bail - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
bail kefalet n.
  • The authorities demanded the payment of bail equivalent to EUR 120 000 before a proper trial could be initiated.
  • Yetkililer, uygun bir yargılama başlatılmadan önce 120.000 Euro'ya eşdeğer kefalet ödenmesini talep etmiştir.
  • The authorities demanded the payment of bail equivalent to EUR 120 000 before a proper trial could be initiated.
  • Yetkililer, uygun bir yargılamanın başlatılabilmesi için 120.000 Euro tutarında kefalet ödenmesini talep etmiştir.
  • Tom is arranging bail.
  • Tom kefaleti ayarlıyor.
Show More (11)
bail kefaletini ödemek v.
  • Tom bailed Mary out of jail.
  • Tom, Mary'nin kefaletini ödeyerek hapisten çıkardı.
  • Sami bailed Layla out.
  • Sami, Layla'nın kefaletini ödedi.
  • Dan bailed Matt and Linda out.
  • Dan, Matt ve Linda'nın kefaletini ödedi.
Show More (3)