| 1 |
get over |
atlatmak |
v. |
|
- It took her ages to get over her illness.
- Hastalığını atlatması yıllar aldı.
- We are certain that he will get over his illness.
- Hastalığını atlatacağından eminiz.
- I want to help you get over this.
- Bunu atlatmana yardım etmek istiyorum.
- Tell me again, I can't get over it!
- Tekrar söyle, atlatamıyorum!
- Ted, you'll get over this.
- Ted, bunu atlatacaksın.
- She came to bring him a gift that would hopefully help him get over this rough phase.
- Ona, bu zor dönemi atlatmasına yardımcı olacağını umduğu bir hediye getirmeye geldi.
- Trish, I think this break will help you get over Chalky Heads breaking up.
- Trish, bence bu tatil Chalky Heads'in dağılmasını atlatman konusunda sana yardımcı olacak.
- He'll get over it; young people are amazingly resilient.
- Atlatacaktır; gençler inanılmaz derecede dirençlidir.
- It took him a long time to get over his cold.
- Soğuk algınlığını atlatması uzun zaman aldı.
- She helped him get over his bad mood.
- Kötü ruh halini atlatması için ona yardım etti.
- She can't get over her shyness.
- Utangaçlığını atlatamıyor.
- He can't get over his shyness.
- Utangaçlığını atlatamıyor.
- Before you move on to somebody else, you should probably get over your breakup with Captain Morgan.
- Başka biriyle ilişkiye başlamadan önce muhtemelen Captain Morgan'dan ayrılışını atlatman gerekiyor.
- I hope you'll get over being angry.
- Umarım kızgınlığını atlatırsın.
- Most of us get over the pratfalls of childhood.
- Çoğumuz çocukluğumuzdaki aptallıkları atlatırız.
- It's taken me ages to get over the flu.
- Gribi atlatmam çok uzun sürdü.
- I want to help you get over this.
- Bunu atlatman için sana yardım etmek istiyorum.
- I expect him to get over the shock of his failure.
- Başarısızlığının şokunu atlatmasını bekliyorum.
- I had stage fright at first, but I got over it quickly.
- Başta sahne korkusu yaşadım ama çabuk atlattım.
- It took John about two weeks to get over his illness.
- Hastalığını atlatması, John'un yaklaşık iki haftasını aldı.
- I need to get over him.
- Onu atlatmam lazım.
- It took me more than a month to get over my cold.
- Soğuk algınlığımı atlatmam bir aydan daha fazla süremi aldı.
- It took more than a month to get over my cold, but I'm OK now.
- Soğuk algınlığımı atlatmam bir aydan fazla sürdü ama şimdi iyiyim.
- Tom can't seem to get over Mary's death.
- Tom, Mary'nin ölümünü atlatamıyor gibi görünüyor.
- What's the best way to get over a cold?
- Soğuk algınlığını atlatmanın en iyi yolu nedir?
- I got over that a while ago.
- Bir süre önce onu atlattım.
- I'm sure I'll get over it soon.
- Yakında bunu atlatacağımdan eminim.
- I haven't gotten over my cold yet.
- Soğuk algınlığımı henüz atlatamadım.
- He'll get over it.
- O atlatacak.
- I'll get over you.
- Seni atlatacağım.
- It took Ioana a week to get over her cold.
- Ioana'nın soğuk algınlığını atlatması bir hafta sürdü.
- You'll get over this.
- Bunu atlatacaksın.
- It took me a month to get over my cold.
- Soğuk algınlığımı atlatmam bir ayımı aldı.
- They'll get over it.
- Bunu da atlatacaklar.
- He'll get over it.
- O onu atlatacak.
- She got over the shock of her father's death.
- Babasının ölümünün şokunu atlattı.
- I'm glad you've gotten over your cold.
- Soğuk algınlığını atlatmana sevindim.
- I still haven't gotten over the shock of Tom's death.
- Tom'un ölümünün şokunu hala atlatamadım.
- I believe you'll get over it soon.
- Yakında atlatacağına inanıyorum.
- She has got over her illness.
- O, hastalığını atlattı.
- I got over my cold quickly.
- Soğuk algınlığımı çabucak atlattım.
