|
- We want a global format that will allow people to tag their e-mail messages by sender and by subject.
- İnsanların e-posta mesajlarını gönderene ve konuya göre etiketleyebilmelerini sağlayacak küresel bir format istiyoruz.
- The proportion of complaints sent through the website and e-mail continued to rise.
- Web sitesi ve e-posta yoluyla gönderilen şikayetlerin oranı artmaya devam etmiştir.
- You cannot even send e-mail if the recipient does not want it.
- Alıcı istemezse e-posta bile gönderemezsiniz.
- The hundreds of angry letters and angry e-mails were the signs of a human but also an interinstitutional tragedy.
- Yüzlerce kızgın mektup ve öfkeli e-posta, hem insani hem de kurumlar arası bir trajedinin işaretleriydi.
- The hundreds of angry letters and e-mails were signals of the human and institutional tragedy.
- Yüzlerce öfkeli mektup ve e-posta, insani ve kurumsal trajedinin işaretleriydi.
- In the case of e-mail advertising, despite having major reservations we have agreed to the general opt-in.
- E-posta reklamcılığı söz konusu olduğunda, büyük çekincelerimiz olmasına rağmen genel katılımı kabul ettik.
- In the case of direct marketing by e-mail, this is clearly a matter with cross-border implications.
- E-posta yoluyla doğrudan pazarlama söz konusu olduğunda bu açıkça sınır ötesi etkileri olan bir konudur.
- In the case of e-mail advertising, despite having major reservations we have agreed to the general opt-in.
- E-posta reklamları söz konusu olduğunda, büyük çekincelerimiz olmasına rağmen genel katılımı kabul ettik.
- But this legislation will concern all e-mails which will go in future to mobile terminals.
- Ancak bu mevzuat, gelecekte mobil terminallere gidecek olan tüm e-postaları ilgilendirecektir.
- This is not to say that this is a bad intervention, but I would vote for an opt-in system for e-mails.
- Bu, bunun kötü bir müdahale olduğu anlamına gelmiyor ancak ben e-postalar için bir katılım sistemini tercih ederdim.
- What have you done to ensure that e-mails within the Commission are systematically encrypted?
- Komisyon içindeki e-postaların sistematik olarak şifrelenmesini sağlamak için ne yaptınız?
- What is our position on direct advertising by e-mail?
- E-posta ile doğrudan reklam konusundaki tutumumuz nedir?
- In that way, you and I will not be faced with e-mails from businesses which we do not need at all.
- Böylece siz ve ben hiç de ihtiyacımız olmayan işletmelerden gelen e-postalarla karşı karşıya kalmayacağız.
- I regularly receive unwanted advertising on my e-mail.
- E-postama düzenli olarak istenmeyen reklamlar alıyorum.
- We have all learned to use the telephone, mobiles, sms, and e-mail.
- Hepimiz telefon, cep telefonu, sms ve e-posta kullanmayı öğrendik.
- You can already receive e-mail messages on mobile devices which are connected to the Internet.
- İnternete bağlı mobil cihazlardan e-posta mesajlarını zaten alabilirsiniz.
- You cannot even send e-mail if the recipient does not want it.
- Alıcı istemiyorsa e-posta bile gönderemezsiniz.
- NTT DoCoMo earmarks USD 8.2 million to control unsolicited e-mails on mobile phones.
- NTT DoCoMo, cep telefonlarındaki istenmeyen e-postaları kontrol etmek için 8,2 milyon ABD doları ayırdı.
- The sad paradox is that as e-mail marketing grows, its effectiveness diminishes.
- Üzücü olan paradoks, e-posta pazarlaması büyüdükçe etkinliğinin azalmasıdır.
- The sad paradox is that as e-mail marketing grows, its effectiveness diminishes.
- Üzücü paradoks, e-posta pazarlaması büyüdükçe etkinliğinin azalmasıdır.
- E-mail marketing provides direct access to the target audience.
- E-posta yoluyla pazarlama hedef kitleye doğrudan erişim sağlar.
- The sad paradox is that as e-mail marketing grows, its effectiveness diminishes.
- Üzücü olan çelişki ise e-posta pazarlamacılığı büyüdükçe etkinliğinin azalmasıdır.
- Sami checked Layla's e-mails.
- Sami, Leyla'nın e-postalarını kontrol etti.
- Tom digitized an old family photo and emailed it to his mother.
- Tom eski bir aile fotoğrafını dijital ortama aktardı ve annesine e-posta ile gönderdi.
- Sami stopped e-mailing Layla.
- Sami, Layla'ya e-posta göndermeyi bıraktı.
- Sami completely ignored Layla's e-mails.
- Sami, Layla'nın e-postalarını tamamen görmezden geldi.
- Layla blocked Sami's e-mail.
- Leyla, Sami'nin e-postasını engelledi.
- Sami got an e-mail from a person who read his column in the newspaper.
- Sami, gazetedeki köşesini okuyan bir kişiden bir e-posta aldı.
- She sends us e-mails.
