1 |
illegally |
yasadışı olarak |
adv. |
|
- The majority of them may be considered as illegally employed.
- Bunların çoğunluğu yasadışı olarak istihdam edilmiş sayılabilir.
- At any rate, it means that millions of foreigners live on our soil permanently and illegally.
- Her halükarda bu, milyonlarca yabancının topraklarımızda kalıcı ve yasadışı olarak yaşadığı anlamına geliyor.
- How many Chinese nationals are able to enter the European Union thanks to the visa exemption and stay here illegally?
- Vize muafiyeti sayesinde Avrupa Birliği'ne girebilen ve burada yasadışı olarak kalabilen kaç Çin vatandaşı var?
- This is because Turkey has illegally occupied the north of the island.
- Zira Türkiye adanın kuzeyini yasadışı olarak işgal etmiştir.
- The United Kingdom, a member of the Council, is illegally occupying Iraq.
- Konsey üyesi olan Birleşik Krallık, Irak'ı yasadışı olarak işgal etmektedir.
- This proposal self-evidently does not cover people who are illegally present in the European Union.
- Bu önerinin Avrupa Birliği'nde yasadışı olarak bulunan kişileri kapsamadığı açıktır.
- Tom was in Australia illegally.
- Tom yasadışı olarak Avustralya'daydı.
- Two teenagers illegally crossed the border while playing Pokemon Go.
- İki genç Pokemon Go oynarken sınırı yasadışı olarak geçti.
- Many people are living illegally in the country.
- Birçok insan, ülkede yasadışı olarak yaşıyor.
- Two teenagers illegally crossed the border while playing Pokemon Go.
- İki genç Pokemon Go oynarken yasadışı olarak sınırı geçti.
- Tom crossed the border illegally.
- Tom sınırı yasadışı olarak geçti.
- Rhinos are being illegally killed.
- Gergedanlar yasadışı olarak öldürülüyor.
- Tom works illegally in the U.S.
- Tom, ABD'de yasadışı olarak çalışıyor.
- Many people are living illegally in the country.
- Birçok insan ülkede yasadışı olarak yaşıyor.
Show More (11)
|
2 |
illegally |
yasadışı yollarla |
adv. |
|
- We need urgently to face up to the need to secure our borders and remove those who enter illegally.
- Sınırlarımızı güvence altına alma ve yasadışı yollardan girenleri çıkarma ihtiyacıyla acilen yüzleşmemiz gerekiyor.
- One of the reasons for the crisis is that meat was imported illegally into Europe.
- Krizin nedenlerinden biri de etin Avrupa'ya yasadışı yollardan ithal edilmesidir.
- Saddam Hussein has attempted illegally to acquire weapons of mass destruction for years.
- Saddam Hüseyin yıllardır yasadışı yollardan kitle imha silahları elde etmeye çalışmaktadır.
- Last year, more than 100 000 Maghreb citizens tried to enter the European Union illegally.
- Geçen yıl 100.000'den fazla Mağrip vatandaşı Avrupa Birliği'ne yasadışı yollardan girmeye çalıştı.
- My report in no way provides for the possibility of entering illegally and seeking work.
- Raporum hiçbir şekilde yasadışı yollardan giriş yapma ve iş arama olasılığını öngörmemektedir.
- The circumstances under which people enter countries illegally are tragic and degrading.
- İnsanların ülkelere yasadışı yollardan girdiği koşullar trajik ve aşağılayıcıdır.
- The border police brutally arrested Tom, who tried to enter the country illegally.
- Sınır polisi, ülkeye yasadışı yollardan girmeye çalışan Tom'u acımasızca tutukladı.
- The Hungarian border police brutally arrested Tom who tried to enter the country illegally.
- Macar sınır polisi, ülkeye yasadışı yollardan girmeye çalışan Tom'u acımasızca tutukladı.
Show More (5)
|
3 |
illegally |
yasa dışı olarak |
adv. |
|
- A lot of bicycles are illegally parked in front of the station.
- Birçok bisiklet istasyonun önünde yasa dışı olarak park edilmektedir.
Show More (-2)
|