|
- He's an ivory dealer dealing in black market animals.
- O, karaborsa hayvan ticareti yapan bir fildişi tüccarı.
- Word is she deals in black-market software and hardware.
- Söylentilere göre karaborsa yazılım ve donanım ticareti yapıyormuş.
- Especially for anyone who deals in black market weapons.
- Özellikle de karaborsa silah ticareti yapanlar için.
- They wanted to deal in gold and silver.
- Altın ve gümüş ticareti yapmak istediler.
- He deals in used cars.
- O, ikinci el araba ticareti yapar.
- The company deals in various goods.
- Şirket çeşitli malların ticaretini yapar.
- He deals in whiskey.
- O viski ticareti yapar.
- He deals in grain.
- Tahıl ticareti yapıyor.
- We deal in silk goods.
- Biz ipek ürün ticareti yapıyoruz.
- They wanted to deal in gold and silver.
- Onlar altın ve gümüş ticareti yapmak istiyordu.
- A butcher deals in meat.
- Bir kasap et ticareti yapar.
- My uncle deals in fish.
- Amcam balık ticareti yapar.
- They deal in software products.
- Onlar yazılım ürünleri ticareti yapıyorlar.
- He deals in furniture.
- O, mobilya ticareti yapar.
- He deals in whiskey.
- Viski ticareti yapıyor.
- What do they deal in?
- Onlar ne ticareti yapıyorlar?
- He deals in furniture.
- Mobilya ticareti yapıyor.
- He deals in grain.
- O tahıl ticareti yapar.
Show More (15)
|