|
- How many people will be inclined to sit at their computer and watch such broadcasts?
- Kaç kişi bilgisayarının başına oturup bu tür yayınları izlemeye meyilli olacaktır?
- That was therefore essential, and we all know that software and computer systems, too, continue to develop.
- Bu nedenle çok önemliydi ve hepimiz biliyoruz ki yazılım ve bilgisayar sistemleri de gelişmeye devam ediyor.
- There is a clear demand for better computer resources in Irish schools.
- İrlanda okullarında daha iyi bilgisayar kaynakları için açık bir talep vardır.
- You do not buy a computer every day, so there is no problem there at all, because those prices have been lowered.
- Her gün bilgisayar almıyorsunuz, dolayısıyla orada bir sorun yok, çünkü o fiyatlar düşürüldü.
- Let us be very aware that citizens are not all computer-illiterate.
- Vatandaşların hepsinin bilgisayar cahili olmadığının farkında olalım.
- However, a computer in the classroom is not an end in itself.
- Ancak, sınıftaki bir bilgisayar kendi başına bir amaç değildir.
- The computer also represents an environmentally friendly and paper-saving way of working.
- Bilgisayar aynı zamanda çevre dostu ve kağıt tasarrufu sağlayan bir çalışma yöntemidir.
- Computer terrorism and environmental terrorism are worrying features of today's world.
- Bilgisayar terörizmi ve çevresel terörizm günümüz dünyasının endişe verici özellikleridir.
- There is a clear demand for better computer resources in Irish schools.
- İrlanda okullarında daha iyi bilgisayar kaynaklarına yönelik açık bir talep vardır.
- His personal computer was confiscated.
- Kişisel bilgisayarına el konuldu.
- One of the school initiatives was that there should be one computer for every 15 pupils.
- Okul girişimlerinden biri, her 15 öğrenciye bir bilgisayar düşmesi gerektiği yönündeydi.
- We have here, in Strasbourg, with the central Schengen computer system, the most comprehensive databank in Europe.
- Burada, Strazburg'da, merkezi Schengen bilgisayar sistemi ile Avrupa'daki en kapsamlı veri bankasına sahibiz.
- We are all of us affected on a daily basis by the risks presented by the new computer-related crimes.
- Hepimiz her gün bilgisayarla ilgili yeni suçların ortaya çıkardığı risklerden etkileniyoruz.
- We want to apply the existing arrangements for patents to computer-implemented inventions.
- Patentler için mevcut düzenlemelerin bilgisayar uygulamalı buluşlar için de uygulanmasını istiyoruz.
- We are talking about computer-implemented inventions based on software.
- Yazılıma dayalı bilgisayar uygulamalı buluşlardan bahsediyoruz.
- This will create a network of experts in the field and also computer emergency response teams.
- Bu, alanında uzman bir ağ ve ayrıca bilgisayar acil müdahale ekipleri oluşturacaktır.
- I still learn something new every day using my computer.
- Hâlâ bilgisayarımı kullanarak her gün yeni bir şey öğreniyorum.
- The Patent Office recently concluded that all programs that run on a computer are technical by definition.
- Patent Ofisi kısa bir süre önce bir bilgisayarda çalışan tüm programların tanım gereği teknik olduğu sonucuna vardı.
- I still learn something new every day using my computer.
- Bilgisayarımı kullanarak her gün yeni bir şeyler öğrenmeye devam ediyorum.
- You also raised the issue of the European computer portal.
- Avrupa bilgisayar portalı konusunu da gündeme getirdiniz.
- If one thing has become clear, it is that we need hands at the bedside and not at the computer.
- Netleşen bir şey varsa o da ellerin bilgisayar başında değil, başucunda olması gerektiğidir.
- The computer is an incredibly effective means of involving citizens in this.
- Bilgisayar, vatandaşları bu sürece dahil etmek için inanılmaz derecede etkili bir araçtır.
- A flash drive like yours, but hers is taken from Abdul Abbas' computer.
- Seninki gibi bir flash bellek, ama onunki Abdul Abbas'ın bilgisayarından alınmış.
- They lock only the user's web browser, making them free to use other computer functions.
- Yalnızca kullanıcının web tarayıcısını kilitleyerek diğer bilgisayar işlevlerini kullanmalarını sağlarlar.
- The web browser is arguably the most important program on your computer.
- Web tarayıcısı tartışmasız bilgisayarınızdaki en önemli programdır.
- So, if you don't have a torrent client installed on your computer, your web browser can get the job done for you.
- Yani, bilgisayarınızda bir torrent istemcisi kurulu değilse, web tarayıcınız sizin için işi halledebilir.
- Don't make them waste time trying to fix computer problems alone.
- Bilgisayar sorunlarını tek başlarına çözmeye çalışarak zaman kaybetmelerine neden olmayın.
- I had been working on the computer since 2 o'clock.
- Saat 2'den beri bilgisayarda çalışıyorum.
- The librarian checked out the computer to me.
- Kütüphaneci bilgisayarı bana teslim etti.
- Physical threats cause damage to computer systems hardware and infrastructure.
- Fiziksel tehditler bilgisayar sistemlerinin donanım ve altyapısına zarar verir.
- Physical threats cause damage to computer systems hardware and infrastructure.
- Fiziksel tehditler bilgisayar sistemlerinin donanımı ve altyapısına zarar verir.
- First, start your favorite web browser on a computer or device.
- İlk olarak, bir bilgisayar veya cihazda favori web tarayıcınızı başlatın.
- The computer turned on after I inserted the flash drive.
- Flash sürücüyü taktıktan sonra bilgisayar açıldı.
- Physical threats cause damage to computer systems hardware and infrastructure.
- Fiziksel tehditler bilgisayar sistemlerinin donanımına ve altyapısına zarar verir.
- I had been working on the computer since 2 o'clock.
- Saat 2'den bu yana bilgisayarda çalışıyordum.
- Avoid covering a shared application or web browser with another window on your computer's screen.
- Paylaşılan bir uygulamayı veya web tarayıcısını bilgisayarınızın ekranındaki başka bir pencereyle kapatmamaya çalışın.
- I had been working on the computer since 2 o'clock.
- Saat 2'den beri bilgisayarda çalışıyordum.
- Your client needs access to the internet, computer, and web browser.
- Müşterinizin internete, bilgisayara ve web tarayıcısına erişmesi gerekir.
- So, if you don't have a torrent client installed on your computer, your web browser can get the job done for you.
- Dolayısıyla, bilgisayarınızda yüklü bir torrent istemcisi yoksa, web tarayıcınız bu işi sizin için halledebilir.
- Never put an unknown flash drive into a networked computer.
- Ağa bağlı bir bilgisayara asla bilmediğin bir flaş bellek takma.
- Avoid covering a shared application or web browser with another window on your computer's screen.
- Paylaşılan bir uygulamayı veya web tarayıcısını bilgisayarınızın ekranında başka bir pencere ile kapatmaktan kaçının.
- This is the flash drive we took from Sarah's computer.
- Bu Sarah'nın bilgisayarından aldığımız flaş bellek.
- Make sure your computer operating system and web browser are on the list of supported platforms.
- Bilgisayarınızın işletim sisteminin ve web tarayıcınızın desteklenen platformlar listesinde olduğundan emin olun.
- Someone used a flash drive to download files from my computer.
- Birisi bilgisayarımdan dosya indirmek için flaş bellek kullanmış.
- Someone used a flash drive to download files from my computer.
- Biri bilgisayarımdan dosya indirmek için flaş bellek kullanmış.
- Use a second computer with Internet access to create a BIOS recovery USB flash drive.
- BIOS kurtarma USB flash sürücüsü oluşturmak için İnternet erişimi olan ikinci bir bilgisayar kullanın.
- You can use a USB flash drive to transfer music files from one computer to another quickly.
- Müzik dosyalarını bir bilgisayardan diğerine hızlı bir şekilde aktarmak için bir USB flash bellek kullanabilirsiniz.
- Bootsect copies the files your computer needs to boot from the flash drive.
- Bootsect, bilgisayarınızın flash sürücüden önyükleme yapmak için ihtiyaç duyduğu dosyaları kopyalar.
- The technician checked out the computer system to make sure there were no errors in the software.
- Teknisyen, yazılımda herhangi bir hata olmadığından emin olmak için bilgisayar sistemini kontrol etti.
- That is why many do not know how to throw off the game from a computer to a USB flash drive to avoid harming the project.
- Bu yüzden birçok kişi projeye zarar vermemek için oyunu bilgisayardan USB flash sürücüye nasıl atacağını bilmiyor.
- Tom often sits in front of his computer all day.
- Tom genelde tüm gün bilgisayarının karşısında oturur.
- When did you first use a computer?
- Bilgisayarı ilk ne zaman kullandın?
- The computer's malfunctioning.
- Bilgisayar arızalı.
- Tom has a good job in the computer industry.
- Tom'un bilgisayar endüstrisinde iyi bir işi var.
- I use that computer.
- O bilgisayarı ben kullanıyorum.
- This computer is already not working.
- Bu bilgisayar zaten çalışmıyor.
- Tom's computer crashed and he lost a number of important documents.
- Tom'un bilgisayarı çöktü ve bir dizi önemli belgeyi kaybetti.
- Tom advised Mary not to buy John's old computer.
- Tom, Mary'ye John'ın eski bilgisayarını almamasını tavsiye etti.
- Does Tom have a computer?
- Tom'un bilgisayarı var mı?
- The computer is in the library.
- Bilgisayar kütüphanede.
- Being able to use a computer is advantageous.
- Bir bilgisayar kullanabiliyor olmak avantajlıdır.
- He needed to buy a screen for his computer.
- Bilgisayarı için bir ekran satın alması gerekiyordu.
- The new computer is ten times as fast as the old one.
- Yeni bilgisayar, eskisinden on kat daha hızlı.
- I've had no problems with this computer.
- Bu bilgisayarla hiç sorun yaşamadım.
- Tom spends too much time on the computer.
- Tom bilgisayar başında haddinden çok zaman geçiriyor.
- Something is wrong with my computer.
- Bilgisayarımda bir sorun var.
- Tom didn't know for certain how much the new computer would cost.
- Tom yeni bilgisayarın ne kadara mal olacağını kesin olarak bilmiyordu.
- Do they own a computer?
- Bilgisayarları var mı?
- Tom looked at what was on the computer screen.
- Tom bilgisayar ekranında ne olduğuna baktı.
- Tom asked Mary where she'd bought her computer.
- Tom Mary'ye bilgisayarını nereden aldığını sordu.
- I found a lot of viruses on my aunt's computer.
- Teyzemin bilgisayarında bir sürü virüs buldum.
- How old is this computer?
- Bu bilgisayar kaç yaşında?
- He helped his friend build a computer.
- Arkadaşının bilgisayar yapmasına yardım etti.
- Dan bought a new computer.
- Dan, yeni bir bilgisayar satın aldı.
- I should get a new computer.
- Yeni bir bilgisayar almalıyım.
- Tom sits at his computer eight hours a day.
- Tom günde sekiz saat bilgisayar başında oturuyor.
- Sami took a look at the computer.
- Sami bilgisayara göz attı.
- He doesn't have a computer.
- Onun bir bilgisayarı yok.
- She has two brothers, who work in the computer industry.
- Bilgisayar sanayinde çalışan iki erkek kardeşi var.
- All Tom needs is a computer.
- Tom'un tek istediği bir bilgisayar.
- Tom's computer crashes continuously.
- Tom'un bilgisayarı sürekli çöküyor.
- It is becoming important for us to know how to use a computer.
- Bilgisayar kullanmayı bilmek bizim için önemli hale geliyor.
- Reboot the computer.
- Bilgisayarı yeniden başlatın.
- I think my computer was a tad more expensive than yours.
- Sanırım benim bilgisayar seninkinden biraz daha pahalıydı.
- That computer has a quad-core processor.
- Bu bilgisayarın dört çekirdekli işlemcisi var.
- The computer is broken.
- Bilgisayar bozuk.
- Tom is on the computer.
- Tom bilgisayarda.
- She switched off the computer.
- Bilgisayarı kapattı.
- What is the password to your computer?
- Bilgisayarınızın şifresi nedir?
- I have a computer.
- Bir bilgisayarım var.
- It seems that something is wrong with the computer.
- Bilgisayarda bir sorun var gibi görünüyor.
- He ordered a computer.
- Bir bilgisayar sipariş etti.
- I think she would be happy to receive a new computer.
- Sanırım yeni bir bilgisayar almaktan mutlu olacaktır.
- The modem was integrated into the computer.
- Modem bilgisayara entegre edildi.
- I don't need a computer.
- Bir bilgisayara ihtiyacım yok.
- How does a computer work?
- Bir bilgisayar nasıl çalışır?
- Tom stole Mary's computer.
- Tom Mary'nin bilgisayarını çaldı.
- I got my first computer when I was thirteen.
- İlk bilgisayarıma on üç yaşımda sahip olmuştum.
- I'm now using a three-year old computer.
- Şu anda üç yıllık bir bilgisayar kullanıyorum.
- I've got Tom's address somewhere on my computer.
- Bilgisayarımda bir yerlerde Tom'un adresi var.
- Who did you give your old computer to?
- Eski bilgisayarını kime verdin?
- What do you spend most of your time on the computer doing?
- Vaktinin çoğunu bilgisayarda ne yaparak geçiriyorsun?
- Do you still want me to give Tom your old computer?
- Hâlâ eski bilgisayarını Tom'a vermemi istiyor musun?
- Tom has been spending too much time on the computer.
- Tom bilgisayar başında aşırı fazla zaman geçirmekte.
- Sami went straight to his computer to chat.
- Sami sohbet etmek için doğruca bilgisayarına gitti.
- Tom plugged in his computer.
