|
- The rules must also be generous.
- Kurallar da cömert olmalı.
- The old fisheries agreements were insufficiently generous towards countries that transferred fishing rights to the EU.
- Eski balıkçılık anlaşmaları, balıkçılık haklarını AB'ye devreden ülkelere karşı yeterince cömert değildi.
- We must agree upon a common, humane and generous refugee policy and a migration strategy for the whole of Europe.
- Ortak, insani ve cömert bir mülteci politikası ve tüm Avrupa için bir göç stratejisi üzerinde anlaşmalıyız.
- I believe our objective should be to make this policy simpler, more intelligent and more generous.
- Hedefimizin bu politikayı daha basit, daha akıllıca ve daha cömert hale getirmek olması gerektiğine inanıyorum.
- It is generous but, at the same time, well balanced seen in comparison with all the other institutions.
- Cömert ama aynı zamanda diğer tüm kurumlarla kıyaslandığında dengeli bir yapıya sahiptir.
- In these areas, excessively generous solutions create more problems than they are intended to resolve.
- Bu alanlarda aşırı cömert çözümler, çözmeyi amaçladıklarından daha fazla sorun yaratmaktadır.
- I trust that the European Council and the Commission will be generous to Turkey in this respect.
- Avrupa Konseyi ve Komisyon'un bu konuda Türkiye'ye karşı cömert davranacağına inanıyorum.
- You were too generous in your comments just now when you said that the Council had in fact responded consistently.
- Az önceki yorumlarınızda Konseyin aslında tutarlı bir şekilde yanıt verdiğini söylerken çok cömert davrandınız.
- He has been generous with the amendments of the different political groups.
- Farklı siyasi grupların değişiklikleri konusunda cömert davranmıştır.
- I believe our objective should be to make this policy simpler, more intelligent and more generous.
- Hedefimizin bu politikayı daha basit, daha akıllı ve daha cömert hale getirmek olması gerektiğine inanıyorum.
- This means a generous financial settlement which precludes them becoming net contributors in the short term.
- Bu da kısa vadede net katkı sağlayıcı olmalarını engelleyecek cömert bir mali anlaşma anlamına gelmektedir.
- The regulations governing family issues in the EU must be generous and non-discriminatory.
- AB'de aile konularını düzenleyen yönetmelikler cömert ve ayrımcı olmamalıdır.
- Perhaps a generous financial package of compensation to those who lost property might be the final answer.
- Belki de mülklerini kaybedenlere cömert bir mali tazminat paketi nihai cevap olabilir.
- Simply being generous or having good intentions is not enough.
- Sadece cömert olmak veya iyi niyetli olmak yeterli değildir.
- Fulfil your obligations to Parliament in a generous spirit, thus preparing for the future.
- Parlamento'ya karşı yükümlülüklerinizi cömert bir ruhla yerine getirin ve böylece geleceğe hazırlanın.
- Surely the budget is simply too generous?
- Şüphesiz ki bütçe çok cömert değil mi?
- Surely the budget is simply too generous?
- Bütçe kesinlikle çok cömert değil mi?
- The needs are in fact so great I think we can agree together to be generous in this.
- Aslında ihtiyaçlar o kadar büyük ki, sanırım bu konuda cömert olma konusunda hep birlikte hemfikir olabiliriz.
- In any case, the Convention leaves room for a generous interpretation.
- Her halükarda, Sözleşme cömert bir yoruma yer bırakmaktadır.
- Thank you very much for this generous gift to my colleagues.
- Meslektaşlarıma verdiğiniz bu cömert hediye için çok teşekkür ederim.
- It is generous but, at the same time, well balanced seen in comparison with all the other institutions.
- Cömert ama aynı zamanda diğer tüm kurumlarla karşılaştırıldığında dengeli.
- A careful and generous stance is a welcome bonus in this respect.
- Dikkatli ve cömert bir duruş bu açıdan hoş bir bonus.
- We must be broadminded and generous and assume fully our responsibilities in the rebuilding of Iraq.
- Geniş görüşlü ve cömert olmalı ve Irak'ın yeniden inşasında sorumluluklarımızı tam olarak üstlenmeliyiz.
- The third objective is to make cohesion policy more generous.
- Üçüncü hedef, uyum politikasını daha cömert hale getirmektir.
- The third objective is to make cohesion policy more generous.
- Üçüncü hedef ise uyum politikasının daha cömert hale getirilmesidir.
- I welcome the generous aspirations that you have expressed today in that regard.
- Bugün bu konuda dile getirdiğiniz cömert istekleri memnuniyetle karşılıyorum.
