|
- A person who is hungry, who has no work and who has no home, is in no position to enjoy civil rights.
- Aç olan, işi olmayan ve evi olmayan bir kişi medeni haklardan yararlanacak durumda değildir.
- There should be a class on why people are hungry.
- İnsanların neden aç olduğu üzerine bir ders olmalı.
- There should be a class on why people are hungry.
- İnsanların neden aç olduğuna dair bir ders olmalı.
- I can't believe you're still hungry.
- Hala aç olduğuna inanamıyorum.
- You must be hungry.
- Aç olmalısınız.
- Tom says Mary wasn't hungry.
- Tom Mary'nin aç olmadığını söylüyor.
- I doubt that Tom is hungry.
- Tom'un aç olduğundan şüpheliyim.
- Why didn't you tell Tom you were hungry?
- Neden Tom'a aç olduğunu söylemedin?
- I thought Tom wasn't hungry.
- Tom'un aç olmadığını sandım.
- I assumed you were hungry.
- Ben aç olduğunuzu sandım.
- You said you were hungry.
- Aç olduğunuzu söylediniz.
- Tom might not be hungry yet.
- Tom henüz aç olmayabilir.
- I only ordered coffee, since I wasn't hungry.
- Aç olmadığım için sadece kahve söyledim.
- We'll all be hungry, so be sure to bring enough food for everyone.
- Hepimiz aç olacağız, bu yüzden herkese yetecek kadar yiyecek getirdiğinizden emin olun.
- Tom told Mary that he was hungry.
- Tom, Mary'ye çok aç olduğunu söyledi.
- You must be hungry.
- Aç olmalısın.
- He whispered to me that he was hungry.
- O, bana aç olduğunu fısıldadı.
- I thought everyone was hungry.
- Herkesin aç olduğunu sanıyordum.
- Tom will be very hungry when he gets home.
- Tom eve geldiğinde çok aç olacak.
- You must be really tired and hungry.
- Gerçekten yorgun ve aç olmalısın.
- Tom doesn't think that Mary is hungry.
- Tom, Mary'nin aç olduğunu düşünmüyor.
- Tom is likely to be hungry.
- Tom muhtemelen acıkmış olur.
- Tom is very likely going to be hungry when he gets home.
- Tom eve döndüğünde çok büyük ihtimalle aç olacak.
- I told you I'm not hungry.
- Sana aç olmadığımı söyledim.
- Tom and Mary said that they aren't hungry.
- Tom ve Mary aç olmadıklarını söylediler.
- Tom said that he had been hungry.
- Tom aç olduğunu söyledi.
- I figured everyone was hungry.
- Herkesin aç olduğunu düşündüm.
- If I wasn't so hungry, I wouldn't eat this.
- Bu kadar aç olmasaydım, bunu yemezdim.
- Tom says Mary is hungry.
- Tom Mary'nin aç olduğunu söylüyor.
- Tom might not be hungry.
- Tom aç olmayabilir.
- Tom will be very hungry when he gets home.
- Tom eve döndüğünde çok acıkmış olacak.
- I think Tom must be hungry.
- Sanırım Tom acıkmış olmalı.
- Tom said he wasn't hungry.
- Tom aç olmadığını söyledi.
- You two must be hungry.
- Siz ikiniz aç olmalısınız.
- You said that Tom was hungry.
- Tom'un aç olduğunu söyledin.
- The United Nations says more than 820 million people around the world are hungry, while at same time, obesity is hitting record levels.
- Birleşmiş Milletler, dünya çapında 820 milyondan fazla insanın aç olduğunu ve aynı zamanda obezitenin rekor seviyelere ulaştığını söylüyor.
- I'm not the only one who's hungry.
- Aç olan tek kişi ben değilim.
- Tom is likely be hungry.
- Tom muhtemelen aç olacak.
- Tom knew Mary wasn't very hungry.
- Tom, Mary'nin çok aç olmadığını biliyordu.
- Tom said that Mary was hungry.
- Tom, Mary'nin aç olduğunu söyledi.
- Who did Tom say was hungry?
- Tom kimin aç olduğunu söyledi?
- You must be very hungry now.
- Şimdi çok acıkmış olmalısın.
- Tom said you were hungry.
- Tom senin aç olduğunu söyledi.
- I didn't realize you were so hungry.
- Bu kadar aç olduğunu fark etmemiştim.
- Tom asked Mary if she was hungry.
- Tom Mary'ye aç olup olmadığını sordu.
- You said that Tom was hungry.
- Sen Tom'un aç olduğunu söyledin.
- I've never been hungrier in my life!
- Hayatımda hiç bu kadar aç olmamıştım!
- He said that he was hungry, and that he wanted to go home to dinner.
- Aç olduğunu ve eve yemeğe gitmek istediğini söyledi.
- You said that Tom wasn't hungry.
- Tom'un aç olmadığını söyledin.
- You said that you were hungry.
- Sen aç olduğunu söyledin.
- Tom told me that he's very hungry.
- Tom bana çok aç olduğunu söyledi.
- I didn't realize you were hungry.
- Aç olduğunu fark etmemiştim.
- Tom doesn't think Mary is hungry.
- Tom, Mary'nin aç olduğunu düşünmüyor.
- Tom said that he was very hungry.
- Tom çok aç olduğunu söyledi.
- Tom said Mary is very hungry.
- Tom Mary'nin çok aç olduğunu söyledi.
- I told Tom that I wasn't hungry.
- Tom'a aç olmadığımı söyledim.
- Tom told me he wasn't hungry.
- O bana aç olmadığını söyledi.
- Tom asked me whether I was hungry.
- Tom bana aç olup olmadığımı sordu.
- Tell Tom I'm not hungry.
- Tom'a aç olmadığımı söyle.
- When she saw that the people were hungry, she begged for food for them.
- İnsanların aç olduğunu görünce, onlar için yiyecek dilendi.
