each - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
each her adj.
  • The mutual recognition principle must be allowed in each Member State until such time as that is accomplished.
  • Bu gerçekleştirilinceye kadar her Üye Devlette karşılıklı tanıma ilkesine izin verilmelidir.
  • After all we are exchanging arguments and each side needs to take the other seriously.
  • Neticede karşılıklı argümanlarımızı paylaşıyoruz ve her iki tarafın da diğerini ciddiye alması gerekiyor.
  • And each process took a different route.
  • Ve her süreç farklı bir rota izledi.
Show More (450)
each her bir adj.
  • The costs associated with each policy area are clearly visible.
  • Her bir politika alanıyla ilgili maliyetler açıkça görülebilir.
  • I think it is clear that, this year, we have a detailed description of all the agencies involved in each action.
  • Bu yıl, her bir eylemde yer alan tüm kurumların ayrıntılı bir tanımına sahip olduğumuzun açık olduğunu düşünüyorum.
  • We will then need Parliament to vote in favour of each individual state and of the treaty as a whole.
  • Daha sonra Parlamentonun her bir devlet ve bir bütün olarak anlaşma lehinde oy kullanması gerekecek.
Show More (108)
each her biri pron.
  • We must not think that the European Union could break up into two groups, each with strengthened cooperation.
  • Avrupa Birliği'nin, her biri güçlendirilmiş işbirliğine sahip iki gruba ayrılabileceğini düşünmemeliyiz.
  • The individual rules are each limited to a specific sector, but there is no overall plan.
  • Tek tek kuralların her biri belirli bir sektörle sınırlı, ancak genel bir plan yok.
  • Furthermore, these differences do not just exist between these two fora, but also within each one.
  • Dahası, bu farklılıklar sadece bu iki forum arasında değil, aynı zamanda her birinin kendi içinde de mevcuttur.
Show More (52)
each herkes pron.
  • Each has his own taste.
  • Herkesin kendi zevki var.
  • Each man's pay was in proportion to his work.
  • Herkesin maaşı yaptığı işle orantılıydı.
  • Each man's pay was in proportion to his work.
  • Herkesin ödemesi işi ile orantılıydı.
Show More (6)
each tanesi pron.
  • They're thirty dollars each.
  • Onların tanesi otuz dolar.
  • The tickets are 20 yen each.
  • Biletlerin tanesi 20 yen.
  • Tickets are $3 each or three for $8.
  • Biletlerin tanesi 3 dolar ya da üçü 8 dolar.
Show More (5)
each adam başına pron.
  • On this street there is a cat for each person.
  • Bu sokakta adam başına bir kedi düşüyor.
Show More (-2)