|
- Organize your closet by color, season or frequency of use.
- Dolabınızı renk, mevsim veya kullanım sıklığına göre düzenleyin.
- Organize your closet by color, season or frequency of use.
- Dolabınızı renklere, mevsime ya da kullanım sıklığına göre düzenleyin.
- Organize your closet by color, season or frequency of use.
- Dolabınızı renge, mevsime veya kullanım sıklığına göre düzenleyin.
- He's hiding in the closet.
- O, dolapta saklanıyor.
- Does your room have a closet?
- Odanızda dolap var mı?
- The closet door is stuck.
- Dolabın kapısı sıkışmış.
- When he was a kid, Tom liked to hide in the closet.
- Tom bir çocukken dolapta saklanmayı severdi.
- Tom folded the blankets and put them into the closet.
- Tom battaniyeleri katladı ve dolaba koydu.
- Tom took off his jacket and hung it in the closet.
- Tom ceketini çıkardı ve dolaba astı.
- The kidnappers gagged Tom and locked him up in the closet.
- Kaçıranlar Tom'un ağzını bağladılar ve onu dolaba kilitlediler.
- Tom hid in the closet.
- Tom dolaba saklandı.
- I'm cleaning out my closet.
- Ben dolabımı temizliyorum.
- There's someone hiding in the closet.
- Dolapta saklanan biri var.
- Tom's closet is full of stuff that he doesn't need.
- Tom'un dolabı ihtiyacı olmadığı şeylerle dolu.
- The closet door won't open.
- Dolap kapısı açılmayacak.
- What else is in the closet?
- Dolapta başka ne var?
- He once lied and told her a rare creature lived in her closet.
- O, bir zamanlar yalan söyledi ve ona dolabında nadir bir yaratığın yaşadığını söyledi.
- Tom found what he was looking for in the back of the closet.
- Tom aradığını dolabın arkasında buldu.
- Tom pulled out an old shoebox from his closet and opened it.
- Tom dolabından eski bir ayakkabı kutusu çıkardı ve açtı.
- Indeed, I keep the closet closed.
- Gerçekten dolabı kapalı tutarım.
- When Tom finally decided to come out of the closet, everyone already knew that he was gay.
- Tom sonunda dolaptan çıkmaya karar verdiğinde, herkes onun eşcinsel olduğunu zaten biliyordu.
- Tom doesn't have a key to the closet.
- Tom'un dolap için bir anahtarı yok.
- Please put your stuff in the closet.
- Lütfen eşyalarını dolaba koy.
- I hid the bracelet in a shoe in my closet.
- Bileziği dolabımdaki bir ayakkabının içine sakladım.
- Andy hung his shirt up in the closet.
- Andy gömleğini dolaba astı.
- I came across some old family photos when I was cleaning out the closet.
- Dolabı temizlerken bazı eski aile fotoğraflarına rastladım.
- Tom keeps his guitar in his closet.
- Tom gitarını dolabında tutar.
- Look what I found in Tom's closet.
- Tom'un dolabında bulduğum şeye bak.
- Tom closed the closet door and locked it.
- Tom dolap kapısını kapattı ve onu kilitledi.
- Tom hung his coat in the closet.
- Tom ceketini dolaba astı.
- He came across some old documents in the closet.
- Dolapta bazı eski belgelere rastladı.
- Tom put the money he stole in a box that he hid in the back of his closet.
- Tom çaldığı parayı dolabının arkasına sakladığı bir kutuya koydu.
- He once lied and told her a rare creature lived in her closet.
- Bir keresinde yalan söyledi ve ona dolabında nadir bir yaratığın yaşadığını söyledi.
- He's cleaning out his closet.
- O, dolabını temizliyor.
- Tom locked Mary in a closet.
- Tom Mary'yi bir dolaba kilitledi.
- Tom hung his coat up in the closet.
- Tom ceketini dolaba astı.
- Tom left the closet door open.
- Tom dolabın kapısını açık bırakmış.
- Sami opened the closet door and found Layla.
- Sami dolabın kapağını açtı ve Layla'yı buldu.
- She's cleaning out her closet.
- Dolabını temizliyor.
- Tom's closet is full of stuff he doesn't need.
- Tom'un dolabı ihtiyacı olmadığı şeylerle dolu.
- Tom doesn't have a key to the closet.
- Tom'da dolabın anahtarı yok.
- I'm running out of closet space.
- Dolapta yer kalmadı.
- Don't look in my closet.
- Dolabıma bakma.
- Tom put the vacuum cleaner into the closet.
- Tom elektrik süpürgesini dolaba koydu.
- The burglar shut the child in the closet.
- Hırsız çocuğu dolaba kapattı.
- He's cleaning out his closet.
- O dolabını temizliyor.
- Put it in the closet.