- Wealthy Europe must be more generous and the governments must be the vehicles of this generosity.
- Zengin Avrupa daha cömert olmalı ve hükûmetler bu cömertliğin araçları olmalıdır.
- This means a generous financial settlement which precludes them becoming net contributors in the short term.
- Bu, kısa vadede net katkı sağlayıcı olmalarını engelleyen cömert bir mali çözüm anlamına gelmektedir.
- We have set up a relatively generous aid programme.
- Nispeten cömert bir yardım programı oluşturduk.
- I have also cast a generous eye over the amendments and where possible given them a plus.
- Ben de değişikliklere cömert bir gözle baktım ve mümkün olan yerlerde onlara artı puan verdim.
- The UN must have ultimate responsibility for this work, and the EU must make a generous contribution.
- Bu çalışmalarda nihai sorumluluk BM'ye ait olmalı ve AB de cömert bir katkıda bulunmalıdır.
- A fair and, indeed, generous deal with them remains the key to lasting peace in the Middle East.
- Onlarla adil ve gerçekten de cömert bir anlaşma, Orta Doğu'da kalıcı barışın anahtarı olmaya devam etmektedir.
- Is this not quite simply a question of far too generous budgeting?
- Bu basitçe çok cömert bir bütçeleme sorunu değil mi?
- Daryl was also a generous host who allowed us to check in early and out late.
- Daryl ayrıca erken giriş ve geç çıkış yapmamıza izin veren cömert bir ev sahibiydi.
- Tom has been generous.
- Tom cömertti.
- You were very generous.
- Çok cömerttin.
- They are generous with their money.
- Paraları konusunda cömertler.
- I think Tom is generous.
- Sanırım Tom cömert.
- They are generous with their money.
- Para yönünden cömertler.
- Tom is generous and kind.
- Tom cömert ve nazik biri.
- I can afford to be generous.
- Cömert olmayı göze alabilirim.
- You should not play on his generous nature.
- Onun cömert doğası üzerine oynamamalısın.
- Tom never was generous.
- Tom hiç cömert değildi.
- I know Tom is generous.
- Tom'un cömert olduğunu biliyorum.
- He has a generous nature.
- Onun cömert bir doğası var.
- That's a very generous gesture.
- Bu çok cömert bir jest.
- That was very generous of you.
- Çok cömerttin.
- Tom is generous with his time.
- Tom zamanı konusunda cömerttir.
- Tom is one of the most generous people I know.
- Tom tanıdığım en cömert insanlardan biri.
- Tom is extremely generous.
- Tom son derece cömerttir.
- I think you've been very generous.
- Bence çok cömert davrandın.
- You were very generous.
- Sen çok cömerttin.
- Tom wasn't very generous.
- Tom çok cömert değildi.
- We thank you for your generous support.
- Cömert desteğiniz için size teşekkür ederiz.
- That's a very generous offer, but I have to turn it down.
- Bu çok cömert bir teklif ama geri çevirmek zorundayım.
- Tom is very generous with his friends.
- Tom arkadaşları ile çok cömert.
- Layla knew that Fadil was a warm-hearted generous person.
- Leyla, Fadıl'ın yufka yürekli, cömert bir insan olduğunu biliyordu.
- Tom never was generous.
- Tom hiç cömert olmadı.
- Thank you for the generous invitation but we don't want to wear out our welcome.
- Cömert davetiniz için teşekkür ederiz, ama misafirperverliğimizi aşmak istemeyiz.
- That's a generous offer.
- Bu cömert bir teklif.
- Sami was very generous.
- Sami çok cömert biriydi.
- He's certainly generous with his money.
- Parası konusunda kesinlikle cömert.
- Tom isn't generous.
- Tom cömert değil.
- It's only the poor who are generous.
- Cömert olanlar sadece fakirler.
- The company offered me a generous package.
- Şirket bana cömert bir paket teklif etti.
- Tom is extremely generous.
- Tom son derece cömert.
- Wherever you go, you will meet people who are kind and generous.
- Nereye giderseniz gidin, nazik ve cömert insanlarla karşılaşırsınız.
- Sami was very generous.
- Sami çok cömertti.
- Tom and Mary are both generous, aren't they?
- Tom ve Mary cömertler, değil mi?
- Tom is very generous with his money.
- Tom parasıyla çok cömerttir.
- Tom was quite generous.
- Tom oldukça cömertti.
- Be generous; don't think only of his faults.
- Cömert ol; sadece hatalarını düşünme.
- I'd like to thank you for your very generous contribution.
