| 1 |
cite |
bahsetmek |
v. |
|
- I shall cite just a few.
- Sadece birkaç tanesinden bahsedeceğim.
- It is equally unthinkable that people should cite the right to pollute.
- İnsanların çevreyi kirletme hakkından bahsetmesi de aynı derecede düşünülemez.
- Mr Paasilinna cited some data, and I shall not reiterate it.
- Sayın Paasilinna bazı verilerden bahsetti ve ben bunları tekrar etmeyeceğim.
- It is equally unthinkable that people should cite the right to pollute.
- İnsanların çevreyi kirletme hakkından bahsetmesi de aynı şekilde düşünülemez.
- Finally, I would like to cite a case.
- Son olarak, bir vakadan bahsetmek istiyorum.
- The rapporteur has already cited the figures.
- Raportör zaten rakamlardan bahsetti.
- It is equally unthinkable that people should cite the right to pollute.
- İnsanların kirletme hakkından bahsetmesi de aynı şekilde düşünülemez.
Show More (4)
|
| 2 |
cite |
atıfta bulunmak |
v. |
|
- In this regard, we could cite cases such as Ahlston, Adb, Marks and Spencer and many others.
- Bu bağlamda Ahlston, Adb, Marks and Spencer ve diğer pek çok davaya atıfta bulunabiliriz.
- She has cited the United States and Japan.
- Amerika Birleşik Devletleri ve Japonya'ya atıfta bulunmuştur.
Show More (-1)
|
| 3 |
cite |
alıntı yapmak |
v. |
|
- She would cite from the Bible.
- İncil'den alıntılar yapardı.
- She would cite from the Bible.
- O, İncil'den alıntı yapardı.
Show More (-1)
|