- O bize e-posta gönderir.
- Sami was checking his e-mail.
- Sami e-postasını kontrol ediyordu.
- Sami's e-mails were very, very long and filled with nonsense.
- Sami'nin e-postaları çok, çok uzun ve saçmalıklarla doluydu.
- He knows how to check his e-mail box.
- E-posta kutusunu nasıl kontrol edeceğini biliyor.
- When was the last time you checked your e-mail box?
- E-posta kutunuzu en son ne zaman kontrol ettiniz?
- Sami doesn't put his name in the e-mail.
- Sami e-postaya adını yazmaz.
- Sami replied to Layla's e-mail with pictures.
- Sami, Layla'nın e-postasına resimlerle cevap verdi.
- Sami sent Layla another e-mail.
- Sami Layla'ya bir e-posta daha gönderdi.
- They exchanged passionate e-mails.
- Tutkulu e-postalar atıyorlardı.
- Sami's e-mail scared Layla even more.
- Sami'nin e-postası Leyla'yı daha da korkuttu.
- Please confirm the cancellation by e-mail.
- Lütfen iptali e-posta ile teyit edin.
- Next week I will write an e-mail to my parents.
- Gelecek hafta ebeveynlerime bir e-posta yazacağım.
- I would like to chat with you by e-mail.
- Sizinle e-posta yoluyla sohbet etmek istiyorum.
- I didn't receive any e-mail from Mary today.
- Bugün Mary'den hiç e-posta almadım.
- Let's keep in touch by e-mail.
- E-posta yoluyla iletişimi sürdürelim.
- Sami made lots of e-mail typos.
- Sami birçok e-posta yazım hatası yaptı.
- Sami's e-mails were very, very long and filled with nonsense.
- Sami'nin e-postaları çok ama çok uzundu ve saçmalıklarla doluydu.
- Did you follow the link in the e-mail I sent you?
- Sana gönderdiğim e-postadaki bağlantıyı izledin mi?
- Sami ignored my e-mail.
- Sami e-postamı görmezden geldi.
- Sami ignored Layla's e-mail.
- Sami, Leyla'nın e-postasını göz ardı etti.
- Sami got an e-mail from Google.
- Sami, Google'dan bir e-posta aldı.
- Sami made lots of e-mail typos.
- Sami bir sürü e-posta yazım hatası yaptı.
- Sami started e-mailing Layla more.
- Sami Layla'ya daha fazla e-posta göndermeye başladı.
- Sami's e-mail scared Layla even more.
- Sami'nin e-postası Layla'yı daha da korkuttu.
- Did you receive my e-mail of January 10?
- On Ocak tarihli e-postamı aldınız mı?
- For some reason I couldn't access my e-mail.
- Bazı nedenlerden dolayı, e-postama erişemedim.
- Sami started e-mailing Layla.
- Sami, Leyla'ya e-posta göndermeye başladı.
- Sami ignored that e-mail as well.
- Sami o e-postayı da görmezden geldi.
- Layla blocked Sami's e-mail.
- Layla, Sami'nin e-postasını engelledi.
- Next week I will write an e-mail to my parents.
- Gelecek hafta aileme bir e-posta yazacağım.
- He received four e-mails.
- O dört e-posta aldı.
- Sami received a weird e-mail.
- Sami garip bir e-posta aldı.
- I just wanted to proofread my e-mail.
- E-postamı düzeltmek istemiştim.
- Sami can't find Layla's e-mail.
- Sami, Leyla'nın e-postasını bulamıyor.
- I have not received any E-mails today.
- Bugün hiç e-posta almadım.
- Don't be fooled by Tom's e-mail!
- Tom'un e-postasına aldanmayın!
- Sami sent Layla another e-mail.
- Sami, Leyla'ya bir e-posta daha gönderdi.
- Sami showed Layla's e-mail to Farid.
- Sami, Layla'nın e-postasını Farid'e gösterdi.
- Sami saw Layla's e-mail.
- Sami, Layla'nın e-postasını gördü.
- I just emailed you.
- Az önce sana e-posta attım.
- She sends us e-mails.
- O bize e-postalar gönderiyor.
- Can I use your computer to check my e-mail?
- Benim e-postamı kontrol etmek için bilgisayarınızı kullanabilir miyim?
- I'm having problems with e-mail right now.
- Şu anda e-posta ile ilgili sorunlarım var.
- Sami can't find Layla's e-mail.
- Sami, Layla'nın e-postasını bulamıyor.
- I emailed Tom the pictures I took yesterday.
- Dün çektiğim fotoğrafları Tom'a e-posta ile gönderdim.
- Who are you emailing?
- Kime e-posta atıyorsun?
- Sami replied to Layla's e-mail.
- Sami, Leyla'nın e-postasını yanıtladı.
- I emailed customer support about the problem.
- Sorun için müşteri hizmetlerine e-posta attım.
- You have an e-mail message in your inbox.
- Gelen kutunuzda bir e-posta mesajı var.