- I haven't gotten over my bad cold yet.
- Kötü üşütmemi henüz atlatamadım.
- He must have gotten over his cold.
- O, soğuk algınlığını atlatmış olmalı.
- It took Rei 20 days to get over her injury.
- Rei'nin sakatlığını atlatması 20 gün sürdü.
- I'll get over it.
- Bunu atlatacağım.
- Without your help, I couldn't have gotten over that difficult situation.
- Yardımın olmadan o zor durumu atlatamazdım.
- I got over my cold quickly.
- Soğuk algınlığımı çabuk atlattım.
- It took me three weeks to get over the flu.
- Gribi atlatmam üç haftamı aldı.
- She will get over the shock soon.
- Çok geçmeden şoku atlatacaktır.
- It was a week before Jane got over her cold.
- Jane soğuk algınlığını atlatmadan bir hafta önceydi.
- Tom can't get over what happened to Mary.
- Tom, Mary'ye olanları atlatamıyor.
- You're sad now but, with time, you'll get over it.
- Şimdi üzgünsün ama zamanla bunu atlatacaksın.
- It took me a long time to get over it.
- Bunu atlatmam uzun zaman aldı.
- Have you gotten over your cold yet?
- Henüz soğuk algınlığını atlattın mı?
- It took three weeks for me to get over my cold.
- Soğuk algınlığımı atlatmam üç hafta sürdü.
- I never really got over it.
- Bunu gerçekten hiç atlatamadım.
- He has never really got over malaria he caught in the East during the war.
- Savaş sırasında Doğuda yakalandığı sıtmayı asla gerçekten atlatamadı.
- Tom got over his cold.
- Tom soğuk algınlığını atlattı.
- She got over the shock of her father's death.
- O, babasının ölümünün şokunu atlattı.
- She'll get over it.
- O bunu atlatacak.
- I'm sure Tom will get over it.
- Eminim Tom bunu atlatacaktır.
- There's no getting over that.
- Bunu atlatmanın yolu yok.
- It won't be long before she gets over her illness.
- O çok geçmeden hastalığını atlatır.
- You'll get over it.
- Onu atlatacaksın.
- It'll take me a long time to get over this cold.
- Bu soğuk algınlığını atlatmam uzun zaman alacak.
- I've finally gotten over my cold.
- Sonunda soğuk algınlığımı atlattım.
- Bruce was terribly upset when his girlfriend left him, but he soon got over it.
- Bruce, kız arkadaşı onu terk ettiğinde son derece üzülmüştü ama kısa sürede atlattı.
- It took me a week to get over my cold.
- Soğuk algınlığımı atlatmak bir haftamı aldı.
- I got over that.
- Onu atlattım.
- Tom still hasn't gotten over the shock.
- Tom, hâlâ şoku atlatmış değil.
- It took three weeks for me to get over my cold.
- Soğuk algınlığımı atlatmam üç haftamı aldı.
- You're sad now but, with time, you'll get over it.
- Şu an üzgünsün ama zamanla bunu atlatacaksın.
- Sooner or later, she'll get over the shock.
- Er ya da geç, şoku atlatacak.
- I never really got over what happened.
- Olanları hiçbir zaman gerçekten atlatamadım.
- I'm glad you've gotten over your cold.
- Soğuk algınlığını atlattığına sevindim.
- He must have gotten over his cold.
- Soğuk algınlığını atlatmış olmalı.
- I had stage fright at first, but I got over it quickly.
- İlk başta sahne korkum vardı, ama çabucak atlattım.
- It took me more than a month to get over my cold.
- Soğuk algınlığımı atlatmam bir aydan fazla sürdü.
- Have you got over the shock?
- Şoku atlattın mı?
- He got over the shock of his father's death.
- Babasının ölümünün şokunu atlattı.
- They'll get over it.
- Atlatırlar.
- It'll take me a long time to get over my cold.
- Soğuk algınlığımı atlatmak uzun zamanımı alacak.
- How did you get over the difficulty?
- Zorluğu nasıl atlattın?
- I'll get over this with or without your help.
- Senin yardımın olsa da olmasa da bunu atlatacağım.
- He got over the shock of his father's death.
- Babasının ölümü ile ilgili şoku atlattı.