- I told Tom that I was hungry.
- Tom'a aç olduğumu söyledim.
- Do you think Tom was hungry?
- Tom'un aç olduğunu mu düşünüyorsun?
- Tom told me that Mary was very hungry.
- Tom bana Mary'nin çok aç olduğunu söyledi.
- How did you know I was hungry?
- Aç olduğumu nereden bildin?
- I'm sure Tom will be hungry when he gets home.
- Tom'un eve geldiğinde aç olacağından eminim.
- Tom doesn't know that Mary is hungry.
- Tom, Mary'nin aç olduğunu bilmiyor.
- Tom says he's pretty hungry.
- Tom çok aç olduğunu söylüyor.
- I hope you're all hungry.
- Hepinizin aç olduğunu umuyorum.
- I thought you'd be hungry.
- Aç olacağını düşünmüştüm.
- Tom says that you're hungry.
- Tom aç olduğunu söylüyor.
- Tom probably thought I was hungry.
- Tom muhtemelen aç olduğumu düşündü.
- You kids must be hungry.
- Siz çocuklar aç olmalısınız.
- I think Tom is hungry.
- Tom'un aç olduğunu düşünüyorum.
- They said they're hungry.
- Aç olduklarını söylediler.
- I suspect that Tom and Mary aren't very hungry.
- Tom ve Mary'nin çok aç olmadığından şüpheleniyorum.
- Tom isn't the only one here who's hungry.
- Burada aç olan tek kişi Tom değil.
- I thought you'd be hungry.
- Aç olacağını düşündüm.
- You told me that you were hungry.
- Bana aç olduğunu söyledin.
- Tom must've been hungry.
- Tom acıkmış olmalı.
- I think Tom must be hungry by now.
- Bence Tom şu anda acıkmış olmalı.
- I didn't realize you were hungry.
- Aç olduğunu fark etmedim.
- Tom is going to be hungry when he gets here.
- Tom buraya geldiğinde aç olacak.
- I didn't expect Tom to be so hungry.
- Tom'un bu kadar aç olmasını beklemiyordum.
- Tom said that he was hungry.
- Tom aç olduğunu söyledi.
- Tom said he isn't hungry.
- Tom aç olmadığını söyledi.
- Tom isn't the only one who's hungry.
- Aç olan yalnızca Tom değil.
- They'll be hungry.
- Aç olacaklar.
- Tom thought that Mary was hungry.
- Tom, Mary'nin aç olduğunu düşündü.
- I doubt that Tom is very hungry.
- Tom'un çok aç olduğundan şüpheliyim.
- I'm sure Tom will be hungry when he gets home.
- Eminim Tom eve döndüğünde aç olacaktır.
- Tom doesn't think that Mary was hungry.
- Tom, Mary'nin çok aç olduğunu düşünmüyor.
- Tell Tom that I'm not hungry.
- Tom'a aç olmadığımı ilet.
- I thought Tom would be hungry.
- Tom'un aç olacağını düşünmüştüm.
- I knew that Tom wasn't hungry.
- Tom'un aç olmadığını biliyordum.
- I guess you must be very hungry.
- Sanırım çok acıkmış olmalısın.
- Tom wasn't the only one who was very hungry.
- Tom çok aç olan tek kişi değildi.
- I assumed that you were hungry.
- Aç olduğunu sanıyordum.
- I knew Tom and Mary weren't hungry.
- Tom ve Mary'nin aç olmadığını biliyordum.
- He told me that he was hungry.
- Bana aç olduğunu söyledi.
- I know Tom isn't hungry.
- Tom'un aç olmadığını biliyorum.
- Tom said he was hungry.
- Tom aç olduğunu söyledi.
- Tom thought Mary was hungry.
- Tom, Mary'nin aç olduğunu düşündü.
- I think you're hungry.
- Senin aç olduğunu düşünüyorum.
- Tom is going to be hungry when he gets home.
- Tom eve geldiğinde aç olacak.
- If you don't eat breakfast, you'll probably be hungry during the morning and won't be as efficient at work as you could be.
- Kahvaltı yapmazsanız, muhtemelen sabahları aç olursunuz ve işte olabileceğiniz kadar verimli olamazsınız.
- Tom knew Mary was hungry.
- Tom, Mary'nin aç olduğunu biliyordu.
- I guess you must be very hungry.
- Sanırım çok aç olmalısın.
- If I had eaten breakfast this morning, I would not be hungry now.
- Bu sabah kahvaltı yapsaydım şimdi aç olmazdım.
- I'll be hungry when I get there.
- Oraya gittiğimde aç olacağım.
- Tom told Mary that he didn't think John was hungry.
- Tom Mary'ye, John'un aç olduğunu düşünmediğini söyledi.
- You said that you were hungry.
- Aç olduğunu söyledin.
- I think Tom will be hungry when he gets home.
- Bence Tom eve döndüğünde aç olacak.
- Tom thought that Mary was hungry.
- Tom Mary aç olduğunu düşünüyordu.
- Tom doesn't think Mary is hungry.
- Tom Mary'nin aç olduğunu düşünmüyor.
- Tom says he's not hungry.
- Tom aç olmadığını söylüyor.
- Tom told Mary that he was very hungry.
- Tom, Mary'ye çok aç olduğunu söyledi.
- I said I wasn't hungry.
- Aç olmadığımı söyledim.
- I told you Tom was hungry.
- Tom'un aç olduğunu sana söyledim.
- I really thought Tom was hungry.
- Tom'un gerçekten aç olduğunu sanıyordum.
- Since I wasn't hungry, I only ordered coffee.
- Aç olmadığım için sadece kahve söyledim.
- We'll be hungry.
- Biz acıkmış olacağız.
- Tom thinks Mary was hungry.
- Tom, Mary'nin aç olduğunu düşünüyor.
- The United Nations says more than 820 million people around the world are hungry, while at same time, obesity is hitting record levels.
