1 |
dig |
kazmak |
v. |
|
- Digging the foundations for a house would hurt worms.
- Bir evin temellerini kazmak solucanlara zarar verir.
- Today we see them digging away and finding out all sorts of things.
- Bugün onları kazarken ve her türlü şeyi bulurken görüyoruz.
- I dug, planted and watered this place all by myself.
- Burayı tek başıma kazdım, ektim ve suladım.
- They dug through the mountain and built a tunnel.
- Dağı kazdılar ve bir tünel inşa ettiler.
- Arguing with a woman is like trying to drown the water, burn the fire, dig the soil or catch the air.
- Bir kadınla tartışmak suyu boğmaya çalışmak, ateşi yakmak, toprağı kazmak ya da havayı yakalamaya çalışmak gibidir.
- I was the one who dug this hole.
- Bu çukuru ben kazdım.
- If three workers dig two channels in four days, in how many days will six workers dig four channels?
- Üç işçi iki kanalı dört günde kazarsa, altı işçi dört kanalı kaç günde kazar?
- Arguing with a woman is like trying to drown the water, burn the fire, dig the soil or catch the air.
- Bir kadınla tartışmak, suyu boğmaya, ateşi yakmaya, toprağı kazmaya ya da havayı yakalamaya çalışmak gibidir.
- They dug down up to twelve meters under sea level.
- Onlar deniz seviyesinin on iki metre altına kadar kazdı.
- I started digging.
- Ben kazmaya başladım.
- Tom got his shovel out of the truck and began to dig.
- Tom kamyondan küreğini aldı ve kazmaya başladı.
- Tom dug through the wall of his cell.
- Tom hücresinin duvarını kazdı.
- Using only a teaspoon, Tom dug the tunnel that he used to escape from prison.
- Tom, hapishaneden kaçmak için kullandığı tüneli sadece bir çay kaşığı kullanarak kazdı.
- Dig them out.
- Kazarak çıkarın onları.
- If you find yourself in a hole, stop digging.
- Kendini bir çukurda bulursan kazmayı bırak.
- Just keep digging.
- Kazmaya devam et.
- Keep digging.
- Kazmaya devam edin.
- Digging is hard work.
- Kazmak zor iştir.
- If you find yourself in a hole, stop digging.
- Kendinizi bir çukurda bulursanız, kazmayı bırakın.
- Tom grabbed one of the shovels and started digging.
- Tom küreklerden birini kaptı ve kazmaya başladı.
- If three workers dig two channels in four days, in how many days will six workers dig four channels?
- Eğer üç işçi dört günde iki kanal kazarsa, altı işçi kaç günde dört kanal kazar?
- Tom grabbed one of the shovels and started digging.
- Tom küreklerden birini aldı ve kazmaya başladı.
- I'm not digging your wells.
- Kuyularınızı kazmıyorum.
- I stopped digging.
- Kazmayı bıraktım.
- Keep digging.
- Kazmaya devam et.
- Tom dumped Mary's body into the hole he had dug previously.
- Tom, Mary'nin cesedini daha önce kazdığı çukura attı.
- I started digging.
- Kazmaya başladım.
- Continue digging.
- Kazmaya devam edin.
- Tom kept digging.
- Tom kazmaya devam etti.
- Not a drop of rain fell for a month, so they had to dig a well.
- Bir ay boyunca bir damla yağmur yağmadı, bu yüzden bir kuyu kazmak zorunda kaldılar.
- They dug here and there for treasure.
- Hazine bulmak için orayı burayı kazdılar.
- I kept digging.
- Kazmaya devam ettim.
- Tom continued digging.
- Tom kazmaya devam etti.
- Tom handed me a shovel and told me to start digging.
- Tom bana bir kürek verdi ve kazmaya başlamamı söyledi.
- They dug through the mountain and built a tunnel.
- Onlar dağı kazdılar ve bir tünel inşa ettiler.
- They dug down up to twelve meters under sea level.
- Deniz seviyesinin 12 metre altına kadar kazarak indiler.
- Using only a teaspoon, Tom dug the tunnel that he used to escape from prison.