- I think I'll get over it.
- Sanırım bunu atlatacağım.
- She helped him get over his bad mood.
- Kötü ruh halini atlatmasına yardım etti.
- I can't get over it.
- Bunu atlatamıyorum.
- Tom will get over it.
- Tom bunu atlatacaktır.
- I hope you'll get over your cold soon.
- Umarım soğuk algınlığını yakında atlatırsın.
- Tom can't seem to get over Mary's death.
- Tom Mary'nin ölümünü atlatamıyor gibi görünüyor.
- Tom still hasn't gotten over the shock.
- Tom hala şoku atlatamadı.
- Tom is going to get over it.
- Tom bunu atlatacak.
- He hasn't got over the death of his wife yet.
- Karısının ölümünü henüz atlatamadı.
- I hope you'll get over your cold soon.
- Yakında soğuk algınlığını atlatacağını umuyorum.
- I haven't gotten over my bad cold yet.
- Soğuk algınlığımı henüz atlatamadım.
- It took me a long time to get over my cold.
- Soğuk algınlığımı atlatmam uzun zaman aldı.
- You need to get over it.
- Bunu atlatman gerekiyor.
- She could not get over her husband's death.
- Kocasının ölümünü atlatamadı.
- It won't be long before she gets over her illness.
- Hastalığını atlatması uzun sürmeyecek.
- She got over a shock.
- Şoku atlattı.
- She will get over the shock soon.
- Yakında şoku atlatacaktır.
- It'll take me a long time to get over my cold.
- Soğuk algınlığımı atlatmam uzun zaman alacak.
- It took John about two weeks to get over his illness.
- John'un hastalığını atlatması, yaklaşık iki hafta sürdü.
- It took Tom a long time to get over Mary's death.
- Tom'un Mary'nin ölümünü atlatması uzun zaman aldı.
- It took me a week to get over my cold.
- Soğuk algınlığımı atlatmam bir hafta aldı.
- Tom never really got over it.
- Tom bunu asla atlatamadı.
- I need to get over Tom.
- Tom'u atlatmam gerekiyor.
- Tom must've gotten over his cold.
- Tom soğuk algınlığını atlatmış olmalı.
- He will never get over his huge business losses.
- Büyük iş kayıplarını asla atlatamayacak.
- He has never really got over malaria he caught in the East during the war.
- Savaş sırasında Doğu'da yakalandığı sıtmayı hiçbir zaman atlatamadı.
- I can't get over my cold.
- Soğuk algınlığımı atlatamıyorum.
- It takes time to get over a divorce.
- Boşanmayı atlatmak zaman alır.
- It took a week for Jane to get over her cold.
- Jane'in soğuk algınlığını atlatması bir hafta sürdü.
- I've pretty much gotten over it.
- Bunu hemen hemen atlattım.
- I haven't gotten over my cold yet.
- Hâlâ soğuk algınlığımı atlatmadım.
- She'll get over it.
- O atlatacak.
- You'll get over it.
- Sen atlatacaksın.
- Tom still hasn't gotten over the shock.
- Tom hâlâ şoku atlatmadı.
- It took me a long time to get over my cold.
- Soğuk algınlığımı atlatmam uzun bir süremi aldı.
- It took more than a month to get over my cold, but I'm OK now.
- Üşütmemi atlatmak bir aydan daha fazla sürdü fakat şimdi iyiyim.
- Bruce was terribly upset when his girlfriend left him, but he soon got over it.
- Kız arkadaşı onu terk ettiğinde, Bruce çok üzülmüştü ama kısa zamanda atlattı.
- Sooner or later, she'll get over the shock.
- Er ya da geç şoku atlatacak.
- What's the best way to get over a cold?
- Soğuk algınlığını atlatmak için en iyi yol nedir?
- Betty got over the shock.
- Betty şoku atlattı.
- Have you gotten over your cold yet?
- Soğuk algınlığını atlattın mı?
Show More (123)
|
| 2 |
get over |
unutmak (bir üzüntüyü) |
v. |
|
- I can't get over how well you look.
- Ne kadar iyi göründüğünü unutamıyorum.
- To get over you is the hardest thing in the world.