- Çokça cömert katkıların için sana teşekkür etmek istiyorum.
- The portions at that restaurant are generous.
- O restoranın porsiyonları çok cömert.
- I've always been generous to you.
- Sana karşı hep cömert oldum.
- Being overly generous is his greatest fault.
- Aşırı cömert olmak onun en büyük hatasıdır.
- She's not just friendly but also generous.
- Sadece arkadaş canlısı değil, aynı zamanda cömert.
- You should not play on his generous nature.
- Onun cömert doğasıyla oynamamalısınız.
- Tom is a generous man.
- Tom cömert bir adamdır.
- He is generous to his friends.
- O, arkadaşlarına karşı cömerttir.
- You're generous.
- Sen cömertsin.
- He is generous with his money.
- Parası konusunda cömerttir.
- It was very generous of you to buy all these things for us.
- Bütün bunları bizim için aldığın için çok cömertsin.
- Tom is a very kind and generous man.
- Tom çok nazik ve cömert bir adamdır.
- Tom is one of the most generous people I know.
- Tom bildiğim en cömert insanlardan biridir.
- Wherever you go, you will meet people who are kind and generous.
- Nereye gidersen git, nazik ve cömert insanlarla tanışacaksın.
- Why is Tom being so generous?
- Neden Tom bu kadar cömert oluyor?
- Tom is warm and generous.
- Tom sıcak ve cömerttir.
- Do you consider yourself to be a generous person?
- Kendinizi cömert biri olarak görüyor musunuz?
- I'd like to thank you for your very generous contribution.
- Bu çok cömert katkınız için size teşekkür ederim.
- Tom isn't only friendly, he's also generous.
- Tom sadece arkadaş canlısı değil, aynı zamanda cömert.
- Sweden has generous parental leave and child care policies.
- İsveç'in cömert ebeveyn izni ve çocuk bakımı politikaları vardır.
- You're one of the most generous people I ever met.
- Sen tanıdığım en cömert insanlardan birisin.
- That was very generous of you.
- Çok cömerttiniz.
- I was being generous.
- Cömert davranıyordum.
- Tom isn't very generous.
- Tom çok cömert değil.
- Thank you very much for your generous donation.
- Cömert bağışın için çok teşekkür ederim.
- It's only the poor who are generous.
- Cömert olanlar sadece fakirlerdir.
- He is always generous to poor people.
- Fakir insanlara karşı her zaman cömerttir.
- You're so generous.
- Çok cömertsin.
- Mother Nature is generous.
- Tabiat ana cömerttir.
- Tom made us a generous offer.
- Tom bize cömert bir teklif yaptı.
- Are you generous?
- Cömert misin?
- A generous man contributed some two billion yen to charity.
- Cömert bir adam hayır kurumlarına iki milyar yen bağışladı.
- Tom is quite generous.
- Tom oldukça cömerttir.
- Do you consider yourself to be a generous person?
- Kendini cömert bir kişi olarak görüyor musun?
- Mother Nature is generous.
- Doğa Ana cömerttir.
- Layla was very generous to Sami.
- Layla, Sami'ye karşı çok cömertti.
- I'm one of the most generous people I know.
- Tanıdığım en cömert insanlardan biriyim.
- I've always been generous to you.
- Ben sana hep cömert oldum.
- Tom has been very generous.
- Tom çok cömertti.
- Tom is a generous man.
- Tom cömert bir adam.
- Late in life the miser learned to be generous with money.
- Cimriler para konusunda cömert olmayı hayatlarının sonlarında öğreniyordu.
- Tom is a very generous man.
- Tom çok cömert bir adam.
- Tom and Mary are both very generous, aren't they?
- Tom ve Mary çok cömertler, değil mi?
- Tom is a very generous lover.
- Tom çok cömert bir aşıktır.
- Tom is a very generous person.
- Tom çok cömert bir kişi.
- I hope you were generous.
- Umarım cömert davranmışsındır.
- Tom is very generous, isn't he?
- Tom çok cömert, değil mi?
- Tom is a very kind and generous man.
- Tom çok nazik ve cömert bir adam.
- Tom and Mary are two of the most generous people I know.
- Tom ve Mary tanıdığım en cömert insanlardan ikisi.
- I'm one of the most generous people I know.
- Ben bildiğim en cömert insanlardan biriyim.
- She is one of the most generous people I know.
- O tanıdığım en cömert insanlardan biri.
- He is generous with his money.
- Para yönünden cömerttir.
- Tom was generous.
- Tom cömertti.
- Sweden has generous parental leave and child care policies.
