|
- It is vital for Member States to press ahead with action to modernise and simplify their legal framework.
- Üye Devletlerin yasal çerçevelerini modernize etmek ve basitleştirmek için harekete geçmeleri hayati önem taşımaktadır.
- The world of road transport seems to have broken free from any legal framework, from any control standards.
- Karayolu taşımacılığı dünyası her türlü yasal çerçeveden, her türlü kontrol standardından kurtulmuş gibi görünüyor.
- Reality has already burst the bounds of the legal framework, and to a substantial extent.
- Gerçeklik, yasal çerçevenin sınırlarını çoktan ve önemli ölçüde aşmıştır.
- I am fundamentally convinced of the advantages of creating a clear, open and transparent common legal framework.
- Açık, net ve şeffaf bir ortak yasal çerçeve oluşturmanın avantajlarına temelden inanıyorum.
- It is important that something happens as a result of this recommendation, that there is some sort of legal framework.
- Bu tavsiyenin sonucunda bir şeylerin olması, bir tür yasal çerçevenin oluşturulması önemlidir.
- But, unfortunately, the legal framework does not allow us to go that far.
- Ancak ne yazık ki yasal çerçeve bu kadar ileri gitmemize izin vermiyor.
- Yes, the legal framework order was reintroduced by the president, giving him powers to dismiss the parliament.
- Evet, cumhurbaşkanı tarafından parlamentoyu feshetme yetkisi veren yasal çerçeve düzenlemesi yeniden getirildi.
- It will need to implement the necessary changes to its institutional and legal framework by the date of accession.
- Katılım tarihine kadar kurumsal ve yasal çerçevede gerekli değişiklikleri yapması gerekecektir.
- Reality has already burst the bounds of the legal framework, and to a substantial extent.
- Gerçeklik, yasal çerçevenin sınırlarını çoktan ve önemli ölçüde aştı.
- We want to create a clear legal framework.
- Net bir yasal çerçeve oluşturmak istiyoruz.
- We therefore need a rigorous legal framework and clear legal guidelines.
- Bu nedenle titiz bir yasal çerçeveye ve net yasal yönergelere ihtiyacımız var.
- In fact, these are often nations that are already highly restricted by their own legal framework.
- Aslında bunlar genellikle kendi yasal çerçeveleri tarafından zaten oldukça kısıtlanmış olan uluslardır.
- The legal framework of the internal market also plays an important role in this field.
- İç pazarın yasal çerçevesi de bu alanda önemli bir rol oynamaktadır.
- These gains have been achieved even though important gaps remain within the legal framework.
- Yasal çerçevede önemli boşluklar olmasına rağmen bu kazanımlar elde edilmiştir.
- This is the legal framework in which such conferences are prepared.
- Bu tür konferansların hazırlandığı yasal çerçeve budur.
- The legal framework is in place.
- Yasal çerçeve mevcuttur.
- As rapporteur, I was very disappointed that we lost these legal framework amendments.
- Raportör olarak, bu yasal çerçeve değişikliklerini kaybettiğimiz için büyük hayal kırıklığına uğradım.
- It is high time we had a clear legal framework for starting up these agencies.
- Bu ajansları kurmak için net bir yasal çerçeveye sahip olmamızın tam zamanıdır.
- The proposed legal framework needs to clarify certain crucial issues.
- Önerilen yasal çerçevenin bazı önemli konuları açıklığa kavuşturması gerekmektedir.
- However, it was not possible for the Council to accept our amendments on the legal framework at that stage.
- Ancak Konsey'in bu aşamada yasal çerçeveye ilişkin değişikliklerimizi kabul etmesi mümkün olmamıştır.
- It is a legal framework that is not limited to this type of tax measures.
- Bu tür vergi önlemleriyle sınırlı olmayan bir yasal çerçevedir.
- Looking at the legal framework and recent precedents, a mixed committee is a fair compromise.
- Yasal çerçeveye ve yakın zamandaki emsal kararlara bakıldığında karma bir komite adil bir uzlaşmadır.
- The new legal framework for telecommunications regulation should guarantee some remedial action here.
- Telekomünikasyon düzenlemelerine ilişkin yeni yasal çerçeve burada bazı iyileştirici eylemleri garanti altına almalıdır.
- In fact, these are often nations that are already highly restricted by their own legal framework.
- Aslında bunlar genellikle kendi yasal çerçeveleri tarafından zaten oldukça kısıtlanmış olan ülkelerdir.
- The first idea is the clarification of the whole of the legal framework of the European Union.
- İlk fikir, Avrupa Birliği'nin yasal çerçevesinin tamamının netleştirilmesidir.
- So the legal framework, is already in place.
- Yani yasal çerçeve zaten mevcut.
- What should the legal framework contain?
- Yasal çerçeve neleri içermelidir?
- It is for this precise reason that we need a legal framework that provides legal certainty.
- İşte tam da bu nedenle yasal kesinlik sağlayan bir yasal çerçeveye ihtiyacımız var.
- It is then, therefore, that we will, of course, also have the necessary legal framework.
- Dolayısıyla o zaman elbette gerekli yasal çerçeveye de sahip olacağız.
- These proposals address the integration of these two international agreements into the Community legal framework.
- Bu öneriler, bu iki uluslararası anlaşmanın Topluluk yasal çerçevesine entegrasyonunu ele almaktadır.
Show More (27)
|