- Onu dolaba koy.
- Tom has a lot of clothes in his closet that he never wears anymore.
- Tom'un dolabında artık hiç giymediği bir sürü kıyafet var.
- I hid myself in the closet.
- Dolaba gizlendim.
- I'm running out of closet space.
- Benim dolap alanı tükeniyor.
- I don't have enough closet space.
- Yeterli dolap alanım yok.
- What do you have in your closet?
- Dolabında neyin var?
- It's in the closet.
- Dolapta.
- My mother suggested that I throw away some of the stuff in my closet.
- Annem dolabımdaki bazı eşyaları atmamı önerdi.
- Tom found Mary hiding in the closet.
- Tom, Mary'yi dolapta saklanırken buldu.
- Hang your suit in the closet.
- Takım elbiseni dolaba as.
- What's in your closet?
- Dolabında ne var?
- I hung my coat in the hall closet.
- Ceketimi koridordaki dolaba astım.
- I hid in the closet.
- Dolaba saklandım.
- If you stand on this stool, you can reach the top of the closet.
- Eğer bu taburenin üzerinde durursanız, dolabın tepesine ulaşabilirsiniz.
- Tom cleaned out his closet yesterday.
- Tom dün dolabını temizledi.
- Tom opened the closet and hung up his coat.
- Tom dolabı açtı ve ceketini astı.
- Tom locked Mary in a closet.
- Tom Mary'yi bir dolaba kitledi.
- Tom's closet is full of stuff that he doesn't need.
- Tom'un dolabı ihtiyaç duymadığı eşyalarla dolu.
- Tom's closet is full of stuff he doesn't need.
- Tom'un dolabı ihtiyacı olmayan şeylerle dolu.
- Sami had skeletons in his closet.
- Sami'nin dolabında iskeletler vardı.
- Tom found what he was looking for in the back of the closet.
- Tom aradığı şeyi dolabın arkasında buldu.
- Sami was found naked in the closet.
- Sami dolabın içinde çıplak bulundu.
- Please clear out this closet.
- Lütfen bu dolabı temizleyin.
- There's nothing in this closet.
- Bu dolapta bir şey yok.
- She came across some old documents in the closet.
- Dolapta bazı eski belgelere rastladı.
- I just organized my closet.
- Dolabımı yeni düzenledim.
- There's no room for anything else in my closet.
- Dolabımda başka bir şey için yer yok.
- Tom is hiding in the closet.
- Tom dolapta saklanıyor.
- I have a lot of clothes in my closet that I never wear anymore.
- Dolabımda artık hiç giymediğim bir sürü kıyafet var.
- He's hiding in the closet.
- Dolabın içinde saklanıyor.
- I came across some old family photos when I was cleaning out the closet.
- Ben dolabı temizlerken bazı eski aile fotoğraflarına rastladım.
- Tom locked himself in the closet.
- Tom kendini dolaba kilitledi.
- Tom grabbed his suit jacket from a hanger in his closet.
- Tom takım elbise ceketini dolabındaki bir askıdan aldı.
- Tom is hiding in the closet, isn't he?
- Tom dolapta saklanıyor, değil mi?
- They're hiding in the closet.
- Onlar dolapta saklanıyor.
- Tom opened the closet.
- Tom dolabı açtı.
- Tom slammed the closet door closed.
- Tom dolabın kapısını çarparak kapattı.
- Tom has a big closet in his room.
- Tom'un odasında büyük bir dolap var.
- Tom has a lot of clothes in his closet that he never wears anymore.
- Tom'un dolabında artık asla giymediği bir sürü kıyafet var.
- Dan found five pairs of shoes in the closet.
- Dan dolapta beş çift ayakkabı buldu.
- Tom pulled out an old shoebox from his closet and opened it.
- Tom dolabından eski bir ayakkabı kutusu çıkardı ve onu açtı.
- There's a monster in my closet.
- Dolabımda bir canavar var.
- Don't look in my closet.
- Dolabıma bakmayın.
- Please put the dustpan in the broom closet.
- Lütfen faraşı süpürge dolabına koy.
- The kidnappers gagged Tom and locked him up in a closet.
- Çocuk hırsızları Tom'un ağzını tıkadılar ve onu bir dolaba kilitlediler.
- She's cleaning out her closet.
- O, dolabını temizliyor.
- Tom took off his coat and hung it in the closet.
- Tom ceketini çıkardı ve dolaba astı.
- Tom has a big closet in his room.
- Tom'un odasında büyük bir dolabı var.
- He's in the closet.
- O dolapta.
- Tom keeps his guitar in his closet.
- Tom gitarını dolabında saklıyor.
- Sami pulled Layla's body into the closet.
- Sami, Layla'nın cesedini dolaba çekti.
Show More (94)
|
