dirties - Türkisch Englisch Wörterbuch

dirties

Bedeutungen von dem Begriff "dirties" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 97 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
dirty adj. pis
Layla is a dirty slut.
Layla pis bir sürtük.

More Sentences
dirty adj. kirli
They are all tarred with the same dirty brush!
Hepsi aynı kirli fırçayla katrana bulandı!

More Sentences
General
dirty v. kirletmek
Don't dirty it!
Bunu kirletmeyin!

More Sentences
dirty adj. iğrenç
Don't give in to such a dirty method of interrogation.
Böyle iğrenç bir sorgulama yöntemine teslim olmayın.

More Sentences
dirty adj. açık saçık
I don't like dirty jokes, but I get a kick out of it when you tell them.
Açık saçık şakaları sevmem ama sen anlatınca çok hoşuma gidiyor.

More Sentences
dirty adj. kirli
On Monday, I mentioned the victims of the Spanish dirty war.
Pazartesi günü İspanya'daki kirli savaşın kurbanlarından bahsetmiştim.

More Sentences
dirty adj. müstehcen
This is a dirty movie.
Bu müstehcen bir film.

More Sentences
dirty adj. edepsiz
This is a dirty movie.
Bu edepsiz bir film.

More Sentences
Slang
dirty n. pislik
You're very dirty.
Seni pislik götürüyor.

More Sentences
Common Usage
dirty v. pisletmek
General
dirty v. pislenmek
dirty v. bulaştırmak
dirty v. batırmak
dirty v. pislemek
dirty v. kirlenmek
dirty v. lekelemek
dirty v. asıl doğasını çarpıtarak küçük düşürmek
dirty adj. kaka
dirty adj. muzur
dirty adj. ahlaksız
dirty adj. sisli
dirty adj. fırtınalı
dirty adj. bulaşık
dirty adj. bulanık
dirty adj. çirkin
dirty adj. aşağılık
dirty adj. murdar
dirty adj. rezil
dirty adj. alçak
dirty adj. galiz
dirty adj. terbiyesiz
dirty adj. bozuk
dirty adj. çepel
dirty adj. (hava) bozuk
dirty adj. yolsuz
dirty adj. çepelli
dirty adj. kirleten
dirty adj. lekeleyen
dirty adj. nahoş ve başkasına yarayan (iş)
dirty adj. alçakça davranışları gerektiren
dirty adj. adil oyun şartlarını ihlal eden
dirty adj. aşırı üzücü
dirty adj. çok kederli
dirty adj. saldırgan
dirty adj. tiksindirici
dirty adj. (deniz, kara veya hava) sert ve bulanık
dirty adj. bulutlu (renk veya ışık)
dirty adj. boğuk
dirty adj. ham
dirty adj. kötü niyetli
dirty adj. içerlemiş
dirty adj. küçümseyen
dirty adj. ürkütücü
dirty adj. küfürlü
dirty adj. ayıp
dirty adj. mahrem
dirty adj. kaba
dirty adj. nezaketsiz
dirty adj. öfke saçan
dirty adj. hoşnutsuzluk bildiren
dirty adj. yozlaşmış
dirty adj. müptezel
dirty adv. pis bir şekilde
dirty adv. kirli bir şekilde
dirty adv. alçakça
dirty adv. kepazelikle
dirty adv. ahlaksızca
dirty adv. hileli
Colloquial
dirty adj. epey
dirty adj. aşırı
dirty adv. acımasızca
dirty adv. alçakça
dirty adv. vicdansızca
dirty adv. ahlaksızca
dirty adv. gizlice
dirty adv. sinsi bir şekilde
dirty adv. bayağı bir şekilde
Trade/Economic
dirty adj. müdahale edilmiş (kur dalgalanması)
Computer
dirty adj. daha büyük bir belleğe yeniden yazılması gerekli verileri içeren
Aeronautic
dirty adj. hava akımına doğru çıkıntıları olan (uçak)
Physics
dirty adj. çok miktarda serpinti yapan (atom/hidrojen bombası)
Military
dirty adj. bölgeyi düşük seviyeli radyasyonla kirletmeyi amaçlayan (bomba)
Sport
dirty adj. sportmence olmayan
dirty adj. centilmenlik dışı
Printery
dirty adj. okunaksız (nüsha)
dirty adj. aşırı derecede düzeltme çizikleri içeren (metin)
dirty adj. hatalarla dolu (metin)
Ottoman Turkish
dirty adj. necis
dirty adj. mülevves
Slang
dirty n. adilik
dirty n. hainlik
dirty adj. uyuşturucu kullanan
dirty adj. uyuşturucu bulunduran
dirty adj. kulak tırmalayıcı
dirty adj. gıcırtılı
dirty adj. rahatsız eden
dirty adj. pürüzlü

