|
- And it is not doing well it comes to human liberties.
- İnsan özgürlükleri konusunda da durum pek iyi değil.
- Without liberty, without tolerance, without respect for human rights, there is nothing.
- Özgürlük olmadan, hoşgörü olmadan, insan haklarına saygı olmadan, hiçbir şey olmaz.
- We cannot preach in favour of democracy and liberty if we do not set an example ourselves.
- Kendimiz örnek olmazsak demokrasi ve özgürlük lehine vaaz veremeyiz.
- The war on terror must not become an onslaught on civil liberties.
- Terörle mücadele sivil özgürlüklere yönelik bir saldırıya dönüşmemelidir.
- There is also a misunderstanding about the civil liberties implications.
- Sivil özgürlükler konusunda da bir yanlış anlaşılma söz konusudur.
- It raises serious questions about civil liberties.
- Bu durum sivil özgürlükler konusunda ciddi soru işaretleri yaratmaktadır.
- We have the opportunity to give the citizens new, modern rules which provide greater guarantees of civil liberties.
- Vatandaşlara, sivil özgürlükleri daha fazla güvence altına alan yeni ve modern kurallar getirme fırsatına sahibiz.
- But first and foremost we must protect people's basic civil liberties as enshrined in international law.
- Ancak her şeyden önce insanların uluslararası hukukta yer alan temel sivil özgürlüklerini korumalıyız.
- When implemented, the measures we propose will recognise and respect certain basic civil liberties.
- Önerdiğimiz tedbirler uygulandığında, bazı temel sivil özgürlükleri tanıyacak ve bunlara saygı gösterecektir.
- Without liberty, without tolerance, without respect for human rights, there is nothing.
- Özgürlük olmadan, hoşgörü olmadan, insan haklarına saygı olmadan hiçbir şey olmaz.
- This applies to industrial relations, insurance rights, democratic liberties and wages.
- Bu durum endüstriyel ilişkiler, sigorta hakları, demokratik özgürlükler ve ücretler için de geçerlidir.
- It takes enormous courage to stand up for democracy, liberty and freedom of speech in such circumstances.
- Bu tür durumlarda demokrasi, özgürlük ve ifade özgürlüğünü savunmak büyük cesaret ister.
- Human rights and fundamental liberties are universal and inseparable.
- İnsan hakları ve temel özgürlükler evrenseldir ve birbirinden ayrılamaz.
- And it is not doing well it comes to human liberties.
- İnsan özgürlükleri söz konusu olduğunda da durum pek iyi değil.
- The lack of attention to civil liberties, the lack of attention to people's basic right to privacy is being overlooked.
- Sivil özgürlüklere gereken önemin verilmemesi, insanların temel mahremiyet haklarının göz ardı edilmesi.
- This is unsatisfactory and weakens our claim to be defending liberty and democracy.
- Bu tatmin edici değildir ve özgürlük ve demokrasiyi savunduğumuz iddiasını zayıflatmaktadır.
- However, it is recognised that these rights and liberties are not sufficiently respected by all actors.
- Bununla birlikte bu hak ve özgürlüklere tüm aktörler tarafından yeterince saygı gösterilmediği kabul edilmektedir.
- We should use our liberty to promote theirs.
- Özgürlüğümüzü onlarınkini desteklemek için kullanmalıyız.
- We must never underestimate the civil liberties implications to which Baroness Ludford has rightly alerted this House.
- Barones Ludford'un haklı olarak bu Meclisi uyardığı sivil özgürlükler konusunu asla hafife almamalıyız.
- This applies to industrial relations, insurance rights, democratic liberties and wages.
- Bu endüstriyel ilişkiler, sigorta hakları, demokratik özgürlükler ve ücretler için geçerlidir.
- And I'm going to use the words liberty and freedom to be synonyms here just as he does.
- Ben de burada özgürlük ve hürriyet kelimelerini tıpkı onun yaptığı gibi anlamdaş olarak kullanacağım.
- Liberty and freedom have to be more than just words.
- Özgürlük ve hürriyet sadece sözde kalmamalı.
- And I'm going to use the words liberty and freedom to be synonyms here just as he does.
- Burada, onun yaptığı gibi özgürlük ve hürriyet kelimelerini eşanlamlı kullanacağım.
- Liberty and freedom have to be more than just words.
- Özgürlük ve hürriyet kelimelerden daha fazlası olmalıdır.
- The three colors in the French flag represent liberty, equality, and fraternity.
- Fransız bayrağındaki üç renk özgürlüğü, eşitliği ve kardeşliği temsil ediyor.
- The three colors in the French flag represent liberty, equality, and fraternity.
- Fransa bayrağında bulunan üç renk; özgürlük, eşitlik ve kardeşliği temsil etmektedir.
- The three colors in the French flag represent liberty, equality, and fraternity.