- Tom bilgisayarını prize taktı.
- This computer saves a great deal of time.
- Bu bilgisayar bir sürü zaman kazandırır.
- Reboot the computer — it sometimes helps.
- Bilgisayarı yeniden başlatın. Bazen işe yarıyor.
- I got my first computer from my father.
- İlk bilgisayarımı babamdan almıştım.
- Did you hear your computer beep?
- Bilgisayarının bip sesini duydun mu?
- A computer is an absolute necessity now.
- Bir bilgisayar şu anda mutlak bir ihtiyaçtır.
- He's going to build his own computer.
- Kendi bilgisayarını yapacak.
- Bring your computer.
- Bilgisayarınızı getirin.
- If I had money, I'd buy this computer.
- Eğer param olsaydı, bu bilgisayarı satın alırdım.
- Something is wrong with my computer.
- Bilgisayarımda bir problem var.
- If I had the money, I'd buy this computer.
- Param olsaydı, bu bilgisayarı alırdım.
- Tom has bought a new computer.
- Tom yeni bir bilgisayar aldı.
- I installed some new software yesterday on my computer.
- Dün bilgisayarıma yeni bir yazılım yükledim.
- I want a new computer for my birthday.
- Doğum günüm için yeni bir bilgisayar istiyorum.
- I played with a computer.
- Bilgisayarla oynadım.
- I switched on my computer.
- Bilgisayarı açtım.
- This computer is really slow.
- Bu bilgisayar gerçekten yavaş.
- Can I use your computer?
- Bilgisayarını kullanabilir miyim?
- Tom's computer is so old that it still runs Windows 98.
- Tom'un bilgisayarı o kadar eski ki hala Windows 98 çalıştırıyor.
- I'm in the market for a new computer.
- Yeni bir bilgisayar almak istiyorum.
- I'd like to buy this computer, but it costs a fortune!
- Bu bilgisayar satın almak istiyorum ama o bir servete mal olur!
- Tom knew how to repair the computer.
- Tom bilgisayarın nasıl tamir edileceğini biliyordu.
- I'm having a problem with my computer.
- Bilgisayarımla ilgili bir sorun yaşıyorum.
- The computer's color is red.
- Bilgisayarın rengi kırmızıdır.
- He ordered a computer online.
- İnternetten bilgisayar siparişi verdi.
- Many children learn to use a computer even before entering school.
- Birçok çocuk daha okula başlamadan bilgisayar kullanmayı öğreniyor.
- I'm using that computer.
- O bilgisayarı kullanıyorum.
- He built his own computer.
- Kendi bilgisayarını yaptı.
- Tom stole Mary's computer.
- Tom, Mary'nin bilgisayarını çaldı.
- I plan to give my son a computer at the end of the month.
- Ay sonunda oğluma bir bilgisayar vermeyi planlıyorum.
- He's a computer nerd.
- O bir bilgisayar ineği.
- The computer doesn't work.
- Bilgisayar çalışmıyor.
- Tom fixed my computer.
- Tom benim bilgisayarımı onardı.
- I am connecting this computer to the Internet.
- Bu bilgisayarı internete bağlıyorum.
- He often sits in front of his computer all day.
- Sık sık bütün gün bilgisayar başında oturur.
- Tom can use my computer if he wants.
- Eğer isterse Tom bilgisayarımı kullanabilir.
- You're not the only one who uses this computer.
- Bu bilgisayarı kullanan tek kişi sen değilsin.
- Do you have a computer?
- Bilgisayarın var mı?
- I've been told that sitting for hours working on my computer is bad for my back.
- Saatlerce bilgisayar başında oturmanın sırtıma iyi gelmediği söylendi.
- If I had money, I'd buy this computer.
- Param olsaydı, bu bilgisayarı satın alırdım.
- He says he's having trouble with his computer.
- Bilgisayarıyla ilgili sorun yaşadığını söylüyor.
- This website can damage your computer.
- Bu web sitesi bilgisayarınıza zarar verebilir.
- Tom is going to buy a new computer.
- Tom yeni bir bilgisayar satın alacak.
- I'm bored, home alone, without cartoons or a computer.
- Sıkıldım, evde yalnızım, çizgi filmim ya da bilgisayarım yok.
- This computer saves us a lot of work.
- Bu bilgisayar bize bir sürü iş kazandırır.
- Does Tom have a computer?
- Tom'un bir bilgisayarı var mı?
- He can live without his computer for a day.
- Bir günlüğüne bilgisayarsız yaşayabilir.
- Tom turned off his computer.
- Tom bilgisayarını kapattı.
- I'm not sure what's wrong with Tom's computer.
- Tom'un bilgisayarında ne sorun olduğundan emin değilim.
- Is this computer connected to the Internet?
- Bu bilgisayar internete bağlı mı?
- Bring your computer.
- Bilgisayarını getir.
- Your mother is a computer.
- Annen bir bilgisayar.
- In order to use a computer, you must learn to type.
- Bilgisayar kullanmak için yazmayı öğrenmelisiniz.
- She alone is able to use the personal computer.
- Kişisel bilgisayarı sadece o kullanabiliyor.
- He has his own computer.
- Kendi bilgisayarı var.
- The computer system shuts down automatically at 8pm.
- Bilgisayar sistemi akşam 8'de otomatik olarak kapanıyor.
- I can teach you how to repair a computer.
- Sana bir bilgisayarın nasıl tamir edileceğini öğretebilirim.
- A computer is to the brain like a bike is to the legs.
- Bilgisayar beyin için, bisiklet bacaklar için neyse odur.
- Are you seriously thinking about giving Tom your computer?
- Tom'a bilgisayarınızı vermeyi cidden düşünüyor musunuz?
- He made a complete financial record on his computer, basing his calculations on countless receipts and bank records.
- O, sayısız makbuz ve banka kayıtlarıyla ilgili yaptığı hesaplamalara dayandırarak, bilgisayarında tam bir mali kayıt yaptı.
- Typing capital letters on a computer is somewhat tedious.
- Bilgisayarda büyük harfleri yazmak biraz sıkıcı.
- I switched on my computer.
- Bilgisayarımı açtım.
- Tom spends a lot of time sitting in front of a computer.
- Tom bilgisayar başında çok zaman geçiriyor.
- I have to get a new computer.
- Yeni bir bilgisayar almak zorundayım.
- Tom spends a lot of time in front of a computer.
- Tom bilgisayarın önünde çok zaman harcıyor.
- You should travel while you're young instead of spending time in front of the computer.
- Gençken bilgisayarın önünde zaman harcamak yerine seyahat etmelisin.
- If I had the money, I'd buy this computer.
- Param olsa bu bilgisayarı alırım.
- Tom wants a computer small enough to easily carry.
- Tom kolayca taşıyabileceği kadar küçük bir bilgisayar istiyor.
- It is now safe to turn off your computer and read a book.
- Bilgisayarınızı kapatıp kitap okumak artık güvenli.
- If I had money, I would buy the computer.
- Eğer param olsaydı, bilgisayarı satın alırdım.
- He is going to build his own computer.
- Kendine bilgisayar toplayacak.
- I'm wondering when to buy a computer.
- Ne zaman bir bilgisayar satın alacağımı merak ediyorum.
- Yes, the computer is faulty.
- Evet, bilgisayar arızalıdır.
- I switched the computer on.
- Bilgisayarı açtım.
- Sami took a look at the computer.
- Sami bilgisayara bir göz attı.
- Tom decided to use Mary's computer even though she had told him not to.
- Tom, Mary'nin kullanmamasını söylemesine rağmen onun bilgisayarını kullanmaya karar verdi.
- Tom let me use his computer.
- Tom onun bilgisayarını kullanmama izin verdi.
- I can teach you how to repair a computer.
- Sana bir bilgisayarı nasıl tamir edeceğini öğretebilirim.
- Have you tried restarting your computer?
- Bilgisayarını yeniden başlatmayı denedin mi?
- We're playing with the computer.
- Bilgisayarla oynuyoruz.
- Did you try restarting the computer?
- Bilgisayarı yeniden başlatmayı denedin mi?
- I have to get my computer repaired.
- Bilgisayarımı tamir ettirmeliyim.
- Tom can't decide whether to buy a new computer now or wait for a couple of more months.
- Tom yeni bir bilgisayarı şimdi mi alacağına yoksa birkaç ay daha mı bekleyeceğine karar veremiyor.
- Copy this program on your computer.
- Bu programı bilgisayarınıza kopyalayın.
- The data has been fed into the computer.
- Bilgi bilgisayara yüklendi.
- I played with a computer.
- Ben bir bilgisayarla oynadım.
- Tom came here to use my computer.
- Tom buraya bilgisayarımı kullanmaya geldi.
- I got my first computer when I was thirteen.
- İlk bilgisayarımı on üç yaşındayken aldım.
- Julian keeps on forgetting to switch off the computer.
- Julian bilgisayarı kapatmayı unutmaya devam ediyor.
- The power cuts damaged the computer.
- Elektrik kesintisi bilgisayara zarar verdi.
- Which operating system is used on your computer?
- Bilgisayarınızda hangi işletim sistemi kullanılıyor?
- Tom heard that Mary had bought a new computer.
- Tom Mary'nin yeni bir bilgisayar aldığını duydu.
- This computer has a Pentium microprocessor.
- Bu bilgisayarın bir Pentium mikroişlemcisi var.
- I'm playing with a computer.
- Bilgisayarla oynuyorum.
- This computer is yours, isn't it?
- Bu bilgisayar seninki, değil mi?
- What kinds of things do you have on the computer?
- Bilgisayarda ne tür şeyler var?
- I'd like to buy this computer.
- Bu bilgisayarı almak istiyorum.
- I'm giving my computer away.
- Bilgisayarımı veriyorum.
- What have you done to my computer?
- Bilgisayarıma ne yaptın?
- Dan found the password to Linda's computer.
- Dan, Linda'nın bilgisayarının şifresini buldu.
- You need to reboot your computer.
- Bilgisayarını yeniden başlatman gerekiyor.
- Tom plans to buy a computer.
- Tom bir bilgisayar almayı planlıyor.
- It is now safe to turn off your computer and read a book.
- Bilgisayarınızı kapatmanız ve bir kitap okumanız şimdi güvenlidir.
- Tom's computer is broken.
- Tom'un bilgisayarı bozuk.
- This computer has a Pentium microprocessor.
- Bu bilgisayarda Pentium mikroişlemci var.
- That computer should be thrown out.
- O bilgisayar atılmalı.
- I am a Trojan horse, so I have infected your Mac computer.
- Ben bir Truva atıyım, bu yüzden Mac bilgisayarınıza bulaştım.
- Do you know how to use a personal computer?
- Kişisel bir bilgisayarı nasıl kullanacağınızı biliyor musunuz?
- Right now I am typing using electronic keyboard which plugged into a computer.
- Şu anda bilgisayara takılı bir elektronik klavye kullanarak yazıyorum.
- Tom sits at his computer all day.
- Tom bütün gün bilgisayarının başında oturur.
- I have installed Microsoft Office on my personal computer, so please use its file format when you send me the attachment.
- Ben, kişisel bilgisayarıma Microsoft Office yükledim, bu yüzden bana eklenti gönderdiğinde lütfen onun dosya formatını kullan.
- She fixed a computer.
- Bir bilgisayarı tamir etti.
- How did you pay for this computer?
- Bu bilgisayar için nasıl ödeme yaptın?
- Tom pretended to be working on his computer, but in fact he was eavesdropping on the conversation.
- Tom bilgisayarında çalışıyormuş gibi yapıyordu ama aslında konuşmaları gizlice dinliyordu.
- The fan in my computer is very loud.
- Bilgisayarımdaki fan çok gürültülü.
- That computer might not work.
- O bilgisayar çalışmayabilir.
- Tom's computer crashes constantly.
- Tom'un bilgisayarı sürekli çöküyor.
- I'm used to this computer.
- Bu bilgisayara alıştım.
- I've never used this kind of computer before.
- Bu tür bir bilgisayarı daha önce hiç kullanmadım.
- This computer is powerful, efficient, and easy to use.
- Bu bilgisayar güçlü, verimli ve kullanımı kolay.
- I know a lot about this computer.
- Bu bilgisayar hakkında çok şey biliyorum.
- I don't own a computer.
- Benim bilgisayarım yok.
- She is buying the computer.
- Bilgisayarı o alıyor.
- Tom thinks that his computer is possessed by an evil spirit.
- Tom bilgisayarının kötü bir ruh tarafından ele geçirildiğini düşünüyor.
- We're playing with the computer.
- Biz bilgisayar ile oynuyoruz.
- He needed his own computer.
- Kendi bilgisayarına ihtiyacı vardı.
- Thomas asked his parents to buy him a faster computer.
- Thomas ailesinden ona daha hızlı bir bilgisayar almalarını istedi.
- Tom will buy a new computer.
- Tom yeni bir bilgisayar satın alacak.
- He buys a computer.
- O bir bilgisayar alıyor.
- If I had money, I'd buy a computer.
- Eğer param olsa, bir bilgisayar satın alırım.
- A computer is a complex machine.
- Bilgisayar, karmaşık bir makinedir.
- Do you also know how to use a computer?
- Sen de bir bilgisayarı nasıl kullanacağını biliyor musun?
- The fan in my computer is very loud.
- Bilgisayarımın fanı çok gürültülüdür.
- What happened to your computer?
- Bilgisayarına ne oldu?
- Tom knew how to repair the computer.
- Tom bilgisayarı nasıl tamir edeceğini biliyordu.
- A computer is a complex machine.
- Bir bilgisayar, karmaşık bir makinedir.
- He looked at my computer.
- Bilgisayarıma göz attı.
- I am using a new computer.
- Yeni bir bilgisayar kullanıyorum.
