1 |
beating |
dayak |
n. |
|
- Even though the beating happened in the dream, I am still aching.
- Dayak rüyamda gerçekleşmiş olsa da hâlâ ağrım var.
- Tom received a brutal beating from his father.
- Tom babasından acımasız bir dayak yedi.
- Tom had injuries consistent with a severe beating.
- Tom'un yaraları şiddetli bir dayakla uyumlu.
- Tom took a beating last week.
- Tom geçen hafta dayak yedi.
Show More (1)
|
2 |
beating |
çarpma |
n. |
|
- She felt her heart beating fast.
- Onun kalbinin hızlı çarptığını hissettim.
- I felt my heart beating rapidly.
- Kalbimin hızla çarptığını hissettim.
Show More (-1)
|
3 |
beating |
vurma |
n. |
|
- The rain is beating against the windows.
- Yağmur pencerelere vuruyor.
- The rain was beating against the windows.
- Yağmur pencerelere vuruyordu.
Show More (-1)
|
4 |
beating |
dövme |
n. |
|
- They begin beating him.
- Onu dövmeye başlıyorlar.
- She won't stop beating me.
- Beni dövmeyi bırakmayacak.
Show More (-1)
|
5 |
beating |
atış |
n. |
|
- Your soft caress did at once renew the beating of this broken heart.
- Yumuşak okşayışınız bu kırık kalbin atışını hemen geri getirdi.
Show More (-2)
|