|
- This could result in them being condemned to long-term poverty and deprivation.
- Bu da onların uzun süreli yoksulluk ve yoksunluğa mahkum edilmelerine neden olabilir.
- I would even say that they suffer genuine deprivation.
- Hatta gerçek bir yoksunluk yaşadıklarını bile söyleyebilirim.
- For the developing countries in particular, free trade is the way out of poverty and social deprivation.
- Özellikle gelişmekte olan ülkeler için serbest ticaret, yoksulluk ve sosyal yoksunluktan kurtulmanın yoludur.
- This could result in them being condemned to long-term poverty and deprivation.
- Bu da onların uzun vadeli yoksulluk ve yoksunluğa mahkum edilmesiyle sonuçlanabilir.
- Food deprivation unleashes a whole chain of effects in the body.
- Gıda yoksunluğu vücutta bir dizi bütüncül etkiyi ortaya çıkarır.
- Food deprivation unleashes a whole chain of effects in the body.
- Gıda yoksunluğu vücutta bütünüyle bir dizi etkiye yol açıyor.
- Food deprivation unleashes a whole chain of effects in the body.
- Gıda yoksunluğu vücutta bir dizi etkiyi bütünüyle açığa çıkarır.
- He grew up poor, so he's used to deprivation.
- Fakir büyüdü, bu yüzden yoksunluğa alışkın.
- He grew up poor, so he's used to deprivation.
- O yoksul büyüdü, bu yüzden yoksunluğa alışkın.
Show More (6)
|