- Birleşmiş Milletler, dünya genelinde 820 milyondan fazla insanın aç olduğunu, aynı zamanda obezitenin rekor seviyelere ulaştığını söylüyor.
- Did Tom know you were hungry?
- Tom aç olduğunuzu biliyor muydu?
- I know that Tom isn't hungry.
- Tom'un aç olmadığını biliyorum.
- My problem is that I'm always hungry.
- Benim sorunum her zaman aç olmam.
- I wonder why Tom is so hungry.
- Tom'un neden bu kadar aç olduğunu merak ediyorum.
- I sure am hungry.
- Aç olduğum kesin.
- I know you're hungry.
- Aç olduğunu biliyorum.
- I don't know whether Tom is hungry or not.
- Tom'un aç olup olmadığını bilmiyorum.
- I told you Tom was hungry.
- Tom'un aç olduğunu söylemiştim.
- Tom told me he wasn't hungry.
- Tom bana aç olmadığını söyledi.
- I think Tom is going to be hungry when he gets home.
- Bence Tom eve döndüğünde aç olacak.
- Tom told me that he was hungry.
- Tom bana aç olduğunu söyledi.
- I can't believe you're still hungry.
- Hâlâ aç olduğuna inanamıyorum.
- He told me that he was hungry.
- O bana aç olduğunu söyledi.
- Tom didn't tell Mary he was hungry.
- Tom Mary'e acıkmış olduğunu söylemedi.
- I bet Tom was hungry.
- Tom'un aç olduğuna eminim.
- Tom will likely tell Mary he isn't hungry.
- Tom muhtemelen Mary'ye aç olmadığını söyleyecek.
- Tom knew that Mary was hungry.
- Tom, Mary'nin aç olduğunu biliyordu.
- If I had eaten more for lunch, I wouldn't be hungry now.
- Öğle yemeğinde daha fazla yeseydim, şimdi aç olmazdım.
- You must be really hungry.
- Gerçekten aç olmalısın.
- You kids must be hungry.
- Acıkmış olmalısınız çocuklar.
- Did Tom know you were hungry?
- Tom acıkmış olduğunu biliyor muydu?
- I told him you were hungry.
- Ona aç olduğunu söyledim.
- I'm pretty sure Tom will be hungry.
- Tom'un aç olacağına eminim.
- Tom thinks Mary was hungry.
- Tom Mary'nin aç olduğunu düşünüyor.
- We'll be hungry.
- Acıkmış oluruz.
- I thought you were hungry.
- Aç olduğunu düşündüm.
- I think your baby is crying because he's hungry.
- Bence bebeğiniz aç olduğu için ağlıyor.
- I imagine you're hungry.
- Senin aç olduğunu düşünüyorum.
- Tom is going to be hungry when he gets home.
- Tom eve döndüğünde aç olacak.
- Tom said he's very hungry.
- Tom çok aç olduğunu söyledi.
- I think you must be hungry.
- Sanırım aç olmalısın.
- Tom told Mary that he didn't think John was hungry.
- Tom Mary'ye John'un aç olduğunu düşünmediğini söyledi.
- Tom told me that he thought Mary was hungry.
- Tom bana Mary'nin aç olduğunu düşündüğünü söyledi.
- You're not the only one who's hungry.
- Sen aç olan tek kişi değilsin.
- I told Tom I was hungry.
- Tom'a aç olduğumu söyledim.
- I told Tom you were hungry.
- Tom'a aç olduğunu söyledim.
- I ate lunch at around eleven because I was hungry.
- Aç olduğum için on bir sularında öğle yemeğimi yedim.
- What didn't you tell us you were hungry?
- Aç olduğunu neden bize söylemedin?
- Tom doesn't think that Mary was hungry.
- Tom, Mary'nin aç olduğunu düşünmüyor.
- He said that he was hungry, and that he wanted to go home to dinner.
- O aç olduğunu ve yemeğe eve gitmek istediğini söyledi.
- I hope you are hungry.
- Aç olduğunu umuyorum.
- Do you think Tom was hungry?
- Tom'un acıkmış olduğunu mu düşünüyorsun?
- I told them you were hungry.
- Onlara aç olduğunu söyledim.
- Tom said he's very hungry every day when he gets home.
- Tom, eve geldiğinde her gün çok aç olduğunu söyledi.
- Tom says he was hungry.
- Tom aç olduğunu söylüyor.
- A man with a full belly thinks no one is hungry.
- Midesi dolu olan bir insan kimsenin aç olduğunu düşünmez.
- Tell Tom that I'm not hungry.
- Tom'a aç olmadığımı söyle.
- Tom isn't the only one who's hungry.
- Aç olan tek kişi Tom değil.
- I'm sure Tom will be very hungry when he gets home.
- Tom'un eve geldiğinde çok acıkmış olacağından eminim.
- Tom says Mary is still hungry.
- Tom, Mary'nin hâlâ aç olduğunu söylüyor.
- Tom must've been hungry.
- Tom aç olmalı.
- Tom told me Mary wasn't very hungry.
- Tom bana Mary'nin çok aç olmadığını söyledi.
- Tom must be very hungry.
- Tom çok aç olmalı.
- Tom asked me whether I was hungry.
- Tom aç olup olmadığımı sordu.
- I told them you were hungry.
- Onlara aç olduğunuzu söyledim.
- How did you know I was hungry?
- Acıkmış olduğumu nereden biliyordun?
- What didn't you tell us you were hungry?
- Neden bize aç olduğunu söylemedin?
- I'm sure Tom is going to be hungry when he gets home.
- Eminim Tom eve döndüğünde aç olacaktır.
- Who's truly hungry don't need no seasoning.
- Gerçekten aç olanın çeşniye ihtiyacı yoktur.
- I knew you'd be hungry.
- Aç olacağını biliyordum.
- Tom says he isn't hungry.
