|
- The British Government has done a cost-impact assessment, learning from the fridges debacle.
- İngiliz Hükümeti buzdolabı fiyaskosundan ders alarak bir maliyet-etki değerlendirmesi yapmıştır.
- It certainly affected my decision this summer when I was buying a fridge and a freezer for my home.
- Bu yaz evime buzdolabı ve derin dondurucu alırken kararımı kesinlikle etkiledi.
- I wonder how long this milk has been in the fridge.
- Bu sütün ne zamandır buzdolabında olduğunu merak ediyorum.
- If you get hungry, there's food in the fridge.
- Eğer acıkırsan, buzdolabında yiyecek var.
- Who ate my cake that I'd put in the fridge?
- Buzdolabına koyduğum pastamı kim yedi?
- The fridge is very loud.
- Buzdolabı çok ses yapıyor.
- Maria glued many small hearts to the fridge.
- Maria buzdolabına birçok küçük kalp yapıştırdı.
- There is milk in the fridge.
- Buzdolabında süt var.
- They gave me a hand to lift the fridge.
- Buzdolabını kaldırmam için bana yardım ettiler.
- It's in the fridge.
- O, buzdolabında.
- Who ate my cake that I'd put in the fridge?
- Buzdolabına koyduğum kekimi kim yedi?
- I have never seen any red fridge.
- Ben hiç kırmızı bir buzdolabı görmedim.
- Our fridge is broken.
- Buzdolabımız bozuldu.
- The water bottle is in the fridge.
- Su şişesi buzdolabında.
- There's more beer in the fridge.
- Buzdolabında daha çok bira var.
- Tom has a four-liter box of cheap wine in his fridge.
- Tom'un buzdolabında dört litrelik bir kutu ucuz şarap var.
- There was only one bottle of beer in the fridge.
- Buzdolabında sadece bir şişe bira vardı.
- There's still some cream in the fridge.
- Buzdolabında hala biraz krema var.
- Peter really wants a magnet on his fridge.
- Peter gerçekten buzdolabında bir mıknatıs istiyor.
- Put the eggs in the fridge.
- Yumurtaları buzdolabına koy.
- The fridge is empty.
- Buzdolabı boş.
- There was ice cream in the fridge.
- Buzdolabında dondurma vardı.
- I wonder how long this milk has been in the fridge.
- Bu sütün ne kadar süredir buzdolabında olduğunu merak ediyorum.
- I am fed up with my old fridge.
- Eski buzdolabımdan bıktım.
- Is there something to drink in the fridge?
- Buzdolabında içecek bir şey var mı?
- There's nothing in the fridge.
- Buzdolabında hiç bir şey yok.
- I cleaned out the fridge.
- Buzdolabını temizledim.
- Tom opened the fridge and took out a beer.
- Tom buzdolabını açtı ve bir bira çıkardı.
- I only have butter in the fridge.
- Buzdolabımda sadece tereyağı var.
- There's still some beer in the fridge.
- Buzdolabında hâlâ biraz bira var.
- The milk is in the fridge.
- Süt buzdolabında.
- The fridge is empty!
- Buzdolabı tam takır, kuru bakır.
- Tom got a bottle of beer out of the fridge.
- Tom buzdolabından bir şişe bira aldı.
- There's a bottle standing in the fridge.
- Buzdolabında duran bir şişe var.
- The bottle of water is in the fridge.
- Su şişesi buzdolabında.
- I think I have some leftover pizza in the fridge.
- Sanırım buzdolabında biraz pizza artığı var.
- Tom told Mary not to eat the ham in the fridge.
- Tom, Mary'e buzdolabındaki jambonu yememesini söyledi.
- I put the leftovers in the fridge.
- Yemekten artanları buzdolabına koydum.
- I cleaned out the fridge.
- Ben buzdolabını temizledim.
- Tom bought a squirrel magnet and put it on the fridge.
- Tom bir sincap mıknatısı aldı ve buzdolabına koydu.
- This fridge comes with an ice-maker.
- Bu buzdolabı bir buz üreticiyle birlikte gelir.
- The fridge is very loud.
- Buzdolabı çok gürültülü.
- There is yogurt in the fridge.
- Buzdolabında yoğurt var.
- If you get hungry, there's food in the fridge.
- Eğer acıkırsan, buzdolabında yemek var.
- The ice-cream will melt, so I put it in the fridge.
- Dondurma eriyecek, o yüzden buzdolabına koydum.
- There's no more butter in the fridge.
- Buzdolabında daha fazla tereyağ yok.
- I'll just put this in the fridge.
- Bunu buzdolabına koyacağım.
- I have never seen any red fridge.
- Hiç kırmızı buzdolabı görmedim.
- Take whatever you want in the fridge.
- Buzdolabından ne istersen al.
- I put the leftovers in the fridge.
- Artıkları buzdolabına koydum.
- There's still some cream in the fridge.
- Buzdolabında hâlâ biraz krema var.
- There are no eggs in the fridge.
- Buzdolabında hiç yumurta yok.
- Tom told Mary not to eat the ham in the fridge.
- Tom, Mary'ye buzdolabındaki jambonu yememesini söyledi.
- The cupboard is near the fridge.
- Dolap buzdolabının yanındadır.
- Tom looked in the fridge to see what he could find to drink.
- Tom içmek için ne bulabileceğini görmek için buzdolabına baktı.
