| 1 |
hardware store |
hırdavatçı |
n. |
|
- Go to the hardware store and get screws.
- Hırdavatçıya git ve vidaları al.
- That is sold at hardware stores.
- Hırdavatçılarda satılıyor.
- I am buying a ladder in the hardware store.
- Hırdavatçıdan bir merdiven alıyorum.
- Tom went to the hardware store to buy some nails.
- Tom çivi almak için hırdavatçıya gitti.
- There is a hardware store not far from here.
- Buradan çok uzakta olmayan bir hırdavatçı var.
- Tom went to the hardware store to buy another hammer and some nails.
- Tom başka bir çekiç ve çivi almak için hırdavatçıya gitti.
- They sell that at a hardware store.
- Bunu hırdavatçıda satıyorlar.
- The hardware store is near the park.
- Hırdavatçı parkın yanında.
- Tom works at a hardware store.
- Tom bir hırdavatçıda çalışıyor.
- Go to the hardware store and get screws.
- Hırdavatçıya git ve vida al.
Show More (7)
|
| 2 |
hardware store |
hırdavat dükkanı |
n. |
|
- Tom went to the hardware store to buy some nails.
- Tom biraz çivi almak için hırdavatçı dükkanına gitti.
- Tom owns a hardware store.
- Tom'un bir hırdavat dükkanı var.
- Sami ran the local hardware store.
- Sami yerel hırdavat dükkanını işletiyordu.
- The hardware store is still where it used to be.
- Hırdavat dükkanı hâlâ eskiden olduğu yerde.
- The hardware store is near the park.
- Hırdavatçı dükkanı parkın yanındadır.
- That is sold at hardware stores.
- O hırdavat dükkanında satılır.
Show More (3)
|
| 3 |
hardware store |
nalbur dükkanı |
n. |
|
- Tom owns a hardware store.
- Tom'un bir nalbur dükkanı var.
Show More (-2)
|