- Tom aç olmadığını söyledi.
- Tom didn't think that Mary was hungry.
- Tom, Mary'nin aç olduğunu düşünmüyordu.
- You and Tom must be hungry.
- Sen ve Tom aç olmalısınız.
- I eat fruits because I am hungry.
- Aç olduğum için meyve yiyorum.
- You aren't the only one who's hungry.
- Aç olan tek kişi sen değilsin.
- Tom told Mary he wasn't hungry.
- Tom, Mary'ye aç olmadığını söyledi.
- You must be very hungry.
- Çok acıkmış olmalısın.
- Tom knew that Mary was hungry.
- Tom Mary'nin aç olduğunu biliyordu.
- I'll see if Tom's hungry.
- Tom'un aç olup olmadığına bakacağım.
- Tom said Mary was hungry.
- Tom Mary'nin aç olduğunu söyledi.
- I don't think I have ever been this hungry before.
- Daha önce hiç bu kadar aç olduğumu sanmıyorum.
- I know Tom is hungry.
- Tom'un aç olduğunu biliyorum.
- They said they're hungry.
- Onlar aç olduklarını söylediler.
- Tom won't likely tell Mary he's hungry.
- Tom, Mary'ye aç olduğunu söylemez.
- Tom is likely going to be hungry.
- Tom muhtemelen aç olacak.
- I doubt that Tom is very hungry.
- Ben Tom'un çok aç olduğundan şüpheliyim.
- I'm sure you're hungry.
- Aç olduğundan eminim.
- I think Tom is likely to be very hungry by the time he gets home tonight.
- Bence Tom bu gece eve döndüğünde çok acıkmış olacak.
- Tom said he was hungry enough to eat anything.
- Tom her şeyi yiyebilecek kadar aç olduğunu söyledi.
- Tom says Mary wasn't hungry.
- Tom, Mary'nin aç olmadığını söylüyor.
- At a glance, he knew that the child was hungry.
- Bir bakışta, çocuğun aç olduğunu anladı.
- Tom said Mary wasn't hungry.
- Tom Mary'nin aç olmadığını söyledi.
- A man with a full belly thinks no one is hungry.
- Karnı tok bir adam kimsenin aç olmadığını düşünür.
- Tom knew that I was hungry.
- Tom aç olduğumu biliyordu.
- My problem is that I'm always hungry.
- Sorunum her zaman aç olmamdır.
- Do you know what it is like to be really hungry?
- Gerçekten aç olmanın nasıl bir şey olduğunu biliyor musun?
- Tom says that you're hungry.
- Tom senin aç olduğunu söylüyor.
- Tom and Mary must be very hungry.
- Tom ve Mary çok acıkmış olmalı.
- Tom says he's very hungry.
- Tom çok aç olduğunu söylüyor.
- Tom knew Mary wasn't hungry.
- Tom Mary'nin aç olmadığını biliyordu.
- I'll be hungry when I get home.
- Eve döndüğüm zaman acıkmış olacağım.
- I told Tom that Mary was hungry.
- Mary'nin aç olduğunu Tom'a söyledim.
- You must be very hungry now.
- Şimdi çok aç olmalısın.
- I told you Tom wasn't hungry.
- Tom'un aç olmadığını söyledim.
- You can't imagine how hungry I was.
- Ne kadar aç olduğumu hayal bile edemezsin.
- I said I was hungry.
- Aç olduğumu söyledim.
- Tom must be hungry.
- Tom aç olmalı.
- Tom told Mary he was hungry.
- Tom, Mary'e aç olduğunu söyledi.
- We asked everybody if they were hungry.
- Herkese aç olup olmadıklarını sorduk.
- Tom is likely to be hungry.
- Tom muhtemelen aç olacak.
- I assumed that you were hungry.
- Ben aç olduğunuzu sandım.
- Tom said that Mary wasn't hungry.
- Tom, Mary'nin aç olmadığını söyledi.
- Tom says Mary was hungry.
- Tom Mary'nin aç olduğunu söylüyor.
- I stole some food because I was very hungry.
- Çok aç olduğum için biraz yiyecek çaldım.
- Tom told Mary that he was very hungry.
- Tom, Mary'e çok aç olduğunu söyledi.
- Everyone will be hungry.
- Herkes aç olacak.
- Tom knew that he'd be very hungry by the end of the day.
- Tom günün sonunda çok aç olacağını biliyordu.
- Tom says he's still hungry.
- Tom hala aç olduğunu söylüyor.
- I told her you were hungry.
- Ona aç olduğunu söyledim.
- I hope you're hungry.
- Aç olduğunu umuyorum.
- Tom didn't think that Mary was hungry.
- Tom Mary'nin aç olduğunu düşünmedi.
- I wonder why Tom isn't hungry.
- Tom'un neden aç olmadığını merak ediyorum.
- Is anyone else hungry?
- Aç olan var mı?
- I think your baby is crying because he's hungry.
- Sanırım bebeğin aç olduğu için ağlıyor.
- I didn't realize how hungry I was.
- Ne kadar aç olduğumu fark etmemiştim.
- He whispered to me that he was hungry.
- Bana aç olduğunu fısıldadı.
- I think that Tom will be hungry when he gets home.
- Bence Tom eve döndüğünde aç olacak.
- I know you must be hungry.
- Aç olduğunu biliyorum.
- Tom asked me if I were hungry.
- Tom bana aç olup olmadığımı sordu.
- You're not the only one who's hungry.
- Aç olan tek kişi sen değilsin.
- If I had eaten breakfast this morning, I would not be hungry now.
- Bu sabah kahvaltı etmiş olsaydım, şu anda aç olmazdım.
- You and Tom must be hungry.
- Sen ve Tom acıkmış olmalısınız.
- Tom knew Mary wasn't very hungry.
- Tom Mary'nin çok aç olmadığını biliyordu.