- Tom is watching a movie on his computer.
- Tom bilgisayarında bir film izliyor.
- Why is this computer so slow?
- Bu bilgisayar neden bu kadar yavaş?
- The development of the personal computer has revolutionised the way people work, the way they live, and the way they interact with each other.
- Kişisel bilgisayarın gelişmesi insanların çalışma tarzında, yaşama tarzında ve birbirleriyle etkileşime girme tarzında devrim yapmıştır.
- I bought a new computer last month.
- Geçen ay yeni bir bilgisayar aldım.
- I need to buy a new computer.
- Yeni bir bilgisayar satın almam gerek.
- The computer repair took all day.
- Bilgisayar tamiri tüm gün sürdü.
- I think it's time for me to buy my daughter a decent computer.
- Sanırım kızıma iyi bir bilgisayar almamın zamanı geldi.
- I used a computer in order to save time.
- Zamandan kazanmak için bir bilgisayar kullandım.
- Can I use your computer to check my e-mail?
- Benim e-postamı kontrol etmek için bilgisayarınızı kullanabilir miyim?
- Reboot the computer.
- Bilgisayarı yeniden başlat.
- The computer is a relatively recent invention.
- Bilgisayar nispeten yeni bir buluştur.
- Can you use a computer?
- Bilgisayar kullanabilir misin?
- The computer is often compared to the human brain.
- Bilgisayar genellikle insan beyniyle karşılaştırılır.
- Being able to use a computer is advantageous.
- Bilgisayar kullanabiliyor olmak avantajlı.
- Restart the computer — it sometimes helps.
- Bilgisayarı yeniden başlat, bazen faydası oluyor.
- Tom talked Mary into buying a new computer.
- Tom, Mary ile yeni bir bilgisayar alması için konuştu.
- Don't let him touch the computer.
- Bilgisayara dokunmasına izin verme.
- The computer stopped working after an automatic system update.
- Bilgisayar otomatik sistem güncellemeden sonra çalışmayı durdurdu.
- Tom doesn't use a computer every day.
- Tom her gün bilgisayar kullanmaz.
- I want a new computer.
- Ben yeni bir bilgisayar istiyorum.
- Do you know how to use a computer?
- Bir bilgisayarı nasıl kullanacağını biliyor musun?
- This computer often goes out of order.
- Bu bilgisayar sık sık bozulur.
- He stole my computer.
- Bilgisayarımı çaldı.
- This computer is the most expensive.
- Bu bilgisayar en pahalısı.
- He has a good job in the computer industry.
- Bilgisayar endüstrisinde iyi bir işi var.
- Tom bought a new swivel chair to go with his new computer desk.
- Tom yeni bilgisayar masasına uyan yeni bir döner sandalye satın aldı.
- Tom decided to use Mary's computer even though she had told him not to.
- Ona kullanmamasını söylemesine rağmen, Tom Mary'nin bilgisayarını kullanmaya karar verdi.
- You spend too much time on your computer.
- Bilgisayar başında çok fazla zaman geçiriyorsun.
- The computer is rebooting.
- Bilgisayar yeniden başlatılıyor.
- I can't do my job without a computer.
- İşimi bilgisayarsız yapamam.
- He is a computer expert.
- O bir bilgisayar uzmanı.
- Tom spends too much time on the computer.
- Tom bilgisayarda çok fazla zaman geçiriyor.
- Tom turned on his computer.
- Tom bilgisayarını açtı.
- He doesn't have a computer.
- Onun bilgisayarı yok.
- Do you own a computer?
- Bilgisayarınız var mı?
- This computer runs on batteries.
- Bu bilgisayar pille çalışır.
- Tom thanked Mary for letting him use her computer.
- Tom, bilgisayarını kullanmasına izin verdiği için Mary'ye teşekkür etti.
- He completely dismantled his own computer.
- Kendi bilgisayarını tamamen söktü.
- Do you know how to use a computer?
- Bilgisayar kullanmayı biliyor musun?
- Each student uses their own computer.
- Her öğrenci kendi bilgisayarını kullanır.
- Stay away from my computer.
- Bilgisayarımdan uzak durun.
- My first computer had only 128 kilobytes of memory!
- İlk bilgisayarımın sadece 128 kilobayt hafızası vardı!
- Tom wishes he could afford to buy the kind of computer Mary bought.
- Tom, Mary'nin aldığı türden bir bilgisayar alabilmeyi dilerdi.
- Do you really want me to give your computer to Tom?
- Gerçekten senin bilgisayarını Tom'a vermemi istiyor musun?
- I want a computer.
- Bir bilgisayar istiyorum.
- Tom is a computer engineer.
- Tom bir bilgisayar mühendisi.
- Maybe I will buy a brand-new computer.
- Belki de yepyeni bir bilgisayar satın alacağım.
- This is Tom's computer.
- Bu, Tom'un bilgisayarıdır.
- Tom's computer is not responding.
- Tom'un bilgisayarı yanıt vermiyor.
- Data can be transmitted from the main computer to yours, and vice versa.
- Veriler ana bilgisayardan sizinkine aktarılabilir veya tam tersi de olabilir.
- Sami installed spyware on Layla's computer.
- Sami, Layla'nın bilgisayarına casus yazılım yükledi.
- This computer works well now.
- Bu bilgisayar artık iyi çalışıyor.
- Tom sits in front of his computer eight hours a day.
- Tom günde sekiz saat bilgisayarının başında oturuyor.
- He looked at my computer.
- Bilgisayarıma baktı.
- Which computer should I get?
- Hangi bilgisayarı almam gerekiyor?
- Tom's computer died on him.
- Tom'un bilgisayarı bozuldu.
- I have to get my computer repaired.
- Bilgisayarımı tamir ettirmem gerekiyor.
- A computer is a modern device.
- Bilgisayar modern bir cihazdır.
- I spent the whole day in front of my computer.
- Bütün günü bilgisayar başında geçirdim.
- The computer stopped working.
- Bilgisayar çalışmayı durdurdu.
- I am studying computer science.
- Bilgisayar mühendisliği okuyorum.
- I don't need a computer.
- Bilgisayara ihtiyacım yok.
- Do you know where Tom bought his new computer?
- Tom'un yeni bilgisayarını nereden aldığını biliyor musunuz?
- A computer is often compared to a human brain.
- Bilgisayar genellikle insan beyniyle karşılaştırılır.
- How much did your computer cost?
- Bilgisayarınızın maliyeti ne kadar oldu?
- Could you verify that your computer is plugged in?
- Bilgisayarınızın fişe takılı olduğunu kontrol eder misiniz?
- He works at a computer store.
- Bir bilgisayar mağazasında çalışıyor.
- Don't touch the computer.
- Bilgisayara elini sürme.
- He decided to buy the computer.
- Bilgisayarı satın almaya karar verdi.
- Tom asked for my permission to use my computer.
- Tom bilgisayarımı kullanmak için iznimi istedi.
- Macintosh is a type of computer operating system.
- Macintosh bir bilgisayar işletim sistemi türüdür.
- This computer is so slow.
- Bu bilgisayar çok yavaş.
- Tom is a computer geek.
- Tom bir bilgisayar eblehi.
- How much is that computer?
- O bilgisayar ne kadar?
- I bought a new computer to keep up with the times.
- Zamana ayak uydurmak için yeni bir bilgisayar aldım.
- He got his computer back.
- Bilgisayarına tekrar kavuştu.
- He took the computer home.
- Bilgisayarı eve götürdü.
- I don't think Tom knows where Mary bought her computer.
- Mary'nin bilgisayarını nereden aldığını Tom'un bildiğini sanmıyorum.
- Why do I have to pay extra for protection for my computer?
- Neden bilgisayarımı korumak için fazladan para ödemek zorundayım?
- Destroy the computer.
- Bilgisayarı yok edin.
- I had to remove the panel in order to access the computer.
- Bilgisayara erişmek için paneli çıkarmam gerekti.
- A computer is a wonderful thing.
- Bilgisayar harika bir şey.
- He bought a computer.
- Bir bilgisayar aldı.
- Tom says he's having trouble with his computer.
- Tom bilgisayarı ile sorun yaşadığını söylüyor.
- Working from home via computer can be lonely.
- Evden bilgisayar aracılığıyla çalışmak yalnızlık yaratabilir.
- Billy's computer is new.
- Billy'nin bilgisayarı yenidir.
- This computer is powerful, efficient, and easy to use.
- Bu bilgisayar güçlü, verimli ve kullanımı kolaydır.
- Tom told me that I could use his computer.
- Tom bana bilgisayarını kullanabileceğimi söyledi.
- Right-click here to download the file to your computer.
- Dosyayı bilgisayarınıza indirmek için buraya sağ tıklayın.
- I own a computer.
- Bir bilgisayarım var.
- I first used a computer about 40 years ago.
- Ben ilk kez yaklaşık 40 yıl önce bilgisayar kullandım.
- Had I the money, I would immediately acquire this computer.
- Param olsaydı, hemen bu bilgisayarı alırdım.
- He can live without his computer for a day.
- Bilgisayarı olmadan bir gün yaşayabilir.
- He should get a new computer.
- O yeni bir bilgisayar almalı.
- The computer that I bought hasn't been delivered to me yet.
- Satın aldığım bilgisayar henüz bana teslim edilmedi.
- Sitting down all day and looking at a computer screen is bad for you.
- Bütün gün oturmak ve bilgisayar ekranına bakmak sizin için kötüdür.
- Is there a computer in your bedroom?
- Yatak odanda bir bilgisayar var mı?
- Was that Tom's computer?
- O Tom'un bilgisayarı mıydı?
- Tom plugged his music player into his computer.
- Tom müzik çalarını bilgisayarına taktı.
- Can you fix my computer?
- Bilgisayarımı onarabilir misin?
- Have you tried restarting your computer?
- Bilgisayarınızı yeniden başlatmayı denediniz mi?
- I'm playing with the computer.
- Bilgisayarla oynuyorum.
- Emily permitted me to use her computer.
- Emily bilgisayarını kullanmama izin verdi.
- Maybe it's time for you to get a new computer.
- Belki de yeni bir bilgisayar almanın zamanı gelmiştir.
- Tom asked Mary how to turn off the computer.
- Tom, Mary'ye bilgisayarı nasıl kapatacağını sordu.
- What's wrong with my computer?
- Bilgisayarımın nesi var?
- How will I write without a computer?
- Bilgisayar olmadan nasıl yazacağım?
- They bought a new computer yesterday.
- Dün yeni bir bilgisayar aldılar.
- Tom eats alone in front of his computer.
- Tom bilgisayarının başında tek başına yemek yer.
- Shouting at your computer will not help.
- Bilgisayarına bağırmanın bir faydası olmaz.
- I've had this computer for a long time.
- Bu bilgisayar epeydir bende.
- She programmed her computer.
- Bilgisayarını programladı.
- He wanted to get his computer fixed.
- Bilgisayarını tamir ettirmek istedi.
- Tom is still working at his computer.
- Tom hala bilgisayarında çalışıyor.
- We didn't have a computer when I was growing up.
- Ben küçükken bilgisayarımız yoktu.
- That's the computer he used to write the article.
- Makaleyi yazmak için kullandığı bilgisayar bu.
- How did you pay for this computer?
- Bu bilgisayarın parasını nasıl ödedin?
- That computer has a quad-core processor.
- Bu bilgisayarın dört çekirdekli bir işlemcisi var.
- This computer cost three thousand dollars.
- Bu bilgisayar üç bin dolara mal oldu.
- Tom messed up my computer while I wasn't in the room.
- Ben odada değilken Tom bilgisayarımı kurcalayıp bozmuş.
- My father gave me a computer as a gift.
- Babam bana bir bilgisayar hediye etti.
- Tom bought a computer.
- Tom bir bilgisayar satın aldı.
- Tom accused Mary of stealing his computer.
- Tom, Mary'yi bilgisayarını çalmakla suçladı.
- The teacher showed us how to use a computer.
- Öğretmen bilgisayarın nasıl kullanılacağını bize gösterdi.
- I want a computer.
- Ben bir bilgisayar istiyorum.
- What make of computer do you use?
- Hangi marka bilgisayar kullanıyorsunuz?
- I can't afford to buy another computer.
- Başka bir bilgisayar almaya gücüm yetmez.
- Tom is still working on his computer.
- Tom hala bilgisayarında çalışıyor.
- I've never had a problem with my computer.
- Bilgisayarımla hiç sorun yaşamamıştım.
- Tom spends a lot of time in front of a computer.
- Tom bilgisayar başında çok zaman geçiriyor.
- The data has been fed into the computer.
- Veriler bilgisayara yüklendi.
- I sit in front of a computer screen all day, so I get pretty heavily bombarded by electro-magnetic waves.
- Bütün gün bir bilgisayar ekranının önünde oturuyorum, bu yüzden elektromanyetik dalgalar tarafından oldukça yoğun bir şekilde bombardımana uğruyorum.
- The programmer is fixing a technical problem with the computer server.
- Programcı, bilgisayar sunucusu ile ilgili teknik bir problemi düzeltiyor.
- Tom doesn't even own a computer.
- Tom'un bir bilgisayarı bile yok.
- Tom's computer is much newer than mine.
- Tom'un bilgisayarı benimkinden çok daha yeni.
- He bought his first computer in 1994.
- İlk bilgisayarını 1994'te satın aldı.
- I use a computer every day.
- Her gün bir bilgisayar kullanıyorum.
- Tom turned off the computer.
- Tom bilgisayarı kapattı.
- I played with the computer.
- Ben bilgisayarla oynadım.
- Tom suspected Mary was the one who had spilled coffee on his computer.
- Tom bilgisayarına kahve döken kişinin Mary olduğundan şüphelenmektedir.
- Don't let Tom touch my computer.
