Tureng - be about - Englisch Türkisch Sätze

Verlauf

	Englisch	Türkisch
1	be about	hakkında olmak	v.
	Tell us what the text is about. Metnin ne hakkında olduğunu bize söyleyin. Tom didn't know what it was about. Tom ne hakkında olduğunu bilmiyordu. Can I ask what this is about? Bunun ne hakkında olduğunu sorabilir miyim? I don't know what this is about. Bunun ne hakkında olduğunu bilmiyorum. Do you want to know what this is about? Bunun ne hakkında olduğunu bilmek ister misin? Do you want me to tell you what this is about? Bunun ne hakkında olduğunu söylememi ister misin? Do you remember what that was about? Onun ne hakkında olduğunu hatırlıyor musun? Did Tom say what the meeting would be about? Tom toplantının ne hakkında olacağını söyledi mi? Do you remember what that was about? Ne hakkında olduğunu hatırlıyor musun? I don't remember what it was about. Ne hakkında olduğunu hatırlamıyorum. I have no idea what this is about. Bunun ne hakkında olduğu hakkında hiçbir fikrim yok. Can you tell me what this is about? Bunun ne hakkında olduğunu söyleyebilir misin? Do you know what this is about? Bunun ne hakkında olduğunu biliyor musun? Do you know what it was about? Ne hakkında olduğunu biliyor musun? This discussion wasn't supposed to be about politics. Bu tartışmanın politika hakkında olmaması gerekiyordu. I don't know what the meeting will be about. Toplantının ne hakkında olacağını bilmiyorum. Tell us what the text is about. Bize metnin ne hakkında olduğunu söyle. Can you tell me what that was about? Bunun ne hakkında olduğunu söyleyebilir misin? Did Tom say what it was about? Tom ne hakkında olduğunu söyledi mi? Please tell me what this is about. Lütfen bana bunun ne hakkında olduğunu söyle. I have no idea what this is about. Bunun ne hakkında olduğuna dair hiçbir fikrim yok. Can you tell me what this is about? Bunun ne hakkında olduğunu bana söyleyebilir misin? Can you tell me what that was about? Onun ne hakkında olduğunu bana söyleyebilir misin? Could you please tell me what that was about? Lütfen onun ne hakkında olduğunu bana söyler misin? Tom didn't know what it was about. Tom bunun ne hakkında olduğunu bilmiyordu. What's the meeting going to be about? Toplantı ne hakkında olacak? I don't know what it was about. Bunun ne hakkında olduğunu bilmiyorum. You don't even know what it was about. Ne hakkında olduğunu bile bilmiyorsun. Could you please tell me what that was about? Lütfen bana bunun ne hakkında olduğunu söyleyebilir misiniz? Do you want to know what this is about? Bunun ne hakkında olduğunu bilmek istiyor musun? Do you want me to tell you what this is about? Bunun ne hakkında olduğunu sana söylememi ister misin? I assume you know what this is about. Bunun ne hakkında olduğunu bildiğini varsayıyorum. I don't remember what it was about. Onun ne hakkında olduğunu hatırlamıyorum. Would you mind telling me what this is about? Bana bunun ne hakkında olduğunu söyleyebilir misiniz? Do you know what it was about? Onun ne hakkında olduğunu biliyor musun? Tom didn't tell me what the meeting was going to be about. Tom bana toplantının ne hakkında olacağını söylemedi. Would you mind telling me what this is about? Bunun ne hakkında olduğunu bana söyler misin? I don't know what it was about. Ne hakkında olduğunu bilmiyorum. Show More (35)
2	be about	üzere olmak	v.
	Tom saw that Mary was about to speak. Tom, Mary'nin konuşmak üzere olduğunu gördü. Sami knew that a robbery was about to take place. Sami bir soygunun gerçekleşmek üzere olduğunu biliyordu. Tom saw that Mary was about to speak. Tom Mary'nin konuşmak üzere olduğunu gördü. Sami knew he was about to die. Sami ölmek üzere olduğunu biliyordu. She thought they were about to fly out through the open window. O açık pencereden uçmak üzere olduklarını düşünüyordu. Tom smiled when he realized that Mary was about to kiss him. Tom, Mary'nin kendisini öpmek üzere olduğunu fark ettiğinde gülümsedi. Tom knew that it was about to start raining. Tom yağmur yağmaya başlamak üzere olduğunu biliyordu. Tom could see that Mary was about to burst into tears. Tom, Mary'nin gözyaşlarına boğulmak üzere olduğunu görebiliyordu. Hail, Caesar, those who are about to die salute you. Selam Sezar, ölmek üzere olanlar seni selamlıyor. Fadil knew that a robbery was about to take place. Fadıl bir soygunun gerçekleşmek üzere olduğunu biliyordu. Tom smiled when he realized that Mary was about to kiss him. Tom, Mary'nin onu öpmek üzere olduğunu fark ettiğinde gülümsedi. Tom could see that Mary was about to break down and cry. Tom, Mary'nin yıkılıp ağlamak üzere olduğunu görebiliyordu. Tom knew what was about to happen. Tom yaşanmak üzere olan şeyi biliyordu. Tom knew that it was about to start raining. Tom yağmurun başlamak üzere olduğunu biliyordu. Tom knew something bad was about to happen. Tom kötü bir şey olmak üzere olduğunu biliyordu. I think Tom is about to cry. Tom'un ağlamak üzere olduğunu düşünüyorum. Tom could see that Mary was about to burst into tears. Tom Mary'nin gözyaşlarına boğulmak üzere olduğunu görebiliyordu. I thought I was about to be captured so I ran as fast as I could. Yakalanmak üzere olduğumu düşündüm ve olabildiğince hızlı kaçtım. Tom didn't tell anyone what he was about to do. Tom ne yapmak üzere olduğunu kimseye söylemedi. Tom knew that something was about to happen. Tom bir şeyin olmak üzere olduğunu biliyordu. I can't believe what we were about to do. Ne yapmak üzere olduğumuza inanamıyorum. Tom wondered what Mary was about to do. Tom, Mary'nin ne yapmak üzere olduğunu merak etti. Tom felt that something was about to happen. Tom bir şeylerin olmak üzere olduğunu hissetti. I can't believe what we were about to do. Yapmak üzere olduğumuz şeye inanamıyorum. Tom realized what was about to happen. Tom yaşanmak üzere olan şeyin farkına vardı. Tom didn't tell anyone what he was about to do. Tom, kimseye ne yapmak üzere olduğunu söylemedi. Tom knew he was about to die. Tom ölmek üzere olduğunu biliyordu. Tom felt that something was about to happen. Tom bir şeyin olmak üzere olduğunu hissetti. He felt that something was about to happen. Bir şey olmak üzere olduğunu hissetti. She thought they were about to fly out through the open window. Açık pencereden uçmak üzere olduklarını düşündü. Show More (27)