- I'm sure Tom will be very hungry when he gets home.
- Eminim Tom eve döndüğünde çok acıkmış olacak.
- I'll be hungry when I get home.
- Eve gittiğimde acıkmış olacağım.
- Tom didn't say Mary was hungry.
- Tom, Mary'nin aç olduğunu söylemedi.
- You said you were hungry.
- Aç olduğunu söyledin.
- You must be really hungry.
- Sahiden acıkmış olmalısın.
- I told them I was hungry.
- Onlara aç olduğumu söyledim.
- Tom says he's not hungry.
- Tom aç olmadığını söyler.
- I think Tom is going to be hungry when he gets home.
- Bence Tom eve geldiğinde acıkmış olacak.
- Why didn't you tell Tom you were hungry?
- Neden aç olduğunu Tom'a söylemedin.
- Tom thought Mary was hungry.
- Tom Mary'nin aç olduğunu düşünüyordu.
- Tom is going to be hungry.
- Tom aç olacak.
- You told me that you were hungry.
- Bana aç olduğunu söylemiştin.
- Tom didn't tell Mary he was hungry.
- Tom, Mary'ye aç olduğunu söylemedi.
- You said that Tom wasn't hungry.
- Sen Tom'un aç olmadığını söyledin.
- Eat when you are hungry.
- Aç olduğunda yemek ye.
- Tom didn't expect Mary to be so hungry.
- Tom, Mary'nin bu kadar aç olmasını beklemiyordu.
- Tom told me that he was very hungry.
- Tom bana çok aç olduğunu söyledi.
- I thought Tom and Mary were hungry.
- Tom ve Mary'nin aç olduğunu düşündüm.
- You must be hungry after school is over.
- Okul bittikten sonra aç olmalısın.
- Tom thinks Mary isn't hungry.
- Tom Mary'nin aç olmadığını düşünüyor.
- How did you know I was hungry?
- Aç olduğumu nasıl bildin?
- Tom told me he was hungry.
- Tom bana aç olduğunu söyledi.
- Provide water to the thirsty and food to the hungry.
- Susayana su, aç olana yemek verin.
- Tom will probably be hungry.
- Tom muhtemelen aç olacak.
- You will be hungry.
- Acıkmış olacaksın.
- I thought Tom and Mary were hungry.
- Tom ve Mary'nin aç olduğunu sanıyordum.
- Tom said that he wasn't hungry.
- Tom aç olmadığını söyledi.
- Tom said he thought Mary wasn't hungry.
- Tom, Mary'nin aç olmadığını düşündüğünü söyledi.
- Tom says Mary is still hungry.
- Tom, Mary'nin hala aç olduğunu söylüyor.
- They said they were hungry.
- Aç olduklarını söylediler.
- You must be hungry after school is over.
- Okul bittikten sonra acıkmış olmalısınız.
- You must be really tired and hungry.
- Gerçekten çok yorgun ve aç olmalısın.
- I imagine you're hungry.
- Aç olduğunu hayal ediyorum.
- He said he was hungry, and then he added that he was also thirsty.
- Aç olduğunu söyledi ve sonra susadığını da ekledi.
- Tom knew Mary was hungry.
- Tom Mary'nin aç olduğunu biliyordu.
- Do you really think Tom is hungry?
- Tom'un gerçekten aç olduğunu mu düşünüyorsun?
- Tom says Mary is hungry.
- Tom, Mary'nin aç olduğunu söylüyor.
- Tom thinks Mary wasn't hungry.
- Tom, Mary'nin aç olmadığını düşünüyor.
- They must be hungry.
- Aç olmalılar.
- Tom says Mary was hungry.
- Tom, Mary'nin aç olduğunu söylüyor.
- I thought you were hungry.
- Aç olduğunu sanıyordum.
- Tom told me he was really hungry.
- Tom bana çok aç olduğunu söyledi.
- Tom thinks Mary isn't hungry.
- Tom, Mary'nin aç olmadığını düşünüyor.
- Tom will be hungry.
- Tom aç olacak.
- Tom told Mary he was hungry.
- Tom, Mary'ye aç olduğunu söyledi.
- Tom says Mary isn't hungry.
- Tom, Mary'nin aç olmadığını söylüyor.
- He said that he was hungry.
- O, aç olduğunu söyledi.
- Tom said Mary was very hungry.
- Tom Mary'nin çok aç olduğunu söyledi.
- Tom said Mary is hungry.
- Tom Mary'nin aç olduğunu söyledi.
- Tom and Mary must be very hungry.
- Tom ve Mary çok aç olmalılar.
- Tom told Mary he wasn't hungry.
- Tom Mary'ye aç olmadığını söyledi.
- Tom said he didn't think Mary was hungry.
- Tom, Mary'nin aç olduğunu düşünmediğini söyledi.
- Tom says that he's hungry.
- Tom aç olduğunu söylüyor.
- Give water to the thirsty and food to the hungry.
- Susayana su, aç olana yemek verin.
- I didn't tell Tom I was hungry.
- Tom'a aç olduğumu söylemedim.
- You must be very hungry.
- Sen çok aç olmalısın.
- Tom said he's hungry.
- Tom aç olduğunu söyledi.
- Tom told me he was very hungry when he got home.
- Tom eve geldiğinde çok aç olduğunu söyledi.
- I thought Tom would be hungry.
- Tom'un aç olacağını düşündüm.
- I didn't realize you were so hungry.
- Bu kadar aç olduğunu fark etmedim.
- I think you must be hungry.
- Bence aç olmalısın.
- Tom told me he was really hungry.
- Tom bana gerçekten aç olduğunu söyledi.
- I thought Tom wasn't hungry.
- Tom'un aç olmadığını sanıyordum.
- Tom didn't know Mary was hungry.
- Tom, Mary'nin aç olduğunu bilmiyordu.
- Tom told Mary that he wasn't hungry.
