Tureng - department - Englisch Türkisch Sätze

Verlauf

	Englisch	Türkisch
1	department	departman	n.
	It was introduced in 1997 and extended to all fund-managing departments in 1999. Bu uygulama 1997 yılında başlatıldı ve 1999 yılında tüm fon yönetim departmanlarını kapsayacak şekilde genişletildi. This is why more and more firms are realising that CSR is no longer just a job for the marketing department. Bu nedenle giderek daha fazla firma KSS'nin artık sadece pazarlama departmanının işi olmadığının farkına varıyor. I would like you to ask the relevant department to do something to get rid of these unpleasant smells. İlgili departmandan bu kötü kokulardan kurtulmak için bir şeyler yapmasını rica ediyorum. This applies in particular to the Vosges department in the Lorraine region. Bu durum özellikle Lorraine bölgesindeki Vosges departmanı için geçerlidir. I would again point out that some departments are really not lavishly provided for. Bazı departmanlara gerçekten çok fazla kaynak sağlanmadığını tekrar belirtmek isterim. It would even be good for the social security department in Finland. Finlandiya'daki sosyal güvenlik departmanı için bile iyi olurdu. We are ourselves currently in the process of consulting Parliament's Legal Affairs Department on this matter. Şu anda bu konuda Parlamento Hukuk İşleri Departmanına danışmaktayız. The number of departments has been reduced. Departmanların sayısı azaltılmıştır. Coordinate the advertising and marketing departments to create effective strategies. Etkili stratejiler oluşturmak için reklam ve pazarlama departmanlarını koordine edin. The army and the air force and the State Department have ganged up to keep me from getting married. Kara Kuvvetleri, Hava Kuvvetleri, Devlet departmanı benim evlenmemi engellemek için birlik oldular. The marketing departments of Apple, Disney and Mattel control his children better than he can. Apple, Disney ve Mattel'in pazarlama departmanları çocuklarını ondan daha iyi kontrol ediyor. The marketing departments of Apple, Disney and Mattel control his children better than he can. Apple, Disney ve Mattel'in pazarlama departmanları adamın çocuklarını ondan daha iyi kontrol ediyor. He is the manager of the marketing department. Pazarlama departmanının müdürüdür. The objectives of the marketing department and the sales department are not necessarily the same. Pazarlama departmanı ile satış departmanının hedefleri her zaman aynı olmayabilir. He is the boss of our department. Departmanımızın patronu o. Our department is understaffed. Departmanımızda yeterli personel yok. Tom and Mary work in the same department. Tom ve Mary aynı departmanda çalışıyorlar. Who manages this department? Bu departmanı kim yönetiyor? The NYPD is the New York Police Department. NYPD New York Polis Departmanıdır. I am a member of the sales department. Satış departmanının bir üyesiyim. What department are you in? Hangi departmandasın? Is this the art department? Burası sanat departmanı mı? The department's rules are clear. Departmanın kuralları açık. What department do you work for? Hangi departman için çalışıyorsun? Who do you know at the Boston Police Department? Boston Polis Departmanı'nda kimi tanıyorsun? Those two departments are sometimes at odds with each other. Bu iki departman bazen birbirleriyle anlaşmazlığa düşüyor. The research director had the department do a thorough job in testing the new product. Araştırma direktörü yeni ürünü test etmek için departmana kapsamlı bir iş yaptırdı. I have some friends in the police department. Polis departmanında bazı arkadaşlarım var. Sami received a telephone call from the police department. Sami polis departmanından bir telefon aldı. The police department was recruiting. Polis departmanı eleman alıyordu. The police got in touch with the health department. Polis sağlık departmanıyla temasa geçti. He's in charge of the department. O departman sorumlusudur. Where is the XXX department? XXX departmanı nerede? The police department didn't even have a fingerprint kit. Polis departmanının parmak izi kiti bile yoktu. Our department doesn't have that information. Departmanımızda bu bilgi yok. Dan was reassigned to work at the sales department. Dan satış departmanında çalışmak üzere yeniden atandı. This violated the rules of the police department. Bu, polis departmanı kurallarını ihlal etti. Tom is the head of the sales department. Tom satış departmanının başıdır. In which department do you work? Hangi departmanda çalışıyorsun? He is the head of the sales department. O satış departmanının başı. What department do you work for? Hangi departman için çalışıyorsunuz? I plan to accept the offer from that company to become their marketing department's manager. O şirketten gelen pazarlama departmanı yöneticisi olma teklifini kabul etmeyi planlıyorum. Young Tanaka is the stupidest person in the department. Genç Tanaka departmandaki en aptal kişi. Dan was reassigned to work at the sales department. Dan satış departmanında yeniden işe atandı. That's your department. Bu sizin departmanınız. He's in charge of the department. Departmandan o sorumlu. The LAPD is the Los Angeles Police Department. LAPD, Los Angeles Polis Departmanı. The police department was recruiting. Polis departmanı işe alım yapıyordu. For the sake of long-term interests, we have decided to sell the development department. Uzun vadeli çıkarlar uğruna, geliştirme departmanını satmaya karar verdik. Show More (46)
2	department	bölüm	n.
