|
- The fact is that some of those agreements will be far harder than this one.
- Gerçek şu ki, bu anlaşmalardan bazıları bundan çok daha zor olacak.
- The fact is that some of those agreements will be far harder than this one.
- Gerçek şu ki, bu anlaşmalardan bazıları bundan çok daha zor olacaktır.
- There are, however, areas in which it is harder to discern this achievement.
- Ancak bu başarıyı fark etmenin daha zor olduğu alanlar da var.
- But the Kyoto process is going to be very much harder.
- Ancak Kyoto süreci çok daha zor olacak.
- This is a lot harder than I thought it would be.
- Bu düşündüğümden çok daha zor.
- This is harder than I thought it would be.
- Bu düşündüğümden daha zor.
- This is harder than I thought it would be.
- Bu olacağını düşündüğümden daha zor.
- It's going to be harder this time.
- Bu sefer daha zor olacak.
- It was a lot harder than I had expected.
- Umduğumdan çok daha zordu.
- Sami knows things would be harder.
- Sami işlerin daha zor olacağını biliyor.
- Don't make this harder on yourself.
- Bunu kendin için daha zor hale getirme.
- Japanese is harder than English.
- Japonca İngilizceden daha zor.
- It was harder than I thought.
- Düşündüğümden daha zordu.
- This was harder than I thought it would be.
- Düşündüğümden daha zor oldu.
- Sometimes, accepting help is harder than offering it.
- Bazen yardımı kabul etmek, teklif etmekten daha zordur.
- It's harder than you think.
- Düşündüğünden daha zor.
- Japanese is harder than English.
- Japonca, İngilizceden daha zordur.
- Sami knows things would be harder.
- Sami koşulların daha zor olacağını bilir.
- What's harder than for a single mother to work 2 jobs and raise 5 kids?
- Bekar bir annenin iki işte çalışıp beş çocuk büyütmesinden daha zor ne olabilir?
- It's a lot harder than it looks.
- Göründüğünden çok daha zor.
- It's harder than you think.
- Bu düşündüğünüzden daha zor.
- It is harder to crack a prejudice than an atom.
- Bir ön yargıyı kırmak bir atomu parçalamaktan daha zordur.
- Is it harder to forgive or to forget?
- Affetmek mi yoksa unutmak mı daha zor?
- Is English harder than Japanese?
- İngilizce Japoncadan daha zor mu?
- Is French harder than English?
- Fransızca İngilizceden daha zor mudur?
- It's harder than most people think.
- O birçok kişinin düşündüğünden daha zor.
- That was harder to do than Tom said it would be.
- Bunu yapmak Tom'un söylediğinden daha zordu.
- It was a lot harder than I had expected.
- Beklediğimden çok daha zordu.
- If anything, my new job is harder than my old one.
- Aksine, yeni işim eskisinden daha zor.
- The second part of the lesson is harder than the first one, but the third one is the most difficult.
- Dersin ikinci kısmı birincisinden daha zor ama üçüncüsü en zor olanı.
- No one has the right to tell you that their life is harder than yours.
- Hiç kimse onların yaşamının seninkinden daha zor olduğunu söylemek hakkına sahip değildir.
- It's harder than most people think.
- Çoğu insanın düşündüğünden daha zor.
- Is it harder to forgive or to forget?
- Affetmek mi yoksa unutmak mı daha zordur?
- It's harder than it looks.
- Göründüğünden daha zor.
- Sometimes to correct is harder than to write.
- Bazen düzeltmek yazmaktan daha zordur.
- I thought it was harder.
- Daha zor olduğunu sanmıştım.
- Tom said doing that was harder than he expected.
- Tom bunu yapmanın beklediğinden daha zor olduğunu söyledi.
- My new job is harder than my old one.
- Yeni işim eskisinden daha zor.
- It was harder than I thought.
- Düşündüğümden daha zor oldu.
- Sami knows things will be harder.
- Sami işlerin daha zor olacağını biliyor.
- I thought it'd be harder.
- Daha zor olacağını düşünmüştüm.
- This one's a little harder.
- Bu biraz daha zor.
- It's actually harder than it looks.
- Aslında göründüğünden daha zor.
- Sami knows things will be harder.
- Sami şartların daha zor olacağını biliyor.
- The natural sciences are harder than the social sciences.
- Doğa bilimleri sosyal bilimlerden daha zordur.
- It may be harder to do than you think it'll be.
- Yapması düşündüğünüzden daha zor olabilir.
- Of course, another explanation of this situation is that Chinese is harder to learn than English.
- Tabii ki bu durumun bir başka açıklaması da Çince öğrenmenin İngilizce öğrenmekten daha zor olması.
- I thought it was harder.
- Daha zor olduğunu düşünmüştüm.
- Tom might be harder to deal with in the future.
- Tom'la uğraşmak ileride daha zor olabilir.
- Speaking a foreign language correctly is much harder than understanding one.
- Bir yabancı dili doğru şekilde konuşmak birini anlamaktan çok daha zordur.
- No one has the right to tell you that their life is harder than yours.
- Kimsenin size kendi hayatının sizinkinden daha zor olduğunu söylemeye hakkı yok.
- I thought it was harder.
- Bunun daha zor olduğunu düşündüm.
- Charcoal drawing is easier than oil painting, but both are harder than I thought.
- Karakalem resim yapmak yağlıboya resim yapmaktan daha kolay ama ikisi de düşündüğümden daha zor.
- It was harder than I expected.
- Beklediğimden daha zordu.
- If anything, my new job is harder than my old one.
- Bilakis, benim yeni işim eski işimden daha zor.
- My new job is harder than my old one.
- Yeni işim eski işimden daha zor.
- This is harder than I thought.
- Bu düşündüğümden daha zor.
- The natural sciences are harder than the social sciences.
- Doğa bilimleri sosyal bilimlerden daha zor.
- Speaking a foreign language correctly is much harder than understanding one.
- Yabancı bir dili doğru konuşmak, anlamaktan çok daha zordur.
- Charcoal drawing is easier than oil painting, but both are harder than I thought.
- Karakalem çizimi yağlıboyadan daha kolay, ama ikisi de düşündüğümden daha zor.
- It's a lot harder to do than it looks.
- Bunu yapmak göründüğünden çok daha zor.
- I thought it was harder.
- Onun daha zor olduğunu düşündüm.
- That was harder than I thought it would be.
- Bu düşündüğümden daha zordu.
- This is harder than I expected.
- Bu beklediğimden daha zor.
- It's harder than it looks.
- Bu göründüğünden daha zor.
Show More (62)
|