lenient - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
lenient hoşgörülü adj.
  • I'm not always so lenient.
  • Her zaman bu kadar hoşgörülü değilimdir.
  • We've been far too lenient with Tom.
  • Tom'a karşı çok hoşgörülüyüz.
  • I'm not always so lenient.
  • Her zaman çok hoşgörülü değilim.
Show More (12)
lenient yumuşak adj.
  • What are we to do with a directive that starts by setting targets and then makes them more lenient?
  • Hedefler koyarak başlayan ve daha sonra bunları daha yumuşak hale getiren bir yönerge ile ne yapacağız?
  • To allow more lenient rules for developing countries would clearly be self-defeating.
  • Gelişmekte olan ülkeler için daha yumuşak kurallara izin vermek açıkça kendi kendini yok etmek olacaktır.
Show More (-1)
lenient hafif adj.
  • Moreover, the penalty is extremely lenient.
  • Ayrıca ceza son derece hafiftir.
Show More (-2)