- Tom Mary'ye aç olmadığını söyledi.
- Tom said Mary was hungry.
- Tom, Mary'nin aç olduğunu söyledi.
- Tom knew that Mary would be hungry.
- Tom, Mary'nin aç olacağını biliyordu.
- Babies cry when they are hungry.
- Bebekler aç olduklarında ağlarlar.
- I told Tom that Mary was hungry.
- Tom'a Mary'nin aç olduğunu söyledim.
- I told Tom Mary was hungry.
- Tom'a Mary'nin aç olduğunu söyledim.
- Are you sure you're not hungry?
- Aç olmadığına emin misin?
- Tom will likely tell Mary he isn't hungry.
- Tom muhtemelen Mary'ye aç olmadığını söyleyecektir.
- I assumed you were hungry.
- Aç olduğunuzu sanıyordum.
- At a glance, he knew that the child was hungry.
- Bir bakışta çocuğun aç olduğunu anladı.
- Tom couldn't believe that Mary was still hungry.
- Tom, Mary'nin hala aç olduğuna inanamıyordu.
- Tom said he thought Mary would be hungry.
- Tom, Mary'nin aç olacağını düşündüğünü söyledi.
- Tom told Mary that he was hungry.
- Tom Mary'ye aç olduğunu söyledi.
- I really thought Tom was hungry.
- Gerçekten Tom'un aç olduğunu düşündüm.
- The dog must be hungry.
- Köpek acıkmış olmalı.
- Tom said he was hungry enough to eat anything.
- Tom bir şey yemek için yeterince aç olduğunu söyledi.
- I told you Tom wasn't hungry.
- Tom'un aç olmadığını sana söyledim.
- I doubt that Tom is still hungry.
- Tom'un hâlâ aç olduğundan şüpheliyim.
- Tom may not be hungry.
- Tom aç olmayabilir.
- Tom must be hungry.
- Tom acıkmış olmalı.
- She whispered to me that she was hungry.
- O, bana aç olduğunu fısıldadı.
- Mary couldn't believe that Tom was still hungry.
- Mary, Tom'un hala aç olduğuna inanamıyordu.
- Tom says Mary isn't hungry.
- Tom Mary'nin aç olmadığını söylüyor.
- Tom said Mary is hungry.
- Tom, Mary'nin aç olduğunu söyledi.
- I'm sure you're hungry.
- Aç olduğuna eminim.
- Are you sure you're not hungry?
- Aç olmadığından emin misin?
- Tom said he thought that Mary was hungry.
- Tom, Mary'nin aç olduğunu düşündüğünü söyledi.
- Tom said Mary wasn't hungry.
- Tom, Mary'nin aç olmadığını söyledi.
- They must be hungry.
- Acıkmış olmalılar.
- Tom said you were hungry.
- Tom aç olduğunu söyledi.
- Tom asked me if I was hungry.
- Tom bana aç olup olmadığımı sordu.
- Tom says he's still hungry.
- Tom hâlâ aç olduğunu söylüyor.
- Tom said he thought Mary was hungry.
- Tom, Mary'nin aç olduğunu düşündüğünü söyledi.
- I don't think Tom is hungry.
- Tom'un aç olduğunu sanmıyorum.
- Tom said that he was really hungry.
- Tom gerçekten aç olduğunu söyledi.
- You must certainly be very hungry now.
- Şu anda kesinlikle çok aç olmalısın.
- Tom wasn't the only one who was hungry.
- Aç olan tek kişi Tom değildi.
- Tom said Mary was very hungry.
- Tom, Mary'nin çok aç olduğunu söyledi.
- You must be hungry.
- Acıkmış olmalısınız.
- I figured everyone was hungry.
- Ben herkesin aç olduğunu düşündüm.
- Tom said Mary is very hungry.
- Tom, Mary'nin çok aç olduğunu söyledi.
- I think Tom must be hungry.
- Bence Tom aç olmalı.
- Tom won't likely tell Mary he's hungry.
- Tom muhtemelen Mary'ye aç olduğunu söylemeyecektir.
- He said that he was hungry.
- Aç olduğunu söyledi.
- I think Tom must be hungry by now.
- Sanırım Tom şimdiye kadar acıkmış olmalı.
- I didn't realize how hungry I was.
- Ne kadar aç olduğumu fark etmedim.
- Mary couldn't believe that Tom was still hungry.
- Mary, Tom'un hala aç olduğuna inanamadı.
- Tom will likely be hungry.
- Tom muhtemelen aç olacak.
- Tom says he's hungry.
- Tom aç olduğunu söylüyor.
Show More (356)
|
|
- Tom and Mary were hungry.
- Tom ve Mary acıkmıştı.
- I'm beginning to feel a little hungry.
- Biraz acıkmaya başladım.
- All this exercising has made me hungry.
- Tüm bu egzersizler beni acıktırdı.
- Seeing the fresh lobster made me hungry.
- Taze ıstakoz görmek beni acıktırdı.
- Are you very hungry?
- Karnınız sizin çok acıktı mı?
- I've just had lunch and I'm already hungry again.
- Daha yeni yemek yedim ve yine acıktım.
- Tom knew that I was hungry.
- Tom acıktığımı biliyordu.
- Are you very hungry?
- Sizin çok acıktı mı karnınız?
- The birds were hungry.
- Kuşlar acıkmıştı.
- I was hungry, so I ate.
- Acıkmıştım, o yüzden yedim.
- I had lunch around eleven because I was hungry.
- Acıktığım için 11 gibi öğle yemeği yedim.
- Tom probably isn't hungry yet.
- Tom muhtemelen henüz acıkmamıştır.
- I bet Tom is hungry.
- Tom'un acıktığından eminim.
- I bet Tom is hungry.
- Tom'un acıktığına bahse girerim.
- Tom and Mary are both hungry, aren't they?
- Tom ve Mary acıktılar, değil mi?
- Are you very hungry?