- Seni unutmak dünyadaki en zor şey.
- I can't get over how rude she was.
- Onun ne kadar kaba olduğunu unutamıyorum.
- So, right now, I want to move on and get over you.
- Şu anda hayatıma devam etmek ve seni unutmak istiyorum.
- That's what I'm here for, to help you get over her.
- Bu yüzden buradayım, onu unutmana yardım etmek için.
- I can't get over that shirt he was wearing.
- Giydiği tişörtü unutamıyorum.
- Just get over the restaurant, please.
- Sadece şu restorant meselesini unut lütfen.
- Get over her and make a fresh start.
- Onu unut ve yeni bir başlangıç yap.
- Get over her, find another!
- Unut artık onu, başka birini bul!
- He hasn't got over the death of his wife yet.
- O, karısının ölümünü henüz unutmadı.
- They say that you never get over your first love.
- İlk aşkını asla unutamazsın derler.
- Tom can't get over how Mary treated him.
- Tom, Mary'nin ona nasıl davrandığını unutamıyor.
- Tom never did get over Mary, did he?
- Tom, Mary'yi hiç unutamadı, değil mi?
- I thought Tom had gotten over Mary.
- Tom'un Mary'yi unuttuğunu sanıyordum.
- I can't get over you.
- Seni unutamıyorum.
- They say that you never get over your first love.
- Hiçbir zaman ilk aşkını unutamayacağını söylerler.
- Tom never got over Mary.
- Tom Mary'yi hiç unutamadı.
- It'll take Tom some time, but eventually he'll get over Mary.
- Tom'un biraz zamanını alacak, ama sonunda Mary'yi unutacak.
- Tom can't get over Mary.
- Tom Mary'yi unutamıyor.
- Tom never really got over Mary.
- Tom, Mary'yi asla unutamadı.
- I need to get over Tom.
- Tom'u unutmam lazım.
- Tom can't get over how Mary treated him.
- Tom Mary'nin ona nasıl davrandığını unutamıyor.
Show More (19)
|
| 3 |
get over |
üstesinden gelmek |
v. |
|
- I can't get over losing you.
- Seni kaybetmenin üstesinden gelemiyorum
- Running, jumping, and getting over the deadly traps is in your hands.
- Koşmak, zıplamak ve ölümcül tuzakların üstesinden gelmek sizin elinizde.
- Trish, I think this break will help you get over Chalky Heads breaking up.
- Trish, bence bu mola Chalky Heads'in dağılmasının üstesinden gelmene yardımcı olacak.
- Therefore, these poor beings get over many hardships and fulfill their requirements.
- Bu nedenle, bu zavallı varlıklar birçok zorluğun üstesinden gelir ve gereksinimlerini yerine getirir.
- He got over the difficulties.
- Zorlukların üstesinden geldi.
- We must get over many difficulties.
- Birçok zorluğun üstesinden gelmeliyiz.
- Tom never got over Mary.
- Tom asla Mary'nin üstesinden gelmedi.
- We could get over the difficulty.
- Bu zorluğun üstesinden gelebiliriz.
- Get over it.
- Onun üstesinden gel.
- He got over his difficulties.
- Zorlukların üstesinden geldi.
- I'll get over it.
- Üstesinden geleceğim.
- But for your help I could not have got over the hardship.
- Yardımınız olmasaydı, bu zorluğun üstesinden gelemezdim.
- We can get over the problem without difficulty.
- Biz zorluk olmadan sorunun üstesinden gelebiliriz.
- Without your help, I couldn't have gotten over that difficult situation.
- Senin yardımın olmasaydı, o zor durumun üstesinden gelemezdim.
- He got over his difficulties.
- Zorluklarının üstesinden geldi.
- We could get over the difficulty.
- Biz, zorluğun üstesinden gelebiliriz.
- He claims that he's gotten over all his failures.
- Tüm başarısızlıklarının üstesinden geldiğini iddia ediyor.
- I'm sure Tom will get over it.
- Tom'un bunun üstesinden geleceğine eminim.
- He will never get over his huge business losses.
- O asla büyük iş kayıplarının üstesinden gelemeyecek.
- She could not get over her husband's death.
- Kocasının ölümünün üstesinden gelemedi.