- Tom sadece çay kaşığı kullanarak hapisten kaçarken kullandığı tüneli kazdı.
- Tom started digging.
- Tom kazmaya başladı.
- I continued digging.
- Kazmaya devam ettim.
- I'm not digging your wells.
- Senin kuyularını kazmıyorum.
- Tom and I were the ones who dug this hole.
- Bu çukuru Tom ve ben kazdık.
- Tom stopped digging.
- Tom kazmayı bıraktı.
- Where did you dig them?
- Onları nereden kazdın?
- They dug miles of underground tunnels to resist the enemy attack.
- Düşman saldırısına direnmek için kilometrelerce uzanan yeraltı tünelleri kazdılar.
- Tom handed me a shovel and told me to start digging.
- Tom bana bir kürek uzattı ve kazmaya başlamamı söyledi.
- Where did you dig them?
- Onları nerede kazdınız?
Show More (43)
|
2 |
dig |
çukur kazmak |
v. |
|
- Dig a deep hole.
- Derin bir çukur kazın.
- I was the one who dug this hole.
- Bu çukuru kazan kişi bendim.
- Dig a deep hole.
- Derin bir çukur kaz.
- In the morning, Vasilissa dug a deep hole in the ground and buried the skull.
- Sabah, Vasilissa toprağa derin bir çukur kazdı ve kafatasını gömdü.
- This machine can dig giant holes.
- Bu makine dev çukurlar kazabiliyor.
- Tom dug three holes.
- Tom üç çukur kazdı.
- Tom dug a big hole in his backyard.
- Tom arka bahçesinde büyük bir çukur kazdı.
- Tom dug a deep hole in the garden.
- Tom bahçede derin bir çukur kazdı.
- Why has Tom been digging holes in his backyard?
- Tom neden arka bahçesinde çukur kazıyor?
- Why has Tom been digging holes in his backyard?
- Tom arka bahçesinde neden çukur kazıyor?
- Tom dug a deep hole.
- Tom derin bir çukur kazdı.
- Badgers dig deep holes.
- Porsuklar derin çukurlar kazarlar.
Show More (9)
|
3 |
dig |
kazı |
n. |
|
- The motorway, as currently planned, will bury this site before an archaeological dig has been carried out.
- Şu anda planlandığı şekliyle otoyol, arkeolojik bir kazı yapılmadan önce bu alanı gömecektir.
- The motorway, as currently planned, will bury this site before an archaeological dig has been carried out.
- Otoyol, şu anda planlandığı gibi, arkeolojik bir kazı yapılmadan önce bu alanı gömecektir.
- I have been involved in lots of digs all over Italy but nothing has excited me as much as this.
- İtalya'nın dört bir yanında pek çok kazıya katıldım ama hiçbiri beni bu kadar heyecanlandırmadı.
- I have been involved in lots of digs all over Italy but nothing has excited me as much as this.
- İtalya'nın dört bir yanında çok sayıda kazıya katıldım, ancak hiçbiri beni bu kadar heyecanlandırmamıştı.
- I have been involved in lots of digs all over Italy but nothing has excited me as much as this.
- İtalya'nın her yerinde birçok kazıya katıldım fakat hiçbir şey beni bu kadar heyecanlandırmamıştır.
Show More (2)
|
4 |
dig |
kazı yapmak |
v. |
|
- Digging is hard work.
- Kazı yapmak zor iştir.
- Tom is still digging in the backyard.
- Tom hâlâ arka bahçede kazı yapıyor.
- One man was seen digging with his bare hands.
- Bir adam çıplak elleri ile kazı yaparken görüldü.
Show More (0)
|
5 |
dig |
hoşlanmak |
v. |
|
- You know, women dig this.
- Bilirsiniz, kadınlar bundan hoşlanır.
- We dig each other.
- Birbirimizden hoşlanıyoruz.
Show More (-1)
|
6 |
dig |
deşmek |
v. |
|
- The answer is to stop digging.
- Cevap, deşmeyi bırakmaktır.
Show More (-2)
|
7 |
dig |
bellemek |
v. |
|
- I dug, planted and watered this place all by myself.
- Bu yeri tek başıma belledim, ektim, suladım.
Show More (-2)
|