1 |
be dying to (do something) |
(bir şey yapmak) için can atmak |
v. |
|
- I've been dying to meet you.
- Seninle tanışmak için can atıyordum.
- I've been dying to meet him.
- Onunla tanışmak için can atıyordum.
- He was dying to kiss her.
- Onu öpmek için can atıyordu.
- I've been dying to see Tom.
- Tom'u görmek için can atıyorum.
- Tom said he was dying to meet Mary.
- Tom, Mary ile tanışmak için can attığını söyledi.
- Tom was dying to meet Mary.
- Tom, Mary ile tanışmak için can atıyordu.
- Tom was dying to meet Mary.
- Tom Mary ile tanışmak için can atıyordu.
- I've been dying to see you.
- Seni görmek için can atıyorum.
- I've been dying to meet him.
- Onunla tanışmak için can atıyorum.
- Tom has been dying to tell someone about being accepted into Harvard.
- Tom Harvard'a kabul edildiğini birine söylemek için can atıyordu.
- Tom has been dying to tell someone about being accepted into Harvard.
- Tom, Harvard'a kabul edildiğini birine söylemek için can atıyordu.
- Tom is dying to know what you think.
- Tom ne düşündüğünü bilmek için can atıyor.
Show More (9)
|
2 |
be dying to (do something) |
(bir şey yapmak) için ölmek |
v. |
|
- I've been dying to see him.
- Ben onu görmek için ölüyordum.
- Tom is dying to see you.
- Tom seni görmek için ölüyor.
- Tom is dying to see what's inside this box.
- Tom bu kutunun içinde ne olduğunu görmek için ölüyor.
- I've been dying to see her.
- Onu görmek için ölüyordum.
- Tom is dying to get out of here.
- Tom buradan çıkmak için ölüyor.
- I am dying to be with you.
- Seninle olmak için ölüyorum.
- I've been dying to see you.
- Seni görmek için ölüyordum.
- I've been dying to see Tom.
- Tom'u görmek için ölüyordum.
- He was dying to kiss her.
- Onu öpmek için ölüyordu.
Show More (6)
|