Bedeutungen, die der Begriff "dirties" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 435 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
dirty dishes n. bulaşık
Tom put the dirty dishes in the sink.
Tom kirli bulaşıkları lavaboya koydu.

More Sentences
get dirty v. kirlenmek
All my clothes have gotten dirty since I've been here.
Buraya geldiğimden beri bütün kıyafetlerim kirlendi.

More Sentences
become dirty v. kirlenmek
If the plug becomes dirty, wipe it off with a dry cloth before connecting.
Fiş kirlenirse, takmadan önce kuru bir bezle silin.

More Sentences
General
dirty linen n. kirli çamaşır
Don't wash your dirty linen in public.
Kirli çamaşırlarını ortaya dökme.

More Sentences
dirty water n. kirli su
One in four people in the world drinks dirty water.
Dünyada her dört kişiden biri kirli su içiyor.

More Sentences
dirty trick n. üçkağıt
That was a dirty trick.
Bu bir üçkağıttı.

More Sentences
dirty room n. kirli oda
You should clean your dirty room.
Sen kirli odanı temizlemelisin.

More Sentences
Colloquial
dirty work n. kirli iş
Let her do the dirty work.
Bırakın kirli işleri o yapsın.

More Sentences
dirty work n. pis iş
I don't want to do your dirty work.
Senin pis işlerini yapmak istemiyorum.

More Sentences
dirty joke n. müstehcen şaka
This book is full of dirty jokes.
Bu kitap müstehcen şakalarla dolu.

More Sentences
dirty money n. kirli para
And all of their dirty money would have gone to a good cause.
Ve tüm kirli paraları iyi bir amaca giderdi.

More Sentences
Idioms
dirty laundry n. kirli çamaşırlar
Don't air your dirty laundry in public.
Kirli çamaşırlarını ortalık yerde sergileme.

