| 1 |
conceivable |
düşünülebilir |
adj. |
|
- The first question is whether enlargement is conceivable without a powerful structure and cohesion policy.
- İlk soru, güçlü bir yapı ve uyum politikası olmadan genişlemenin düşünülebilir olup olmadığıdır.
- This might well be conceivable but this is not what is at issue here.
- Bu pekala düşünülebilir, ancak burada söz konusu olan bu değildir.
- It is not conceivable that the occupying power would ever be seen as that.
- İşgalci gücün hiçbir zaman böyle görülmesi düşünülemez.
- How is it conceivable that the right of expulsion still exists when it runs counter to Schengen?
- Schengen'e aykırı olduğu halde sınır dışı etme hakkının hala var olması nasıl düşünülebilir?
Show More (1)
|
| 2 |
conceivable |
akla gelebilir |
adj. |
|
- During the training it will most likely not be possible to cover every conceivable traffic situation.
- Eğitim sırasında akla gelebilecek her türlü trafik durumunu ele almak büyük olasılıkla mümkün olmayacaktır.
- The Commission has managed to pepper this document with every conceivable reference.
- Komisyon bu belgeyi akla gelebilecek her türlü referansla doldurmayı başarmış.
- The Commission has managed to pepper this document with every conceivable reference.
- Komisyon bu belgeyi akla gelebilecek her türlü referansla doldurmayı başarmıştır.
- We've tried every conceivable method, but absolutely nothing works.
- Akla gelebilecek her metodu denedik ama hiçbiri işe yaramadı.
Show More (1)
|
| 3 |
conceivable |
akla yatkın |
adj. |
|
- It's conceivable.
- Akla yatkın.
Show More (-2)
|
| 4 |
conceivable |
akla uygun |
adj. |
|
- We've tried every conceivable method, but absolutely nothing works.
- Biz her akla uygun yöntemi denedik, ama kesinlikle hiçbir şey işe yaramıyor.
Show More (-2)
|