- Sami replied to Layla's e-mail with pictures.
- Sami, Leyla'nın e-postalarını resimlerle yanıtladı.
- How many e-mails do you write every day?
- Her gün kaç tane e-posta yazıyorsun?
- I don't have my own e-mail server.
- Benim kendi e-posta sunucum yok.
- As soon as you see this E-mail please reply right away.
- Bu e-postayı görür görmez lütfen hemen cevapla.
- I wish that I had never sent this e-mail.
- Keşke bu e-postayı hiç göndermeseydim.
- Sami received tons of e-mails.
- Sami tonlarca e-posta aldı.
- As soon as you see this E-mail please reply right away.
- Bu e-postayı görür görmez lütfen hemen cevap verin.
- Sami doesn't put his name in the e-mail.
- Sami kendi ismini e-postaya koymaz.
- Sorry I didn't e-mail you sooner.
- Sana daha önce e-posta atmadığım için üzgünüm.
- Sami ignored Layla's e-mail.
- Sami, Leyla'nın e-postasını görmezden geldi.
- Tom emailed Mary the pictures he took at her party.
- Tom partisinde çektiği resimleri e-postayla Mary'ye yolladı.
- Sami completely ignored Layla's e-mails.
- Sami, Leyla'nın e-postalarını tamamen göz ardı etti.
- Sami ignored Layla's e-mail.
- Sami, Leyla'nın e-postasını yok saydı.
- Sami got an e-mail from Layla.
- Sami, Leyla'dan bir e-posta aldı.
- Sami was checking his e-mail.
- Sami e-postalarını kontrol ediyordu.
- Sami's e-mail made Layla feel uneasy.
- Sami'nin e-postası Leyla'yı huzursuz etti.
- Sami checked Layla's e-mails.
- Sami, Layla'nın e-postalarını kontrol etti.
- Sami started e-mailing Layla.
- Sami Layla'ya e-posta atmaya başladı.
- Let's keep in touch by e-mail.
- E-posta ile haberleşelim.
- Sami checked out Layla's e-mails.
- Sami, Leyla'nın e-postalarını kontrol etti.
- Sami replied to Layla's e-mail.
- Sami, Leyla'nın e-postasına cevap verdi.
- I just emailed you.
- Sana e-posta attım.
- Sami started e-mailing Layla more.
- Sami, Leyla'ya daha çok e-posta göndermeye başladı.
- Sami showed Layla's e-mail to Farid.
- Sami, Leyla'nın e-postasını Ferit'e gösterdi.
- I would like to chat with you by e-mail.
- Sizinle e-posta ile sohbet etmek istiyorum.
- Sami blocked Layla through e-mail.
- Sami, Leyla'yı e-posta yoluyla engelledi.
- Can I use your computer to check my e-mail?
- E-postalarımı kontrol etmek için bilgisayarınızı kullanabilir miyim?
- Sami blocked Layla through e-mail.
- Sami Layla'yı e-posta yoluyla engelledi.
- Sami showed Layla Salima's e-mails.
- Sami, Leyla'ya Salima'nın e-postalarını gösterdi.
- Sami saw Layla's e-mail.
- Sami, Leyla'nın e-postasını gördü.
- Please confirm the cancellation by e-mail.
- Lütfen iptali e-posta ile onaylayın.
- Sami sent an e-mail to Layla.
- Sami, Leyla'ya bir e-posta yolladı.
- Sami received a weird e-mail.
- Sami tuhaf bir e-posta aldı.
- He received four e-mails.
- Dört e-posta aldı.
- Sami got an e-mail from Google.
- Sami Google'dan bir e-posta aldı.
- Sami checked his e-mail.
- Sami e-postasını kontrol etti.
- I don't have my own e-mail server.
- Kendi e-posta sunucum yok.
- Something's wrong with my e-mail.
- E-postamda bir sorun var.
- Sami checked out Layla's e-mails.
- Sami, Layla'nın e-postalarını kontrol etti.
- I received a very strange e-mail the other day.
- Geçen gün çok garip bir e-posta aldım.
- For some reason I couldn't access my e-mail.
- Nedense, e-postama erişemedim.
- Sami got an e-mail from Layla.
- Sami, Layla'dan bir e-posta aldı.
- I'm getting threatening e-mails from the separatists.
- Ayrılıkçılardan tehdit e-postaları alıyorum.
- Sami showed Layla Salima's e-mails.
- Sami, Layla'ya Salima'nın e-postalarını gösterdi.
- This company monitors its employees' e-mail.
- Bu şirket çalışanlarının e-postalarını izliyor.
- Sami ignored Layla's e-mail.
- Sami, Leyla'nın e-postasını önemsemedi.
- Sami's e-mail made Layla feel uneasy.
- Sami'nin e-postası Layla'yı huzursuz etti.
- Did you follow the link in the e-mail I sent you?
- Sana gönderdiğim e-postadaki bağlantıyı takip ettin mi?
- Has an e-mail come?
- E-posta geldi mi?
Show More (123)
|