|
- Recently, Tom has been worrying about his future.
- Tom son zamanlarda geleceği konusunda endişeleniyor.
- We are worried about grandpa and grandma.
- Büyükbabam ve büyükannem için endişeleniyoruz.
- Tom is worried about his children.
- Tom çocukları için endişeleniyor.
- Tom said that he was worried about his future.
- Tom geleceği için endişelendiğini söyledi.
- Tom was touched that Mary was worried about him.
- Mary'nin onun için endişelenmesi Tom'u duygulandırmıştı.
- I don't think you need to be worried about that.
- Bence bu konuda endişelenmene gerek yok.
- I, too, am worried about Tom.
- Ben de Tom için endişeliyim.
- Tom is worried about Mary.
- Tom Mary hakkında endişeli.
- My father is worried about my health.
- Babam sağlığım konusunda endişeli.
- Tom is worried about me.
- Tom benim için endişeleniyor.
- I was worried about him.
- Onun için endişeliydim.
- Should I be worried about them?
- Onlar için endişelenmeli miyim?
- Dan is worried about Linda's baby.
- Dan, Linda'nın bebeği için endişeleniyor.
- We were worried about her.
- Onun hakkında endişeliydik.
- I, too, am worried about him.
- Ben de onun için endişeleniyorum.
- Everyone is worried about Algeria.
- Herkes Cezayir için endişeleniyor.
- Tom is worried about what Mary is doing.
- Tom, Mary'nin ne yaptığı konusunda endişeli.
- I was worried about my mistakes at first.
- İlk başta, hatalarımla ilgili endişelendim.
- Tom is worried about Mary.
- Tom, Mary için endişeleniyor.
- Tom was worried about you.
- Tom senin için endişeleniyordu.
- He is worried about losing his job.
- İşini kaybetme konusunda endişeli.
- We were worried about him.
- Onun için endişeliydik.
- She is worried about her health.
- O sağlığı hakkında endişeli.
- I was worried about this.
- Bu konuda endişeliydim.
- I've been worried about you.
- Senin için endişelendim.
- I, too, am worried about her.
- Ben de onunla ilgili endişeliyim.
- Tom was worried about you.
- Tom senin için endişeliydi.
- Everybody was worried about Tom.
- Herkes Tom için endişeleniyordu.
- Should I be worried about him?
- Onun için endişelenmeli miyim?
- Tom was worried about what might happen if he did that.
- Tom bunu yapsa neler olabileceği konusunda endişeliydi.
- We were worried about her.
- Onun için endişeleniyorduk.
- Tom is worried about that.
- Tom bunun hakkında endişeli.
- Tom's parents are worried about him.
- Tom'un ailesi onun için endişeleniyor.
- All you do is worry about silly, little things!
- Tek yaptığınız aptalca, küçük şeyler için endişelenmek!
- His mother is worried about him.
- Annesi onun için endişeleniyor.
- Tom and Mary are worried about you.
- Tom ve Mary senin için endişeleniyor.
- Your parents are worried about you.
- Ailen senin hakkında endişeli.
- I, too, am worried about Tom.
- Ben de Tom için endişeleniyorum.
- We were worried about them.
- Onlar için endişeliydik.
- Tom is worried about Mary, isn't he?
- Tom, Mary için endişeleniyor, değil mi?
- Tom is worried about his future.
- Tom geleceği hakkında endişeleniyor.
- Tom is worried about being sued.
- Tom dava edilmekten endişeleniyor.
- I, too, am worried about them.
- Ben de onlar için endişeleniyorum.
- I, too, am worried about her.
- Ben de onun için endişeleniyorum.
- Your mother is worried about you.
- Annen senin için endişeleniyor.
- I was worried about Tom.
- Tom için endişeleniyordum.
- Should I be worried about you?
- Senin hakkında endişelenmeli miyim?
- Is there anything I need to be worried about?
- Endişelenmem gereken bir şey var mı?
- Tom said Mary was worried about you.
- Tom, Mary'nin senin için endişelendiğini söyledi.
- Tom is worried about his grades.
- Tom notları hakkında endişeli.
- Well, Tom, we were worried about you.
- Tom, biz de senin için endişelendik.
- Tom said that Mary was worried about you.