- There is a half empty bottle of wine in the fridge.
- Buzdolabında yarım şişe şarap var.
- Tom got a bottle of water out of the fridge.
- Tom buzdolabından bir şişe su aldı.
- Tom reached into the fridge and pulled out a bottle of beer.
- Tom buzdolabının içine uzandı ve bir şişe bira çıkardı.
- Is there anything to drink in the fridge?
- Buzdolabında içecek bir şey var mı?
- There is some milk left in the fridge.
- Buzdolabında bir miktar süt kaldı.
- There's beer in the fridge.
- Buzdolabında bira var.
- There is some milk in the fridge.
- Buzdolabında biraz süt var.
- The little fridge is dirty.
- Küçük buzdolabı kirli.
- There is water underneath the fridge.
- Buzdolabının altında su var.
- I wonder what's left in the fridge.
- Buzdolabında ne kaldığını merak ediyorum.
- Tom opened the fridge and took out the milk.
- Tom buzdolabını açtı ve sütü çıkardı.
- The cupboard is near the fridge.
- Dolap buzdolabının yanında.
- Tom reached into the fridge and pulled out a bottle of beer.
- Tom buzdolabına uzandı ve bir şişe bira çıkardı.
- Our fridge is empty.
- Buzdolabımız boş.
- I was hoping that we would find something to eat in the fridge.
- Buzdolabında yiyecek bir şeyler bulabileceğimizi umuyordum.
- Tom has a souvenir magnet of Boston on his fridge.
- Tom'un buzdolabında Boston şehir magneti var.
- This fridge comes with an ice-maker.
- Bu buzdolabında buz makinesi var.
- See if there's juice in the fridge.
- Buzdolabında meyve suyu var mı bir bak.
- There's food in the fridge.
- Buzdolabında yiyecek var.
- I got rid of my old fridge.
- Eski buzdolabımdan kurtuldum.
- Please feel free to eat anything in the fridge.
- Lütfen buzdolabındaki her şeyi yemekten çekinmeyin.
- I was hoping that we would find something to eat in the fridge.
- Buzdolabında yiyecek bir şey bulacağımızı umuyordum.
- Take an egg from the fridge.
- Buzdolabından bir yumurta al.
- How many eggs are there in the fridge?
- Buzdolabında kaç tane yumurta var?
- The fridge is empty!
- Buzdolabı boş!
- They gave me a hand to lift the fridge.
- Onlar buzdolabını kaldırmak için bana yardım ettiler.
- Tom has a souvenir magnet of Boston on his fridge.
- Tom'un buzdolabında Boston'dan bir hatıra magneti var.
- Please feel free to eat anything in the fridge.
- Lütfen buzdolabındaki bir şeyi yemeye çekinme.
- Do we have milk in the fridge?
- Buzdolabında süt var mı?
- There is some milk left in the fridge.
- Buzdolabında biraz süt kaldı.
- The fridge is empty!
- Buzdolabı tam takır.
- Why don't you grab yourself something to drink out of the fridge?
- Neden kendine buzdolabından içecek bir şey almıyorsun?
- There's milk in the fridge.
- Buzdolabında süt var.
- Do we have milk in the fridge?
- Buzdolabında sütümüz var mı?
- The vinegar is in the fridge.
- Sirke buzdolabında.
- I've got nothing in my fridge.
- Buzdolabımda hiçbir şey yok.
- There's guacamole in the fridge.
- Buzdolabında guacamole var.
- The chocolate is going to melt if you keep it out of the fridge.
- Buzdolabından çıkarırsan çikolata erir.
- How many eggs are there in the fridge?
- Buzdolabında kaç yumurta var?
- Tom looked into the fridge.
- Tom buzdolabına baktı.
- There is a half empty bottle of wine in the fridge.
- Buzdolabında yarısı boş bir şişe şarap var.
- Please feel free to help yourself to anything in the fridge.
- Lütfen buzdolabındaki her şeyi yemekten çekinmeyin.
- Keep a box of baking soda in the fridge to keep it smelling clean.
- Temiz kokması için buzdolabında bir kutu karbonat bulundurun.
- What's in the fridge?
- Buzdolabında ne var?
- Tom bought a squirrel magnet and put it on the fridge.
- Tom bir sincap mıknatısı aldı ve onu buzdolabının üstüne koydu.
- Please feel free to help yourself to anything in the fridge.
- Buzdolabından istediğini alabilirsin.
- There's more beer in the fridge.
- Buzdolabında daha fazla bira var.
- There's nothing in the fridge.
- Buzdolabında hiçbir şey yok.
- The chocolate is going to melt if you keep it out of the fridge.
- Çikolatayı buzdolabının dışında tutarsanız eriyecek.
- There's a bottle in the fridge.
- Buzdolabında bir şişe var.
- Can you keep the eggs outside the fridge?
- Yumurtaları buzdolabının dışında tutabilir misin?
- There is cranberry juice in the fridge.
- Buzdolabında kızılcık suyu var.
- It's in the fridge.
- Buzdolabında.
- Tom looked in the fridge to see what he could find to drink.
- Tom içecek ne bulabileceğini görmek için buzdolabına baktı.
- There's no more butter in the fridge.
- Buzdolabında hiç tereyağı kalmamış.
- Peter really wants a magnet on his fridge.
- Peter gerçekten buzdolabına bir mıknatıs istiyor.
Show More (108)
|
