heed - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
heed dikkat n.
  • I can only invite all national states to heed this law.
  • Tüm ulusal devletleri bu yasayı dikkate almaya davet ediyorum.
  • Our rapporteur's criticisms on this point have also therefore been heeded.
  • Dolayısıyla raportörümüzün bu noktadaki eleştirileri de dikkate alınmıştır.
  • There are two points I would particularly like the Commission to heed.
  • Komisyonun özellikle dikkate almasını istediğim iki nokta var.
Show More (8)
heed kulak vermek v.
  • I can only invite all national states to heed this law.
  • Tüm ulusal devletleri bu yasaya kulak vermeye davet ediyorum.
  • Better to heed calls to amend and improve existing legislation than to embark on new proposals.
  • Yeni önerilere girişmektense mevcut mevzuatın değiştirilmesi ve iyileştirilmesi çağrılarına kulak vermek daha iyidir.
  • We should heed the words of the leader of the opposition in Zimbabwe.
  • Zimbabve'deki muhalefet liderinin sözlerine kulak vermeliyiz.
Show More (3)
heed kulak asmak v.
  • Tom doesn't heed any advice from Mary.
  • Tom, Mary'nin hiçbir tavsiyesine kulak asmıyor.
  • He doesn't heed any advice.
  • Hiçbir tavsiyeye kulak asmıyor.
  • Tom doesn't heed any advice from Mary.
  • Tom Mary'den gelen bir tavsiyeye kulak asmaz.
Show More (2)
heed dikkat etmek v.
  • They gave no heed to the warning.
  • Uyarıya dikkat etmediler.
  • Tom failed to heed warning signs.
  • Tom uyarı işaretlerine dikkat edemedi.
Show More (-1)
heed aldırma n.
  • She paid no heed to our warnings.
  • O, uyarılarımıza aldırış etmedi.
  • Don't pay it any heed.
  • Aldırış etmeyin.
Show More (-1)
heed dinlemek v.
  • We should heed him.
  • Onu dinlemeliyiz.
Show More (-2)