	They have a whole department of pirates. Korsanlarla dolu kocaman bir bölümleri var. The city library has a special department for blind people. Kent kütüphanesi, kör çocuklar için özel bir bölüme sahiptir. Tom Jackson is the head of our department. Tom Jackson bizim bölümün başkanı. Young Tanaka is the stupidest person in the department. Bölümdeki en aptal kişi genç Tanaka'dır. The guys in my department are too nice. Benim bölümümdeki çocuklar çok iyi. I'm in charge of the book department. Kitap bölümünden ben sorumluyum. Who manages this department? Bu bölümü kim yönetiyor? He's the manager of the marketing department. O pazarlama bölümünün müdürü. We searched the entire shop for Tom, and found him in the toy department. Bütün dükkanda Tom'u aradık ve onu oyuncak bölümünde bulduk. The city library has a special department for blind people. Şehir kütüphanesinde körler için özel bir bölüm var. What floor is the daily goods department on? Günlük eşya bölümü hangi katta? Where's the shoe department? Ayakkabı bölümü nerede? He chose the Department of Hungaristics at the university. O, üniversitede Hungaristik Bölümünü seçti. What floor is the daily goods department on? Günlük ürünler bölümü kaçıncı katta? Tom and I work in the same department. Tom ve ben aynı bölümde çalışıyoruz. He is a tutor for the math department. Matematik bölümünde özel ders veriyor. What department are you in? Hangi bölümdesin? The head of our department is a man named Tom Jackson. Bölümümüzün başkanı Tom Jackson adında bir adam. He is the chief of my department. O benim bölümümün şefi. Our department doesn't have that information. Bizim bölümümüz o bilgiye sahip değil. The men's department is on the second floor. Erkekler bölümü ikinci katta. The budget cuts are bound to cause some friction in the department. Bütçe kesintileri bölümde bir miktar sürtüşmeye neden olmalı. Tom is the head of my department. Tom benim bölümümün başkanı. In which department do you work? Hangi bölümde çalışıyorsunuz? Our department is understaffed. Bizim bölümün personeli yeterli değil. Excuse me, but where is the men's shoe department? Afedersiniz fakat erkek ayakkabıları bölümü nerede? The objectives of the marketing department and the sales department are not necessarily the same. Pazarlama bölümü ve satış bölümü hedefleri mutlaka aynı değildir. Tom is taller than anybody else in his department. Tom kendi bölümündeki herkesten daha uzun. Tom is the head of my department. Tom benim bölüm başkanımdır. He is an undergraduate in the law department. O, hukuk bölümünde bir üniversite öğrencisidir. The guys in my department are very nice. Benim bölümümdekiler çok iyi. Tom and Mary work in the same department. Tom ve Mary aynı bölümde çalışıyorlar. The toy department is on the fifth floor. Oyuncak bölümü beşinci katta. He is the boss of our department. O bizim bölümün patronudur. He is the chief of my department. Benim bölüm şefimdir. He's in charge of the sales department. Satış bölümünden sorumlu. Please go to the Surgery Department. Cerrahi bölümüne gidin lütfen. He chose the Department of Hungaristics at the university. Üniversitede Hungaristik bölümünü seçti. He's the head of the marketing department. O, pazarlama bölümünün yöneticisidir. I've already sent an email to the support department. Ben zaten destek bölümüne bir e-posta göndermiştim. Show More (37)
3	department	bakanlık	n.
	In Zambia the department of health then estimated that half the population would die of AIDS. Zambiya'da sağlık bakanlığı nüfusun yarısının AIDS'ten öleceğini tahmin ediyordu. The United Kingdom Department of Health has said there are no acceptable alternative sources. Birleşik Krallık Sağlık Bakanlığı kabul edilebilir bir alternatif kaynak olmadığını söyledi. The Department of Health is issuing a warning. Sağlık Bakanlığı bir uyarı yayınlıyor. The security level, as established by the Department of Homeland Security, is orange. Güvenlik seviyesi İç Güvenlik Bakanlığı tarafından belirlendiği gibi, turuncudur. A 2016 Department of Defense report found that nearly three-quarters of young Americans are unfit to serve in America’s military. Savunma Bakanlığı'nın 2016 tarihli bir raporuna göre genç Amerikalıların neredeyse dörtte üçü Amerikan ordusunda görev yapmaya uygun değil. Show More (2)
4	department	daire	n.
	The interior ministry has a department dealing with minorities. İçişleri Bakanlığında, azınlıklar ile ilgilenen bir daire vardır. Where is the XXX department? XXX dairesi nerede? The head of our department is a man named Tom Jackson. Bizim dairenin başkanı Tom Jackson adında bir adam. Show More (0)
5	department	reyon	n.
	Where's your shoe department? Ayakkabı reyonunuz nerede? Excuse me, but where is the men's shoe department? Affedersiniz ama erkek ayakkabı reyonu nerede? Show More (-1)
6	department	bölge	n.
	The cane-sugar rum sector provides almost 40 000 jobs in three of the four French overseas departments. Şeker kamışı sektörü Fransa'nın dört denizaşırı bölgesinden üçünde yaklaşık 40.000 kişiye istihdam sağlamaktadır. Show More (-2)