More Sentences
General
dirty trick n. kancıklık
dirty trick n. alicengiz oyunu
dirty dog n. aşağılık kimse
dirty place n. çöplük
dirty trick n. alavere dalavere
dirty business n. kirli iş
dirty trick n. kalleşlik
getting dirty n. kirlenme
dirty trick n. kahpelik
dirty bomb n. kirli bomba
dirty trick n. hınzırlık
white but dirty n. ak kirpani
dirty trick n. pislik
dirty money n. kara para
dirty end of the stick n. işin kötü tarafı
dirty joke n. kötü şaka
dirty sand n. pis kum
dirty money n. pis ve kirli işler zammı
dirty water pump n. kirli su pompası
dirty water n. kirletilmiş su
dirty fingernail n. kirli tırnak
dirty fingernail n. kirlenmiş tırnak
dirty fingernail n. pis tırnak
dirty environment n. kirli çevre
dirty jokes n. bel altı esprileri/şakaları
dirty diamond n. savaş bölgelerinde çıkarılan ve savaş düzenini finanse etmekte kullanılan elmas
dirty clothes n. kirliler/kirli elbiseler
dirty bra n. kirli sutyen
dirty words n. küfürlü konuşma
dirty and muddy water n. çirkef
dirty secret n. kirli sır
dirty surface n. kirli yüzey
dirty operation n. kirli operasyon
dirty hair n. kirli saçlar
dirty things n. kirli işler
dirty things n. kirli şeyler
dirty feet n. kirli ayaklar
dirty book n. kirli/pis kitap
dirty word n. terbiyesiz söz
dirty linen n. (mecazen) kirli çamaşırlar
dirty story n. kaba saba şaka
dirty story n. nezaketsiz espri
dirty word n. ayıp kelime
dirty word n. küfür
dirty word n. ağza alınmayacak laf
become dirty v. pislenmek
get dirty v. pislenmek
wash one's dirty linen in public v. kirli çamaşırlarını ortaya dökmek
play a dirty trick v. alavere dalavere yapmak
dirty one's pants v. altını pisletmek
play a dirty trick on v. kancıklık etmek
wash somebody's dirty linen in public v. ipliğini pazara çıkarmak
air somebody's dirty laundry in public v. ipliğini pazara çıkarmak
air somebody's dirty linen in public v. ipliğini pazara çıkarmak
play a dirty trick on v. kalleşlik etmek
be very dirty v. pislik götürmek
make dirty v. kirletmek
make dirty v. pisletmek
get dirty v. bulanmak
play a dirty trick on v. külah giydirmek
play a dirty trick on somebody v. kalleşlik etmek
look dirty v. pis görünmek
remove dirty dishes/glasses/bottles from the table v. boşları almak
remove dirty dishes/glasses/bottles from the table v. (masanın) boşlarını almak
do dirty work v. pis iş yapmak
do dirty work v. kirli iş yapmak
do someone else's dirty works v. birinin kirli işlerini yapmak
damp and dirty adj. izbe
very dirty adj. muşamba gibi
dirty-minded adj. aklı belden aşağı şakalara çalışan
dirty-minded adj. terbiyesiz
quick-and-dirty adj. basit ve kalitesiz bir biçimde üretilen
quick-and-dirty adj. düşük kalite
down-and-dirty adj. açık saçık
down-and-dirty adj. müstehcen
down-and-dirty adj. iffetsiz
down-and-dirty adj. rekabetçi
down-and-dirty adj. mücadeleci
dirty-faced adj. yüzü kirlenmiş
the room is dirty expr. oda kirli
the sheets are dirty expr. çarşaflar kirli
the shower is dirty expr. duş kirli
the shower is dirty expr. banyo kirli
the sink is dirty expr. lavabo kirli
the washbasin is dirty expr. lavabo kirli
Phrasals
dirty something up v. bir şeyi kirletmek
Phrases
down and dirty adj. süssüz
down and dirty adj. yalın
down and dirty adj. çıplak
down and dirty adj. açık saçık
down and dirty adj. terbiyesiz
down and dirty adj. müstehcen
down and dirty adj. köhne
down and dirty adj. kötü halde
down and dirty adj. perişan
Proverb
(one) does not wash (one's) dirty linen in public (biri) kirli çamaşırlarını ortaya dökmez
(one) does not wash (one's) dirty linen in public (biri) her şeyini/özel hayatını herkesin içinde anlatmaz
do not wash your dirty linen in public kirli çamaşırlarını ortaya dökme
do not wash your dirty linen in public özel aile sorunlarını ortalık yerde konuşma