- Senin çok acıktı mı karnın?
- All this talk of food is making me hungry.
- Bütün bu yemek konuşması beni acıktırıyor.
- Are you very hungry?
- Sizin çok mu acıktı karnınız?
- Are you very hungry?
- Senin karnın mı çok acıktı?
- You are hungry again?
- Yine mi acıktın?
- He was hungry.
- Acıkmıştı.
- Are you very hungry?
- Çok acıktın mı?
- I wasn't that hungry.
- O kadar acıkmamıştım.
- Are you very hungry?
- Sen çok mu acıktın?
- I got really hungry.
- Çok acıktım.
- I'm sure Tom is going to be hungry when he gets home.
- Tom'un eve vardığında acıkacağını düşünüyorum.
- Are you very hungry?
- Karnın senin çok acıktı mı?
- All this exercising has made me hungry.
- Tüm bu egzersiz beni acıktırdı.
- I'm so hungry, I ate it.
- Çok acıktım, yedim.
- This kind of work makes me hungry.
- Bu tür işler beni acıktırıyor.
- At least Tom won't go hungry.
- En azından Tom acıkmayacak.
- The smell of cooking makes me hungry.
- Yemek kokusu beni acıktırıyor.
- I felt a little hungry.
- Biraz acıktığımı hissettim.
- Tom was suddenly very hungry.
- Tom aniden çok acıktı.
- Tom told me that Mary was very hungry.
- Tom bana Mary'nin çok acıktığını söyledi.
- I'm so hungry.
- Çok acıktım.
- He only screams when he's hungry.
- Sadece acıktığında bağırır.
- I'm probably going to be hungry soon.
- Muhtemelen birazdan acıkacağım.
- The smell of food made me hungry.
- Yemek kokusu beni acıktırdı.
- I'm getting a little hungry.
- Biraz acıktım.
- This kind of work makes me hungry.
- Bu tür iş beni acıktırır.
- Are you very hungry?
- Çok acıktı mı karnınız?
- I'm suddenly rather hungry.
- Birden acıktım.
- We're all pretty hungry.
- Hepimiz çok acıktık.
- Tom was hungry, so he asked Mary to cook something.
- Tom acıkmıştı, bu yüzden Mary'den bir şeyler pişirmesini istedi.
- Are you very hungry?
- Sizin mi karnınız çok acıktı?
- Eat - if you are hungry!
- Acıktıysan ye!
- Are you very hungry?
- Çok acıktınız mı?
- Eat when you are hungry.
- Acıktığınızda yiyin.
- Maybe Tom is hungry.
- Belki Tom acıkmıştır.
- I don't think I have ever been this hungry before.
- Daha önce hiç bu kadar acıktığımı sanmıyorum.
- Are you very hungry?
- Çok mu acıktın?
- Tom is hungry and thirsty.
- Tom acıkmış ve susamış.
- We'll all be hungry, so be sure to bring enough food for everyone.
- Hepimiz acıkacağız, bu yüzden herkese yetecek yiyecek getirildiğinden emin ol.
- If you’re hungry, have something to eat.
- Acıktıysanız, bir şeyler yiyin.
- Are you very hungry?
- Acıktı mı karnınız çok sizin?
- I got really hungry.
- Gerçekten acıktım.
- Are you very hungry?
- Karnın çok acıktı mı?
- I am terribly hungry.
- Çok acıktım.
- Are you very hungry?
- Sizin karnınız çok mu acıktı?
- Are you very hungry?
- Senin karnın çok mu acıktı?
- I'm really hungry, so I'm about to eat.
- Çok acıktım, yemek yiyeceğim.
- I got very hungry.
- Çok acıktım.
- It looks like Tom is hungry.
- Tom acıkmış gibi görünüyor.
- Tom wasn't the only one who was very hungry.
- Çok acıkan tek kişi Tom değildi.
- Everybody is hungry again.
- Herkes yine acıktı.
- Tom will likely be hungry.
- Tom muhtemelen acıkacak.
- Tom thinks Mary wasn't hungry.
- Tom, Mary'nin acıkmadığını düşünüyor.
- I'm super hungry.
- Çok acıktım.
- I wasn't that hungry.
- Karnım o kadar acıkmamıştı.
- I wasn't very hungry.
- Ben çok acıkmadım.
- I figured you might be hungry by now.
- Şimdiye kadar acıkmış olabileceğini düşündüm.
- I was hungry.
- Ben acıkmıştım.
- Are you very hungry?
- Karnınız çok mu acıktı?
- Are you very hungry?
- Sizin karnınız mı çok acıktı?
- You will be hungry.
- Acıkacaksın.
- Tom began to get very hungry.
- Tom çok acıkmaya başladı.
- No one was hungry except you.
- Senin dışında kimse acıkmamıştı.
- Are you very hungry?
- Çok acıktı mı senin karnın?
- When he's hungry, Marco is capable of wolfing down a kilogram of baked goods.
- Marco acıktığında bir kilo unlu mamulü mideye indirebilir.
- Are you very hungry?
- Acıktınız mı çok?
- Are you very hungry?
- Çok mu acıktınız siz?
- You made me hungry.
- Beni acıktırdın.
- I'll be hungry.
- Acıkacağım.
- Are you very hungry?
- Acıktı mı karnın çok?
- Are you very hungry?
- Çok acıktı mı sizin karnınız?
- I was very hungry.
- Ben, çok acıktım.
- I was hungry and you've given me something to eat.
- Acıkmıştım ve sen bana yiyecek bir şeyler verdin.
- Tom is hungry again, isn't he?
- Tom yine acıktı, değil mi?
- Are you very hungry?
- Karnın çok acıktı mı senin?
- Are you very hungry?
- Acıktın mı çok?
- They'll be hungry.
- Acıkacaklar.
- I'm already hungry.
- Daha şimdiden acıktım.
- I think Tom will be hungry when he gets home.