- Tom, Mary'nin senin için endişelendiğini söyledi.
- We've been worried about you.
- Senin için endişeleniyorduk.
- I've been worried about Tom for years.
- Yıllardır Tom için endişeleniyorum.
- Tom seemed to be worried about something.
- Tom bir şey için endişeleniyor gibiydi.
- Should I be worried about her?
- Onun hakkında endişelenmeli miyim?
- Should I be worried about her?
- Onun için endişelenmeli miyim?
- Your friends are worried about you.
- Arkadaşların senin için endişeleniyor.
- Tom is worried about what Mary will do.
- Tom, Mary'nin ne yapacağı konusunda endişeli.
- Tom is worried about your safety.
- Tom sizin güvenliğiniz hakkında endişeli.
- They are worrying about nothing.
- Hiçbir şey için endişelenmiyorlar.
- She is worried about his safety.
- Onun güvenliği için endişeleniyor.
- I have to admit I was worried about it.
- Bu konuda endişelendiğimi itiraf etmeliyim.
- Tom said Mary was worried about John.
- Tom, Mary'nin John için endişelendiğini söyledi.
- I have nothing to be worried about.
- Endişelenecek bir şeyim yok.
- Tom is worried about what might happen.
- Tom neler olabileceği konusunda endişeli.
- Your parents are worried about you.
- Ebeveynlerin senin için endişeleniyor.
- Tom was worried about his grades.
- Tom notları hakkında endişeliydi.
- Should I be worried about Tom?
- Tom için endişelenmeli miyim?
- Tom is worried about his health.
- Tom sağlığı hakkında endişeli.
- Tom is worried about the kids.
- Tom çocuklar için endişeli.
- Tom was worried about Mary's safety.
- Tom, Mary'nin güvenliği konusunda endişeliydi.
- I am worried about my mother's health.
- Annemin sağlığı hakkında endişeliyim.
- Your friends are worried about you.
- Arkadaşların senin hakkında endişeli.
- Tom is worried about what might have happened to Mary.
- Tom, Mary'ye ne olmuş olabileceği konusunda endişelidir.
- Tom was worried about his children.
- Tom çocukları için endişeleniyordu.
- Tom is worried about his grades.
- Tom notları için endişeleniyor.
- He is worried about his future.
- Geleceği konusunda endişeli.
- My father and I were worried about her.
- Babam ve ben onun için endişeleniyorduk.
- The world is worried about the nuclear capabilities of the USA and Israel.
- Dünya; ABD ve İsrail'in nükleer güçleri hakkında endişelidir.
- We are worried about you.
- Senin için endişeleniyoruz.
- We've been worried about you.
- Senin için endişelendik.
- Tom seemed to be worried about me.
- Tom benim için endişeleniyor gibiydi.
- I, too, am worried about him.
- Ben de onun hakkında endişeliyim.
- Dan was worried about Linda's state of mind.
- Dan, Linda'nın ruh hali hakkında endişeliydi.
- Should I be worried about you?
- Senin için endişelenmeli miyim?
- We were worried about them.
- Onlar için endişeleniyorduk.
- My father is worried about my health.
- Babam sağlığım için endişeleniyor.
- My father and I were worried about her.
- Babam ve ben onun hakkında endişeliydik.
- I think that's what you should be worried about.
- Sanırım endişelenmeniz gereken şey bu.
- Tom must be worried about Mary.
- Tom, Mary için endişeleniyor olmalı.
- We were worried about you.
- Senin için endişelendik.
- Tom said that Mary was worried about John.
- Tom, Mary'nin John için endişelendiğini söyledi.
- We were worried about Tom.
- Tom için endişeleniyorduk.
- Should I be worried about Tom?
- Tom hakkında endişelenmeli miyim?
- I think that's what you should be worried about.
- Bence endişelenmen gereken şey bu.
- Experts are worried about the loss of sea ice in the Arctic.
- Uzmanlar Kuzey Kutbu'ndaki deniz buzu kaybından endişeli.
- Tom said Mary is worried about John.
- Tom, Mary'nin John için endişelendiğini söyledi.
- His mother is worried about him.
- Annesi onun hakkında endişeli.
- I was worried about him.
- Onun için endişelendim.
Show More (97)
|