- Fransız bayrağındaki üç renk özgürlük, eşitlik ve kardeşliği temsil eder.
- Liberty and freedom have to be more than just words.
- Özgürlük ve özgürlük kelimelerden ibaret olmamalıdır.
- Individual liberty is the essence of democracy.
- Bireysel özgürlük demokrasinin özüdür.
- We stand for liberty.
- Biz özgürlüğü savunuyoruz.
- Paris did her best to defend her liberties.
- Paris, özgürlüklerini savunmak için elinden geleni yaptı.
- The love of liberty is a common blood that flows in our American veins.
- Özgürlük sevgisi, Amerikan damarlarımızda akan ortak bir kan.
- The love of liberty is a common blood that flows in our American veins.
- Özgürlük aşkı, Amerikan damarlarımızda akan ortak bir kandır.
- No liberty for the enemies of liberty.
- Özgürlük düşmanlarına özgürlük yok.
- The alternatives are liberty and death.
- Seçenekler özgürlük ve ölümdür.
- They deprived me of my liberty.
- Onlar beni özgürlüğümden mahrum ettiler.
- Land of liberty, land of the future, I salute you!
- Özgürlükler ülkesi, geleceğin ülkesi, sizi selamlıyorum!
- Give me liberty or death!
- Bana özgürlük ya da ölüm ver!
- The new law has deprived the citizens of their liberty.
- Yeni yasa vatandaşları özgürlüklerinden etti.
- There is no word for liberty in the Russian language.
- Rus dilinde özgürlük için hiçbir sözcük yoktur.
- We must respect individual liberty.
- Bireysel özgürlüklere saygılı olmalıyız.
- We must never forget the sacrifices our ancestors made so that we could enjoy our current liberties.
- Şu anki özgürlüklerimizden zevk alabilmemiz için atalarımızın yapmış olduğu fedakarlıkları asla unutmamalıyız.
- They fought for their liberty.
- Özgürlükleri için savaştılar.
- Give me liberty or give me death.
- Bana ya özgürlük verin ya da beni öldürün.
- They're fighting for liberty.
- Özgürlük için savaşıyorlar.
- The alternatives are liberty and death.
- Alternatifler özgürlük ve ölümdür.
- If you value your liberty, you must fight for it.
- Eğer özgürlüğünüze değer veriyorsanız, onun için savaşmalısınız.
- If you value your liberty, you have to fight for it.
- Özgürlüğüne değer veriyorsan onun için savaşmak zorundasın.
- They fought for their liberty.
- Onlar özgürlükleri için savaştılar.
- They're fighting for liberty.
- Onlar özgürlük için mücadele ediyor.
- The love of liberty brought us here.
- Özgürlük aşkı bizi buraya getirdi.
- We must never forget the sacrifices our ancestors made so that we could enjoy our current liberties.
- Şu anki özgürlüklerimizin tadını çıkarabilmemiz için atalarımızın yaptığı fedakarlıkları asla unutmamalıyız.
- Are you at liberty to talk?
- Konuşma özgürlüğün var mı?
- They deprived me of my liberty.
- Beni özgürlüğümden mahrum bıraktılar.
- Paris did its best to defend its liberties.
- Paris özgürlüklerini savunmak için elinden geleni yaptı.
- We must respect individual liberty.
- Bireysel özgürlüğe saygı göstermeliyiz.
- Give me liberty or death!
- Bana ya özgürlük ver, ya da ölüm!
- No liberty for the enemies of liberty.
- Özgürlük düşmanları için özgürlük yoktur.
- Land of liberty, land of the future, I salute you!
- Özgürlük ülkesi, geleceğin ülkesi, seni selamlıyorum!
- We must defend our liberties.
- Özgürlüklerimizi savunmalıyız.
- If you value your liberty, you must fight for it.
- Özgürlüğünüze değer veriyorsanız, onun için savaşmalısınız.
- The essence of liberty is mathematics.
- Özgürlüğün özü matematiktir.
- When we say liberty, we associate it with Lincoln.
- Özgürlük dediğimizde, bunu Lincoln ile ilişkilendiririz.
- There is no word for liberty in the Russian language.
- Rus dilinde özgürlük için bir kelime yok.
- Liberty consists of being able to make everything as harmless as possible.
- Özgürlük, her şeyi mümkün olduğunca zararsız hale getirebilmekten ibarettir.
- When we say liberty, we associate it with Lincoln.
- Biz özgürlük dediğimizde onu Lincoln ile ilişkilendiriyoruz.
- If you value your liberty, you have to fight for it.
- Eğer özgürlüğünüze değer veriyorsanız, onun için savaşmalısınız.
- They died for the cause of liberty.
- Özgürlük uğruna öldüler.
- The new law has deprived the citizens of their liberty.
- Yeni yasa vatandaşları özgürlüklerinden mahrum etti.
Show More (66)
|