- Sanırım Tom eve döndüğünde acıkacak.
- I'm getting pretty hungry.
- Çok acıktım.
- Are you very hungry?
- Çok mu acıktın sen?
- Tom knew that he'd be very hungry by the end of the day.
- Tom günün sonunda çok acıkacağını biliyordu.
- Are you very hungry?
- Sen mi çok acıktın?
- Now I am hungry.
- Şimdi acıktım.
- He hadn't eaten anything the whole day and was hungry.
- Bütün gün hiçbir şey yememişti ve çok acıkmıştı.
- I'm really hungry!
- Çok acıktım!
- When he's hungry, Marco is capable of stuffing himself with a kilogram of baked goods.
- Acıktığında, Marco bir kilo unlu mamulü tıka basa yiyebilir.
- Tom wasn't feeling very hungry.
- Tom çok acıkmamıştı.
- Are you very hungry?
- Senin mi çok acıktı karnın?
- Frankly I am hungry.
- Açıkçası acıktım.
- Are you very hungry?
- Karnın çok mu acıktı?
- I was hungry, so I ate it.
- Acıkmıştım, ben de yedim.
- Sami was hungry.
- Sami acıkmıştı.
- She whispered to me that she was hungry.
- Bana acıktığını fısıldadı.
- Are you very hungry?
- Acıktı mı karnınız sizin çok?
- I'm getting pretty hungry.
- Epeyce acıkıyorum.
- Are you very hungry?
- Siz mi acıktınız çok?
- The smell of food made me hungry.
- Yemeğin kokusu beni acıktırdı.
- Are you very hungry?
- Senin mi karnın çok acıktı?
- Both Tom and Mary are hungry.
- Hem Tom hem de Mary acıkmış.
- Babies cry when they are hungry.
- Bebekler acıktıklarında ağlarlar.
- Are you very hungry?
- Çok mu acıktınız?
- I'm getting kind of hungry.
- Acıkmaya başladım.
- The men are hungry.
- Erkekler acıkmış.
- I ate lunch at around eleven because I was hungry.
- Öğle yemeğini 11 gibi yedim çünkü acıkmıştım.
- Are you very hungry?
- Acıktı mı karnın çok senin?
- Tom said he's very hungry every day when he gets home.
- Tom her gün eve geldiğinde çok acıktığını söyledi.
- They were hungry.
- Acıkmışlardı.
- We were thirsty, tired and hungry.
- Susadık, yorulduk ve acıktık.
- Tom was hungry.
- Tom acıkmıştı.
- Eat if you're hungry!
- Acıktıysan ye!
- All this talk has made me hungry.
- Bütün bu konuşmalar beni acıktırdı.
- Are you very hungry?
- Sizin mi çok acıktı karnınız?
- Tom started to get a little hungry.
- Tom biraz acıkmaya başladı.
- I can cook you something if you're hungry.
- Acıktıysan sana bir şeyler pişirebilirim.
- Are you very hungry?
- Siz mi çok acıktınız?
- A tiger will attack people when it is hungry.
- Bir kaplan acıktığında, insanlara saldırır.
- I suggest that we eat now unless you're not hungry yet.
- Henüz acıkmamış değilsen şimdi yemek yemeyi öneriyorum.
- All this talk has made me hungry.
- Bütün bu konuşma beni acıktırdı.
- All this running has made me hungry.
- Tüm bu koşu beni acıktırdı.
- I'm getting kind of hungry.
- Biraz acıkıyorum.
- Are you very hungry?
- Acıktı mı karnın senin çok?
- Are you very hungry?
- Çok mu acıktı senin karnın?
- Are you very hungry?
- Karnınız çok acıktı mı sizin?
- Aren't you hungry yet?
- Daha acıkmadınız mı?
- Tom might not be hungry yet.
- Tom henüz acıkmamış olabilir.
- They are hungry.
- Acıkmışlar.
- When a dog is very hungry, it devours its food.
- Bir köpek çok acıktığında mamasını siler süpürür.
- I'm pretty sure Tom will be hungry.
- Tom'un acıkacağından eminim.
- Are you very hungry?
- Çok mu acıktı karnın?
- All this talk of food is making me hungry.
- Bütün bu yemek muhabbeti beni acıktırdı.
- Are you very hungry?
- Sen mi acıktın çok?
- Lack of food made them very hungry.
- Yiyecek yokluğu onları çok acıktırdı.
- Are you very hungry?
- Çok mu acıktı karnınız?
- Are you very hungry?
- Çok acıktı mı karnın?
- Are you very hungry?
- Senin çok mu acıktı karnın?
- I assumed you might be hungry so I brought some sandwiches.
- Acıkmış olabileceğini düşündüm, o yüzden sandviç getirdim.
- Are you very hungry?
- Acıktı mı karnınız çok?
- Tom is hungry again, isn't he?
- Tom yine acıkmış, değil mi?
- Tom is hungry again.
- Tom yine acıkmış.
- Are you very hungry?
- Siz çok mu acıktınız?
- I figured you must be hungry by now.
- Şimdiye kadar acıkmışsındır diye düşündüm.
- Everyone was hungry.
- Herkes acıkmıştı.
- I thought that Tom might be hungry.
- Tom'un acıkmış olabileceğini düşündüm.
- I was hungry and angry.
- Acıkmış ve öfkeliydim.
- Tom says he isn't hungry yet.
- Tom henüz acıkmadığını söylüyor.
- Are you very hungry?
- Karnınız çok acıktı mı?
- Are you very hungry?
- Çok mu acıktı sizin karnınız?
- I am hungry.
- Ben de acıktım.
- Tom might be hungry.
- Tom acıkmış olabilir.
- I was hungry when I got home, but I was too tired to cook anything.
- Eve geldiğimde acıkmıştım ama bir şeyler pişiremeyecek kadar yorgundum.
Show More (166)
|