Show More (17)
|
| 4 |
get over |
aşmak |
v. |
|
- We need to get over this period of weakness, as it says in the report.
- Raporda da belirtildiği üzere bu zayıflık dönemini aşmamız gerekiyor.
- They only managed to get over ten kilometers.
- Sadece on kilometreyi aşabildiler.
- We had to get over many difficulties.
- Birçok zorluğu aşmak zorunda kaldık.
- All you have to do now is get over some of these obstacles.
- Şimdi tek yapmanız gereken bu engellerden bazılarını aşmak.
- How would they get over that problem, he wondered?
- Bu sorunu nasıl aşacaklar diye merak etti.
- Can you get over the wall?
- Duvarı aşabilir misin?
- This is the first hurdle that we must get over.
- Bu, aşmamız gereken ilk engeldir.
- You should probably get over your problem with Luke being uncooperative.
- Luke'un işbirliği yapmamasıyla ilgili sorununu aşmalısın.
- I really need to get over myself.
- Gerçekten kendimi aşmam gerek.
- Can we get over this difficulty?
- Bu zorluğu aşabilir miyiz?
- You should probably get over your problem with Luke being uncooperative.
- Luke'un iş birliği yapmamasıyla ilgili sorununu aşman lazım.
- We can get over the problem without difficulty.
- Sorunu zorlanmadan aşabiliriz.
- I've pretty much gotten over it.
- Onu büyük ölçüde aştım.
- I'm sure I'll get over it soon.
- Eminim yakında bunu aşacağım.
- You need to get over it.
- Bunu aşmalısın.
- Tom needs to get over himself.
- Tom'un kendisini aşması gerekiyor.
- Tom needs to get over himself.
- Tom'un kendini aşması gerek.
- I got over that a while ago.
- Bunu bir süre önce aştım.
- I got over that.
- Bunu aştım.
Show More (16)
|
| 5 |
get over |
geçmek |
v. |
|
- Boys, get over there!
- Çocuklar, geçin şuraya!
- Get over there, get on the wall!
- Şuraya geçin, duvara doğru!
- Get over this illusion of time.
- Bu zaman illüzyonunun ötesine geçin.
- Move, move, get over there.
- Yürüyün, yürüyün, oraya geçin.
- Get over there with your boyfriend!
- Erkek arkadaşınla şuraya geçin.
- Get over there.
- Şuraya geç.
- How do I get over the river?
- Nehri nasıl geçeceğim?
- Get over there.
- Oraya geç.
- Get over there.
- Şuraya geçin.
Show More (6)
|
| 6 |
get over |
kurtulmak |
v. |
|
- It took me three weeks to get over the flu.
- Gripten kurtulmam tam üç hafta sürdü.
- Have you got over the shock?
- Şoktan kurtuldun mu?
- Tom never really got over it.
- Tom bu olayın etkisinden hiç kurtulamadı.
- I need to get over him.
- Ondan kurtulmam gerekiyor.
Show More (1)
|
| 7 |
get over |
bitirmek |
v. |
|
- It took her months to get over Rupert when he finished the relationship
- Rupert ilişkisini bitirdiğinde onu unutması aylar sürdü.
- It took me a long time to get over it.
- Onu bitirmek uzun zamanımı aldı.
Show More (-1)
|
| 8 |
get over |
başa çıkmak |
v. |
|
- You can get over the handicap soon.
- Yakında sorunla başa çıkabilirsin.
- Tom can't get over Mary.
- Tom Mary ile başa çıkamıyor.
Show More (-1)
|
| 9 |
get over |
iyileşmek |
v. |
|
- It took Rei 20 days to get over her injury.
- Yarasının iyileşmesi Rei'nin 20 gününü aldı.
Show More (-2)
|
| 10 |
get over |
inanmak (şaşırtıcı bir olaya) |
v. |
|
- I still can't get over the fact that you got fired!
- Hâlâ kovulduğuna inanamıyorum!
Show More (-2)
|
| 11 |
get over |
üzerinden atmak |
v. |
|
- We will have to get over the feeling of helplessness.
- Çaresizlik duygusunu üzerimizden atmamız gerekecek.
Show More (-2)
|
