Tureng - hint - Englisch Türkisch Sätze

Verlauf

	Englisch	Türkisch
1	hint	ipucu vermek	v.
	In July, you dropped some very vague hints about the difficulties. Temmuz ayında, zorluklar hakkında çok belirsiz bazı ipuçları verdiniz. You could at least give me a hint. En azından bana bir ipucu verebilirsin. Don't give me any hints. Bana ipucu vermeyin. Could you at least give me a hint? En azından bana bir ipucu verebilir misin? Could you at least give me a hint? En azından bir ipucu verebilir misin? Tom gave me a hint. Tom bana bir ipucu verdi. Would you give me a hint? Bana bir ipucu verir misin? His restlessness gave her a hint that something was wrong. Adamın huzursuzluğu ona bir şeylerin ters gittiğine dair bir ipucu verdi. Don't give me any hints. Bana hiçbir ipucu verme. He gave me a hint. O bana bir ipucu verdi. Could you at least give me a hint? Bir ipucu verebilir misin en azından? He gave me a hint. Bana bir ipucu verdi. I'm going to give you two hints. Sana iki ipucu vereceğim. You could at least give me a hint. En azından bir ipucu verebilirdin. Don't give me any hints. Bana ipucu verme. Tom solved the puzzle after Mary gave him a few hints. Tom, Mary ona birkaç ipucu verdikten sonra bulmacayı çözdü. When I didn't know how to answer the question, he gave me a hint. Soruyu nasıl cevaplayacağımı bilmediğimde, o bana bir ipucu verdi. Let me give you a hint. Sana bir ipucu vereyim. I'll give you a hint. Sana bir ipucu vereceğim. Could you at least give me a hint? En azından bir ipucu veremez misin? When I didn't know how to answer the question, he gave me a hint. Soruya nasıl cevap vereceğimi bilemediğimde, bana bir ipucu verdi. Tom solved the puzzle after Mary gave him a few hints. Mary ona birkaç ipucu verdikten sonra Tom bilmeceyi çözdü. Give me a hint. Bana bir ipucu ver. Show More (20)
2	hint	ipucu	n.
	A hint from you is enough. Senden bir ipucu yeterli. I want a hint. Bir ipucu istiyorum. Thanks for the hint. İpucu için teşekkürler. I wonder if Tom got the hint. Acaba Tom ipucunu aldı mı? Tom doesn't know how to take a hint. Tom ipucunu nasıl alacağını bilmiyor. Tom got the hint. Tom ipucunu aldı. I wonder if Tom got the hint. Tom'un ipucunu alıp almadığını merak ediyorum. Tom doesn't know how to take a hint. Tom nasıl ipucu alacağını bilmiyor. Is that a hint? O bir ipucu mu? Is that a hint? Bu bir ipucu mu? That was a good hint. Bu iyi bir ipucuydu. Tom didn't take the hint. Tom ipucunu almadı. Can't you take a hint? Bir ipucu alamaz mısın? For the intelligent, a hint is sufficient. Zeki olanlar için bir ipucu yeterli. Among familiars, the merest hint suffices each to know what's going on. Akrabalar arasında, en ufak bir ipucu bile neler olup bittiğini anlamaya yeter. That was a broad hint. Bu çok bariz bir ipucuydu. Show More (13)
3	hint	ima etmek	v.
	I have hinted that I will say that over and over again. Bunu tekrar tekrar söyleyeceğimi ima ettim. I have hinted that I will say that over and over again. Bunu tekrar tekrar söyleyeceğimi ima etmiştim. Tom hinted that we should pay for the room. Tom odanın parasını ödememiz gerektiğini ima etti. She hinted that she would like him to leave. Gitmesini istediğini ima etti. The pilot hinted that it might be a UFO. Pilot, onun bir UFO olabileceğini ima etti. My father hinted that it was time to go to bed. Babam yatma vaktinin geldiğini ima etti. Show More (3)
4	hint	ima	n.
	I'm sick of your hints. İmalarınızdan bıktım. I'm sick of your crass hints. Kaba imalarınızdan bıktım. That was a broad hint. O çok belirgin bir imaydı. Show More (0)
5	hint	hissettirmek	v.
	She hinted that she would like him to leave. Onun gitmesini istediğini hissettirdi. Show More (-2)
6	hint	belirti	n.
	Tom gets angry at the slightest hint of criticism. Tom en ufak bir eleştiri belirtisine sinirlenir. Show More (-2)

	Englisch	Türkisch
1	indian	hint	adj.
	Many people swear by these natural products, whether they are Chinese ginseng root or Indian tea tree oil. İster Çin ginseng kökü ister Hint çay ağacı yağı olsun, birçok insan bu doğal ürünlere yemin ediyor. The Indian authorities and people have shown commendable restraint in the face of these latest outrages. Hint makamları ve halkı bu son saldırılar karşısında takdire şayan bir itidal göstermiştir. It should be emphasised that Muslims have largely been integrated in Indian society. Müslümanların Hint toplumuna büyük ölçüde entegre olduğu vurgulanmalıdır. Tom loves Indian music. Tom Hint müziğini sever. We are going to have dinner in an Indian restaurant tonight. Bu akşam bir Hint restoranında yemek yiyeceğiz. This Indian restaurant only serves vegetarian food. Bu Hint restoranı sadece vejetaryen yemekleri servis etmektedir. This is the best Indian restaurant anywhere in Tokyo. Bu, Tokyo genelindeki en iyi Hint restoranıdır. We no longer go to eat at the Indian restaurant. Artık Hint restoranına yemeğe gitmiyoruz. We no longer go to eat at the Indian restaurant. Biz artık Hint restoranında yemek yemeye gitmiyoruz. Paris during the Indian summer is an earthly heaven. Hint yazında Paris bir yeryüzü cennetidir. The Seven Seas include the Arctic, North Atlantic, South Atlantic, North Pacific, South Pacific, Indian, and Southern Oceans. Yedi Deniz Kuzey Kutbu, Kuzey Atlantik, Güney Atlantik, Kuzey Pasifik, Güney Pasifik, Hint ve Güney Okyanuslarını içerir. Does Tom like Indian food? Tom Hint yiyeceklerini sever mi? This Indian restaurant only serves vegetarian food. Bu Hint restoranı sadece vejetaryen yemekleri servis ediyor. We are going to have dinner in an Indian restaurant tonight. Bu akşam, akşam yemeğini bir Hint restoranında yiyeceğiz. This is the best Indian restaurant anywhere in Tokyo. Burası Tokyo'daki en iyi Hint restoranı. It's an Indian name. Bu bir Hint ismi. Tom loves Indian music. Tom, Hint müziğini sever. It's an Indian name. O bir Hint ismidir. It's an Indian name. Bu bir Hint adıdır. The Seven Seas include the Arctic, North Atlantic, South Atlantic, North Pacific, South Pacific, Indian, and Southern Oceans. Yedi Deniz; Arktik, Kuzey Atlantik, Güney Atlantik, Kuzey Pasifik, Güney Pasifik, Hint ve Güney Okyanuslarını içerir. Show More (17)