapında bir sporcu olmak için her gün pratik yapmak gerekir. I think I'm a great athlete. Ben harika bir sporcu olduğumu düşünüyorum. The athlete excelled in all kinds of sports. Sporcu her türlü spor dalında başarı gösterdi. The athlete seemed immune from fatigue. Sporcu yorgunluktan etkilenmemiş görünüyordu. The athlete had a strong build. Sporcunun güçlü bir yapısı vardı. Penny Oleksiak is the first athlete born in the 2000s to win a gold medal at the Olympics. Penny Oleksiak 2000'li yıllarda doğan ve Olimpiyatlarda altın madalya kazanan ilk sporcu. Tom is a world-class athlete. Tom dünya çapında bir sporcu. The injury caused the athlete great pain. Sakatlık sporcuya büyük acı verdi. Who's your favorite athlete? En sevdiğiniz sporcu kim? I'm an athlete. Ben sporcuyum. Are you an athlete? Sporcu musun? The athlete had a strong build. Sporcu güçlü bir yapıya sahipti. I think I'm a great athlete. Bence ben harika bir sporcuyum. It seems that he used to be a great athlete. Görünüşe göre eskiden harika bir sporcuymuş. He was a good student and a good athlete. İyi bir öğrenci ve iyi bir sporcuydu. He is the best athlete in our school. Okulumuzdaki en iyi sporcudur. Show More (32)