develop - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
develop geliştirmek v.
  • Let's develop these ideas in tomorrow's class.
  • Gelin bu fikirleri yarınki derste geliştirelim.
  • This class is designed to help students develop creative skills.
  • Bu sınıf, öğrencilerin yaratıcı becerilerini geliştirmelerine katkı sağlamak amacıyla tasarlanmıştır.
  • They developed new technology for home entertainment.
  • Ev eğlencesi için yeni bir teknoloji geliştirdiler.
Show More (212)
develop gelişmek v.
  • You are right, the fight against fraud is never sufficiently well developed.
  • Haklısınız, dolandırıcılıkla mücadele hiçbir zaman yeterince gelişmemiştir.
  • This was an unknown concept in the East ten years ago and today we are seeing it develop.
  • Bu, on yıl önce Doğu'da bilinmeyen bir kavramdı ve bugün bunun geliştiğini görüyoruz.
  • There is no doubt that case law will develop.
  • İçtihat hukukunun gelişeceğine hiç şüphe yok.
Show More (76)
develop banyo etmek v.
  • I found a photographer who can develop old films.
  • Eski filmleri banyo edebilecek bir fotoğrafçı buldum.
  • I gave the film of the trip to be developed.
  • Gezinin filmini banyo edilmesi için verdim.
  • I want this photograph developed as soon as possible.
  • Bu fotoğrafın bir an önce banyo edilmesini istiyorum.
Show More (2)
develop film banyo etmek v.
  • Please develop this film.
  • Lütfen bu filmi banyo edin.
  • Did you develop the film?
  • Filmi banyo ettin mi?
  • Please develop and print this film.
  • Lütfen bu filmi banyo edin ve basın.
Show More (0)
develop kalkınmak v.
  • If countries are to develop further, they need an educated population.
  • Ülkeler daha fazla kalkınmak istiyorlarsa eğitimli bir nüfusa ihtiyaç duyarlar.
  • At the same time, everyone wants the poor countries to develop.
  • Aynı zamanda herkes yoksul ülkelerin kalkınmasını istiyor.
Show More (-1)
develop haline gelmek v.
  • Our tiny company developed into an international giant.
  • Ufacık şirketimiz uluslararası alanda bir dev haline geldi.
Show More (-2)
develop artmak v.
  • Crime is developing as unemployment goes up.
  • İşsizlik arttıkça suçlar da artıyor.
Show More (-2)
develop uygun hale getirmek v.
  • Our lands were developed for industrial use.
  • Arazilerimiz endüstriyel kullanıma uygun hale getirilmiştir.
Show More (-2)
develop (duygu) beslemek v.
  • I can tell he has developed strong feelings for me.
  • Bana karşı güçlü hisler beslediğini söyleyebilirim.
Show More (-2)
develop (sorun vb.) çıkmak v.
  • The train developed some brake problems, so they called for maintenance.
  • Trenin frenlerinde bazı sorunlar çıkmıştı, bu nedenle bakım servisini çağırdılar.
Show More (-2)
develop ilerlemek v.
  • Only through education can a country develop, only through an adequately educated population can a country progress.
  • Bir ülke ancak eğitim yoluyla kalkınabilir, bir ülke ancak yeterli eğitim almış bir nüfusla ilerleyebilir.
Show More (-2)
develop oluşmak v.
  • Monotony develops when you harp on the same string.
  • Aynı telden çaldığınızda monotonluk oluşur.
Show More (-2)
develop kalkındırmak v.
  • The plan will develop our city.
  • Plan şehrimizi kalkındıracak.
Show More (-2)
develop edinmek v.
  • Developing political awareness takes time.
  • Siyasi farkındalık edinmek zaman alır.
Show More (-2)
develop (hastalığa) yakalanmak v.
  • Smokers are far more likely to develop lung cancer than non-smokers are.
  • Sigara içenlerin akciğer kanserine yakalanma olasılığı içmeyenlere göre çok daha yüksektir.
Show More (-2)