- İsveç'in cömert ebeveyn izni ve çocuk bakımı politikaları var.
- I think I've been generous enough.
- Sanırım yeterince cömert davrandım.
- He's very generous, so let's go with him.
- Çok cömerttir, o yüzden onunla gidelim.
- Tom has been most than generous.
- Tom fazlasıyla cömert davrandı.
- He is by nature a generous person.
- Doğası gereği cömert bir insandır.
- Tom is generous with his money.
- Tom parası konusunda cömerttir.
- Aunt Isabel is generous and gave us a lot of presents.
- Isabel Teyze cömert ve bize bir sürü hediye verdi.
- That's a very generous gesture.
- O çok cömert bir jesttir.
- That's a very generous offer.
- Bu çok cömert bir teklif.
- He has a generous nature.
- Cömert bir yapısı var.
- Tom is very generous with his friends.
- Tom arkadaşlarına karşı çok cömerttir.
- That's very generous of you.
- Çok cömertsin.
- Tom isn't generous.
- Tom cömert değildir.
- That's very generous of you.
- Sen çok cömertsin.
- That's a very generous offer, but I have to turn it down.
- Bu cömert bir teklif fakat onu geri çevirmek zorundayım.
- Thank you very much for your generous donation.
- Cömert bağışınız için çok teşekkürler.
- He is generous to his opponents.
- Rakiplerine karşı cömerttir.
- Tom is generous.
- Tom cömerttir.
- Poor as he is, he is generous.
- O yoksul olduğu gibi cömerttir.
- Tom isn't only friendly, he's also generous.
- Tom sadece samimi değil aynı zamanda cömerttir.
- Tom wasn't very generous.
- Tom pek cömert değildi.
- My uncle is generous with his money.
- Amcam para harcamada cömerttir.
- I think I've been generous enough.
- Sanırım ben yeterince cömerttim.
- You should not play on his generous nature.
- Onun cömert yapısından faydalanmamalısın.
- Layla was very generous to Sami.
- Leyla, Sami'ye karşı çok cömertti.
- Tom is a very generous man.
- Tom çok cömert bir adamdır.
- Tom and Mary are both very generous with their money.
- Tom ve Mary paraları konusunda çok cömerttirler.
- A generous tax break will be provided to foreign companies that set up factories in the area.
- Bölgede fabrika kuran yabancı şirketlere cömert bir vergi indirimi sağlanacak.
- Tom is quite generous.
- Tom oldukça cömert.
- He is one of the most generous people I know.
- O, tanıdığım en cömert insanlardan biridir.
- Tom is very generous with his money.
- Tom parası konusunda çok cömerttir.
- He is one of the most generous people I know.
- Tanıdığım en cömert insanlardan biri.
- Poor as he is, he is generous.
- Ne kadar fakir olsa da cömerttir.
- Tom is a very generous person.
- Tom çok cömert bir insan.
- What a generous offer!
- Ne cömert bir teklif!
- Tom seems generous.
- Tom cömert görünüyor.
- Why is Tom being so generous?
- Tom neden bu kadar cömert davranıyor?
- Tom is generous and good-natured.
- Tom cömert ve iyi huyludur.
- Tom isn't very generous.
- Tom pek cömert değil.
- We thank you for your generous support.
- Cömert desteğiniz için teşekkür ederiz.
- Tom is very generous.
- Tom çok cömert.
- Tom and Mary are both very generous with their money.
- Tom ve Mary paraları konusunda çok cömertler.
- Why are you being so generous?
- Neden bu kadar cömert davranıyorsun?
- Tom and Mary are both very generous with their money.
- Hem Tom hem de Mary paralarıyla çok cömerttirler.
- Layla knew that Fadil was a warm-hearted generous person.
- Leyla, Fadıl'ın sıcakkanlı ve cömert bir insan olduğunu biliyordu.
- Tom is kind and generous.
- Tom nazik ve cömerttir.
- Tom and Mary are both very generous with their money.
- Tom ve Mary her ikisi de paralarıyla çok cömerttirler.
- Tom is generous, isn't he?
- Tom cömert, değil mi?
- He is generous to his friends.
- Arkadaşlarına karşı cömerttir.
- Tom was very generous.
- Tom çok cömertti.
- The portions at this restaurant are generous.
- Bu restoranın porsiyonları çok cömert.
- I think Tom is generous.
- Bence Tom cömert.
- My uncle is generous with his money.
- Dayım parası konusunda cömerttir.
- This man is very generous.
- Bu adam çok cömert.
Show More (176)
|