- Tom'un bilgisayarıma dokunmasına izin verme.
- Can you lend me your computer?
- Bana bilgisayarını ödünç verir misin?
- A computer can save time.
- Bir bilgisayar zaman kazandırabilir.
- Typing capital letters on a computer is somewhat tedious.
- Bilgisayarda büyük harflerle yazmak biraz sıkıcıdır.
- I don't have a computer at home.
- Benim evde bir bilgisayarım yok.
- I'm playing with the computer.
- Ben bilgisayar ile oynuyorum.
- If you abuse your computer, it won't work well.
- Eğer bilgisayarınızı kötüye kullanırsanız, iyi çalışmaz.
- I've never used this kind of computer before.
- Daha önce hiç böyle bir bilgisayar kullanmamıştım.
- Mary asked Tom to turn off the computer and prepare dinner.
- Mary Tom'dan bilgisayarı kapatmasını ve akşam yemeği hazırlamasını istedi.
- My brother checked his email on my computer.
- Kardeşim bilgisayarımdan e-postalarını kontrol etti.
- Tom thinks that his computer is possessed by an evil spirit.
- Tom, bilgisayarının kötü bir ruh tarafından ele geçirildiğini düşünüyor.
- He knows how to break a computer but he doesn't know how to fix it.
- O, bir bilgisayarı nasıl bozacağını bilir fakat nasıl tamir edeceğini bilmez.
- My parents gave me a new computer for my birthday.
- Ailem bana doğum günüm için yeni bir bilgisayar verdi.
- Tom asked Mary how to turn off the computer.
- Tom Mary'ye bilgisayarı nasıl kapatacağını sordu.
- I worked a bit at my computer.
- Bilgisayarımda biraz çalıştım.
- Tom set his glasses down on the desk next to his computer.
- Tom gözlüğünü masaya bilgisayarının yanına koydu.
- I've had no problems with this computer.
- Bu bilgisayarla ilgili hiç problemim olmadı.
- If there was a computer that didn't tire out my eyes, I'd definitely want to buy it.
- Gözlerimi çok yormayan bir bilgisayar olsa onu kesinlikle almak isterim.
- I had to remove the panel in order to access the computer.
- Bilgisayara ulaşabilmek için paneli kaldırmak zorunda kaldım.
- Something is slowing down my computer.
- Bir şey bilgisayarımı yavaşlatıyor.
- My nephew works as a computer engineer.
- Yeğenim bilgisayar mühendisi olarak çalışıyor.
- Tom knew how to repair the computer.
- Tom bilgisayarın nasıl onarılacağını biliyordu.
- Please let me know immediately if you would like to use this computer.
- Bu bilgisayarı kullanmak isterseniz, lütfen hemen bana bildirin.
- I switched off my computer.
- Bilgisayarımı kapattım.
- I think I have a virus on my computer.
- Sanırım bilgisayarımda virüs var.
- I bought a computer of the best quality.
- En iyi kalitede bir bilgisayar satın aldım.
- What do you spend most of your time on the computer doing?
- Zamanınızın çoğunu bilgisayar başında ne yaparak geçiriyorsunuz?
- Tom can't get his computer to work.
- Tom bilgisayarını çalıştıramıyor.
- My computer has got to be useful for something.
- Bilgisayarımın bir işe yaraması gerek.
- Tom was sitting at his computer.
- Tom bilgisayarının başında oturuyordu.
- Don't use computer translation.
- Bilgisayar çevirisi kullanma.
- This computer has a Pentium processor.
- Bu bilgisayarda Pentium işlemci var.
- He often sits in front of his computer all day.
- Çoğu zaman tüm gün bilgisayarının başında oturur.
- I'm using a computer.
- Ben bilgisayar kullanıyorum.
- Why is the computer so slow?
- Bilgisayar neden bu kadar yavaş?
- What is the password to your computer?
- Bilgisayarının parolası nedir?
- Don't let him touch the computer.
- Onun bilgisayara dokunmasına izin vermeyin.
- I used a computer in order to save time.
- Zamandan tasarruf etmek için bilgisayar kullandım.
- Tom doesn't know how the computer works.
- Tom bilgisayarın nasıl çalıştığını bilmez.
- I am using a new computer.
- Ben yeni bir bilgisayar kullanıyorum.
- That computer class was a waste of time.
- Bilgisayar dersi tam bir zaman kaybıydı.
- Have you ever assembled a computer by yourself?
- Hiç kendi başınıza bir bilgisayar topladınız mı?
- What kind of computer does he use?
- Ne tür bir bilgisayar kullanıyor?
- In order to use a computer, you must learn to type.
- Bilgisayar kullanmak için yazmayı öğrenmelisin.
- Tom has been sitting in front of his computer for 8 hours today.
- Tom bugün 8 saattir bilgisayar başında oturuyor.
- That is my mom's computer.
- O annemin bilgisayarı.
- I'm wondering when to buy a computer.
- Ne zaman bir bilgisayar alacağımı merak ediyorum.
- I'm using a computer.
- Ben bir bilgisayar kullanıyorum.
- The computer's color is red.
- Bilgisayarın rengi kırmızı.
- The computer's not working.
- Bilgisayar çalışmıyor.
- She has bought a new computer.
- Yeni bir bilgisayar aldı.
- Sami went straight to his computer to chat.
- Sami sohbet etmek için doğrudan bilgisayarına gitti.
- He really needed a computer.
- Onun gerçekten bir bilgisayara ihtiyacı vardı.
- Tom is using Mary's computer.
- Tom Mary'nin bilgisayarını kullanıyor.
- The computer is going to turn off in a few seconds.
- Bilgisayar birkaç saniye içinde kapanacak.
- There was damage to the computer.
- Bilgisayarda hasar var.
- The new computer is ten times as fast as the old one.
- Yeni bilgisayar eskisinden on kat daha hızlı.
- Could you verify that your computer is plugged in?
- Bilgisayarınızın prize takılı olduğunu doğrular mısınız?
- I heard that he bought a new computer.
- Onun yeni bir bilgisayar aldığını duydum.
- Tom took his computer in to be repaired.
- Tom bilgisayarını tamire götürdü.
- Computer parts are very expensive in Japan.
- Bilgisayar parçaları Japonya'da çok pahalı.
- What is a computer?
- Bilgisayar nedir?
- You need to reboot your computer.
- Bilgisayarını yeniden başlatmalısın.
- They invented a next-generation computer.
- Onlar yeni nesil bir bilgisayar icat ettiler.
- He went to the computer shop.
- Bilgisayar dükkanına gitti.
- Who was the last person to log on to the computer?
- Bilgisayara en son kim giriş yaptı?
- Only she can use this computer.
- Bu bilgisayarı sadece o kullanabilir.
- Sami hacked Layla's computer.
- Sami, Layla'nın bilgisayarını hackledi.
- If I had the money, I would immediately purchase this computer.
- Param olsaydı, hemen bu bilgisayarı satın alırdım.
- I told Tom to buy a new computer.
- Tom'a yeni bir bilgisayar satın almasını söyledim.
- I played with the computer.
- Bilgisayarla oynadım.
- I am saving money in order to buy a new personal computer.
- Yeni bir kişisel bilgisayar almak için para biriktiriyorum.
- Tom spends too much time on his computer.
- Tom bilgisayarında çok fazla zaman harcıyor.
- I use a computer every day.
- Her gün bilgisayar kullanıyorum.
- I'd like to buy this computer.
- Bu bilgisayarı satın almak istiyorum.
- The computer is often compared to the human brain.
- Bilgisayar sık sık insan beyni ile karşılaştırılır.
- The computer is in the library.
- Bilgisayar kütüphanededir.
- Did you enter your PIN into your computer?
- PIN kodunuzu bilgisayarınıza girdiniz mi?
- It's a lot less likely for a Macintosh computer to have a virus than a computer running Windows.
- Bir Macintosh bilgisayarın virüs kapma olasılığı Windows çalıştıran bir bilgisayardan çok daha düşüktür.
- He stole my computer.
- O benim bilgisayarımı çaldı.
- Did you enter your PIN into your computer?
- Bilgisayarınıza PIN kodunuzu girdiniz mi?
- Tom bought a computer at thirty percent off the list price.
- Tom, liste fiyatından yüzde otuz daha ucuza bir bilgisayar aldı.
- Boys spend more time than girls on the computer and the Internet.
- Erkekler bilgisayar ve internette kızlardan daha fazla zaman geçiriyor.
- Tom told me I should buy a new computer.
- Tom yeni bir bilgisayar almamı söyledi.
- Don't leave any computer in the meeting room.
- Toplantı odasında bilgisayar bırakmayın.
- We should get rid of that computer.
- O bilgisayardan kurtulmalıyız.
- My parents gave me a new computer for my birthday.
- Ailem doğum günümde bana yeni bir bilgisayar hediye etti.
- Tom has his own computer.
- Tom'un kendi bilgisayarı var.
- I'm not sure what's wrong with Tom's computer.
- Tom'un bilgisayarının nesi olduğundan emin değilim.
- The teacher showed us how to use a computer.
- Öğretmen bize bilgisayarı nasıl kullanacağımızı gösterdi.
- He is going to build his own computer.
- Kendi bilgisayarını yapacak.
- Let Tom buy a new computer if he wants to.
- Eğer isterse Tom'un yeni bir bilgisayar almasına izin ver.
- Whose computer is this?
- Bu kimin bilgisayarı?
- He tried to use my computer without my finding out about it.
- Benim haberim olmadan bilgisayarımı kullanmaya çalıştı.
- He got his computer back.
- Bilgisayarını geri aldı.
- I got my first computer from my father.
- İlk bilgisayarımı babamdan aldım.
- That is my mom's computer.
- Bu annemin bilgisayarı.
- Back away from the computer.
- Bilgisayardan uzak dur.
- Tom doesn't use a computer every day.
- Tom her gün bilgisayar kullanmıyor.
- The computer is broken.
- Bilgisayar bozuldu.
- The scientists used an IBM mainframe computer to make their calculations.
- Bilim adamları hesaplamalarını yapmak için bir IBM ana çerçeve bilgisayarı kullandı.
- She buys a computer.
- O bir bilgisayar alıyor.
- Can I use your computer for a second?
- Bir saniyeliğine bilgisayarını kullanabilir miyim?
- It's a computer.
- Bu bir bilgisayar.
- The computer has stopped working.
- Bilgisayar çalışmayı durdurdu.
- How much time do you spend on a computer?
- Bilgisayarda ne kadar zaman geçiriyorsun?
- He has been stuck without a functional computer for four days.
- Dört gündür çalışır durumda bir bilgisayarı yok.
- Tom advised Mary to buy a new computer.
- Tom, Mary'ye yeni bir bilgisayar almasını tavsiye etti.
- The computer recognises two hundred different types of errors.
- Bilgisayar iki yüz farklı hata türünü tanıyor.
- I make sure to keep my computer secure.
- Bilgisayarımı güvende tuttuğumdan emin olurum.
- It is becoming important for us to know how to use a computer.
- Bir bilgisayarın nasıl kullanılacağını bilmemiz bizim için önemli hale geliyor.
- Tom set his glasses down on the desk next to his computer.
- Tom gözlüklerini bilgisayarının yanındaki masanın üzerine koydu.
- I call the computer Tim.
- Bilgisayara Tim diyorum.
- We should get rid of that computer.
- O bilgisayardan kurtulmamız gerekir.
- I wish I had brought my computer.
- Keşke bilgisayarımı getirseydim.
- I bought this computer one year ago and it's already a dinosaur.
- Bu bilgisayarı bir yıl önce almıştım ve şimdiden bir dinozor haline geldi.
- What's this computer doing here?
- Bu bilgisayarın burada ne işi var?
- Tom's computer made a strange noise and then went dead.
- Tom'un bilgisayarı garip bir ses çıkardı ve sonra kapandı.
- It seems that the computer was infected by a virus.
- Görünüşe göre bilgisayara bir virüs bulaşmış.
- This chair is suitable for the computer.
- Bu koltuk bilgisayar için uygundur.
- Do you still want me to give Tom your old computer?
- Hala Tom'a eski bilgisayarını vermemi istiyor musun?
- We should get a new computer.
- Yeni bir bilgisayar almalıyız.
- Please update the computer.
- Lütfen bilgisayarı güncelleyin.
- Let Tom buy a new computer if he wants to.
- Tom istiyorsa bırak yeni bir bilgisayar alsın.
- I first used a computer about 40 years ago.
- İlk kez 40 yıl önce bilgisayar kullandım.
- A computer is a wonderful thing.
- Bilgisayar harika bir şeydir.
- Tom seems to think this is a good computer.
- Tom bunun iyi bir bilgisayar olduğunu düşünüyor gibi görünüyor.
- For how many hours can you sit in front of the computer?
- Kaç saat boyunca bilgisayar başında oturabilirsin?
- Tom is planning to buy a computer.
- Tom bir bilgisayar almayı planlıyor.
- That computer doesn't work anymore.
- O bilgisayar artık çalışmıyor.
- Tom stays inside all day staring at the computer.
- Tom bütün gün içeride bilgisayarın başında oturuyor.
- Does she have a new computer?
- Yeni bir bilgisayarı var mı?
- Is there a computer in your bedroom?
- Yatak odanızda bir bilgisayar var mı?
- He is buying the computer.
- O, bilgisayarı satın alıyor.
- This computer has a floppy disk drive.
- Bu bilgisayarın disket sürücüsü var.
- Does she have a new computer?
- Onun yeni bir bilgisayarı var mı?
- The computer is a relatively recent invention.
- Bilgisayar nispeten yeni bir buluş.
- This computer is slow.
- Bu bilgisayar çok yavaş.
- Tom switched off his computer.
- Tom bilgisayarını kapattı.
- Tom spends too much time on his computer.