Colloquial
dirty work n. dürüst olmayan iş
dirty work n. gayrimeşru iş
dirty deal n. haksız muamele
dirty deal n. kazık (yeme)
dirty deal n. kazık yeme
dirty crack n. kötü/kaba söz
dirty deal n. üçkağıt
dirty joke n. açık saçık espri
dirty joke n. ayıp şaka
dirty joke n. çok çirkin biri
dirty joke n. suratsız biri
dirty joke n. çok tipsiz biri
dirty joke n. eciş bücüş biri
dirty joke n. aptal/beyinsiz biri
dirty-mouth n. ağzı bozuk kişi
dirty-mouth n. küfürlü konuşan kişi
dirty-mouth n. küfürbaz
the dirty dozens n. genellikle siyahi amerikalılar arasında şaka olarak birbirlerinin aile üyelerine hakaret ederek yapılan sözlü düello
the dirty dozens n. sözlü atışma
the dirty dozens n. şaka yollu laf dalaşı
the (dirty) dozens n. karşılıklı akrabalara söverek oynanan siyahi kökenli bir oyun
dirty look n. kötü bakış
dirty look n. küçümser bakış
dirty look n. sinirli bakış
dirty look n. ters bakış
dirty look n. tiksinme bakışı
dirty-mouth v. biri hakkında kötü konuşmak
dirty-mouth v. biri hakkında olumsuz konuşmak
dirty-mouth v. birini kötülemek
dirty up v. -i kirletmek
do the dirty on [uk] v. acımasızca davranmak
do the dirty on [uk] v. nezaket göstermemek
do someone dirty v. birine adil davranmamak
dirty big [uk] adj. çok büyük
dirty big [uk] adj. kocaman
dirty big [uk] adj. çok fazla
dirty big [uk] adj. yığınla
dirty big [uk] adj. dolu
dirty big [uk] adj. bir dolu
dirty big [uk] adj. deli gibi
dirty great/big [uk] adj. çok büyük
dirty great/big [uk] adj. kocaman
dirty great/big [uk] adj. çok fazla
dirty great/big [uk] adj. yığınla
dirty great/big [uk] adj. dolu
dirty great/big [uk] adj. bir dolu
dirty great/big [uk] adj. deli gibi
dirty great [uk] adj. çok büyük
dirty great [uk] adj. kocaman
dirty great [uk] adj. çok fazla
dirty great [uk] adj. yığınla
dirty great [uk] adj. dolu
dirty great [uk] adj. bir dolu
dirty great [uk] adj. deli gibi
down and dirty adj. kıyasıya rekabetçi
down and dirty adj. yalap şalap
down and dirty adj. yarım yamalak
down-and-dirty adj. vicdansız
down-and-dirty adj. ahlaksız
down-and-dirty adj. edepsiz
down-and-dirty adj. kaba
down-and-dirty adj. korkak
down-and-dirty adj. tamamen dahil olmuş
down-and-dirty adj. tamamen müdahil
down-and-dirty adj. işin içinde olan
down and dirty expr. baştan savma
down and dirty expr. dobra
down-and-dirty (us) expr. dürüst olmayan
down and dirty expr. çekincesiz
down and dirty expr. üstünkörü
down and dirty expr. (cinsel açıdan) çekinmesi olmayan
down and dirty expr. yasak tanımayan
down and dirty expr. (cinsel açıdan) düşüp kalkan
down and dirty expr. (cinsel açıdan) yatıp kalkan
Idioms
dirty cop n. rüşvetçi polis
dirty cop n. yolsuz polis
dirty cop n. kirli polis
someone's dirty laundry n. birini kirli çamaşırları
a dirty word n. kirli/nahoş/hoşa gitmeyen/yasak söz veya kelime
dirty laundry n. kişinin hataları
a dirty word n. kullanımından kaçınılan/ağza alınmayan kelime
dirty book n. müstehcen kitap
dirty dog n. sütü bozuk
someone's dirty laundry n. (birisinin) kirli çamaşırları
dirty work at the crossroads n. gizli işler
dirty work at the crossroads n. el altından iş
dirty work at the crossroads n. gizli kapaklı işler
dirty work at the crossroads n. hile hurda
a dirty look n. ters bakma
a dirty look n. pis pis bakma
a dirty look n. yan bakma
dirty pool n. kandırmaca
dirty pool n. aldatmaca
dirty pool n. yanıltıcı davranış
dirty pool n. adil olmayan davranış
dirty pool n. adaletsiz/haksız davranış
dirty pool n. sinsice yapılan şey
dirty pool n. gizliden gizliye yürütülen şey
dirty pool n. alçakça yapılan şey
dirty pool n. haksızca yürütülen şey
dirty pool n. adaletsizce yapılan şey
dirty work at the crossroads n. kötü işler
dirty work at the crossroads n. alçakça işler
dirty work at the crossroads n. çirkin faaliyetler