- Tom bilgisayar başında çok fazla zaman geçiriyor.
- Tom is still working at his computer.
- Tom hâlâ bilgisayarında çalışıyor.
- Do you mind if I use your computer?
- Bilgisayarınızı kullanmamın bir sakıncası var mı?
- Maybe I will buy a brand-new computer.
- Belki yepyeni bir bilgisayar alırım.
- You turned off the computer.
- Bilgisayarı kapatmışsın.
- I don't have the slightest idea how my computer works.
- Bilgisayarımın nasıl çalıştığı hakkında en ufak bir fikrim yok.
- Was that Tom's computer?
- Bu Tom'un bilgisayarı mıydı?
- The computer is a recent invention.
- Bilgisayar yeni bir buluştur.
- I played an interesting game of chess against the computer last week.
- Geçen hafta bilgisayara karşı ilginç bir satranç oyunu oynadım.
- A computer's electronics are very complex.
- Bir bilgisayarın elektroniği çok karmaşıktır.
- Tom doesn't understand how a computer works.
- Tom bir bilgisayarın nasıl çalıştığını anlamıyor.
- I don't have the slightest idea how my computer works.
- Bilgisayarımın nasıl çalıştığına dair en ufak bir fikrim yok.
- Because the personal computer here cannot change the system, nothing can be done.
- Buradaki kişisel bilgisayar sistemi değiştiremediği için hiçbir şey yapılamıyor.
- He bought his first computer in 1994.
- İlk bilgisayarını 1994'te aldı.
- This is a computer.
- Bu bir bilgisayar.
- The computer that Tom's father gave him when he was thirteen is still working.
- Tom on üç yaşındayken babasının ona verdiği bilgisayar hâlâ çalışıyor.
- I need a new computer.
- Yeni bir bilgisayara ihtiyacım var.
- I thought I told you to stay away from my computer.
- Bilgisayarımdan uzak durmanı söylediğimi sanıyorudum.
- Your money is like a ghost, living in a centralized computer.
- Paranız merkezi bir bilgisayarda yaşayan bir hayalet gibi.
- Tom won't tell me how much he paid for his new computer.
- Tom bana yeni bilgisayarı için ne kadar ödediğini söylemeyecek.
- Tom told me he needed to buy a new computer.
- Tom bana yeni bir bilgisayar alması gerektiğini söyledi.
- There was damage to the computer.
- Bilgisayarda hasar vardı.
- I don't have a computer.
- Benim bilgisayarım yok.
- It's not a computer problem.
- Bu bir bilgisayar sorunu değil.
- I need to buy a new computer.
- Yeni bir bilgisayar almam lazım.
- Tom's computer is broken.
- Tom'un bilgisayarı bozuldu.
- I'm not able to fix the computer.
- Bilgisayarı onaramam.
- I found out why my computer keeps crashing.
- Bilgisayarımın neden sürekli çöktüğünü buldum.
- I use the computer.
- Bilgisayarı ben kullanıyorum.
- Your computer is completely unprotected.
- Senin bilgisayarın tamamen korumasız.
- A computer is an absolute necessity now.
- Bilgisayar artık mutlak bir gereklilik.
- Who was the last person to log on to the computer?
- Bilgisayarda oturum açan son kişi kimdi?
- He wanted to get his own computer.
- Kendi bilgisayarını almak istedi.
- I need you to unlock my computer.
- Bilgisayarımın kilidini açmana ihtiyacım var.
- If a brain can do it, a computer can do it.
- Eğer bir beyin bunu yapabiliyorsa, bir bilgisayar da yapabilir.
- You're spending too much time on the computer.
- Bilgisayarda çok fazla zaman geçiriyorsun.
- Tom is going to buy a new computer.
- Tom yeni bir bilgisayar alacak.
- How much memory does your computer have?
- Bilgisayarınızın hafızası ne kadar?
- Tom is a computer illiterate.
- Tom bilgisayar cahilidir.
- We should get a new computer.
- Yeni bir bilgisayar almamız gerekir.
- I had my personal computer repaired.
- Kişisel bilgisayarımı tamir ettirdim.
- This is Tom's computer.
- Bu, Tom'un bilgisayarı.
- He bought his first computer in 1994.
- İlk bilgisayarını 1994 yılında aldı.
- I think I have just about enough money to buy the computer that I want.
- Sanırım istediğim bilgisayarı almak için yeterli param var.
- Tom doesn't know how the computer works.
- Tom bilgisayarın nasıl çalıştığını bilmiyor.
- Do you have a computer at home?
- Evde bilgisayarın var mı?
- I want a new computer.
- Yeni bir bilgisayar istiyorum.
- The computer is undoubtedly a valuable tool.
- Şüphesiz bilgisayar, kıymetli bir alettir.
- How much is that computer?
- Bu bilgisayar ne kadar?
- My nephew works as a computer engineer.
- Yeğenim bilgisayar mühendisi olarak çalışır.
- Enter the information into the computer.
- Bilgiyi bilgisayara girin.
- If I had money, I would buy the computer.
- Param olsa bir bilgisayar alırım.
- My brother damaged my new computer.
- Kardeşim yeni bilgisayarıma zarar verdi.
- Clever programming requires a computer.
- Akıllı programlama bir bilgisayar gerektirir.
- He's going to build his own computer.
- Kendine bilgisayar toplayacak.
- How much did your computer cost?
- Bilgisayarın ne kadara mal oldu?
- Your personal computer is identical with mine.
- Kişisel bilgisayarın benimki ile aynı.
- Many children learn to use a computer even before entering school.
- Birçok çocuk okula girmeden önce bile bir bilgisayar kullanmayı öğrenir.
- Tom is at the computer.
- Tom bilgisayar başında.
- This computer doesn't work.
- Bu bilgisayar çalışmaz.
- Why is this computer here?
- Bu bilgisayar neden burada?
- Do you also know how to use a computer?
- Bilgisayar kullanmayı da biliyor musun?
- My computer behavior's surprises me.
- Bilgisayar davranışlarım beni şaşırtıyor.
- Can I use your computer to check my e-mail?
- E-postalarımı kontrol etmek için bilgisayarınızı kullanabilir miyim?
- He bought his first computer in 1994.
- İlk bilgisayarını 1994'te almıştı.
- Would it be OK if I used your computer?
- Bilgisayarını kullanabilir miyim?
- I bought this computer one year ago and it's already a dinosaur.
- Bu bilgisayarı bir yıl önce satın aldım ve o şimdiden bir dinozor.
- I would like to buy myself a new computer; show me the best model.
- Kendime yeni bir bilgisayar satın almak istiyorum; bana en iyi modeli gösterin.
- For how many hours can you sit in front of the computer?
- Bilgisayarın başında kaç saat oturabilirsin?
- Tom lent me his computer.
- Tom bana bilgisayarını ödünç verdi.
- Tom has bought a new computer.
- Tom yeni bir bilgisayar satın aldı.
- He transferred the pictures to his computer.
- Fotoğrafları bilgisayarına aktardı.
- This computer runs on batteries.
- Bu bilgisayar pille çalışıyor.
- I'm not going to be home that morning so I won't be able to check my email on my computer, so send it to my cellphone instead.
- O sabah evde olmayacağım için bilgisayarımdan e-postamı kontrol edemeyeceğim, onun yerine cep telefonuma gönder.
- Did you get a new computer?
- Yeni bir bilgisayar mı aldın?
- The programmer is fixing a technical problem with the computer server.
- Programcı bilgisayar sunucusundaki teknik bir sorunu çözüyor.
- I'd like to buy this computer, but it costs a fortune!
- Bu bilgisayarı almak istiyorum ama bir servete mal oluyor!
- My brother checked his email on my computer.
- Kardeşim bilgisayarımda e-mailini kontrol etti.
- He is going to build his own computer.
- Bilgisayarını kendi toplayacak.
- He got his computer fixed.
- Bilgisayarını tamir ettirdi.
- Did you try restarting the computer?
- Bilgisayarı yeniden başlatmayı denediniz mi?
- What kind of computer does Tom use?
- Tom ne tür bir bilgisayar kullanır?
- I have installed Microsoft Office on my personal computer, so please use its file format when you send me the attachment.
- Kişisel bilgisayarıma Microsoft Office yükledim, bu nedenle lütfen bana ek gönderirken onun dosya biçimini kullanın.
- Would it be OK if I used your computer?
- Bilgisayarını kullansam olur mu?
- It seems that the computer was infected by a virus.
- Görünüşe göre bilgisayara virüs bulaşmış.
- Tom spends too much time on the computer.
- Tom bilgisayarın başında çok fazla zaman geçiriyor.
- I'm using a new computer.
- Ben yeni bir bilgisayar kullanıyorum.
- I turned off the computer.
- Bilgisayarı kapattım.
- He looked at my computer.
- Benim bilgisayarıma baktı.
- Which computer should I get?
- Hangi bilgisayarı almalıyım?
- He knows how to connect his computer to the Internet.
- Bilgisayarını internete nasıl bağlayacağını biliyor.
- Tom bought himself a new computer.
- Tom kendine yeni bir bilgisayar aldı.
- Your computer can't work!
- Bilgisayarın çalışmıyor!
- This chair is suitable for the computer.
- Bu sandalye bilgisayar için uygun.
- Mary pretended to be working on her computer, but in fact she was eavesdropping on the conversation.
- Mary bilgisayarında çalışıyormuş gibi yapıyordu ama aslında sohbete kulak misafiri oluyordu.
- The development of the personal computer has revolutionised the way people work, the way they live, and the way they interact with each other.
- Kişisel bilgisayarın gelişimi, insanların çalışma, yaşama ve birbirleriyle etkileşim kurma biçimlerinde devrim yarattı.
- He is a computer expert.
- O bir bilgisayar uzmanıdır.
- Tom advised Mary to buy a new computer.
- Tom Mary'ye yeni bir bilgisayar satın almasını tavsiye etti.
- Restart the computer — it sometimes helps.
- Bilgisayarı yeniden başlatın. Bazen işe yarıyor.
- Tom asked me when I was going to buy a new computer.
- Tom bana ne zaman yeni bir bilgisayar alacağımı sordu.
- I'm in the market for a new computer.
- Yeni bir bilgisayar için marketteyim.
- Tom has bought a computer.
- Tom bir bilgisayar aldı.
- The new computer is ten times faster than the old.
- Yeni bilgisayar eskisinden on kat daha hızlı.
- Tom is a computer geek.
- Tom bir bilgisayar ineği.
- Tom sat down at his computer.
- Tom bilgisayarının başına geçti.
- I told Tom he shouldn't buy Mary's old computer.
- Tom'a Mary'nin eski bilgisayarını almaması gerektiğini söyledim.
- Tom can't afford that kind of computer.
- Tom o tür bir bilgisayarı karşılayamaz.
- I was wondering if I could use your computer for a while.
- Acaba bilgisayarını bir süreliğine kullanabilir miyim?
- Tom talked Mary into buying a new computer.
- Tom yeni bir bilgisayar alması için Mary'yi ikna etti.
- Tom fixed my computer.
- Tom bilgisayarımı tamir etti.
- A car, an airplane, and a computer are all machines.
- Bir araba, bir uçak ve bir bilgisayar birer makinedir.
- When did you first use a computer?
- Bir bilgisayarı ilk olarak ne zaman kullandın?
- The computer system shuts down automatically at 8pm.
- Bilgisayar sistemi akşam saat sekizde otomatik olarak kapanır.
- I installed a new software program yesterday on my computer.
- Dün bilgisayarıma yeni bir yazılım programı yükledim.
- Tom will buy a new computer.
- Tom yeni bir bilgisayar alacak.
- A computer can calculate things really quickly.
- Bir bilgisayar her şeyi çok hızlı hesaplayabilir.
- You know, maybe we should buy a computer instead.
- Yani, belki de onun yerine bir bilgisayar almalıyız.
- I don't want you to use my computer.
- Bilgisayarımı kullanmanı istemiyorum.
- We didn't have a computer when I was growing up.
- Ben büyürken bilgisayarımız yoktu.
- She doesn't have a computer.
- Onun bilgisayarı yok.
- Are you planning on buying a new computer?
- Yeni bir bilgisayar almayı planlıyor musun?
- My first computer only had 128 kilobytes of memory.
- İlk bilgisayarımda sadece 128 kilobayt hafıza vardı.
- Can I borrow your computer?
- Bilgisayarını ödünç alabilir miyim?
- I bought a new computer.
- Yeni bir bilgisayar aldım.
- She works on computer.
- Bilgisayarda çalışıyor.
- I've got Tom's address somewhere on my computer.
- Bilgisayarımda bir yerde Tom'un adresi var.
- How much does this computer cost?
- Bu bilgisayar ne kadar?
- Tom can't afford that kind of computer.
- Tom'un o tür bir bilgisayara gücü yetmez.
- I asked Tom if I could use his computer.
- Tom'a bilgisayarını kullanabilir miyim diye sordum.
- She fixed a computer.
- O bir bilgisayarı onardı.
- This is my mother's computer.
- Bu annemin bilgisayarı.
- I checked Tom's computer.
- Tom'un bilgisayarını kontrol ettim.
- He really needed the computer.
- Bilgisayar gerçekten lazımdı ona.
- He disassembled his computer.
- Bilgisayarını söktü.
- Does your new computer run well?
- Yeni bilgisayarın iyi çalışıyor mu?
- What kind of computer does Tom use?
- Tom ne tür bir bilgisayar kullanıyor?
- Sami was behind a computer screen.
- Sami bir bilgisayar ekranının arkasındaydı.
- The new computer is ten times faster than the old.
- Yeni bilgisayar eski bilgisayardan on kat daha hızlı.
- I think I have almost enough money to buy the computer I want.
- Sanırım istediğim bilgisayarı almaya yetecek kadar param var.
- I'll give my son a computer by the end of the month.
- Ben ay sonunda oğluma bir bilgisayar vereceğim.
- If there was a computer that didn't tire out my eyes, I'd definitely want to buy it.
- Gözlerimi yormayan bir bilgisayar olsaydı, kesinlikle satın almak isterdim.
- I bought a computer of the best quality.
- En iyi kalitede bir bilgisayar aldım.
- Don't turn off your computer.
- Bilgisayarını kapatma.
- I heard that he bought a new computer.
- Yeni bir bilgisayar aldığını duydum.
- I think I have a virus on my computer.
- Bilgisayarımda virüs olduğunu düşünüyorum.
- Tom plugged in his computer.
- Tom bilgisayarını fişe taktı.
- They bought a new computer yesterday.
- Onlar dün yeni bir bilgisayar aldı.
- He really needed a computer.
- Gerçekten bir bilgisayara ihtiyacı vardı.
- The computer that I bought hasn't been delivered to me yet.
- Aldığım bilgisayar henüz bana teslim edilmedi.
- To buy my computer, I had to pay €100.
- Bilgisayarımı almak için yüz dolar ödemek zorunda kaldım.
- It's only a computer.
- O sadece bir bilgisayar.
- Tom is in his office sitting at his computer.
- Tom ofisinde bilgisayarının başında oturuyor.
- The computer recognises two hundred different types of errors.
- Bilgisayar iki yüz farklı tipteki hatayı tanır.
- I'm not going to be home that morning so I won't be able to check my email on my computer, so send it to my cellphone instead.
- O sabah evde olmayacağımdan dolayı bilgisayarımdan e-postamı kontrol edemeyeceğim, onun yerine cep telefonuma gönder.
- Enter the information into the computer.
- Bilgileri bilgisayara girin.
- The computer stopped working after an automatic system update.
- Bilgisayar otomatik sistem güncellemesinden sonra arızalandı.
- This computer didn't cost much.
- Bu bilgisayar çok pahalı değil.
- I'm working on my computer.
- Bilgisayarımda çalışıyorum.
- I'm used to this computer.
- Ben bu bilgisayara alışkınım.
- Ability to operate a computer is critical for this job.
- Bilgisayar kullanma becerisi bu iş için kritik öneme sahiptir.
- Tom advised Mary not to buy John's old computer.
- Tom, Mary'ye John'un eski bilgisayarını almamasını tavsiye etti.
- How much was your new computer?
- Yeni bilgisayarınız ne kadardı?
- I'm having some trouble with my computer.
- Bilgisayarımla ilgili bazı sorunlar yaşıyorum.
- A computer can calculate things really quickly.
- Bir bilgisayar gerçekten hızlı bir şekilde bir şeyler hesaplayabilir.
- They came up with a next-generation computer.
- Onlar yeni nesil bir bilgisayarla geldiler.
- You can't trust computer translation.
- Bilgisayar çevirisine güvenemezsin.
- Computer supplies are very expensive in Japan.
- Japonya'da bilgisayar malzemeleri çok pahalıdır.
- This computer saves us a lot of work.
- Bu bilgisayar bize çok iş kazandırıyor.
- I work on the computer all day.
- Bütün gün bilgisayarda çalışıyorum.
- Mary looked into her bag and realized that her computer had been stolen.
- Mary çantasına baktı ve bilgisayarının çalındığını fark etti.
- The price of this computer is very low.
- Bu bilgisayarın fiyatı çok düşüktür.
- I'm giving my computer away.
- Bilgisayarımı hibe ediyorum.
- He had the computer with him during that time.
- O sırada bilgisayar yanındaydı.
- Tom asked me if he could use my computer.
- Tom bilgisayarımı kullanıp kullanamayacağını sordu.
- News can be accessed on your computer.
- Haberlere bilgisayarınızdan erişebilirsiniz.
- I changed my computer.
- Bilgisayarımı değiştirdim.
- Tom says he needs to buy a new computer.
- Tom yeni bir bilgisayar alması gerektiğini söylüyor.
- He took apart his computer.
- Bilgisayarını parçalara ayırdı.
- I have a computer.
- Benim bir bilgisayarım var.
- Tom was able to buy the same computer I bought much cheaper than I was.
- Tom benim aldığım bilgisayarı benden çok daha ucuza alabildi.
- This computer's a lot faster than my old one.
- Bu bilgisayar benim eski bilgisayarımdan çok daha hızlı.
- Tom hasn't updated the antivirus software on his computer in a long time.
- Tom bilgisayarındaki antivirüs yazılımını uzun zamandır güncellememişti.
- This is the first time I've ever repaired my computer by myself.
- İlk defa bilgisayarımı kendim tamir ettim.
- Destroy the computer.
- Bilgisayarı yok et.
- Tom doesn't understand how to use a computer.
- Tom bilgisayarın nasıl kullanıldığını anlamıyor.
- If I had had enough money, I would have bought that computer.
- Yeterince param olsaydı, o bilgisayarı alırdım.
- Macintosh is a type of computer operating system.
- Macintosh bir tür bilgisayar işletim sistemidir.
- I wonder why my computer crashed.
- Bilgisayarımın neden yere düştüğünü merak ediyorum.
- He built his own computer.
- Kendine bilgisayar topladı.
- I wonder why my computer crashed.
- Bilgisayarımın neden çöktüğünü merak ediyorum.
- Presumably, Tom repaired the computer.
- Muhtemelen Tom bilgisayarı tamir etti.
- Humans haven't had a chance against a chess computer in a long time.
- İnsanların uzun zamandır bir satranç bilgisayarına karşı hiç şansı olmadı.
- I don't own a computer.
- Bir bilgisayarım yok.
- How much does your computer weigh?
- Bilgisayarının ağırlığı ne kadar?
- Can I use your computer for a second?
- Bilgisayarınızı bir saniyeliğine kullanabilir miyim?
- Tom restarted his computer.
- Tom bilgisayarını yeniden başlattı.
- Reboot the computer — it sometimes helps.
- Bilgisayarı yeniden başlat, bazen faydası oluyor.
- She is buying the computer.
- O, bilgisayarı satın alıyor.
- Don't touch the computer.
- Bilgisayara dokunma!
- I suggest you give your old computer to Tom.
- Eski bilgisayarını Tom'a vermeni öneririm.
- I like your computer.
- Bilgisayarınızı beğeniyorum.
- I have to delete many files from my computer.
- Bilgisayarımdan birçok dosyayı silmek zorundayım.
- I told Tom to buy a new computer.
- Tom'a yeni bir bilgisayar almasını söyledim.
- Do you have a computer at home?
- Evde bir bilgisayarın var mı?
- Can you fix my computer?
- Bilgisayarımı tamir edebilir misin?
- The computer is to her left.
- Bilgisayar onun sol tarafındadır.
- The computer froze up.
- Bilgisayar dondu.
- You must reboot your computer.
- Bilgisayarını yeniden başlatmalısın.
- Thank you for bringing your computer.
- Bilgisayarını getirdiğin için teşekkür ederim.
- This computer is yours, isn't it?
- Bu bilgisayar senin, değil mi?
- A computer spell checker could also eliminate most typing mistakes.
- Bir bilgisayar yazım denetleyicisi aynı zamanda pek çok yazım hatalarını da ortadan kaldırabilir.
- He ordered a computer online.
- İnternetten bir bilgisayar sipariş etti.
- Tom's computer is so old that it still runs Windows 98.
- Tom'un bilgisayarı o kadar eski ki hala Windows 98 yüklü.
- Tom's computer was in his car.
- Tom'un bilgisayarı arabasındaydı.
- Let me use your computer.
- Bilgisayarını kullanmama izin ver.
- I need a computer.
- Bir bilgisayara ihtiyacım var.
- Tom doesn't even own a computer.
- Tom'un kendine ait bir bilgisayarı bile yok.
- I can't get this computer to work.
- Bu bilgisayarı çalıştıramıyorum.
- The computer's stopped working.
- Bilgisayar çalışmayı durduruyor.
- She doesn't understand how to use a computer.
- Bilgisayar kullanmayı bilmiyor.
- Each student has their own computer.
- Her öğrencinin kendi bilgisayarı vardır.
- It was a computer error.
- Bir bilgisayar hatasıydı.
- Do you know where Tom bought his new computer?
- Tom'un yeni bilgisayarını nereden aldığını biliyor musun?
- Tom's computer keeps crashing.
- Tom'un bilgisayarı çökmeye devam ediyor.
- He took apart his computer.
- Bilgisayarını söktü.
- I told Tom not to buy Mary's old computer.
- Tom'a Mary'nin eski bilgisayarını satın almamasını söyledim.
- Tom is at the computer.
- Tom bilgisayarın başında.
- Tom says he's having trouble with his computer.
- Tom bilgisayarıyla sorun yaşadığını söylüyor.
- Tom is just staring at the computer screen.
- Tom sadece bilgisayar ekranına bakıyor.
- I broke the personal computer.
- Kişisel bilgisayarı kırdım.
- He has a good job in the computer industry.
- Bilgisayar sektöründe iyi bir işi var.
- It's time to turn off the computer.
- Şimdi bilgisayarı kapatmanın zamanı.
- Tom asked for my permission to use my computer.
- Tom bilgisayarımı kullanmak için benden izin istedi.
- How much does this computer cost?
- Bu bilgisayarın fiyatı nedir?
- The computer is undoubtedly a valuable tool.
- Bilgisayar şüphesiz değerli bir araç.
- This website can harm your computer.
- Bu web sitesi bilgisayarınıza zarar verebilir.
- Do not turn off your computer.
- Bilgisayarınızı kapatmayın.
- Ding is playing on the computer.
- Ding bilgisayarda oynuyor.
- Much to my disappointment, Mary failed to repair the computer.
- Hayal kırıklığıma rağmen Mary bilgisayarı tamir etmeyi başaramadı.
- I spent the whole weekend at home on the computer.
- Bütün hafta sonunu evde bilgisayar başında geçirdim.
- Don't turn off your computer.
- Bilgisayarınızı kapatmayın.
- My computer behavior's surprises me.
- Bilgisayarımın davranışı beni şaşırtır.
- The computer industry is enjoying a boom.
- Bilgisayar endüstrisi bir patlama yaşıyor.
- Layla went straight to her computer.
- Layla doğruca bilgisayarına gitti.
- He bought a computer from this website.
- Bu web sitesinden bir bilgisayar satın aldı.
- I have got a computer and I use it every day.
- Bir bilgisayarım var ve onu her gün kullanıyorum.
- How much was your new computer?
- Yeni bilgisayarın ne kadardı?
- It's a book on computer logic.
- Bilgisayar mantığı üzerine bir kitap.
- I think I have just about enough money to buy the computer that I want.
- Sanırım aşağı yukarı istediğim bilgisayarı alacak kadar param var.
- I can't fix this computer.
- Bu bilgisayarı tamir edemem.
- Tom stared at the blank computer screen.
- Tom boş bilgisayar ekranına baktı.
- Is the computer for me?
- Bilgisayar benim için mi?
- Tom often sits in front of his computer all day.
- Tom genellikle bütün gün bilgisayar başında oturur.
- The computer repair took all day.
- Bilgisayar tamiri bütün gün sürdü.
- A computer is a modern device.
- Bir bilgisayar modern bir cihazdır.
- I got a new computer for my birthday.
- Doğum günümde yeni bir bilgisayar aldım.
- You turned off the computer.
- Sen bilgisayarı kapattın.
- It's only a computer.
- Bu sadece bir bilgisayar.
- Tom's computer crashed and he lost a number of important documents.
- Tom'un bilgisayarı çöktü ve o bir miktar önemli belgeleri kaybetti.
- I would like to buy myself a new computer; show me the best model.
- Kendime yeni bir bilgisayar almak istiyorum; bana en iyi modeli gösterin.
- I don't know how to operate this computer.
- Bu bilgisayarı nasıl kullanacağımı bilmiyorum.
- It seems that something is wrong with the computer.
- Görünüşe göre, bilgisayarda bir sorun var.
- I got a computer for Christmas.
- Noel için bir bilgisayar aldım.
- What're you doing with Tom's computer?
- Tom'un bilgisayarıyla ne yapıyorsun?
- He ruined his computer.
- Bilgisayarını mahvetti.
- How much time do you spend on a computer?
- Bilgisayarda ne kadar zaman harcarsın?
- How much is this computer?
- Bu bilgisayar ne kadar?
- Tom spends a lot of time on his computer.
- Tom bilgisayar başında çok zaman geçiriyor.
- He really needed the computer.
- Bilgisayara gerçekten ihtiyacı vardı.
- Tom has been sitting in front of his computer all day.
- Tom bütün gün bilgisayarının başında oturuyor.
- Tom is buying a computer.
- Tom bir bilgisayar satın alıyor.
- We need a password to use this computer.
- Bu bilgisayarı kullanmak için şifreye ihtiyacımız var.
- You spend too much time in front of your computer.
- Bilgisayar başında çok fazla zaman geçiriyorsun.
- I can't get this computer to work.
- Bu bilgisayarı çalıştıramam.
- He completely dismantled his own computer.
- Bilgisayarının tüm parçalarını söktü.
- The computer is new.
- Bilgisayar yeni.
- Tom may use my computer if he needs to.
- Tom isterse benim bilgisayarımı kullanabilir.
- She has two brothers, who work in the computer industry.
- Bilgisayar sektöründe çalışan iki erkek kardeşi var.
- I found it easy to operate the computer.
- Bilgisayarı çalıştırmayı kolay buldum.
- You can use my computer if you want.
- İstiyorsan bilgisayarımı kullanabilirsin.
- Tom sat down at his computer.
- Tom bilgisayarının başına oturdu.