dirty work at the crossroads n. yasa dışı alışveriş/ticaret
dirty work at the crossroads n. illegal iş
dirty work at the crossroads n. kanunsuz alışveriş/ticaret
dirty work at the crossroads n. el altından alışveriş/ticaret
dirty work at the crossroads n. gizli kapaklı alışveriş/ticaret
dirty work at the crossroads n. gayrimeşru iş
dirty work at the crossroads n. yasa dışı iş
dirty work at the crossroads n. pis iş
dirty work at the crossroads n. kirli iş
quick-and-dirty n. hızlı çözüm
quick-and-dirty n. geçici çözüm
quick-and-dirty n. üstünkörü düzeltme
dirty beau [obsolete] n. iyi giyimli serseri ruhlu herif
dirty beau [obsolete] n. dış görünümü düzenli ruhu serseri adam
dirty beau [obsolete] n. şık giyimli serseri
dirty beau [obsolete] n. yakışıklı serseri
dirty mind n. kötü/bozuk niyet
dirty mind n. zihniyeti kötü/bozuk olma
dirty mind n. aklı fikri edepsizlikte olma
dirty mind n. aklı fikri müstehcen şeylerde olma
dirty mind n. aklı fikri belden aşağı çalışma
dirty mind n. kötü/bozuk niyetli kimse
dirty mind n. zihniyeti kötü/bozuk kimse
dirty mind n. aklı fikri edepsizlikte olan kimse
dirty mind n. aklı fikri müstehcen şeylerde olan kimse
dirty mind n. aklı fikri belden aşağı çalışan kimse
dirty tricks n. pislikler
dirty tricks n. alavere dalavere
dirty tricks n. alicengiz oyunları
dirty tricks n. üçkağıt
dirty weekend n. (özellikle evli olmayan iki insanın) hafta sonu kaçamağı
a dirty shame n. çok talihsiz durum
a dirty shame n. utanç vesikası
talk dirty v. küfürlü konuşmak
dirty one's hands v. adını lekelemek
get one's hands dirty v. adını lekelemek
shoot a dirty look v. birisine ters ters bakmak
do the dirty on somebody v. birini ele vermek
shoot a dirty look v. birisine pis pis bakmak
shoot somebody a dirty look v. birisine pis pis bakmak
do somebody's dirty work v. birisinin kirli işlerini yapmak
do the dirty on somebody v. birisinin arkasından iş çevirmek
give somebody a dirty look v. birisine pis pis bakmak
give a dirty look v. birisine pis pis bakmak
give somebody a dirty look v. birisine ters ters bakmak
give a dirty look v. birisine ters ters bakmak
shoot somebody a dirty look v. birisine ters ters bakmak
do someone’s dirty work v. birisinin kirli işlerini yapmak
do somebody's dirty work v. birisinin pis işlerini yapmak
give someone a dirty look v. birine ters ters bakmak
do the dirty on somebody v. hainlik etmek
play dirty v. hile yapmak
dirty one's hands v. elini kirletmek
get one's hands dirty v. elini kirletmek
air someone's dirty laundry in public v. ipliğini pazara çıkarmak
wash one's dirty linen in public v. ipliğini pazara çıkarmak
wash one's dirty laundry in public v. ipliğini pazara çıkarmak
air one's dirty linen in public v. ipliğini pazara çıkarmak
air one's dirty linen in public v. kirli çamaşırlarını ortaya dökmek
wash one's dirty linen in public v. kirli çamaşırlarını ortaya dökmek
get the dirty end of the stick v. okka altına gitmek
air someone's dirty linen in public v. kirli çamaşırlarını dökmek
air someone's dirty laundry/linen in public (us) v. kirli çamaşırlarını ortaya dökmek
do the dirty on somebody v. kalleşlik yapmak
wash one's dirty laundry/linen in public (brit) v. kirli çamaşırlarını ortaya dökmek
get hands dirty v. kötü bir işe girişmek
get hands dirty v. pis bir işe girişmek
dirty one's hands v. utanç verici şey yapmak
have a dirty mind v. aklı fikri sekste olmak
have a dirty mind v. kafası bel altı şeylere çalışmak
have a dirty mind v. aklı fikri müstehcen/açık saçık şeylerde olmak
get a dirty look (from someone) v. (birinin) kötü bakışlarını üzerine çekmek
get a dirty look (from someone) v. (birinden) küçümseyici bakışlar almak
get a dirty look (from someone) v. (birinin) sinirli bakışlarını üzerine çekmek