- Tom shut off his computer.
- Tom bilgisayarını kapattı.
- Did you get a new computer?
- Yeni bir bilgisayar aldın mı?
- I've found a lot of viruses on my aunt's computer.
- Teyzemin bilgisayarında bir sürü virüs buldum.
- I can't afford to buy the computer that I want.
- İstediğim bilgisayarı alacak param yok.
- I have to earn some money so that I can afford a computer.
- Bilgisayar alabilmek için biraz para kazanmalıyım.
- The company has purchased a new computer system.
- Şirket yeni bir bilgisayar sistemi satın aldı.
- Why are you using this old computer?
- Neden bu eski bilgisayarı kullanıyorsun?
- She turned off the computer.
- Bilgisayarı kapattı.
- He made a complete financial record on his computer, basing his calculations on countless receipts and bank records.
- Hesaplamalarını sayısız makbuz ve banka kayıtlarına dayandırarak bilgisayarında eksiksiz bir mali kayıt yaptı.
- He disassembled his computer.
- Bilgisayarını parçalarına ayırdı.
- I don't have a computer.
- Benim bir bilgisayarım yok.
- Tom bought a computer at thirty percent off the list price.
- Tom liste fiyatından yüzde otuz indirimle bir bilgisayar aldı.
- She works on computer.
- O bilgisayarda çalışıyor.
- A computer spell checker could also eliminate most typing mistakes.
- Bir bilgisayar yazım denetleyicisi çoğu yazım hatasını da ortadan kaldırabilir.
- I bought a new personal computer yesterday.
- Dün yeni bir kişisel bilgisayar aldım.
- He lives for his computer.
- Bilgisayarı için yaşıyor.
- I call the computer Tim.
- Ben bilgisayara Tim diyorum.
- When did you buy this computer?
- Bu bilgisayarı ne zaman aldın?
- Tom was unwilling to pay that much money for a secondhand computer.
- Tom ikinci el bir bilgisayar için o kadar para ödemek istemiyordu.
- Tom let me use his computer.
- Tom bilgisayarını kullanmama müsaade etti.
- I spent the whole day in front of my computer.
- Bütün günü bilgisayarımın önünde geçirdim.
- I like your computer.
- Bilgisayarını sevdim.
- I don't know how to operate this computer.
- Bu bilgisayarı nasıl çalıştıracağımı bilmiyorum.
- What's the problem with your computer?
- Bilgisayarının sorunu ne?
- It's time to turn off the computer.
- Bilgisayarı kapatmanın vaktidir.
- The modem was integrated into the computer.
- Modem bilgisayara entegre edilmişti.
- He can use my computer.
- Benim bilgisayarımı kullanabilir.
- Tom finally talked Mary into buying a new computer.
- Tom sonunda Mary'yi yeni bir bilgisayar almaya ikna etti.
- What's Tom doing with my computer?
- Tom bilgisayarımla ne yapıyor?
- Tom sits at a computer all day.
- Tom bütün gün bilgisayar başında oturuyor.
- This computer is yours, right?
- Bu bilgisayar senin, değil mi?
- It seems that the computer was infected by a virus.
- Bilgisayara bir virüs bulaşmış gibi görünüyor.
- He disassembled his computer.
- Bilgisayarının tüm parçalarını söktü.
- I have an old computer that I don't want anymore.
- Artık istemediğim eski bir bilgisayarım var.
- Where's your computer?
- Bilgisayarın nerede?
- Back away from the computer.
- Bilgisayardan uzaklaş.
- This program is not compatible with this computer.
- Bu program bu bilgisayarla uyumlu değil.
- You can use this computer any time.
- Bu bilgisayarı istediğin zaman kullanabilirsin.
- You can store information if you use a computer.
- Bir bilgisayar kullanıyorsanız bilgileri depolayabilirsiniz.
- Tom spends a lot of time on his computer.
- Tom bilgisayarında çok zaman geçirir.
- She got her daughter a personal computer.
- Kızına kişisel bir bilgisayar aldı.
- Tom traded his old computer for a guitar.
- Tom eski bilgisayarını bir gitarla takas etti.
- Are you planning on buying a new computer?
- Yeni bir bilgisayar almayı mı planlıyorsun?
- Each student uses their own computer.
- Her öğrenci kendi bilgisayarını kullanıyor.
- She switched off the computer.
- O, bilgisayarı kapattı.
- This computer is yours, isn't it?
- Bu bilgisayar sizinki, değil mi?
- Mom said if I misbehave, she'll take away the computer for a week.
- Annem yaramazlık yaparsam bilgisayarı bir haftalığına alacağını söyledi.
- Tom shut down his computer.
- Tom bilgisayarını kapattı.
- I can't afford to buy another computer.
- Bir bilgisayar daha almaya gücüm yetmiyor.
- They came up with a next-generation computer.
- Yeni nesil bir bilgisayar buldular.
- He buys a computer.
- O bir bilgisayar satın alıyor.
- I want this computer repaired.
- Bu bilgisayarın tamir edilmesini istiyorum.
- I use that computer.
- Ben o bilgisayarı kullanırım.
- If I had had enough money, I would have bought that computer.
- Yeterli param olsaydı o bilgisayarı alırdım.
- Computer parts are very expensive in Japan.
- Japonya'da bilgisayar parçaları çok pahalı.
- He needed a new computer.
- Yeni bir bilgisayara ihtiyacı vardı.
- Stay away from my computer.
- Bilgisayarımdan uzak dur.
- I have to delete many files from my computer.
- Bilgisayarımdan birçok dosyayı silmem gerekiyor.
- I'm playing with a computer.
- Ben bilgisayarla oynuyorum.
- Sami hacked Layla's computer.
- Sami, Leyla'nın bilgisayarını hackledi.
- There's no reason why you should replace your computer every 5 years.
- Bilgisayarınızı her 5 yılda bir neden değiştirmeniz gerektiğinin bir gerekçesi yok.
- He turned the computer on.
- Bilgisayarı açtı.
- Tom is using Mary's computer.
- Tom, Mary'nin bilgisayarını kullanıyor.
- He wanted to get a new computer.
- Yeni bir bilgisayar almak istedi.
- I have hundreds of such examples in my computer.
- Bilgisayarımda böyle yüzlerce örnek var.
- Are you seriously thinking about giving Tom your computer?
- Tom'a bilgisayarınızı vermeyi ciddi ciddi düşünüyor musunuz?
- I hate my computer.
- Bilgisayarımdan nefret ediyorum.
- Tom is looking at his computer screen.
- Tom bilgisayar ekranına bakıyor.
- He built his own computer.
- Bilgisayarını kendi topladı.
- All Tom needs is a computer.
- Tom'un tek ihtiyacı bir bilgisayar.
- I can't afford to buy the computer that I want.
- İstediğim bilgisayarı almaya param yetmiyor.
- The computer is infected with a virus.
- Bilgisayara virüs bulaşmış.
- This computer is now unusable.
- Bu bilgisayar şimdi kullanılamaz.
- Had I had enough money, I would have bought that computer.
- Yeterli param olsaydı, bu bilgisayarı almıştım.
- You can play all triple-A games flawlessly at ultra high settings for several years with this computer.
- Bu bilgisayarla yıllarca tüm oyunları ultra yüksek ayarlarda kusursuzca oynayabilirsin.
- The computer you use is slow.
- Kullandığın bilgisayar yavaş.
- The development of the computer industry has been very rapid.
- Bilgisayar endüstrisinin gelişimi çok hızlı oldu.
- You should travel while you're young instead of spending time in front of the computer.
- Bilgisayar başında vakit geçirmek yerine gençken seyahat etmelisiniz.
- He is at the computer.
- Bilgisayarın başında.
- This computer is better than that one.
- Bu bilgisayar ondan daha iyi.
- Is this computer stupid?
- Bu bilgisayar aptal mı?
- You must learn to type to use a computer.
- Bilgisayar kullanmak için yazmayı öğrenmelisin.
- Sami installed spyware on Layla's computer.
- Sami, Leyla'nın bilgisayarına casus yazılım yükledi.
- I bought a new personal computer yesterday.
- Dün yeni bir kişisel bilgisayar satın aldım.
- The computer is placed to the left of the women.
- Bilgisayar, kadınların soluna yerleştirilmiştir.
- Do you know how to use a personal computer?
- Kişisel bilgisayar kullanmayı biliyor musun?
- Tom has just bought a new computer.
- Tom daha yeni bir bilgisayar aldı.
- Tom can use my computer if he wants.
- Tom isterse benim bilgisayarımı kullanabilir.
- Is this computer connected to the Internet?
- Bu bilgisayar internet'e bağlı mı?
- Can you remember the first time you ever used a computer?
- İlk kez ne zaman bilgisayar kullandığını hatırlıyor musun?
- Where's Tom's computer?
- Tom'un bilgisayarı nerede?
- Tom suspected Mary was the one who had spilled coffee on his computer.
- Tom, bilgisayarına kahve döken kişinin Mary olduğundan şüphelendi.
- This computer is now unusable.
- Bu bilgisayar artık kullanılamaz durumda.
- I unplugged my computer.
- Bilgisayarımın fişini çektim.
- I have a sore back from sitting in front of the computer too many hours.
- Saatlerce bilgisayarın önünde oturmaktan sırtım ağrıyor.
- Please let me know immediately if you would like to use this computer.
- Bu bilgisayarı kullanmak isterseniz, lütfen bana hemen haber verin.
- It's a book on computer logic.
- Bu, bilgisayar mantığı üzerine bir kitap.
- This computer is better than that one.
- Bu bilgisayar ondan daha iyidir.
- This is my mother's computer.
- Bu benim annemin bilgisayarı.
- He took apart his computer.
- Bilgisayarının tüm parçalarını söktü.
- I don't use a computer every day.
- Her gün bilgisayar kullanmıyorum.
- Are you seriously thinking about buying a computer from that store?
- O mağazadan bir bilgisayar almayı ciddi ciddi düşünüyor musun?
- I don't think Tom knows where Mary bought her computer.
- Tom'un Mary'nin bilgisayarını nereden aldığını bildiğini sanmıyorum.
- Tom says he's thinking about buying a new computer.
- Tom yeni bir bilgisayar almayı düşündüğünü söylüyor.
- She should get a new computer.
- Onun yeni bir bilgisayar alması gerekir.
- He's spending too much time on the computer.
- Bilgisayarda çok fazla zaman geçiriyor.
- He's spending too much time on the computer.
- O, bilgisayarda çok fazla zaman harcıyor.
- Tom shut down his computer.
- Tom, bilgisayarını kapattı.
- More and more people have a computer in their home.
- Gittikçe daha fazla insanın evlerinde bir bilgisayarı var.
- Do you mind if I use your computer?
- Bilgisayarını kullanmamın sakıncası var mı?
- You're the one who suggested buying this computer.
- Bu bilgisayarı almayı öneren sensin.
- This computer is really fast.
- Bu bilgisayar gerçekten hızlı.
- I can't do my job without a computer.
- Bir bilgisayar olmadan işimi yapamam.
- What did you do to my computer?
- Bilgisayarıma ne yaptın?
- There's no reason why you should replace your computer every 5 years.
- Bilgisayarınızı her 5 yılda bir değiştirmeniz için hiçbir neden yok.
- This is the computer I told you about.
- Bu sana bahsettiğim bilgisayar.
- Dan bought a new computer.
- Dan, yeni bir bilgisayar aldı.
- He's going to build his own computer.
- Bilgisayarını kendi toplayacak.
- There's something wrong with my computer.
- Bilgisayarımda ters giden bir şey var.
- A virus infected Tom's computer.
- Tom'un bilgisayarına bir virüs bulaştı.
- This computer is slow.
- Bu bilgisayar yavaş.
- You spend too much time on your computer.
- Bilgisayarınızda çok fazla zaman harcıyorsunuz.
- He has his own computer.
- Onun kendi bilgisayarı var.
- She should get a new computer.
- Yeni bir bilgisayar almalı.
- Tom doesn't understand how to use a computer.
- Tom bir bilgisayarı nasıl kullanacağını anlamaz.
- That's the computer on which he writes his articles.
- Makalelerini yazdığı bilgisayar bu.
- Mac knows how to use this computer.
- Mac, bu bilgisayarın nasıl kullanılacağını biliyor.
- The computer has stopped working.
- Bilgisayar çalışmayı bıraktı.
- Do not turn off your computer.
- Bilgisayarını kapatma.
- Tom asked me where I'd bought my computer.
- Tom bana bilgisayarımı nereden aldığımı sordu.
- Tom doesn't have a computer.
- Tom'un bir bilgisayarı yok.
- There's something wrong with my computer.
- Bilgisayarımda bir sorun var.
- He lives for his computer.
- O, bilgisayarı için yaşar.
- The price of this computer is very low.
- Bu bilgisayarın fiyatı çok düşük.
- Tom heard that Mary had bought a new computer.
- Tom, Mary'nin yeni bir bilgisayar aldığını duymuş.
- My first computer only had 128 kilobytes of memory.
- İlk bilgisayarımın yalnızca 128 kilobayt belleği vardı.
- That was all he needed to operate his computer.
- Bilgisayarını çalıştırmak için ihtiyacı olan tek şey buydu.
- Tom has been spending too much time on the computer.
- Tom bilgisayar başında çok fazla zaman geçiriyor.
- A car, an airplane, and a computer are all machines.
- Bir araba, bir uçak ve bir bilgisayar hepsi makinedir.
- Yes, the computer is faulty.
- Evet, bilgisayar bozuk.
- Tom spends all his time on the computer.
- Tom bütün zamanını bilgisayar başında geçiriyor.
- You can use my computer if you want.
- İstersen bilgisayarımı kullanabilirsin.
- Sami took a look at the computer.
- Sami bilgisayara baktı.
- Tom switched the computer on.
- Tom bilgisayarı açtı.
- Tom eventually figured out how to install a free database application on his computer.
- Tom sonunda bilgisayarına ücretsiz bir veritabanı uygulamasını nasıl yükleyeceğini öğrendi.
- If you turned off your computer right now, you would contribute to the prevention of global warming.
- Şu anda bilgisayarınızı kapatırsanız, küresel ısınmanın önlenmesine katkıda bulunmuş olursunuz.
- You can store information if you use a computer.
- Bilgisayar kullanırsanız bilgi depolayabilirsiniz.
- More and more people have a computer in their home.
- Giderek daha fazla insanın evinde bilgisayar var.
- I'm studying computer science.
- Bilgisayar mühendisliği okuyorum.
- Can I borrow your computer?
- Bilgisayarınızı ödünç alabilir miyim?
- This is the first time I've ever repaired my computer by myself.
- Bilgisayarımı ilk defa kendi başıma tamir ediyorum.
- Billy's computer is new.
- Billy'nin bilgisayarı yeni.
- Sitting down all day and looking at a computer screen is bad for you.
- Bütün gün oturmak ve bir bilgisayar ekranına bakmak sizin için kötü.
- Do you own a computer?
- Bir bilgisayarın var mı?
- Some computer.
- Bir bilgisayar.
- She buys a computer.
- O bir bilgisayar satın alıyor.
- I should get a new computer.
- Yeni bir bilgisayar almam gerekir.
- I have got a computer and I use it every day.
- Benim bir bilgisayarım var ve ben onu her gün kullanırım.
- Several young engineers were employed and were devoted to developing a new computer.
- Birkaç genç mühendis çalışıyordu ve kendilerini yeni bir bilgisayar geliştirmeye adamışlardı.
- I'm using a new computer.
- Yeni bir bilgisayar kullanıyorum.
- I'm not going to be home that morning so I won't be able to check my email on my computer, so text me it instead.
- O sabah evde olmayacağım, bu yüzden bilgisayarımdan e-postalarıma bakamayacağım, onun yerine bana mesaj at.
- We need a password to use this computer.
- Bu bilgisayarı kullanmak için bir şifreye ihtiyacımız var.
- The computer is to her left.
- Bilgisayar onun solunda.
- A tablet is a mobile computer with display, circuitry and battery in a single unit.
- Tablet; ekranı, devresi ve bataryası tek bir birimde olan bir mobil bilgisayardır.
- Tom bought a computer.
- Tom bir bilgisayar aldı.
- She programmed her computer.
- O, bilgisayarını programladı.
- Tom has bought a computer.
- Tom bir bilgisayar satın aldı.
- Tom is still working on his computer.
- Tom hâlâ bilgisayarında çalışıyor.
- She got her daughter a personal computer.
- Kızına bir kişisel bilgisayar aldı.
- Tom can't get his computer to start up.
- Tom bilgisayarını çalıştıramıyor.
- Do you really want me to give your computer to Tom?
- Bilgisayarını Tom'a vermemi gerçekten istiyor musun?
- Tom has a good job in the computer industry.
- Tom'un bilgisayar sanayinde iyi bir işi var.
- He says he's having trouble with his computer.
- Bilgisayarıyla sorun yaşadığını söylüyor.
- He knows how to break a computer but he doesn't know how to fix it.
- Bir bilgisayarın nasıl bozulacağını biliyor ama nasıl tamir edileceğini bilmiyor.
- Tom is a computer illiterate.
- Tom bir bilgisayar cahilidir.
- He ruined his computer.
- Bilgisayarını bozdu.
- Tom is watching a movie on his computer.
- Tom bilgisayarında film izliyor.
- Because the personal computer here cannot change the system, nothing can be done.
- Buradaki kişisel bilgisayar sistemi değiştiremediği için hiçbir şey yapılamaz.
- Tom bought a new swivel chair to go with his new computer desk.
- Tom yeni bilgisayar masasıyla uyumlu olması için yeni bir döner sandalye aldı.
- Tom is in his office sitting at his computer.
- Tom ofisinde bilgisayarında oturuyor.
- He is buying the computer.
- Bilgisayarı o alıyor.
- My computer has got to be useful for something.
- Bilgisayarımın bir işe yaraması gerekiyor.
- He needed to buy a screen for his computer.
- Bilgisayarı için bir ekran alması gerekiyordu.
- My computer froze up.
- Benim bilgisayar dondu.
- He edited videos on his computer.
- Bilgisayarında videolar düzenledi.
- I use this computer.
- Ben bu bilgisayarı kullanıyorum.
- I use this computer.
- Bu bilgisayarı kullanıyorum.
- Presumably, Tom repaired the computer.
- Muhtemelen, bilgisayarı Tom tamir etti.
- She found out that the computer he had sold her was stolen.
- Ona sattığı bilgisayarın çalıntı olduğunu öğrendi.
- I'll give my son a computer by the end of the month.
- Ay sonuna kadar oğluma bir bilgisayar vereceğim.
- Tom can't decide whether to buy a new computer now or wait for a couple of more months.
- Tom yeni bir bilgisayarı şimdi mi alacağına ya da birkaç ay daha mı bekleyeceğine karar veremiyor.
- That computer class was a waste of time.
- O bilgisayar dersi bir zaman kaybıydı.
- He wanted to get his own computer.
- Kendine ait bilgisayar almak istiyordu.
- I've had this computer for a long time.
- Bu bilgisayar uzun zamandır bende.
- This computer's a lot faster than my old one.
- Bu bilgisayar eskisinden çok daha hızlı.
- We're playing on the computer.
- Bilgisayarda oynuyoruz.
- I can't figure out how to transfer MP3 files from my iPod back to my computer.
- MP3 dosyalarını iPod'umdan bilgisayarıma nasıl aktaracağımı bulamıyorum.
- The power cuts damaged the computer.
- Elektrik kesintileri bilgisayara zarar verdi.
- Tom finally talked Mary into buying a new computer.
- Tom en sonunda Mary'yi yeni bir bilgisayar alması için ikna etti.
- I am seeking a person who can write a personal computer manual.
- Kişisel bilgisayar kılavuzu yazabilecek birini arıyorum.
- This computer has a Pentium processor.
- Bu bilgisayarın bir Pentium işlemcisi var.
- Tom's best friend is his computer.
- Tom'un en iyi arkadaşı bilgisayarıdır.
- I want to buy a new computer.
- Yeni bir bilgisayar almak istiyorum.
- He transferred the pictures to his computer.
- Resimleri bilgisayarına aktardı.
- This computer often goes out of order.
- Bu bilgisayar sık sık arızalanıyor.
- Tom shut off his computer.
- Tom, bilgisayarını kapattı.
- Press the small button to eject the CD from the computer.
- CD'yi bilgisayardan çıkarmak için küçük düğmeye basın.
- Tom is buying a computer.
- Tom bir bilgisayar alıyor.
- The computer started.
- Bilgisayar başladı.
- If I had money, I'd buy a computer.
- Param olsaydı, bir bilgisayar alırdım.
- Tom told me I should buy a new computer.
- Tom bana yeni bir bilgisayar almam gerektiğini söyledi.
- Mac knows how to use this computer.
- Mac, bu bilgisayarı nasıl kullanacağını bilir.
- He can use my computer.
- O benim bilgisayarımı kullanabilir.
- My first computer had only 128 kilobytes of memory!
- İlk bilgisayarımın yalnızca 128 kilobayt belleği vardı!
- You're the one who suggested buying this computer.
- Bu bilgisayarı almayı öneren sendin.
- Restart your computer.
- Bilgisayarını yeniden başlat.
- They invented a next-generation computer.
- Yeni nesil bir bilgisayar icat ettiler.
- You're the computer expert.
- Bilgisayar uzmanı sensin.
- Tom is planning on buying a computer.
- Tom bir bilgisayar almayı planlıyor.
- Tom's computer is not responding.
- Tom'un bilgisayarı cevap vermiyor.
- This is Tom's computer.
- Bu Tom'un bilgisayarı.
- Tom is a computer expert.
- Tom bir bilgisayar uzmanı.
- Tom messed up my computer while I wasn't in the room.
- Ben odada yokken Tom bilgisayarımı bozmuş.
- Tom can't get his computer to start up.
- Tom bilgisayarını başlatamıyor.
- This computer saves a great deal of time.
- Bu bilgisayar çok zaman kazandırıyor.
- This computer works well now.
- Bu bilgisayar şimdi iyi çalışıyor.
- What kind of computer does he use?
- Nasıl bir bilgisayar kullanıyor?
- Julian keeps on forgetting to switch off the computer.
- Julian sürekli bilgisayarı kapatmayı unutuyor.
- How do you like your new computer?
- Yeni bilgisayarını beğendin mi?
- I own a computer.
- Benim bir bilgisayarım var.
- Tom sits at a computer all day.
- Tom bütün gün bilgisayarın başında.
- Tom switched off his computer.
- Tom, bilgisayarını kapattı.
- He went to the computer shop.
- Bilgisayar mağazasına gitti.
- If you turned off your computer right now, you would contribute to the prevention of global warming.
- Şu anda bilgisayarınızı kapatırsan, küresel ısınmanın önlenmesine katkıda bulunursun.
- I wonder what caused your computer to crash.
- Bilgisayarının düşmesine neyin neden olduğunu merak ediyorum.
- My computer has got to be useful for something.
- Bilgisayarımın bir işe yaraması lazım.
- The computer is a recent invention.
- Bilgisayar yeni bir icattır.
- Can you remember the first time you ever used a computer?
- İlk kez bilgisayar kullandığın zamanı hatırlayabiliyor musun?
- The computer is infected with a virus.
- Bilgisayara bir virüs bulaştı.
- I make sure to keep my computer secure.
- Bilgisayarımı mutlaka güvende tutuyorum.
- I can't repair the computer.
- Bilgisayarı tamir edemem.
- You can use this computer any time.
- İstediğin zaman bu bilgisayarı kullanabilirsin.
- Tom never even saw a computer until he was thirteen.
- Tom bile on üç yaşına kadar hiç bilgisayar görmedi.
- I don't have a computer at home.
- Evde bilgisayarım yok.
- Operation of this computer is tricky.
- Bu bilgisayarın kullanımı zordur.
- Do they own a computer?
- Onların bir bilgisayarı var mı?
- I told Tom not to buy Mary's old computer.
- Tom'a Mary'nin eski bilgisayarını almamasını söyledim.
- It was a computer error.
- O bir bilgisayar hatasıydı.
- This is the computer I told you about.
- Sana bahsettiğim bilgisayar bu.
- You're spending too much time on the computer.
- Bilgisayarda fazla zaman geçiriyorsun.
- My brother damaged my new computer.
- Erkek kardeşim yeni bilgisayarıma zarar verdi.
- She has bought a new computer.
- Yeni bir bilgisayar satın aldı.
- I have a stand-alone personal computer.
- Bağımsız bir kişisel bilgisayarım var.
- We're playing on the computer.
- Biz bilgisayarda oyun oynuyoruz.
- Can you lend me your computer?
- Bana bilgisayarını ödünç verebilir misin?
- When did you buy this computer?
- Bu bilgisayarı ne zaman aldınız?
- Are you seriously thinking about buying a computer from that store?
- O mağazadan bir bilgisayar almayı ciddi olarak düşünüyor musun?
- A computer can calculate very rapidly.
- Bir bilgisayar çok hızlı hesaplama yapabilir.
- I think she would be happy to receive a new computer.
- Sanırım o yeni bir bilgisayar almaktan mutlu olur.
- She doesn't understand how to use a computer.
- Bilgisayar kullanmasını bilmiyor.
- The computer broke down.
- Bilgisayar bozuldu.
- I spend too much time in front of my computer.
- Bilgisayarımın başında çok fazla zaman geçiriyorum.
- How will I write without a computer?
- Bir bilgisayar olmadan nasıl yazacağım?
- Tom didn't know for certain how much the new computer would cost.
- Tom yeni bilgisayarın ne kadara mal olacağından emin değildi.
- That computer should be thrown out.
- O bilgisayarın atılması gerekir.
- It is an advantage to be able to use a computer.
- Bilgisayar kullanabilmek bir avantajdır.
- This computer doesn't work.
- Bu bilgisayar çalışmıyor.
- Tom won't tell me how much he paid for his new computer.
- Tom bana yeni bilgisayarı için ne kadar ödediğini söylemiyor.
- He took apart his computer.
- Bilgisayarını parçalarına ayırdı.
- Tom told me he had an old computer I could have.
- Tom bana alabileceğim eski bir bilgisayarı olduğunu söyledi.
- Tom is a computer engineer.
- Tom bir bilgisayar mühendisidir.
- Tom never even saw a computer until he was thirteen.
- Tom on üç yaşına kadar hiç bilgisayar görmemişti.
- Tom's computer keeps crashing.
- Tom'un bilgisayarı sürekli çöküyor.
- Tom decided to buy a new computer.
- Tom yeni bir bilgisayar almaya karar verdi.
- I have a sore back from sitting in front of the computer too many hours.
- Saatlerce bilgisayar başında oturmaktan sırtım ağrıyor.
- Each student has their own computer.
- Her öğrencinin kendi bilgisayarı var.
- Shouting at your computer will not help.
- Bilgisayarınıza bağırmak işe yaramaz.
- I found it easy to operate the computer.
- Bilgisayarı kullanmayı kolay buldum.
- Your personal computer is identical with mine.
- Kişisel bilgisayarınız benimkiyle aynı.
- To buy my computer, I had to pay €100.
- Bilgisayarımı almak için 100 Avro ödemek zorunda kaldım.
- He had the computer with him during that time.
- O sırada yanında bilgisayarı vardı.
Show More (1081)
|