get a dirty look (from someone) v. (birinden) nefret dolu bakışlar almak
get a dirty look (from someone) v. (birinden) tiksinti dolu bakışlar almak
give somebody a dirty look v. birine pis pis bakmak
give somebody a dirty look v. birin kötü kötü bakmak
air (one's) dirty laundry in public v. kirli çamaşırlarını ortaya sermek/dökmek
air dirty linen in public v. kirli çamaşırları ortaya sermek/dökmek
air (one's) dirty laundry in public v. kirli çamaşırlarını ortaya sermek/dökmek
air dirty linen in public v. kirli çamaşırları ortaya sermek/dökmek
do one's dirty work v. birinin kirli işlerini yapmak
do the dirty work v. kirli işleri yapmak
do someone dirty v. birine kötülük etmek/yapmak
do someone dirty v. birine pislik yapmak
do someone dirty v. birine şerefsizlik yapmak
do someone dirty v. birine kazık atmak
get hands dirty and dirty hands; soil hands v. kötü bir işe girişmek
get hands dirty and dirty hands; soil hands v. pis bir işe girişmek
get hands dirty and dirty hands; soil hands v. elini kirletmek
get hands dirty and dirty hands; soil hands v. utanç verici şey yapmak
get hands dirty and dirty hands; soil hands v. adına leke sürmek
get hands dirty and dirty hands; soil hands v. adını lekelemek
get your hands dirty v. elini kirletmek
get your hands dirty v. zor/pis işlere girişmek
give (one) a dirty look v. (birine) ters ters bakmak
give somebody a dirty look v. birine pis pis bakmak
give somebody a dirty look v. birine ters ters bakmak
give somebody a dirty look v. birine kötü kötü bakmak
get a dirty look v. birinin pis pis bakışlarına maruz kalmak
get a dirty look v. birinin ters bakışlarına maruz kalmak
get a dirty look v. birinin kötü bakışlarına maruz kalmak
not dirty (one's) hands v. elini kirletmemek
not dirty (one's) hands v. adını lekelememek
not dirty (one's) hands v. adına leke sürmemek
not dirty your hands v. elini kirletmemek
not dirty your hands v. elini taşın altına koymamak
wash your dirty linen in public v. kirli çamaşırlarını ortaya dökmek
wash your dirty linen in public v. her şeyini/özel hayatını herkesin içinde anlatmak
wash your dirty linen in public v. özel aile sorunlarını ortalık yerde konuşmak
quick-and-dirty adj. baştan savma
quick-and-dirty adj. yalapşap
down and dirty adj. aceleyle yapılmış
down and dirty adj. telaşla yapılmış
down and dirty adj. düzenlenmemiş
down and dirty adj. revize edilmemiş
down and dirty adj. düzeltilmemiş
down and dirty adj. kıran kırana olan
down and dirty adj. mücadeleli
down and dirty adj. dahil olan
down and dirty adj. müdahil
down and dirty adj. katılan
down and dirty adj. vicdansız
down and dirty adj. ahlaksız
quick and dirty expr. basit ve kalitesiz bir biçimde üretilen
quick and dirty expr. bir soruna kolay bir biçimde ve kesin olmayan bir çözüm bulma
dirty dog expr. hamuru bozuk
Speaking
tell dirty jokes v. açık saçık fıkralar anlatmak
it's a dirty job expr. bu pis bir iş
my hands are dirty expr. ellerim kirli
your hands are dirty expr. ellerin kirli
don't wash your dirty linen in public expr. kirli çamaşırlarını ortaya dökme
Trade/Economic
dirty exchange rate system n. gözetimli döviz kuru sistemi
dirty fluctuation system n. kirli dalgalanma sistemi
dirty float n. kirli dalgalanma
dirty bill of lading n. kirli konşimento
dirty floating n. kirli dalgalanma
dirty ship n. kirli gemi
dirty price n. kirli fiyat
dirty exchange rate system n. müdahaleli döviz kuru sistemi
dirty exchange rate system n. müdahaleli
Politics
dirty trick n. gizli politik faaliyet ve entrikalar
dirty tricks n. muhaliflerin ayağını kaydıracak hileler
dirty tricks n. rakibi karalama uygulamaları
Technical
quick and dirty compiler n. çabuk ve kirli derleyici
dirty blank n. kir yarası
dirty ballast n. kirli safra
dirty base n. kirli dip
dirty-oil pump n. kirli yağ pompası
dirty steel n. pis içyapılı çelik
dirty casting n. pis içyapılı döküm
dirty steel n. pis çelik
dirty oils n. pis yakıtlar
dirty casting n. pis döküm
Computer
quick and dirty compiler n. çabuk ve kirli derleyici
dirty data n. düzensiz veri
dirty data n. güvenilmez veri
dirty bit n. kirli bit
dirty bytes in cache n. önbellekteki pis veri
a quick-and-dirty solution v. geçici ve etkili olmayan bir yama yapmak
a quick-and-dirty solution v. hızlı ve kötü bir yama (çözüm) yapmak
quick-and-dirty adj. hızlı ve kötü (yama)
links dirty? expr. bağlantılar kirli mi?
on dirty expr. kirlide
Textile
dirty product n. çevreye olumsuz etkisi bulunan ürün
dirty product n. kirli ürün
Automotive
dirty air n. türbülanslı hava akımı
Marine
dirty ship n. kirli gemi
dirty ship n. rafine edilmemiş ürün taşıyan tanker
Medical
dirty laundry trolley n. kirli çamaşır arabası
Gastronomy
dirty smell n. pis koku
dirty rice n. doğranmış veya öğütülmüş sakatatla pişirilmiş pilavdan oluşan bir cajun yemeği
Astronomy
dirty snowball n. kirli kartopu
dirty snowball n. kuyruklu yıldız
Botanic
dirty trich n. ince gri renkli lifçikleri ve soluk renkli bir şapkası olan zehirli bir çayır mantarı
Literature
dirty realism n. 1980'lerde abd'de ortaya çıkıp sıradan yaşamı çok ayrıntılı bir şekilde tasvir eden bir yazı üslubu
History
dirty war n. arjantin'de 1976-82 hükümetine karşı olan solcu gerilla grupları ve muhaliflere karşı yürütülen bir askeri harekat
Military
dirty bomb n. radyoaktif kirli bomba
dirty bomb n. radyoaktif içerikli bomba
dirty war n. rejimin devrimci veya terörist isyancılara uyguladığı şiddetli ve yıkıcı savaş teknikleri
Music
dirty rap n. cinsel temalar içeren rap veya hip hop müzik
dirty south n. 1990'ların ikinci yarısında popüler olup küfür ve cinsel temalar içeren bir rap müzik türü
Slang
dirty crack n. ağıza alınmayacak söz/küfür
a dirty old man n. itici derecede sekse ilgi duyan yaşlı erkek
dirty old man n. kart zampara
dirty crack n. kaba söz
a dirty old man n. kart zampara
dirty crack n. küfür
dirty trick n. orospuluk
driving dirty n. sigortasız araba kullanma
dirty talk n. seks sırasında yapılan argo konuşma
a dirty weekend (brit) n. (özellikle evli olmayan iki insanın) haftasonu kaçamağı
quick-and-dirty n. ucuz ve küçük restoran
quick-and-dirty n. ucuz kafe
dirty laundry n. kirli çamaşır sepeti
do the dirty work v. pis işi yapmak
talk dirty v. seksi konuşmak
talk dirty v. tahrik edici konuşmak
quench (one's) thirst at any dirty puddle v. önüne gelenle yatmak
quench (one's) thirst at any dirty puddle v. rastgele cinsel ilişkiye girmek
quench (one's) thirst at any dirty puddle v. cinsellik konusunda seçici olmamak
quench (one's) thirst at any dirty puddle v. herkesle yatıp kalkmak
be dirty on [australia] v. gücendirilmek
be dirty on [australia] v. düşmanca davranılmak
dyodw (do your own dirty work) expr. kendi pis işini/işlerini kendin yap
dyodw (do your own dirty work) expr. kendi işini kendin yap/gör
dyofdw (do your own fucking dirty work) expr. kendi lanet pis işini/işlerini kendin yap
dyofdw (do your own fucking dirty work) expr. kendi lanet/boktan işini kendin yap/gör
British Slang
dirty pillows n. göğüsler
dirty pillows n. memeler
dirty-mac n. uzun yağmurluk
dirty stop-out n. (özellikle geceleyin) seks amacıyla bir başkasının evine gitmiş kimse
do the dirty on (someone) v. birini dolandırmak
do the dirty on (someone) v. birini boynuzlamak
do the dirty on (someone) v. birini aldatmak
Modern Slang
air dirty laundry v. kirli çamaşırları ortaya dökmek
air dirty laundry in public v. kirli çamaşırları ortaya dökmek
air dirty laundry v. kirli çamaşırları ortaya sermek
air dirty laundry in public v. kirli çamaşırları ortaya sermek